|
14. Ders: Kilisenin Gerçek Anlamı
Kilise sözcüğünü duyduğumuzda çoğunlukla aklımıza duvarlarında solgun ikonalar, bahçesinde mezarlık olan eski bir yapı gelir. Fakat şaşırtıcı bir şekilde, İsa henüz bir Hristiyan binası yapılmasından çok önce “kilise” sözcüğünü kullandı. Bu dersimizde kilisenin gerçek anlamını araştırıyoruz. Şaşırabilirsiniz.
S1. İbrahim ne yapmaya çağrıldı? Yaratılış 12:1-3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Yeni Ahit Grekçe yazıldı ve sıklıkla “kilise” olarak tercüme edilen sözcüğün orijinali “ekklesia”dır. Bu sözcük, asıl anlamıyla toplantı için buluşmak üzere “çağırmak” demek olan bir fiilden gelir. Kelimenin bir anlamıyla, İbrahim’in Allah tarafından “çağrılma” tecrübesi, kilisenin ne demek olduğunu göstermektedir. İbraniler 11:8 ayeti, “İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı’nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı” diyor. İbrahim daha henüz buluşmamış bir toplantıya çağrılmıştı. İbrahim, bu yeni toplantının başlangıcıydı! İbrahim’in Allah’ın ona yeni bir toplum sağlayacağına güvenmesi gerekiyordu. Allah İbrahim’in neslinden, çevrelerindeki uluslardan farklı olacak özel bir halk çıkarmayı vaat etti.
“Ekklesia” sözcüğü Mesih’ten birkaç yüzyıl önce Eski Ahit’in Septuagint tercümesinde İsrail toplumu hakkında kullanılıyordu. Fakat bu “ekklesia” ifadesinin anlamı Yeni Ahit’te bunun ötesinde birkaç şekilde genişletilmektedir.
İsa’nın zamanında “ekklesia” sözcüğü sinagoga bağlı bir topluluk veya toplum için kullanılır olmuştu. Ancak zaman geçtikçe ve İsrail ulusunun O’nu ve Allah’ın insanlar için kurtuluş planını reddedecekleri açıkça anlaşıldığında, İsa “ekklesia”yı yeni bir toplumu tanımlayan bir kavram olarak kullanmaya başladı.
S2. Allah’ın krallığını genişletmek için İsa’nın yeni planı neydi? Matta 16:18 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa’nın sözlerinde, O’nun topluluğa tamamen sahip çıktığını fark ettiniz mi? “Benim kilisem” diyor. İkinci olarak, İsa’nın bu yeni toplumuna karşı savaşmaya ölüler diyarının dahi gücünün yetmeyeceğini görüyoruz. Eski zamanlarda hükümet veya egemen güç kapıyla temsil edilirdi. Bunun bir örneği, hükümet merkezine “yüce kapı” anlamına gelen Babıali adını veren kendi Osmanlı İmparatorluğu’muzdur. Aynı şekilde, İsa “ölüler diyarının kapısı kiliseye üstün gelemeyecek” derken, aslında “Şeytan’ın hükümranlığı ve ölümün gücü Allah’ın halkını yenemeyecek” anlamında söylemektedir. Bu iyi haberdir.
S3. Kiliseyi meydana getiren unsurlar kimlerdir? Efesliler 2:11–22 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise, günahtan kurtarılan ve Allah’la doğru ilişki içinde olan insan topluluğudur. Bu kurtarılmış bireyler topluluğu, ortak özelliklerini dini unvanlarda, etnik kökende, hatta sünnette bulmaz. Aksine, birliklerinin temeli İsa’nın kanının kendilerini Allah’la buluşmaya layık hale getirmeye etkin olduğuna açıkça itimat etmeleridir. Kilise, İsa’ya güven yoluyla Allah’la barışmış olanların topluluğudur.
S4. İsa kiliseye nasıl sahip oldu? O ne demek? Elçilerin İşleri 20:28 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
“Hâlâ hayatta olduğu için şükrediyorum” dedi Mehmet.
Bir önceki gün Fatma’nın merhum kocasının kardeşi Ekrem kötü bir araba kazası geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Kırmızı ışıkta hızla geçen bir taksi şoförü sola dönmekte olan Ekrem’e çarpmıştı. Arabasına büyük bir şiddetle çarparak eski Tofaş’ını savurmuş, ön sağ paneli ve kapıyı tamamen parçalamıştı. Darbede Ekrem’in başı kendi kapısının camına çarpmış ve dikiş attırmak ve muayene olmak için hastaneye gitmişti.
