|
12. Ruhsal Armağanlar ve Hizmetler
Ruhsal Disiplinler konulu dersimizde Allah’ın kendi halkı olan “kilise”ye ruhsal muhakeme armağanını verdiğini görmüştük. Bu armağan kiliseye imanlıların hangi şeylerin uygun olduğunu, hangilerinin uygun olmadığını anlayabilmeleri için kiliseye verilir, örneğin müzik alanında. Ancak muhakemeye öğreti alanında da ihtiyaç vardır, çünkü sahte öğretmenler zekice aldatmacalarla ortaya çıkacaktır. İmanlılar yeni bir öğretinin Kutsal Yazılar’a uygun olup olmadığını nasıl anlar? Tabii ki Kutsal Yazıları araştıracaklardır, fakat bunu yaparken imanlılar bu Yazılar’daki gerçeği anlamalıdır. Sözü yorumlamanın bir doğru yolu, bir de yanlış yolu vardır (2. Timoteos 2:15). Muhakeme armağanı Allah’ın kiliseye verdiği tek armağan kesinlikle değildir. Allah kiliseyi kendisine ve dünyaya hizmet etmek üzere hazırlamıştır. Bu dersimizde Allah’ın kiliseye verdiği armağanları, bunların amaçlarını ve nasıl kullanılıp nasıl kullanılmamaları gerektiğini göreceğiz.
S1. Allah yeni imanlıya hangi armağanı verir? Elçilerin İşleri 2:38 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Ruh’tan Allah’ın bir armağanı olarak söz edilir.
S2. Kutsal Ruh içimizdeyse, hangi değerli ayrıcalığa sahibiz demektir? Romalılar 8:9–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bu ayetlere göre, Allah’ın Ruhu aynı zamanda Mesih’in Ruhu’dur. Allah’ın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih içinizde yaşıyordur ve Mesih’e aitsinizdir. Allah’ın Mesih’i ölümden dirilttiği gibi sizi de dirilteceği güvencesine sahipsinizdir. Dahası, bu dünyada iken dahi, içinizde yaşayan Allah’ın Ruhu’nun gücüne sahipsiniz. Bundan daha büyük bir armağan verilebilir mi? Ancak Allah daha fazlasını yapıyor.
S3. Allah her imanlıya ne verir? Efesliler 4:7, 8 ile 1. Korintliler 12:7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, armağanların Rabb’in kimi hangi armağanla bereketlediğine dair bir rekabet veya gösteri amacıyla verilmediği. Armağanlar herkese yarar sağlamak için verilmektedir.
S4. Ruh’un kiliseye verdiği armağanlardan bazıları nelerdir? 1. Korintliler 12:4–10 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S5. Hangi armağanı alacağımızı biz mi seçeriz? 1. Korintliler 12:11–12 ve 27–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise Mesih’in bedenidir ve kimin hangi armağanı alacağına Kutsal Ruh karar verir.
S6. Armağanların amacı nedir? Efesliler 4:11–16 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her imanlının, ruhsal anlamda Mesih’in bedeni olarak adlandırılan tüm imanlılar topluluğunun geliştirilmesi ve düzgün işlemesi için sorumluluğu vardır. Sahip olduğumuz armağanlar farklı olduğundan, imanlılar topluluğunda farklı roller üstleniriz. “Topluluk” olarak da bilinen, bazen de “kilise” adı verilen Mesih’in bedeninin geliştirilmesinde herkes görev almalıdır.
S7. Her imanlının, sahip olduğu armağanlar her ne olursa olsun, yapması gereken belli şeyler var mıdır? Yakup 1:27 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her imanlı Mesih’le ilişkisini iman yoluyla sürdürmekten ve bizi Asma’ya bağlayan ruhsal disiplinleri yerine getirmekten sorumludur. Her imanlı tüm kalbiyle Allah’a ve insanlara hizmet etmeye ve dünyevîliğin akılsızlığından kaçınmaya çağrılır. Çeşitli ruhsal armağanların varlığı, özel bir yeteneğimizin olmadığı ancak yine de Hristiyan yaşamının bir parçası olan bazı alanlarda, Allah’a veya insana yönelik görevlerimizi ortadan kaldırmaz. Örneğin, bir kimse yardımlar alanında özel bir yeteneğe sahip olabilir, fakat bu kiliseyi yalnızca onun temizlemesi gerektiği anlamına gelmez! Yeruşalim harabe halinde iken, onu yeniden inşa etmek için tüm halk birlikte çalıştı (Nehemya 2:17, 18). Aynı şekilde kilisede de tüm eller birlikte işlemelidir.
