|
1. Ders: Hayatı Değiştiren
Bir doktorun hastasına reçete yazmadan önce “Alerjiniz var mı?” diye sorduğunu hiç duydunuz mu? Hastanın doğruyu söyleyip söylememesi önemli mi? Evet, tabii ki gerçek önemli! Hatta yanlış bir cevap o kişinin hayatını değiştirebilir.
Pek çok kişi ruhsal konularda gerçeğin bilinemeyeceğini ve aslında pek de önemli olmadığını düşünür. Ancak aksine Kutsal Yazıları’n bize gerçeğin cidden önemli olduğunu ve hayatı değiştirdiğini söylediğini görüyoruz. “Allah bilinebilir mi?”, “Hangi standarda göre yargılanacağım?”, “Allah benden ne bekliyor?” ve “Ben ölünce ne olacak?” gibi soruların gerçek ve bilinebilir yanıtları vardır.
S1. Allah sizden gerçeği keşfetmeniz için ne yapmanızı bekliyor? Yanıtı bulmak için 2. Timoteos 2:15 ayetini okuyun. Yanıtınızı verilen boşluğa ya da bir deftere yazın.
Y.__________________________________________________
İsa bir keresinde “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” demişti.[1] Bu sözleri yüksek sesle kendinize ya da başka birine söyleyin: “Gerçek seni özgür kılacak!” Şimdi sözleri kişiselleştirin: “Gerçek beni özgür kılacak.”
S2. Gerçeğin kendi yaşamınıza bir şekilde özgürlük getirdiğini hiç fark ettiniz mi? Öyle ise, nasıl?
Y.__________________________________________________
Karşıt bakış açısından, gerçek olmayan her şeyin bizi esir ettiğini söyleyebiliriz. Bir yalana ya da sahteliğe ne ölçüde kısılı kalırsak, korkuya ya da utanca o kadar esir oluruz. Bir düşünün, hiç başka birine, hatta kendinize yalan söylediniz mi? Bu zihninize özgürlük mü getirdi, yoksa aklınızı daha da karıştırıp endişelendirdi mi?
Yalnızca yaşanan gerçek derin memnuniyet ve kalıcı ruhsal huzur sonuçlarını verir.
S3. İsa gerçekle ilgili ne diyor? Yuhanna 18:37 ayetini okuyun.
Y.__________________________________________________
Tabii ki, Hayatı Değiştiren dizisinin amacı hayatın olumlu yönde değişimini sağlamak! İsa, "Ben sizin hayatınız olsun ve ona bol bol sahip olun diye geldim" dedi.[2] Gerçek “olumlu hayat değişimi” İsa’nın sunduğu bolluğu kabul eder. İsa bizi cesaretlendirmek için “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi.[3] Bu sözler üzerinde düşününce İsa’nın görevinin yalnızca bize hayata giden yolu göstermek olmadığını fakat benzersiz bir biçimde O’nun bizzat hayata giden yol olduğunu anlıyoruz.
Bu derslerde daha önce Kaderi Değiştiren dizisinde keşfetmiş olduğunuz gerçeğin, yani ebedî yaşama sahip olmanın tek yolunun İsa’yı izlemek olduğu gerçeğini üzerine eklemelerle geliştireceksiniz. Ayrıca, kişisel huzura sahip olmak için tek güvenilir rehberin Tevrat ve İncil’den oluşan Kutsal Yazılar olduğunu biliyorsunuz. Neye mal olursa olsun, nasıl bir risk taşırsa taşısın, gerçeği bilmekten ve yaşamaktan daha azını kabul etmemekte ve buna razı olmamak konusunda mutabık kalmalıyız.
Bu çalışma dizisi Kaderi Değiştiren dizisini işleyenlere yönelik olarak hazırlanmıştır. Adem’den Vaftizci Yahya’ya kadar tüm peygamberlerden, kaderimizin Allah’ın yanında erdem kazanmaya çalışarak veya dinsel faaliyetlerde bulunarak değil, Mesih’e iman ederek değiştiğini öğrendik.
S4. Dirilmiş olan Mesih’e kendiniz için iman ettiniz mi?
E ____ H ____ Halen Düşünüyorum _________
Kaderi Değiştiren dizisini bitirdiyseniz, Kutsal Kitap’ın hayata dair konularını örneklemek ve açıklamak için öykülerin kullanımına aşinasınızdır. Bu dizide sizi gerçeğin arayışındaki bir Türk ailesini ve onların arkadaş çevresini hayal etmeye çağırıyoruz. Kendileri Kaderi Değiştiren’i bitirdikten kısa bir süre sonra, onların hayatlarına katılıyoruz. Bir yıllık bir zaman dilimi içinde hayatlarını göreceğiz ve onlar hayatlarını olumlu yönde değiştiren gerçekleri keşfetmek üzere Kutsal Yazılar’ın sayfalarını derinden araştırırlarken onlarla birlikte öğreneceğiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma Yıldız’ın gözleri, sahibi olduğu giyim mağazasına giren bir müşteriyle şakalaşıp gülerken sevinçle parlıyor. Fatma 45 yaşında ve iki başarılı kadın giyim mağazasının sahibi. Badem gözleri, çıkık elmacık kemikleri ve dalgalı kumral saçlarıyla, ince yapılı bir kadın. Asıl zarafeti ise, kendi güzelliğinden büyük ölçüde habersizmiş gibi görünürken başkalarına kendilerini güzel hissettirmek gibi harika bir alışkanlığı olması. Fatma'nın, müşterilerine almak istedikleri giysiler hakkında hem çok samimi fikirler vermek hem de onlara benzersız bir şekilde iltifatta bulunmak gibi bir özelliği var. Fatma bir kişiye bir giysinin kendisine yakışmadığını söylemekten utanmaz. Bir müşteri bir keresinde ona yeni bir bluz alırken Fatma’nın yorumlarını dinlemek için iki misli para verebileceğini söylemişti.