“Evet” dedi Fatma, “Ekrem’i ve Filiz’i dualarımızda hatırlamalıyız. Beyin sarsıntısı belirtileri olabileceğini söylüyorlar. Bu hafta onları ziyaret etmeye zamanınız olursa, eminim bundan çok memnun kalacaklardır.”
Yusuf “Onlara biraz sevgi verelim!” dedi. Herkes geçen haftanın çalışmasını hatırlayarak Yusuf’un coşkunluğuna gülümsedi. “Yani biz bir bedeniz, öyle değil mi? Öyleyse Ekrem incindiğinde hepimiz incinmez miyiz?” Ece elini Yusuf’un eli üzerine koydu.
Gül düşünceli bir şekilde “Anne” dedi, “Kutsal Kitap’ta bulduğum bir şeyi okuyabilir miyiz? Yakup 5:14 ve 15 ayetlerinde.” Gül yüksek sesle okudu: “İçinizden biri hasta mı, kilisenin ihtiyarlarını çağırtsın; Rab’bin adıyla üzerine yağ sürüp onun için dua etsinler. İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Rab onu ayağa kaldıracaktır. Eğer hasta günah işlemişse, günahları bağışlanacaktır.” Sonra şöyle dedi: “Belki Ekrem için dua edecek ve onu yağla meshedecek kişiler göndermeliyiz. Siz ne dersiniz?”
Mert yüksek sesle düşündü: “Gül, burada ‘Kilisenin ihtiyarları’ndan söz ediyor. Biz bir kilise değiliz.”
Mehmet, “Bence bu kadar çabuk sonuç çıkarmamalısın” dedi.
Afife Mehmet’i dinledi ve sonra gülümseyip biraz alaylı bir ifadeyle “Fatma, hadi mumları ve çanları getir!” dedi.
Fatma gülümsedi, “Bizde mumlardan daha iyisi var. Yalın dua. Gül, Ekrem için dua etmeyi istediğin için teşekkür ederim. Şu anda dostumuz için dua edelim.” Birlikte diz çöktüler ve gruptan birkaç kişi tüm samimiyetleriyle Ekrem için dua etti.
Bitirdikten sonra, yerlerinde oturduklarında Fatma, “Şimdi iyi bir haberim var” dedi. “Reşat ve Afife, geçen perşembe siz burada yoktunuz, ama geçen hafta gruba bu kadar çok sevdiğimiz Kaderi Değiştiren derslerini bana veren müşterime rastladığımı söylemiştim. Elinde daha fazlası olup olmadığını sordum, çünkü bana verdiklerini bitirmiştik, o da evet dedi. Yani bu akşam hepinize iyi haberim var, yeni dersler! Bu akşamın konusu kilise.”
Sonra gözlerini kısarak içe işleyen bakışlarla kızına baktı ve şöyle dedi: “Ancak, merak ediyorum, acaba bu derslerin zarfına gizlice bakıp Yakup bölümündeki o ayetleri bulmak için önceden okudun mu?” Gül gülümsedi, yakalanmıştı. (Devam Edecek)
S5. “Kilise” sözcüğü Kutsal Yazı’, da hiçbir zaman bir bina anlamında kullanılmaz. Aksine, birbirleriyle uyum içinde olan bir topluluktur. “Kilise”yi uyumlu bir grup haline getiren nedir? Başka bir deyişle, onları bir “kilise” haline getiren birleştirici noktaları neydi? Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Kilise” sözcüğü başlangıçta imanlılar topluluğuyla eşanlamlıydı, fakat zamanla birlik, sevgi ve paylaşma duygusu yerini somut tuğladan duvarlara, renkli camlara, çan kulesine ve kilise binasının diğer fiziksel unsurlarına bıraktı. Kutsal Kitap’ta kilise sözcüğü her zaman bir insanlar topluluğunu ifade eder, hiçbir zaman fiziksel bir bina anlamına gelmez, bu da bize Allah’ın Ruhu’yla dolu olan insanların gerçek “kilise” olduklarını gösterir.