S8. Hangi armağana sahip olduğumuzu nasıl anlarız? Mısır’dan Çıkış 31:1–6 ve Elçilerin İşleri 6:1–7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İmanlılar topluluğunun ruhsallığı ve yetenekleri insanlar birlikte çalışıp birlikte yaşarken keşfettiklerini görüyoruz. Armağanlarınızı keşfedebilmeniz için etkin olarak bir şeyler yapmanız gerekir! Değişik görevleri deneyerek, Allah’ın sizi hangi açılardan (diğer bazı konuların aksine) özel olarak bereketlediğini görebilirsiniz. Bazı şeyleri iyi yapamıyorsanız cesaretiniz kırılmasın. Allah başka kişilere de armağanlar vermiştir ve bunlar sizinkinden farklı olabilir. Armağanlarınızı hareketsizlik içindeyken keşfedemezsiniz. Allah için çalışmaya başlayın!
S9. Armağanımızla ne yapmalıyız? 1. Petrus 4:10–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Tabii ki, bunu kullanın!
S10. Armağanlarını kullanmayanların başına ne gelir? Matta 25:14–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S11. En büyük armağan nedir? 1. Korintliler 12:28–13:13 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Pavlus ruhsal armağanlardan söz ederken, Korintlilere daha üstün bir yol gösterdi. Özverili sevgi armağanından söz etti. Bu tüm armağanların üzerinde olan, her imanlının sahip olması ve yerine getirmesi gereken, aksi halde diğer armağanlarının hiçbir anlam ifade etmeyeceği armağandır. Ortaya konulduğunda tüm dünyaya bizde gerçeğin olduğunu gösterecek olan, kilisedeki bu armağandır. İsa, “Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır” dedi (Yuhanna 13:35). Özverili sevgi insandan doğmaz. Bu yukarıdan gelen bir armağandır (Yakup 1:17).
S12. Ruhsal armağanlar yanlış kullanılabilir mi? 1. Korintliler 14:17–28 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Yabancı dillerde konuşma armağanı Korint’teki imanlıların bazılarına verilmişti. Anlaşılan içlerinden bazıları bu armağanı en önemli armağan olarak göstermeye çalıştılar. Pavlus imanlılara durumun öyle olmadığını öğretti. Bugün dahi, anlaşılmaz seslerle konuşmanın gerçekten Kutsal Ruh’un verdiği bilinmeyen bir dil olduğu düşüncesini ileri sürenler vardır. Diller armağanının bu şekilde ortaya çıkmadığını biliyoruz, zira 21. ayette Allah’ın insanlara başka dillerle konuşacağını ancak onların mesaja itaat etmeyeceklerini okuyoruz. Mesajı reddetmeleri için onu anlamaları gerekir. Bu mucizeyi Pentikost günü halk “Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor?” dediklerinde gördük (Elçilerin İşleri 2:8). Bazıları ise diller armağanına sahip değilseniz Kutsal Ruh armağanını almamışsınız demektir şeklinde bir iddiada bulunacak kadar ileri giderler. Bunun doğru olamayacağını görüyoruz, çünkü Pavlus 1. Korintliler 12:30 ayetinde, “Hepsi bilmediği dilleri konuşabilir mi?” dedi. Grekçenin dilbilgisi bu sorunun yanıtının “Hayır” olduğunu gösteriyor.
S13. Kutsal Kitap ruhsal armağanların başka hangi şekilde yanlış kullanımına karşı uyarıyor? 1. Korintliler 9:16 ve 1. Petrus 5:1–6 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Elçi kilisenin önderlerini halkın üzerinde egemenlik taslamamaları, fakat örneklikleriyle önderlik etmeleri için uyardı. İsa şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun. Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” (Matta 20:25–28). Bu her zaman gördüğümüzden çok farklı bir önderlik tarzı.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Koridorun diğer ucundaki cam duvarlı ofisten gelen ses, “Reşat!” diye gürledi. “Buraya gel. Derhal!”
Reşat “yeni” patronunun odasına giderken tansiyonu fırladı. Çetin Bey’in yeni oluşu Reşat’ın onu önceden tanımamasından kaynaklanmıyordu. Aslında Reşat, Çetin Bey’e şirketin tüm yöntemleri konusunda eğitim vermişti. Ancak Çetin Bey şirketin sahibinin daha yeni damadı olmuştu. İki yıl önce şirkete girerken matbaacılık işi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Reşat odaya girdi ve “Buyurun efendim” dedi.