Bugün salı olduğundan, Fatma elemanlarından biri olan Gülsün’e güveniyor. Fatma’nın hayatında salı ve perşembe akşamları sıradan akşamlar değil. Fatma bir yıldan beri bir grup arkadaşı ve akrabalarıyla buluşarak Eski ve Yeni Ahitleri okuyor.
Fatma ceketini giyerken Gülsün ona üzerinde telefon numarası yazılı bir kâğıt parçası veriyor ve şunları söylüyor: “Bankadan telefon geldi; eve gitmeden önce onları aramak isteyebilirsiniz. Bankamatik kartınızın şüpheli işlem nedeniyle kullanıma kapatıldığını söylediler.” Bu daha önce de olmuştu ve Fatma pek endişelenmemişti, ancak şimdi annesi için bazı ilaçlar almak üzere eczanede kullanmayı düşündüğünden, kartı hemen açtırmak istiyordu.
Hemen bankayı aradı. Ona birkaç güvenlik sorusu sordular, sonra da hesabına kayıtlı başka bir ad olup olmadığını sordular. Bankaya hesapta yetkili tek kişinin kendisi olduğunu söyledi. Bunun üzerine, hesabının açılacağına ve kartını kullanırken başka sorun yaşamayacağına dair ona güvence verdiler.
Fatma otobüs durağına yürüdü. Güneş batmaktaydı ve tüm binalar altın gibi parlıyordu. Her şey ışıldıyordu, dünya sıcak ve kucaklayıcı gibiydi. Fatma yalnızca batmakta olan parlak güneşe bakarak mutlu oluyordu, geçen yıl başından geçen tüm olayları ve hayatının nasıl olumlu bir yöne dönmüş olduğunu düşündü. Mali olarak durum hâlâ kritikti, fakat duygusal olarak muazzam bir iyileşme tecrübe etmişti. Kaderi Değiştiren dersini eline bırakan müşteriyi hatırladı. Kocası kalp krizi sonucu aniden öldüğünden beri Fatma gerçekten çok mücadele ediyordu. Sıkıntılarını anlattığı bir diyalogdan sonra, müşteri ona Kutsal Kitap’ı okumaya başladıktan sonra kendi hayatının düzene girdiğini söyledi. Fatma’ya da yardımı dokunabileceğini telkin etti. Kadın ne kadar da haklı çıkmıştı!
İki hafta boyunca ilk on dersi kendi başına okuduktan sonra annesiyle paylaşmıştı, annesi de üst kattaki komşuları Mehmet ve Aycan’la paylaştı. Her bölümün sonundaki soruların çoğunlukla birden fazla yanıtı olduğundan, farklı kişilerin bakış açılarını dinlemek çok ilgi çekiciydi ve böylece bir araya gelerek dersleri birlikte okuma fikri doğdu. Düzenleme işe yaradı ve grup büyüdü. Bugünlerde bir araya geldiklerinde 11 kişiydiler!
Fatma derslerden çok hoşlanıyordu. Öykülerin bazılarını daha önce duymuştu, fakat dersleri işledikçe hayatında yeni bir çığır açtığına dair güçlü bir his duyuyordu. Okudukça, bulunmayı bekleyen her şeyi keşfetmek için derin kararlılığı da büyüyordu. İbrahim tarihin derinliklerinde kalmış köhne bir figür olarak görülebilirdi, fakat Eski ve Yeni Ahitlere bakan Fatma için, gizli bir altın sandığı gibiydi. Kendisini kadim yazılardan, sırlardan ve haritalardan parçaları birleştirerek yanıtları bir araya getiren İndiana Jones ya da Piri Reis gibi hissediyordu.
Dahası, Fatma “kaderini” yeni bir yöne doğru çevirmek için büyük bir ihtiyaç hissediyordu. Sevgi Tanrısı’yla ve O’nun Mesihi İsa’yla tanışmak tam da bunu sağlamıştı.
Fatma eve geldi, mutfakta misafirler için hazırlık yapan annesi Türkan’ı öptü, sonra da salonu düzenlemeye gitti. On iki yaşındaki kızı Gül’ün televizyon izlediğini gördü ve masaya temiz bir örtü sermesi için ondan yardım istedi. Grup başlangıçta koltuklarda oturuyordu, ancak Kutsal Kitap çalışmasını ilerlettikçe, ışık daha parlak olduğundan ve masada birkaç kitabı aynı anda açabildiklerinden, toplantılarını yemek odası masasına taşıdılar.
Çok geçmeden konuklar geldi; Fatma’nın eşinin ağabeyi Ekrem ve onun eşi Filiz Fatma’yı öptüler ve rahatlarına baktılar. Derslerle çok ilgilenmiyorlardı, fakat Fatma’nın davetini geri çevirerek duygularını incitmek istememişlerdi. Sonuç olarak yalnızca ara sıra geliyorlardı. Fatma’nın kuzeni Reşat ile karısı Afife sürekli katılımcılardı. Komşuları ve eski bir aile dostları olan Mehmet emekli tarih öğretmeniydi. Eski ve Yeni Ahit'i hep araştırmak istemiş, ancak yakın zamana dek buna vakit bulamamıştı. Ne yazık ki eşi hiç onunla gelmiyordu. Mehmet emekliliğinden birkaç yıl önce öğretmenliği nedeniyle bir ödül kazanmıştı. Bu akşam masanın başında oturuyordu. Fatma’nın oğlu Mert de sık sık katılıyordu; 21 yaşındaydı ve üniversitede kimya bölümünde okuyordu. Mert ayrıca ara sıra arkadaşı Yusuf’u getiriyordu, o da kız arkadaşı Ece’yle birlikte geliyordu. Masanın etrafı kalabalıklaşıyordu!