Kutsal Kitap’ta “kilise” sözcüğünün iki şekilde kullanıldığını görüyoruz: a) evrensel kilise ve b) yerel kilise. Ayrıca, sözcüğün Kutsal Kitap’ta olmayan bir kullanımı var: mezhep anlamında kilise.
Evrensel kilise nedir? Evrensel kilise İsa Mesih’e inanan tüm hakikî imanlıları ifade eder. Farklı mezheplerin içinde yer alabilirler, ya da imanlarını açıkça ilân etmelerinin ölümlerine neden olacağı bir yerde yaşadıklarından başkaları için görünmez gibi olabilirler. Saklıdırlar. Evrensel kilise 1. Timoteos 3:15 ayetinde şu sözlerle belirtilmiştir: “Ama gecikirsem, gerçeğin direği ve dayanağı olan Tanrı’nın ev halkı arasında, yani yaşayan Tanrı’nın topluluğunda nasıl davranmak gerektiğini bilesin diye sana bunları yazıyorum.” Bu ayet Allah’ın tüm ailesinden, yani İsa Mesih’e imanla Allah’ın Ruhu’nu almış olan herkesten bahsetmektedir.
Kutsal Yazı’da evrensel kiliseye ek olarak yerel kiliseleri de görmekteyiz. 1. Korintliler 1:2 ayetinde Korint’teki yerel kiliseden bahsedildiğini görüyoruz: “Tanrı’nın Korint’teki kilisesine selam! Mesih İsa’da kutsal kılınmış, kutsal olmaya çağrılmış olan sizlere ve hepimizin Rabbi İsa Mesih’in adını her yerde anan herkese Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten lütuf ve esenlik olsun. Yerel bir kilisede gerçek imanlılar ve sahte imanlılar olabilir. Bir kişi vaftiz olabilir, adı kilise üyesi olarak kaydedilebilir, ancak Mesih’e hiçbir zaman gerçekten iman etmemiş ya da iman ettikten sonra Mesih’i terk etmiş olabilir. İsa, benzetmelerinden birinde gerçek imanlıları “buğday,” sahte imanlıları da “delice” olarak tanımladı. Matta 13:30 ayetinde kayıtlı olan sözlerinde İsa şöyle diyor: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, ‘önce deliceleri toplayın’ diyeceğim, ‘yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun.’ ”
Günümüzde Hristiyan dünyasının pek çok mezhebe bölündüğünü görüyoruz. Bu mezheplerin tümünde değilse bile çoğunda gerçek imanlılar olduğundan eminiz. Onlar Allah’ın evrensel kilisesinin bir parçası. Fakat bir gün İsa tüm gerçek imanlıları bir grup halinde bir araya getirecek. İsa şöyle dedi: “Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak” (Yuhanna 10:16).
Dolayısıyla, evrensel kilise ile görünür yerel kiliseler ve mezhepler aynı değildir. Kilisedeki herkes gerçek imanlı değildir.
S6. Allah kilisenin aracılığıyla ne yapar? Efesliler 3:10–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise üyelerinin birbirlerine olan “sevgi”si ve müjdedeki lütuf aracılığıyla iman yaşamı, tüm evrene Şeytan’ın yalancı olduğunu gösteren bir tanıklıktır. Kilise topluluğu, Allah’ın yasalarının onlara uyulduğunda mutluluk getirdiğinin en güçlü kanıtıdır. Kilisedeki sınıf, eğitim ve ırk ayrımını hiçe sayan güven ilişkisinde Allah’ın bilgeliği görülür. İdeal halinde, kilise üyeleri birbirlerini severler ve birbirlerine özveriyle hizmet ederler. Kilise iman yoluyla ve birlikte dua aracılığıyla güçlüklerin üstesinden gelir.
S7. 1. Petrus 2:9, 10 ayetleri iman topluluğunun üyeleri için dört benzersiz tanım, bir de “görev bildirimi” vermektedir. Tanımlar ve görev bildirimi nedir?