“Bunun anlamı nedir?”
“Nedir o?”
“Ne demek, nedir o? Ofis stoklarından sen mi kalem sipariş ettin?”
“Ha, evet efendim. Hiç kalem kalmamıştı.”
“Sipariş vermeden önce benden niye izin almadın? Sen kim olduğunu sanıyorsun?”
“Çetin Bey, biliyorsunuz ofis malzemelerinden her zaman ben sorumluyum. Bittikleri zaman yenilerini alırım. Çok ufak bir meseleydi, böyle bir şey için sizi rahatsız etmemin gerekli olacağını düşünmedim.”
“Doğru. Düşünmedin! Burada düşünme işini ben yaparım. Sen yalnızca sana söylediğimi yap. Anlaşıldı mı?”
“Anlaşıldı. Bir daha olmaz.”
Reşat yüzü kıpkırmızı bir halde geri dönerek masasına oturdu. Oturduğu yerde kalemini parmakları arasında çevirmeye başladı. Hizmetli ona çay getirdiğinde çay istemedi. Hizmetli şoka uğradı, zira Reşat çayı hiçbir zaman geri çevirmezdi. Kadın, “Ne oldu acaba?” diye düşündü.
Reşat’ın parmakları vücuduna yüklenen adrenalinden ötürü hâlâ titriyordu. Düşündü:
“Bir adamın egosu yüzünden neden koca işyeri yavaşlasın? Hiç kimse izin almadan bir şey yapamıyor. Yaratıcılık yok, ilerleme yok, gelişme yok, hatta iyi üretim bile yok. Aynı askerler gibi emir alıp itaat ediyoruz. Adam bana ‘Düşünme!’ dedi. Böyle bir zihniyete sahip bir toplum olarak nereye gidiyoruz?
“Koltuk, koltuk, koltuk. Her şey makam–mevki için. Evde babam vardı. Okulda öğretmendi, öğretmen için ise müdürdü. Şimdi burada, işyerinde de patron. Her yerde mesele krallık. Kral kimse kuralları o koyuyor ve herkes onun isteklerini yerine getiriyor. Hiç kimse düşünmüyor, hiç kimse öneride bulunmaya cüret edemiyor. Hiç kimse soru sormuyor, araştırmıyor. Düşünen yalnızca bir kişi olabilir. Bu da kral.”
Suratı hâlâ asık olan Reşat, “Çetin Bey işini düzgün yapmıyor bile” diye düşündü. “Karar verici olarak berbattır. Boş ver ya, o patron. Ne kadar para kaybederlerse kaybetsinler, kararlar ne kadar akılsızca olursa olsun, sonuçta önemi olmayacak. O patron ve biz itaat ederiz. Koyunların mezbahaya gittiği gibi gideriz. İşin kötü tarafı, Çetin Bey ben ona eğitim verirken alçakgönüllüydü. Ama patron olduğu anda… Hop! şimdi her şeyi biliyor ve hiç kimseyi dinlemiyor. O kral.”
Kilise dünyada işbaşında gördüğümüz kirlenmiş ve güç peşindeki güdülerle kurulamaz ve yönetilemez. Farklı bir temeli olmalıdır. Önderlik armağanı insanlara onları kral yapmak için değil, aksine topluluğun hizmetkârları yapmak için verilir. İbrahim’in yerleşmek istediği ülkeyi seçme konusunda yeğeni Lut’a alçakgönüllülük gösterdiği gibi, Mesih’in kilisesinin önderleri de hem hizmet etmek, hem de ruhsal gelişimi ve başkalarının ruhsal armağanlarını kullanmalarını teşvik ederek alçakgönüllülük göstermelidirler. Gerçek önderlik budur, Ruh’un tüm armağanlarının Mesih’in bedeni olan kilisede birlikte işledikleri bir ortam sağlamaktır.
S14. Sizce sizin ruhsal armağanlarınız nelerdir? Bunları imanlılar topluluğunda yararlı olacak şekilde nasıl kullanabilirsiniz?