Bu akşam, selamlaşmalardan ve kısa bir sohbetten sonra Fatma, “Allah’tan çalışmamızı yönlendirmesini isteyelim” dedi. Fatma’nın duası basitti: “Yaratıcımız Allah, yalnızca daha fazla bilmek için değil, fakat Seni tanımak için çalışıyoruz. Sen bize Seni gerçekten tanımak istemeyenlerden Kendini gizlediğini ve Seni samimiyetle arayanlara Kendini açıkladığını söylüyorsun. Aile ve arkadaşlar olarak tekrar bir araya geliyoruz, çünkü Seni gerçekten bulmak istiyoruz. Seni övüyor ve Sana şükrediyoruz. Amin.”(Devam Edecek)
Grup o akşam Elçilerin İşleri 2:42 ayetinden 4:31 ayetine dek okudu.
Elçilerin İşleri 2:42–47 ayetlerini okuyun.
S5. İsa’nın ölümden dirilişinden yaklaşık elli gün sonra, Petrus’un verdiği vaazla 3000 kişinin vaftiz edildiğini hatırlarsınız. (Elçilerin İşleri 2). Elçilerin İşleri 2:44 ayetindeki “imanlıların tümü” ifadesi neye işaret ediyor? Onlar neye iman ediyorlar?
Y.__________________________________________________
S6. İsa’nın ölümden dirilişinin üzerinden yalnızca birkaç ay geçmişti. Kurulan yeni yasal örgütler yoktu, bugün bildiğimiz anlamda kilise binaları ise kesinlikle yoktu. Öyleyse 46. ve 47. ayetlerde belirtilen “topluluk” neydi? Bunu Matta 16. bölüm, 18. ve 19. ayetlerle karşılaştırın.
Y.__________________________________________________
Allah’ın bu insan grubunu bir “kilise” olarak gördüğü az önce okuduğumuz ayetlerden belli. Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerinde “topluluk” olarak çevrilen sözcük, Yeni Ahit’in orijinal dili olan Grekçede sözlük anlamıyla “birlikte” demektir. Grekçe “ekklesia” kelimesinden gelen “kilise” kelimesinin Matta 16:18 ayetinde İsa’nın izleyicelerini tanımlamak için kullanıldığını görüyoruz. İki farklı kelimenin kullanılmasına rağmen ve dünyevi devletin onları “resmî” olarak tanımamasına rağmen, Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerinde sözü edilen grubu Allah’ın bir kilise olarak gördüğü çok açık. Gruba her gün kişiler eklemek kadar basit bir eylem bize Allah’ın onların öğretilerini ve büyümelerini desteklediğini göstermekle kalmıyor, onları İsa Mesih’in mujdesini yaymak için birlikte çalışan bir “kilise/topluluk” olarak gördüğünü de gösteriyor.
Elçilerin İşleri 3:1–26 ayetlerini okuyun.
S7. Felçli adam ne kadar zamandır yürüyemiyordu? (2. ayet).
a) İki gün
b) Yirmi yıl
c) Doğduğundan beri
S8. Petrus felçli adama ne verdi?
a) Altın ve gümüş
b) Bir tas su
c) Mesih’in gücü aracılığıyla yürüyebilme yetisi
S9. Petrus, halkın onun bu topal adamı iyileştirmesine şaşmaları üzerine ne dedi? (16. ayet).
Y.__________________________________________________
S10. Elçilerin İşleri 3:22 ayetini okuyun. Elçilerin İşleri 3. bölüm, 6., 13., 20. ve 26. ayetlere göre, Musa’nın geleceğini önceden bildirdiği “peygamber” kimdi?
Y. __________________________________________________
S11. 15. ve 16. ayetlere göre, topal adamı iyi eden neydi?
Y.__________________________________________________
Elçilerin İşleri 4:1–12 ayetlerini okuyun.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma Kutsal Kitap’ını bıraktı ve hayret içinde “Bugün tam da bu sözleri söyledim!” dedi. Herkes durdu ve şaşkınlıkla ona baktı. “Bankaya ‘Bankamatik kartım üzerinde yetkisi olan başka hiçbir ad yok' dedim.” Herkes güldü. Fakat Fatma gülmedi. Gözlerini bir an için önünde bir noktaya dikerek, derin derin düşündü. Sonra haykırdı: “Bakın, adam iyileşmiş!” Ellerini anlamlı bir şekilde sallayarak, “Nasıl iyileşti?” diye sordu. “İsa’nın adıyla!” Sonra öne eğilerek sordu: “Neden iyileşti? Çünkü İsa’nın adı Allah’ın güç kaynağına erişmeye yetkilidir!” Resim Fatma için o kadar netti ki, adeta yerinde oturamıyordu.
Filiz Fatma’ya bakarak yumuşak bir sesle şunları söyledi: “Bu Yahudiler için harika bir şeydi, ama ne yazık ki kendi peygamberlerini öldürdüler.”
Mehmet araya girdi: “Bir dakika, Filiz. Ayetler, “Göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur ki insanlar onunla kurtulabilsin” diyor. Yahudiler hakkında hiçbir şey söylemiyor. Tamamen kelime anlamıyla alırsak, Allah’ın her bir ulus ya da etnik grup için farklı Kurtarıcılar değil, tüm dünya için bir Kurtarıcı vermiş olduğunu söylemek zorundayız.”
Fatma, oğlu Mert’ten Yuhanna 3:35 ve 36 ayetlerini yüksek sesle okumasını istedi: “Baba Oğul’u sever; her şeyi O’na teslim etmiştir. Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Tanrı’nın gazabı böylesinin üzerinde kalır.” Mert baktı: “Bunlar bizzat İsa’nın sözleri. Bundan daha net olamaz.”
Fatma’nın annesi Türkan araya girdi: “Ben yine de Allah’ın farklı insanlar için farklı yollar belirlediğine inanıyorum.” Sonra kendi mantığından şüpheye düşerek, tereddütle ekledi: “Böylesi mantıklı olmaz mıydı?”