1. __________________________________________________
2. __________________________________________________
3. __________________________________________________
4. __________________________________________________
Görev bildirimi: ______________________________________
Topluluğun üyeleri neden “Kral’ın kâhinleri” olarak adlandırılıyor? Bu dil, Allah’ın İsrail’i Mısır’dan çıkardıktan sonra bizzat konuştuğu Mısır'dan Çıkış 19:6 ayetinden alınmış. Şöyle diyor: “Siz benim için kâhinler[1] [rahipler] krallığı, kutsal ulus olacaksınız.” Allah onların yeni kimliğini kesin bir şekilde belirlemek istedi. Bundan böyle kendilerini köle olarak görmeyecekler, birbirlerine de öyle davranmayacaklardı. Bunun yerine onlara bir kraliyet kimliği ve bir ruhsal kimlik verdi. Rahibin sahip olduğu ayrıcalıklardan biri “Allah’ın yakınında” olmaktı. Bu ayrıcalığa şimdi siz de sahipsiniz. Ayrıca rahiplerin dua görevi ve halka günahtan kurtulmalarında yardımcı olma görevi vardı. İnsanları bağışlama yetkileri yoktu, fakat Allah’ın bağışlayıcılığını almalarında onlara destek oluyorlardı. Artık bu da bizim görevimizdir. Matta 28:19, 20 ve 2. Korintliler 5:20 ayetlerini okuyun.
İbrahim başka bir ülkeye gitmek üzere çağrılmıştı. 1. Petrus 2:9–10 ayetlerine göre biz nereden çıkmalıyız? Doğru, karanlıktan çıkmaya çağrılıyoruz. İsa’nın gerçek izleyicileri farklıdır; göksel bir bakış açısına sahibiz. Bu dünyanın kavgalarından ve sapkınlıklarından memnun olanların adetlerine, davranışlarına ve alışkanlıklarına ortak olmaya çalışmıyoruz. Siz İsa’nın emirlerine itaat etmeye çağrıldınız, yalnızca bu bile sizi etrafınızdakilerden tamamen farklı hale getirir.
Kilise olarak biz düşmanlarını seven ve onlar için dua eden benzersiz bir topluluk olmalıyız. Vermeyi almaktan daha büyük bir bereket saymalıyız. Yaptığımız, söylediğimiz ya da hissettiğimiz her şeyde Allah’ı ilk sıraya koymalıyız. Başkalarıyla tüm ilişkilerimizde davranışlarımız alçakgönüllülüğü ve yumuşak başlılığı yansıtmalı. Her gün hedefimiz, Kutsal Ruh’un kutsama işiyle hayatlarımızın Mesih’e daha çok benzemesi olmalı. Paraya aç, şöhret meraklısı materyalist canlarla dolu bir dünyada, hem sözde hem de eylemde İsa gibi olmaya gayret etmeliyiz. Bunları yerine getirirsek, İsa’nın “kendi kilisesi” veya “kendi bedeni” olarak adlandırılmaya layık, tüm yeryüzüne dağılmış benzersiz bir topluluk olacağız.
S8. İlk kilise bir arada hangi faaliyetleri yapıyordu? (“İlk kilise” İsa’nın dirilişinden hemen sonra yaşayanları ifade eder.) Elçilerin İşleri 2:42–47 ve 5:42 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S9. Kilise bu dönemde nerede toplanıyordu? Romalılar 16:5; 1. Korintliler 16:19 ve Koloseliler 4:15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. İmanlılar topluluğuna Mesihçiler adı ilk olarak nerede verildi? Elçilerin İşleri 11:25, 26 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Vahiy kitabında sözü edilen “yedi kilise”yi görmek için Türkiye’ye pek çok turist geliyor. Ne var ki, bu metinden kilisenin ‘öğreti’ ile ilgili olduğu anlaşılıyor. Bir binadan daha çok öğrenme peşindeki bir topluluktu. Bu öğrenmeye istekli, bilinmesi ve yaşanması gereken bir gerçek olduğuna kesin bir kanaatle bağlı olan bir topluluktu.
S11. Kutsal Kitap bir kilisenin önderleri nasıl seçmesi gerektiğini söylüyor? Elçilerin İşleri 14:23 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S12. Bir ihtiyarın sorumlulukları nelerdir? Elçilerin İşleri 20:28, 29 ve Yakup 5:13–15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir kilise topluluğunun önderini tanımlamak için kullanılan birkaç sözcük vardır. Bir grup içinde kendisine önderlik görevi verilen kişi için çoğunlukla “gözetmen” ya da “ihtiyar” unvanları kullanılır. Bu kişiler genellikle muhakeme ve bilgelik armağanlarına sahip oldukları için seçilirler. Bu görev sıklıkla sorumlu erkekler veya kadınlardan oluşan bir ekipçe paylaşılır. Kutsal Yazılar’da açıklanan tek görevin ihtiyar olmadığını görüyoruz. Ayrıca diyakon adı verilen biri var, bu unvan topluluk içinde hizmet armağanına sahip olan yardımcılara veriliyor. Bu işlevleri açıklayan çeşitli bölümlere bakacağız.