Y. __________________________________________________
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Ruhsal Disiplinler konulu dersimizde Allah’ın kendi halkı olan “kilise”ye ruhsal muhakeme armağanını verdiğini görmüştük. Bu armağan kiliseye imanlıların hangi şeylerin uygun olduğunu, hangilerinin uygun olmadığını anlayabilmeleri için kiliseye verilir, örneğin müzik alanında. Ancak muhakemeye öğreti alanında da ihtiyaç vardır, çünkü sahte öğretmenler zekice aldatmacalarla ortaya çıkacaktır. İmanlılar yeni bir öğretinin Kutsal Yazılar’a uygun olup olmadığını nasıl anlar? Tabii ki Kutsal Yazıları araştıracaklardır, fakat bunu yaparken imanlılar bu Yazılar’daki gerçeği anlamalıdır. Sözü yorumlamanın bir doğru yolu, bir de yanlış yolu vardır (2. Timoteos 2:15). Muhakeme armağanı Allah’ın kiliseye verdiği tek armağan kesinlikle değildir. Allah kiliseyi kendisine ve dünyaya hizmet etmek üzere hazırlamıştır. Bu dersimizde Allah’ın kiliseye verdiği armağanları, bunların amaçlarını ve nasıl kullanılıp nasıl kullanılmamaları gerektiğini göreceğiz.
S1. Allah yeni imanlıya hangi armağanı verir? Elçilerin İşleri 2:38 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Ruh’tan Allah’ın bir armağanı olarak söz edilir.
S2. Kutsal Ruh içimizdeyse, hangi değerli ayrıcalığa sahibiz demektir? Romalılar 8:9–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bu ayetlere göre, Allah’ın Ruhu aynı zamanda Mesih’in Ruhu’dur. Allah’ın Ruhu içinizde yaşıyorsa, Mesih içinizde yaşıyordur ve Mesih’e aitsinizdir. Allah’ın Mesih’i ölümden dirilttiği gibi sizi de dirilteceği güvencesine sahipsinizdir. Dahası, bu dünyada iken dahi, içinizde yaşayan Allah’ın Ruhu’nun gücüne sahipsiniz. Bundan daha büyük bir armağan verilebilir mi? Ancak Allah daha fazlasını yapıyor.
S3. Allah her imanlıya ne verir? Efesliler 4:7, 8 ile 1. Korintliler 12:7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Dikkat edilmesi gereken önemli bir nokta, armağanların Rabb’in kimi hangi armağanla bereketlediğine dair bir rekabet veya gösteri amacıyla verilmediği. Armağanlar herkese yarar sağlamak için verilmektedir.
S4. Ruh’un kiliseye verdiği armağanlardan bazıları nelerdir? 1. Korintliler 12:4–10 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S5. Hangi armağanı alacağımızı biz mi seçeriz? 1. Korintliler 12:11–12 ve 27–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise Mesih’in bedenidir ve kimin hangi armağanı alacağına Kutsal Ruh karar verir.
S6. Armağanların amacı nedir? Efesliler 4:11–16 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her imanlının, ruhsal anlamda Mesih’in bedeni olarak adlandırılan tüm imanlılar topluluğunun geliştirilmesi ve düzgün işlemesi için sorumluluğu vardır. Sahip olduğumuz armağanlar farklı olduğundan, imanlılar topluluğunda farklı roller üstleniriz. “Topluluk” olarak da bilinen, bazen de “kilise” adı verilen Mesih’in bedeninin geliştirilmesinde herkes görev almalıdır.
S7. Her imanlının, sahip olduğu armağanlar her ne olursa olsun, yapması gereken belli şeyler var mıdır? Yakup 1:27 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her imanlı Mesih’le ilişkisini iman yoluyla sürdürmekten ve bizi Asma’ya bağlayan ruhsal disiplinleri yerine getirmekten sorumludur. Her imanlı tüm kalbiyle Allah’a ve insanlara hizmet etmeye ve dünyevîliğin akılsızlığından kaçınmaya çağrılır. Çeşitli ruhsal armağanların varlığı, özel bir yeteneğimizin olmadığı ancak yine de Hristiyan yaşamının bir parçası olan bazı alanlarda, Allah’a veya insana yönelik görevlerimizi ortadan kaldırmaz. Örneğin, bir kimse yardımlar alanında özel bir yeteneğe sahip olabilir, fakat bu kiliseyi yalnızca onun temizlemesi gerektiği anlamına gelmez! Yeruşalim harabe halinde iken, onu yeniden inşa etmek için tüm halk birlikte çalıştı (Nehemya 2:17, 18). Aynı şekilde kilisede de tüm eller birlikte işlemelidir.