Mehmet yaşlı komşusuna saygıyla hitap etti, ancak kesinlikle farklı fikirdeydi: “Türkan Hanım, dinleyin. Mantıklı olan şey, Allah’ın bize mantıklı olduğunu söyleyeceği şeydir! Allah bize bir yol olduğunu söylüyorsa, neden başka bir yol düşünelim? Bizim görevimiz düşüncemizi O’nun yaptığı yola uygun hale getirmektir. Hakikat budur. İsa’nın bazı yetersizlikleri mi var ki O’nu reddedelim? Biz de Yahudilerin yaptığı akılsızlığı mı yapalım? Tarih bize gururun pek çok insanın canlarını çaldığını göstermiştir.”
Bankamatik kartını çıkarmış ve parmakları arasında çevirmekte olan Fatma, kartı masaya hafifçe vurarak şöyle dedi: “Gök altında insanları kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” Halen bankayla yaşadığı olayı düşünen Fatma ekledi: “Bu da kurtuluş sağlamaya teşebbüs eden başka bir adı sahtekâr ya da hırsız konumuna koyar!”
Bir an sessizlik oldu ve herkes Fatma’nın sözlerini düşündü. Sonra Mert sessizliği bozdu: “Bölümü okumayı bitirelim. Ders çalışmam gerekiyor.”
Türkan Hanım ayetlerin anlamı üzerinde düşünerek Mehmet’e baktı ve yumuşak bir sesle, “Allah büyüktür ve İsa Kurtarıcımızdır” dedi. Fatma annesinin elini tutarak herkese, “Birlikte dua edelim” dedi.
Elçilerin İşleri 4:12 ayetini tekrar okuyun. Kurtuluşumuz bu hayattaki temel meselemiz olmalıdır. Kişisel kurtuluşunuz, yani utançtan, gazaptan ve lanetten kurtulmanız ve Allah’ın lütfuyla bereketine nail oluşunuz, kalbinizdeki birinci öncelik olmalıdır. Öğrenciler anahtarı bulmuşlardı. Yalnızca sakat bir adamı yürütebilecek değil, günahlı insanı Allah’a makbul de kılabilecek olanı bulmuşlardı. Buldukları şey bir tarikat değildi, ne bir mezhep, ne bir din, hatta bir dualar ya da işler grubu da değildi. Bir addı; yaşayan bir Ad. İkinci olarak, kurtuluşumuzun kendi içimizde olmadığını, ne de kendi erdemlerimiz ya da gücümüzle elde edilebileceğini öğrenmişlerdi; kendimizi mahvedebiliriz, fakat kurtaramayız. Üçüncü olarak, insanlar arasında kurtarıcı adlar olma iddiasında olan, ancak gerçekte öyle olmayan pek çok ad; Allah ile insan arasında uzlaşma sağlama ve eski ilişkileri yeniden kurma iddiasında olan, ancak bunu yapamayan pek çok din vardır. Dördüncü olarak, kurtuluşumuz için ihtiyacımız olan merhametler yalnızca Mesih ve O’nun adı aracılığıyla Allah’tan verilir. İsa’nın adının şerefi budur, aracılığıyla kurtulabileceğimiz tek ad olmasıdır. Bu ad Allah tarafından belirlenmiştir ve bize ücretsiz olarak verilmiş olan paha biçilmez bir ayrıcalıktır.
Elçilerin İşleri 4:13–21ayetlerini okuyun.
S12. Petrus ile Yuhanna’nın Ferisilerin verdiği “İsa’nın adıyla vaaz etmeme” emrine uymamaları için ne gerekçeleri vardı? (19. ve 20. ayetler).
Y.__________________________________________________
S13. Yuhanna 14:13, 14 ayetlerini okuyun. Başka birinin adıyla bir dilekte bulunmanın önemi nedir?
Y.__________________________________________________
Bir ad bir görevi, konumu, yetkiyi ve karakteri simgeler. Başkanın imzasını taşıyan bir not, bir kimsenin aksi halde ulaşamayacağı yerlere ve olaylara ulaşabilmesini sağlar. İsa’nın adı, Allah’ın huzuruna girmeye layık olması bakımından benzersizdir. İsa’nın adıyla, O’na iman eden herkese, İsa’nın aldığı her şeyin ortak sahipleriymişiz gibi benzer ayrıcalıklar verilir. (Luka 22:29 ayetine bakın). İsa’nın adını yetki sahibi ad olarak kabul edecek misiniz?
Elçilerin İşleri 3. ve 4. bölümlerdeki bu ayetlerden bazı önemli noktaları öğreniyoruz:
Tüm derslerimizin sonunda okuyucuların kendilerini Allah'a dua yoluyla öğrendikleri gerçeklere adamalarını rica edeceğiz.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
Elçilerin İşleri 4:22-37; 1. Korintliler 6:11; Filipililer 2:9, 10; Koloseliler 3:17; 2. Timoteos 1:12 ve 1. Yuhanna 3:23.
Böylece Mesih'ten gelen bir cesaret, sevgiden doğan bir teselli ve Ruh'la bir paydaşlık varsa, yürekten bir sevgi ve sevecenlik varsa, aynı düşüncede, sevgide, ruhta ve amaçta birleşerek sevincimi tamamlayın. Hiçbir şeyi bencil tutkularla ya da boş övünmeyle yapmayın. Her biriniz alçakgönüllülükle öbürünü kendinden üstün saysın. Yalnız kendi yararını değil, başkalarının yararını da gözetsin. Mesih İsa'daki düşünce sizde de olsun. (Filipililer 2:1-5)
[1] Bkz. Yuhanna 8:32.
[2] Bkz. Yuhanna 10:10.
[3] Bkz. Yuhanna 14:6.
Bir doktorun hastasına reçete yazmadan önce “Alerjiniz var mı?” diye sorduğunu hiç duydunuz mu? Hastanın doğruyu söyleyip söylememesi önemli mi? Evet, tabii ki gerçek önemli! Hatta yanlış bir cevap o kişinin hayatını değiştirebilir.