S13. Bir kimsenin ihtiyar olabilmek için sahip olması gereken bazı nitelikler nelerdir? 1. Timoteos 3:1–7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir ihtiyarın görevi büyük ölçüde çobanlığa benzer. Çoban sürüsünü doyurur ve korur. İhtiyarın görevi Kutsal Yazılar’ı öğretmek, kutsallıkta örnek olmak ve diğerlerinin Allah’a hizmet için ruhsal armağanlarını kullanmalarını sağlamaktır. Kutsal Yazılar’daki örneklerden, bir ihtiyarın tevazu gerektiren çok önemli bir görev üstlendiğini öğreniyoruz. İnsanlara hastalık zamanlarında dua yoluyla hizmet edebilirler, keder ve üzüntü zamanlarında hizmet edebilirler. İhtiyarın görevi kilise topluluğunu sevgi ve bilgelikle mütevazice yönetmektir. İdeal olarak ihtiyarlar güç ve denetimin bir kişide toplanmasının getirdiği kibir ve sorunlara karşı bir önlem olarak grup halinde birlikte çalışırlar. Yanlış hareketlerin dikkatle düzeltilmesi ve yapıcı disiplin görevi de kilisenin ihtiyarlarının sorumluluğundadır.
Elçi Pavlus (1. Timoteos adlı kitapçığın yazarı) bir imanlının kilise önderliğini amaçlamasının veya istemesinin iyi olduğunu belirtir. Ancak bir kişi önder olmadan önce karakter, davranış ve alışkanlıklar bakımından belirli niteliklere sahip olmalıdır. Bir kimsenin ihtiyar olarak atanması çok ciddi bir iştir ve hafife alınmamalıdır.
Kilisedeki başka bir görev de diyakonluktur. Elçilerin İşleri kitapçığında diyakonların Allah’a adanmış kişiler olduklarını, kendilerine kilisedeki fakir dullara yardımın bölüştürülmesi gibi pratik bir görevin verildiğini öğreniyoruz. O zamanda yedi diyakon seçilmişti. Öyküyü Elçilerin İşleri 6:1–7 ayetlerinde okuyabilirsiniz.
S14. Diyakon olmak için gereken nitelikler nelerdir? 1. Timoteos 3:8–13 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazılar'ın “Kutsal Kitap” adlı Türkçe çevirisinde “kilise görevlisi” ifadesi kullanılmış. Burada zaman zaman “hizmetkâr” veya “görevli” anlamındaki Grekçe “diakonos” sözcüğünden gelen “diyakon” kavramını kullandık. Görev, uygulamalı olarak hizmet vermek olmasına rağmen, neredeyse gereken tüm niteliklerin ruhsal ve ahlaki olduğuna dikkat edin. Diyakonlar uygulamalı görevlerde hizmet etmekle kalmaz, imanlılara doğru karakterde örnek de olurlar.
S15. İhtiyar veya diyakonluk görevleri ücretli konumlar mıdır? Elçilerin İşleri 6:1–7 ve 1. Timoteus 3:1 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazı’da ihtiyarlık ve diyakonluk gönüllülük esaslı görevlerdir. Bunlar, erkeklerin ve kadınların gerçeğe kâni oldukları ve Allah sevgisi için asil bir özlem besledikleri için aldıkları görevlerdir. Bir erkek veya kadın asil bir karaktere sahip olduğunu gösterir ve kilise onun hizmet görevlerinde çok fazla zaman geçirdiğini görürse, kilise topluluğu oylama yaparak bu kişinin harcamalarının bir kısmını yerel topluluk tarafından verilen sunulardan karşılama kararı verebilir. 1. Timoteos 5:17, 18 ayetlerini okuyun.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mert şaşkınlıkla, “Öyleyse biz bir kiliseyiz!” dedi.
Mehmet, “En azından oluşum sürecindeki bir kilise olduğumuzu söyleyebiliriz” diyerek onayladı.