S8. Hangi armağana sahip olduğumuzu nasıl anlarız? Mısır’dan Çıkış 31:1–6 ve Elçilerin İşleri 6:1–7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İmanlılar topluluğunun ruhsallığı ve yetenekleri insanlar birlikte çalışıp birlikte yaşarken keşfettiklerini görüyoruz. Armağanlarınızı keşfedebilmeniz için etkin olarak bir şeyler yapmanız gerekir! Değişik görevleri deneyerek, Allah’ın sizi hangi açılardan (diğer bazı konuların aksine) özel olarak bereketlediğini görebilirsiniz. Bazı şeyleri iyi yapamıyorsanız cesaretiniz kırılmasın. Allah başka kişilere de armağanlar vermiştir ve bunlar sizinkinden farklı olabilir. Armağanlarınızı hareketsizlik içindeyken keşfedemezsiniz. Allah için çalışmaya başlayın!
S9. Armağanımızla ne yapmalıyız? 1. Petrus 4:10–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Tabii ki, bunu kullanın!
S10. Armağanlarını kullanmayanların başına ne gelir? Matta 25:14–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S11. En büyük armağan nedir? 1. Korintliler 12:28–13:13 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Pavlus ruhsal armağanlardan söz ederken, Korintlilere daha üstün bir yol gösterdi. Özverili sevgi armağanından söz etti. Bu tüm armağanların üzerinde olan, her imanlının sahip olması ve yerine getirmesi gereken, aksi halde diğer armağanlarının hiçbir anlam ifade etmeyeceği armağandır. Ortaya konulduğunda tüm dünyaya bizde gerçeğin olduğunu gösterecek olan, kilisedeki bu armağandır. İsa, “Birbirinize sevginiz olursa, herkes bununla benim öğrencilerim olduğunuzu anlayacaktır” dedi (Yuhanna 13:35). Özverili sevgi insandan doğmaz. Bu yukarıdan gelen bir armağandır (Yakup 1:17).
S12. Ruhsal armağanlar yanlış kullanılabilir mi? 1. Korintliler 14:17–28 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Yabancı dillerde konuşma armağanı Korint’teki imanlıların bazılarına verilmişti. Anlaşılan içlerinden bazıları bu armağanı en önemli armağan olarak göstermeye çalıştılar. Pavlus imanlılara durumun öyle olmadığını öğretti. Bugün dahi, anlaşılmaz seslerle konuşmanın gerçekten Kutsal Ruh’un verdiği bilinmeyen bir dil olduğu düşüncesini ileri sürenler vardır. Diller armağanının bu şekilde ortaya çıkmadığını biliyoruz, zira 21. ayette Allah’ın insanlara başka dillerle konuşacağını ancak onların mesaja itaat etmeyeceklerini okuyoruz. Mesajı reddetmeleri için onu anlamaları gerekir. Bu mucizeyi Pentikost günü halk “Nasıl oluyor da her birimiz kendi ana dilini işitiyor?” dediklerinde gördük (Elçilerin İşleri 2:8). Bazıları ise diller armağanına sahip değilseniz Kutsal Ruh armağanını almamışsınız demektir şeklinde bir iddiada bulunacak kadar ileri giderler. Bunun doğru olamayacağını görüyoruz, çünkü Pavlus 1. Korintliler 12:30 ayetinde, “Hepsi bilmediği dilleri konuşabilir mi?” dedi. Grekçenin dilbilgisi bu sorunun yanıtının “Hayır” olduğunu gösteriyor.
S13. Kutsal Kitap ruhsal armağanların başka hangi şekilde yanlış kullanımına karşı uyarıyor? 1. Korintliler 9:16 ve 1. Petrus 5:1–6 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Elçi kilisenin önderlerini halkın üzerinde egemenlik taslamamaları, fakat örneklikleriyle önderlik etmeleri için uyardı. İsa şöyle dedi: “Bilirsiniz ki, ulusların önderleri onlara egemen kesilir, ileri gelenleri de ağırlıklarını hissettirirler. Sizin aranızda böyle olmayacak. Aranızda büyük olmak isteyen, ötekilerin hizmetkârı olsun. Aranızda birinci olmak isteyen, ötekilerin kulu olsun. Nitekim İnsanoğlu, hizmet edilmeye değil, hizmet etmeye ve canını birçokları için fidye olarak vermeye geldi” (Matta 20:25–28). Bu her zaman gördüğümüzden çok farklı bir önderlik tarzı.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Koridorun diğer ucundaki cam duvarlı ofisten gelen ses, “Reşat!” diye gürledi. “Buraya gel. Derhal!”