Pek çok kişi ruhsal konularda gerçeğin bilinemeyeceğini ve aslında pek de önemli olmadığını düşünür. Ancak aksine Kutsal Yazıları’n bize gerçeğin cidden önemli olduğunu ve hayatı değiştirdiğini söylediğini görüyoruz. “Allah bilinebilir mi?”, “Hangi standarda göre yargılanacağım?”, “Allah benden ne bekliyor?” ve “Ben ölünce ne olacak?” gibi soruların gerçek ve bilinebilir yanıtları vardır.
S1. Allah sizden gerçeği keşfetmeniz için ne yapmanızı bekliyor? Yanıtı bulmak için 2. Timoteos 2:15 ayetini okuyun. Yanıtınızı verilen boşluğa ya da bir deftere yazın.
Y.__________________________________________________
İsa bir keresinde “Gerçeği bileceksiniz ve gerçek sizi özgür kılacak” demişti.[1] Bu sözleri yüksek sesle kendinize ya da başka birine söyleyin: “Gerçek seni özgür kılacak!” Şimdi sözleri kişiselleştirin: “Gerçek beni özgür kılacak.”
S2. Gerçeğin kendi yaşamınıza bir şekilde özgürlük getirdiğini hiç fark ettiniz mi? Öyle ise, nasıl?
Y.__________________________________________________
Karşıt bakış açısından, gerçek olmayan her şeyin bizi esir ettiğini söyleyebiliriz. Bir yalana ya da sahteliğe ne ölçüde kısılı kalırsak, korkuya ya da utanca o kadar esir oluruz. Bir düşünün, hiç başka birine, hatta kendinize yalan söylediniz mi? Bu zihninize özgürlük mü getirdi, yoksa aklınızı daha da karıştırıp endişelendirdi mi?
Yalnızca yaşanan gerçek derin memnuniyet ve kalıcı ruhsal huzur sonuçlarını verir.
S3. İsa gerçekle ilgili ne diyor? Yuhanna 18:37 ayetini okuyun.
Y.__________________________________________________
Tabii ki, Hayatı Değiştiren dizisinin amacı hayatın olumlu yönde değişimini sağlamak! İsa, "Ben sizin hayatınız olsun ve ona bol bol sahip olun diye geldim" dedi.[2] Gerçek “olumlu hayat değişimi” İsa’nın sunduğu bolluğu kabul eder. İsa bizi cesaretlendirmek için “Yol, gerçek ve yaşam Ben’im” dedi.[3] Bu sözler üzerinde düşününce İsa’nın görevinin yalnızca bize hayata giden yolu göstermek olmadığını fakat benzersiz bir biçimde O’nun bizzat hayata giden yol olduğunu anlıyoruz.
Bu derslerde daha önce Kaderi Değiştiren dizisinde keşfetmiş olduğunuz gerçeğin, yani ebedî yaşama sahip olmanın tek yolunun İsa’yı izlemek olduğu gerçeğini üzerine eklemelerle geliştireceksiniz. Ayrıca, kişisel huzura sahip olmak için tek güvenilir rehberin Tevrat ve İncil’den oluşan Kutsal Yazılar olduğunu biliyorsunuz. Neye mal olursa olsun, nasıl bir risk taşırsa taşısın, gerçeği bilmekten ve yaşamaktan daha azını kabul etmemekte ve buna razı olmamak konusunda mutabık kalmalıyız.
Bu çalışma dizisi Kaderi Değiştiren dizisini işleyenlere yönelik olarak hazırlanmıştır. Adem’den Vaftizci Yahya’ya kadar tüm peygamberlerden, kaderimizin Allah’ın yanında erdem kazanmaya çalışarak veya dinsel faaliyetlerde bulunarak değil, Mesih’e iman ederek değiştiğini öğrendik.
S4. Dirilmiş olan Mesih’e kendiniz için iman ettiniz mi?
E ____ H ____ Halen Düşünüyorum _________
Kaderi Değiştiren dizisini bitirdiyseniz, Kutsal Kitap’ın hayata dair konularını örneklemek ve açıklamak için öykülerin kullanımına aşinasınızdır. Bu dizide sizi gerçeğin arayışındaki bir Türk ailesini ve onların arkadaş çevresini hayal etmeye çağırıyoruz. Kendileri Kaderi Değiştiren’i bitirdikten kısa bir süre sonra, onların hayatlarına katılıyoruz. Bir yıllık bir zaman dilimi içinde hayatlarını göreceğiz ve onlar hayatlarını olumlu yönde değiştiren gerçekleri keşfetmek üzere Kutsal Yazılar’ın sayfalarını derinden araştırırlarken onlarla birlikte öğreneceğiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma Yıldız’ın gözleri, sahibi olduğu giyim mağazasına giren bir müşteriyle şakalaşıp gülerken sevinçle parlıyor. Fatma 45 yaşında ve iki başarılı kadın giyim mağazasının sahibi. Badem gözleri, çıkık elmacık kemikleri ve dalgalı kumral saçlarıyla, ince yapılı bir kadın. Asıl zarafeti ise, kendi güzelliğinden büyük ölçüde habersizmiş gibi görünürken başkalarına kendilerini güzel hissettirmek gibi harika bir alışkanlığı olması. Fatma'nın, müşterilerine almak istedikleri giysiler hakkında hem çok samimi fikirler vermek hem de onlara benzersız bir şekilde iltifatta bulunmak gibi bir özelliği var. Fatma bir kişiye bir giysinin kendisine yakışmadığını söylemekten utanmaz. Bir müşteri bir keresinde ona yeni bir bluz alırken Fatma’nın yorumlarını dinlemek için iki misli para verebileceğini söylemişti.
Bugün salı olduğundan, Fatma elemanlarından biri olan Gülsün’e güveniyor. Fatma’nın hayatında salı ve perşembe akşamları sıradan akşamlar değil. Fatma bir yıldan beri bir grup arkadaşı ve akrabalarıyla buluşarak Eski ve Yeni Ahitleri okuyor.