Gruptaki en yaşlı üye olan Türkan herkese bakarak, “Ama ihtiyarımız yok” dedi.
Herkes diyakonların ve ihtiyarların niteliklerini kendilerinin ve odadaki diğerlerinin durumlarıyla zihinlerinde kıyaslarken odada bir an için sessizlik oldu.
Fatma sessizce aklında soldan başlayarak odadaki herkesi süzdü ve her kişiye kısaca bakarak henüz okudukları 1. Timoteos’taki ihtiyarların niteliklerini düşündü. “Yusuf bir gün bu göreve gelebilir” diye düşündü, “fakat daha Eski Ahit’i baştan sona okumadı bile. Kesinlikle ‘yeni mühtedi’ sınıfına giriyor. Mert de bir gün ihtiyar olabilirdi, fakat şimdi çok genç. Mehmet ihtiyar olabilir. O ‘öğretmeye yetenekli’ ve ‘şarap düşkünü değil.’ Gerçi karısı kesinlikle bir imanlı değil.” Fatma Reşat’a baktı: “Evet, Allah bu adamı kullanacak. Ancak onun da tevazuya ihtiyacı var ve para sevgisi kendisinin büyük bir Allah adamı olmasını engelleyebilir. Ah, tabii bir de kendi çocuklarını terbiye etmeyi öğrenmeli!” Fatma bir an için o dakikada hastanede olan Ekrem’i düşündü. “Ah, keşke biraz daha tutarlı olsaydı. Öyle güçlü karakter ve iyi yürekle kesinlikle iyi bir önder olurdu, fakat kendisini daha samimi bir şekilde Allah’ın Sözü’ne vermeli. Grubumuza ilgisizliği hiç işe yaramaz. Gerçekten de genç bir grubuz ve gelişmemiz için önümüzde daha çok yol var. Daha hiçbirimiz vaftiz bile olmadık! Ayrıca hiç kimse mükemmel değil, hele ben hiç değilim.”
Düşünceleri kendisinindi ve bir anda bunları dua olarak Allah’a sundu. Sonra gruba gülümsedi ve sesli gülerek, “Allah’a hamdolsun ki bir kilisemiz var!” dedi. “Bir bina değil, saray değil, ama bir sevgi topluluğu.” Kolunu Yusuf’un boynuna doladı.
Afife nezaketle fısıldadı: “Sen de bizim ihtiyarımızsın, Fatma.” Pek çok anlamda bu doğruydu.
O akşam çalışmadan sonra Mert ile Yusuf, Mert’in odasına çekilmiş üniversite sınavına hazırlanıyorlardı. Mert, “Bu akşamki grup çalışmasını nasıl buldun?” dedi.
Yusuf başını kitaplardan kaldırdı: “Diyakonun tanımını okuduğumda benim olmak istediğim şeyin o olduğunu düşündüm.”
Mert gülümsedi: “Ben de!”
Mert Kutsal Kitap’taki tanımı okudu: “… özü sözü ayrı… haksız kazanç peşinde koşan kişiler değil, ağırbaşlı kişiler olmalı. Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar.”
Mert kendinden emin bir şekilde, “Bu hedef için birlikte çalışalım, dostum” dedi. El sıkıştılar, sonra bir an için önlerindeki dua, Kutsal Kitap çalışması ve hizmet yolunu düşündüler. Mert ciddiyetle “Biliyorsun” dedi, “İstefanos diyakondu ve dürüstlüğünden ötürü onu taşladılar. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”
Yusuf yanıtladı: “Diyakonluk ‘heveslileri’ olarak ilk görevimiz yarın Ekrem’i ziyaret etmek ve onun için dua etmek.”
Mert, “İyi fikir dostum” dedi. “Fakat onu ikinci görevimiz yapalım. İlk görevimiz, İsa’dan bizi diyakon olmaya layık hale getirmesini istemek! Mesih’in Ruhu’yla dolmaya ihtiyacımız var.”
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
[1] Kâhin: Tanrı ile insanlar arasında aracılık yapan ve Tanrı’ya kurban sunmak gibi dinsel işlerle uğraşan görevli. Kâhinin büyücülük, falcılık, sihirbazlık, gaipten haber vermek gibi işlerle uğraşması söz konusu değildi. Bu uygulamalar Yas. 18:9–14 ayetlerinde yasaklanmıştır. KK.