Reşat “yeni” patronunun odasına giderken tansiyonu fırladı. Çetin Bey’in yeni oluşu Reşat’ın onu önceden tanımamasından kaynaklanmıyordu. Aslında Reşat, Çetin Bey’e şirketin tüm yöntemleri konusunda eğitim vermişti. Ancak Çetin Bey şirketin sahibinin daha yeni damadı olmuştu. İki yıl önce şirkete girerken matbaacılık işi hakkında hiçbir şey bilmiyordu.
Reşat odaya girdi ve “Buyurun efendim” dedi.
“Bunun anlamı nedir?”
“Nedir o?”
“Ne demek, nedir o? Ofis stoklarından sen mi kalem sipariş ettin?”
“Ha, evet efendim. Hiç kalem kalmamıştı.”
“Sipariş vermeden önce benden niye izin almadın? Sen kim olduğunu sanıyorsun?”
“Çetin Bey, biliyorsunuz ofis malzemelerinden her zaman ben sorumluyum. Bittikleri zaman yenilerini alırım. Çok ufak bir meseleydi, böyle bir şey için sizi rahatsız etmemin gerekli olacağını düşünmedim.”
“Doğru. Düşünmedin! Burada düşünme işini ben yaparım. Sen yalnızca sana söylediğimi yap. Anlaşıldı mı?”
“Anlaşıldı. Bir daha olmaz.”
Reşat yüzü kıpkırmızı bir halde geri dönerek masasına oturdu. Oturduğu yerde kalemini parmakları arasında çevirmeye başladı. Hizmetli ona çay getirdiğinde çay istemedi. Hizmetli şoka uğradı, zira Reşat çayı hiçbir zaman geri çevirmezdi. Kadın, “Ne oldu acaba?” diye düşündü.
Reşat’ın parmakları vücuduna yüklenen adrenalinden ötürü hâlâ titriyordu. Düşündü:
“Bir adamın egosu yüzünden neden koca işyeri yavaşlasın? Hiç kimse izin almadan bir şey yapamıyor. Yaratıcılık yok, ilerleme yok, gelişme yok, hatta iyi üretim bile yok. Aynı askerler gibi emir alıp itaat ediyoruz. Adam bana ‘Düşünme!’ dedi. Böyle bir zihniyete sahip bir toplum olarak nereye gidiyoruz?
“Koltuk, koltuk, koltuk. Her şey makam–mevki için. Evde babam vardı. Okulda öğretmendi, öğretmen için ise müdürdü. Şimdi burada, işyerinde de patron. Her yerde mesele krallık. Kral kimse kuralları o koyuyor ve herkes onun isteklerini yerine getiriyor. Hiç kimse düşünmüyor, hiç kimse öneride bulunmaya cüret edemiyor. Hiç kimse soru sormuyor, araştırmıyor. Düşünen yalnızca bir kişi olabilir. Bu da kral.”
Suratı hâlâ asık olan Reşat, “Çetin Bey işini düzgün yapmıyor bile” diye düşündü. “Karar verici olarak berbattır. Boş ver ya, o patron. Ne kadar para kaybederlerse kaybetsinler, kararlar ne kadar akılsızca olursa olsun, sonuçta önemi olmayacak. O patron ve biz itaat ederiz. Koyunların mezbahaya gittiği gibi gideriz. İşin kötü tarafı, Çetin Bey ben ona eğitim verirken alçakgönüllüydü. Ama patron olduğu anda… Hop! şimdi her şeyi biliyor ve hiç kimseyi dinlemiyor. O kral.”
Kilise dünyada işbaşında gördüğümüz kirlenmiş ve güç peşindeki güdülerle kurulamaz ve yönetilemez. Farklı bir temeli olmalıdır. Önderlik armağanı insanlara onları kral yapmak için değil, aksine topluluğun hizmetkârları yapmak için verilir. İbrahim’in yerleşmek istediği ülkeyi seçme konusunda yeğeni Lut’a alçakgönüllülük gösterdiği gibi, Mesih’in kilisesinin önderleri de hem hizmet etmek, hem de ruhsal gelişimi ve başkalarının ruhsal armağanlarını kullanmalarını teşvik ederek alçakgönüllülük göstermelidirler. Gerçek önderlik budur, Ruh’un tüm armağanlarının Mesih’in bedeni olan kilisede birlikte işledikleri bir ortam sağlamaktır.
S14. Sizce sizin ruhsal armağanlarınız nelerdir? Bunları imanlılar topluluğunda yararlı olacak şekilde nasıl kullanabilirsiniz?
Y. __________________________________________________
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.