Fatma ceketini giyerken Gülsün ona üzerinde telefon numarası yazılı bir kâğıt parçası veriyor ve şunları söylüyor: “Bankadan telefon geldi; eve gitmeden önce onları aramak isteyebilirsiniz. Bankamatik kartınızın şüpheli işlem nedeniyle kullanıma kapatıldığını söylediler.” Bu daha önce de olmuştu ve Fatma pek endişelenmemişti, ancak şimdi annesi için bazı ilaçlar almak üzere eczanede kullanmayı düşündüğünden, kartı hemen açtırmak istiyordu.
Hemen bankayı aradı. Ona birkaç güvenlik sorusu sordular, sonra da hesabına kayıtlı başka bir ad olup olmadığını sordular. Bankaya hesapta yetkili tek kişinin kendisi olduğunu söyledi. Bunun üzerine, hesabının açılacağına ve kartını kullanırken başka sorun yaşamayacağına dair ona güvence verdiler.
Fatma otobüs durağına yürüdü. Güneş batmaktaydı ve tüm binalar altın gibi parlıyordu. Her şey ışıldıyordu, dünya sıcak ve kucaklayıcı gibiydi. Fatma yalnızca batmakta olan parlak güneşe bakarak mutlu oluyordu, geçen yıl başından geçen tüm olayları ve hayatının nasıl olumlu bir yöne dönmüş olduğunu düşündü. Mali olarak durum hâlâ kritikti, fakat duygusal olarak muazzam bir iyileşme tecrübe etmişti. Kaderi Değiştiren dersini eline bırakan müşteriyi hatırladı. Kocası kalp krizi sonucu aniden öldüğünden beri Fatma gerçekten çok mücadele ediyordu. Sıkıntılarını anlattığı bir diyalogdan sonra, müşteri ona Kutsal Kitap’ı okumaya başladıktan sonra kendi hayatının düzene girdiğini söyledi. Fatma’ya da yardımı dokunabileceğini telkin etti. Kadın ne kadar da haklı çıkmıştı!
İki hafta boyunca ilk on dersi kendi başına okuduktan sonra annesiyle paylaşmıştı, annesi de üst kattaki komşuları Mehmet ve Aycan’la paylaştı. Her bölümün sonundaki soruların çoğunlukla birden fazla yanıtı olduğundan, farklı kişilerin bakış açılarını dinlemek çok ilgi çekiciydi ve böylece bir araya gelerek dersleri birlikte okuma fikri doğdu. Düzenleme işe yaradı ve grup büyüdü. Bugünlerde bir araya geldiklerinde 11 kişiydiler!
Fatma derslerden çok hoşlanıyordu. Öykülerin bazılarını daha önce duymuştu, fakat dersleri işledikçe hayatında yeni bir çığır açtığına dair güçlü bir his duyuyordu. Okudukça, bulunmayı bekleyen her şeyi keşfetmek için derin kararlılığı da büyüyordu. İbrahim tarihin derinliklerinde kalmış köhne bir figür olarak görülebilirdi, fakat Eski ve Yeni Ahitlere bakan Fatma için, gizli bir altın sandığı gibiydi. Kendisini kadim yazılardan, sırlardan ve haritalardan parçaları birleştirerek yanıtları bir araya getiren İndiana Jones ya da Piri Reis gibi hissediyordu.
Dahası, Fatma “kaderini” yeni bir yöne doğru çevirmek için büyük bir ihtiyaç hissediyordu. Sevgi Tanrısı’yla ve O’nun Mesihi İsa’yla tanışmak tam da bunu sağlamıştı.
Fatma eve geldi, mutfakta misafirler için hazırlık yapan annesi Türkan’ı öptü, sonra da salonu düzenlemeye gitti. On iki yaşındaki kızı Gül’ün televizyon izlediğini gördü ve masaya temiz bir örtü sermesi için ondan yardım istedi. Grup başlangıçta koltuklarda oturuyordu, ancak Kutsal Kitap çalışmasını ilerlettikçe, ışık daha parlak olduğundan ve masada birkaç kitabı aynı anda açabildiklerinden, toplantılarını yemek odası masasına taşıdılar.
Çok geçmeden konuklar geldi; Fatma’nın eşinin ağabeyi Ekrem ve onun eşi Filiz Fatma’yı öptüler ve rahatlarına baktılar. Derslerle çok ilgilenmiyorlardı, fakat Fatma’nın davetini geri çevirerek duygularını incitmek istememişlerdi. Sonuç olarak yalnızca ara sıra geliyorlardı. Fatma’nın kuzeni Reşat ile karısı Afife sürekli katılımcılardı. Komşuları ve eski bir aile dostları olan Mehmet emekli tarih öğretmeniydi. Eski ve Yeni Ahit'i hep araştırmak istemiş, ancak yakın zamana dek buna vakit bulamamıştı. Ne yazık ki eşi hiç onunla gelmiyordu. Mehmet emekliliğinden birkaç yıl önce öğretmenliği nedeniyle bir ödül kazanmıştı. Bu akşam masanın başında oturuyordu. Fatma’nın oğlu Mert de sık sık katılıyordu; 21 yaşındaydı ve üniversitede kimya bölümünde okuyordu. Mert ayrıca ara sıra arkadaşı Yusuf’u getiriyordu, o da kız arkadaşı Ece’yle birlikte geliyordu. Masanın etrafı kalabalıklaşıyordu!
Bu akşam, selamlaşmalardan ve kısa bir sohbetten sonra Fatma, “Allah’tan çalışmamızı yönlendirmesini isteyelim” dedi. Fatma’nın duası basitti: “Yaratıcımız Allah, yalnızca daha fazla bilmek için değil, fakat Seni tanımak için çalışıyoruz. Sen bize Seni gerçekten tanımak istemeyenlerden Kendini gizlediğini ve Seni samimiyetle arayanlara Kendini açıkladığını söylüyorsun. Aile ve arkadaşlar olarak tekrar bir araya geliyoruz, çünkü Seni gerçekten bulmak istiyoruz. Seni övüyor ve Sana şükrediyoruz. Amin.”(Devam Edecek)
Grup o akşam Elçilerin İşleri 2:42 ayetinden 4:31 ayetine dek okudu.
Elçilerin İşleri 2:42–47 ayetlerini okuyun.
S5. İsa’nın ölümden dirilişinden yaklaşık elli gün sonra, Petrus’un verdiği vaazla 3000 kişinin vaftiz edildiğini hatırlarsınız. (Elçilerin İşleri 2). Elçilerin İşleri 2:44 ayetindeki “imanlıların tümü” ifadesi neye işaret ediyor? Onlar neye iman ediyorlar?
Y.__________________________________________________
S6. İsa’nın ölümden dirilişinin üzerinden yalnızca birkaç ay geçmişti. Kurulan yeni yasal örgütler yoktu, bugün bildiğimiz anlamda kilise binaları ise kesinlikle yoktu. Öyleyse 46. ve 47. ayetlerde belirtilen “topluluk” neydi? Bunu Matta 16. bölüm, 18. ve 19. ayetlerle karşılaştırın.
Y.__________________________________________________
Allah’ın bu insan grubunu bir “kilise” olarak gördüğü az önce okuduğumuz ayetlerden belli. Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerinde “topluluk” olarak çevrilen sözcük, Yeni Ahit’in orijinal dili olan Grekçede sözlük anlamıyla “birlikte” demektir. Grekçe “ekklesia” kelimesinden gelen “kilise” kelimesinin Matta 16:18 ayetinde İsa’nın izleyicelerini tanımlamak için kullanıldığını görüyoruz. İki farklı kelimenin kullanılmasına rağmen ve dünyevi devletin onları “resmî” olarak tanımamasına rağmen, Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerinde sözü edilen grubu Allah’ın bir kilise olarak gördüğü çok açık. Gruba her gün kişiler eklemek kadar basit bir eylem bize Allah’ın onların öğretilerini ve büyümelerini desteklediğini göstermekle kalmıyor, onları İsa Mesih’in mujdesini yaymak için birlikte çalışan bir “kilise/topluluk” olarak gördüğünü de gösteriyor.
Elçilerin İşleri 3:1–26 ayetlerini okuyun.
S7. Felçli adam ne kadar zamandır yürüyemiyordu? (2. ayet).
a) İki gün
b) Yirmi yıl
c) Doğduğundan beri
S8. Petrus felçli adama ne verdi?
a) Altın ve gümüş
b) Bir tas su
c) Mesih’in gücü aracılığıyla yürüyebilme yetisi
S9. Petrus, halkın onun bu topal adamı iyileştirmesine şaşmaları üzerine ne dedi? (16. ayet).
Y.__________________________________________________
S10. Elçilerin İşleri 3:22 ayetini okuyun. Elçilerin İşleri 3. bölüm, 6., 13., 20. ve 26. ayetlere göre, Musa’nın geleceğini önceden bildirdiği “peygamber” kimdi?
Y. __________________________________________________
S11. 15. ve 16. ayetlere göre, topal adamı iyi eden neydi?
Y.__________________________________________________
Elçilerin İşleri 4:1–12 ayetlerini okuyun.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma Kutsal Kitap’ını bıraktı ve hayret içinde “Bugün tam da bu sözleri söyledim!” dedi. Herkes durdu ve şaşkınlıkla ona baktı. “Bankaya ‘Bankamatik kartım üzerinde yetkisi olan başka hiçbir ad yok' dedim.” Herkes güldü. Fakat Fatma gülmedi. Gözlerini bir an için önünde bir noktaya dikerek, derin derin düşündü. Sonra haykırdı: “Bakın, adam iyileşmiş!” Ellerini anlamlı bir şekilde sallayarak, “Nasıl iyileşti?” diye sordu. “İsa’nın adıyla!” Sonra öne eğilerek sordu: “Neden iyileşti? Çünkü İsa’nın adı Allah’ın güç kaynağına erişmeye yetkilidir!” Resim Fatma için o kadar netti ki, adeta yerinde oturamıyordu.
Filiz Fatma’ya bakarak yumuşak bir sesle şunları söyledi: “Bu Yahudiler için harika bir şeydi, ama ne yazık ki kendi peygamberlerini öldürdüler.”
Mehmet araya girdi: “Bir dakika, Filiz. Ayetler, “Göğün altında insanlara bağışlanmış, bizi kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur ki insanlar onunla kurtulabilsin” diyor. Yahudiler hakkında hiçbir şey söylemiyor. Tamamen kelime anlamıyla alırsak, Allah’ın her bir ulus ya da etnik grup için farklı Kurtarıcılar değil, tüm dünya için bir Kurtarıcı vermiş olduğunu söylemek zorundayız.”
Fatma, oğlu Mert’ten Yuhanna 3:35 ve 36 ayetlerini yüksek sesle okumasını istedi: “Baba Oğul’u sever; her şeyi O’na teslim etmiştir. Oğul’a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Ama Oğul’un sözünü dinlemeyen yaşamı görmeyecektir. Tanrı’nın gazabı böylesinin üzerinde kalır.” Mert baktı: “Bunlar bizzat İsa’nın sözleri. Bundan daha net olamaz.”
Fatma’nın annesi Türkan araya girdi: “Ben yine de Allah’ın farklı insanlar için farklı yollar belirlediğine inanıyorum.” Sonra kendi mantığından şüpheye düşerek, tereddütle ekledi: “Böylesi mantıklı olmaz mıydı?”
Mehmet yaşlı komşusuna saygıyla hitap etti, ancak kesinlikle farklı fikirdeydi: “Türkan Hanım, dinleyin. Mantıklı olan şey, Allah’ın bize mantıklı olduğunu söyleyeceği şeydir! Allah bize bir yol olduğunu söylüyorsa, neden başka bir yol düşünelim? Bizim görevimiz düşüncemizi O’nun yaptığı yola uygun hale getirmektir. Hakikat budur. İsa’nın bazı yetersizlikleri mi var ki O’nu reddedelim? Biz de Yahudilerin yaptığı akılsızlığı mı yapalım? Tarih bize gururun pek çok insanın canlarını çaldığını göstermiştir.”
Bankamatik kartını çıkarmış ve parmakları arasında çevirmekte olan Fatma, kartı masaya hafifçe vurarak şöyle dedi: “Gök altında insanları kurtarabilecek başka hiçbir ad yoktur.” Halen bankayla yaşadığı olayı düşünen Fatma ekledi: “Bu da kurtuluş sağlamaya teşebbüs eden başka bir adı sahtekâr ya da hırsız konumuna koyar!”
Bir an sessizlik oldu ve herkes Fatma’nın sözlerini düşündü. Sonra Mert sessizliği bozdu: “Bölümü okumayı bitirelim. Ders çalışmam gerekiyor.”
Türkan Hanım ayetlerin anlamı üzerinde düşünerek Mehmet’e baktı ve yumuşak bir sesle, “Allah büyüktür ve İsa Kurtarıcımızdır” dedi. Fatma annesinin elini tutarak herkese, “Birlikte dua edelim” dedi.
Elçilerin İşleri 4:12 ayetini tekrar okuyun. Kurtuluşumuz bu hayattaki temel meselemiz olmalıdır. Kişisel kurtuluşunuz, yani utançtan, gazaptan ve lanetten kurtulmanız ve Allah’ın lütfuyla bereketine nail oluşunuz, kalbinizdeki birinci öncelik olmalıdır. Öğrenciler anahtarı bulmuşlardı. Yalnızca sakat bir adamı yürütebilecek değil, günahlı insanı Allah’a makbul de kılabilecek olanı bulmuşlardı. Buldukları şey bir tarikat değildi, ne bir mezhep, ne bir din, hatta bir dualar ya da işler grubu da değildi. Bir addı; yaşayan bir Ad. İkinci olarak, kurtuluşumuzun kendi içimizde olmadığını, ne de kendi erdemlerimiz ya da gücümüzle elde edilebileceğini öğrenmişlerdi; kendimizi mahvedebiliriz, fakat kurtaramayız. Üçüncü olarak, insanlar arasında kurtarıcı adlar olma iddiasında olan, ancak gerçekte öyle olmayan pek çok ad; Allah ile insan arasında uzlaşma sağlama ve eski ilişkileri yeniden kurma iddiasında olan, ancak bunu yapamayan pek çok din vardır. Dördüncü olarak, kurtuluşumuz için ihtiyacımız olan merhametler yalnızca Mesih ve O’nun adı aracılığıyla Allah’tan verilir. İsa’nın adının şerefi budur, aracılığıyla kurtulabileceğimiz tek ad olmasıdır. Bu ad Allah tarafından belirlenmiştir ve bize ücretsiz olarak verilmiş olan paha biçilmez bir ayrıcalıktır.
Elçilerin İşleri 4:13–21ayetlerini okuyun.
S12. Petrus ile Yuhanna’nın Ferisilerin verdiği “İsa’nın adıyla vaaz etmeme” emrine uymamaları için ne gerekçeleri vardı? (19. ve 20. ayetler).
Y.__________________________________________________
S13. Yuhanna 14:13, 14 ayetlerini okuyun. Başka birinin adıyla bir dilekte bulunmanın önemi nedir?
Y.__________________________________________________
Bir ad bir görevi, konumu, yetkiyi ve karakteri simgeler. Başkanın imzasını taşıyan bir not, bir kimsenin aksi halde ulaşamayacağı yerlere ve olaylara ulaşabilmesini sağlar. İsa’nın adı, Allah’ın huzuruna girmeye layık olması bakımından benzersizdir. İsa’nın adıyla, O’na iman eden herkese, İsa’nın aldığı her şeyin ortak sahipleriymişiz gibi benzer ayrıcalıklar verilir. (Luka 22:29 ayetine bakın). İsa’nın adını yetki sahibi ad olarak kabul edecek misiniz?
Elçilerin İşleri 3. ve 4. bölümlerdeki bu ayetlerden bazı önemli noktaları öğreniyoruz:
- İsa’nın adı, kendisine iman edildiğinde güce sahiptir.
- İbrahim’in Allahı İsa’yı ölümden dirilterek O’nu yüceltti.
- Allah’ın peygamberleri başlangıçtan beri bir yenilenme zamanının geleceğini söylediler.
- O yenilenme zamanı, İsa’nın yeniden geldiği zamandır.
- İsa o zamana dek göktedir.
- Bizim görevimiz günahlarımızın silinmesi için tövbe edip ihtida ederek O’nun gelişine hazırlanmaktır.
- Musa’nın sözünü ettiği gelecek olan peygamber İsa’ydı.
- Allah yalnızca İsa’nın adında kurtuluş olmasını, başka hiçbir adda olmamasını belirledi.
- Bu unsurlar öğrencilerin tüm dünyaya vaazettikleri mesajı meydana getirmektedir.
Tüm derslerimizin sonunda okuyucuların kendilerini Allah'a dua yoluyla öğrendikleri gerçeklere adamalarını rica edeceğiz.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
Elçilerin İşleri 4:22-37; 1. Korintliler 6:11; Filipililer 2:9, 10; Koloseliler 3:17; 2. Timoteos 1:12 ve 1. Yuhanna 3:23.
Böylece Mesih'ten gelen bir cesaret, sevgiden doğan bir teselli ve Ruh'la bir paydaşlık varsa, yürekten bir sevgi ve sevecenlik varsa, aynı düşüncede, sevgide, ruhta ve amaçta birleşerek sevincimi tamamlayın. Hiçbir şeyi bencil tutkularla ya da boş övünmeyle yapmayın. Her biriniz alçakgönüllülükle öbürünü kendinden üstün saysın. Yalnız kendi yararını değil, başkalarının yararını da gözetsin. Mesih İsa'daki düşünce sizde de olsun. (Filipililer 2:1-5)
[1] Bkz. Yuhanna 8:32.
[2] Bkz. Yuhanna 10:10.
[3] Bkz. Yuhanna 14:6.