Kilise sözcüğünü duyduğumuzda çoğunlukla aklımıza duvarlarında solgun ikonalar, bahçesinde mezarlık olan eski bir yapı gelir. Fakat şaşırtıcı bir şekilde, İsa henüz bir Hristiyan binası yapılmasından çok önce “kilise” sözcüğünü kullandı. Bu dersimizde kilisenin gerçek anlamını araştırıyoruz. Şaşırabilirsiniz.
S1. İbrahim ne yapmaya çağrıldı? Yaratılış 12:1-3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Yeni Ahit Grekçe yazıldı ve sıklıkla “kilise” olarak tercüme edilen sözcüğün orijinali “ekklesia”dır. Bu sözcük, asıl anlamıyla toplantı için buluşmak üzere “çağırmak” demek olan bir fiilden gelir. Kelimenin bir anlamıyla, İbrahim’in Allah tarafından “çağrılma” tecrübesi, kilisenin ne demek olduğunu göstermektedir. İbraniler 11:8 ayeti, “İman sayesinde İbrahim miras alacağı yere gitmesi için çağrılınca, Tanrı’nın sözünü dinledi ve nereye gideceğini bilmeden yola çıktı” diyor. İbrahim daha henüz buluşmamış bir toplantıya çağrılmıştı. İbrahim, bu yeni toplantının başlangıcıydı! İbrahim’in Allah’ın ona yeni bir toplum sağlayacağına güvenmesi gerekiyordu. Allah İbrahim’in neslinden, çevrelerindeki uluslardan farklı olacak özel bir halk çıkarmayı vaat etti.
“Ekklesia” sözcüğü Mesih’ten birkaç yüzyıl önce Eski Ahit’in Septuagint tercümesinde İsrail toplumu hakkında kullanılıyordu. Fakat bu “ekklesia” ifadesinin anlamı Yeni Ahit’te bunun ötesinde birkaç şekilde genişletilmektedir.
İsa’nın zamanında “ekklesia” sözcüğü sinagoga bağlı bir topluluk veya toplum için kullanılır olmuştu. Ancak zaman geçtikçe ve İsrail ulusunun O’nu ve Allah’ın insanlar için kurtuluş planını reddedecekleri açıkça anlaşıldığında, İsa “ekklesia”yı yeni bir toplumu tanımlayan bir kavram olarak kullanmaya başladı.
S2. Allah’ın krallığını genişletmek için İsa’nın yeni planı neydi? Matta 16:18 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa’nın sözlerinde, O’nun topluluğa tamamen sahip çıktığını fark ettiniz mi? “Benim kilisem” diyor. İkinci olarak, İsa’nın bu yeni toplumuna karşı savaşmaya ölüler diyarının dahi gücünün yetmeyeceğini görüyoruz. Eski zamanlarda hükümet veya egemen güç kapıyla temsil edilirdi. Bunun bir örneği, hükümet merkezine “yüce kapı” anlamına gelen Babıali adını veren kendi Osmanlı İmparatorluğu’muzdur. Aynı şekilde, İsa “ölüler diyarının kapısı kiliseye üstün gelemeyecek” derken, aslında “Şeytan’ın hükümranlığı ve ölümün gücü Allah’ın halkını yenemeyecek” anlamında söylemektedir. Bu iyi haberdir.
S3. Kiliseyi meydana getiren unsurlar kimlerdir? Efesliler 2:11–22 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise, günahtan kurtarılan ve Allah’la doğru ilişki içinde olan insan topluluğudur. Bu kurtarılmış bireyler topluluğu, ortak özelliklerini dini unvanlarda, etnik kökende, hatta sünnette bulmaz. Aksine, birliklerinin temeli İsa’nın kanının kendilerini Allah’la buluşmaya layık hale getirmeye etkin olduğuna açıkça itimat etmeleridir. Kilise, İsa’ya güven yoluyla Allah’la barışmış olanların topluluğudur.
S4. İsa kiliseye nasıl sahip oldu? O ne demek? Elçilerin İşleri 20:28 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
“Hâlâ hayatta olduğu için şükrediyorum” dedi Mehmet.
Bir önceki gün Fatma’nın merhum kocasının kardeşi Ekrem kötü bir araba kazası geçirmiş ve hastaneye kaldırılmıştı. Kırmızı ışıkta hızla geçen bir taksi şoförü sola dönmekte olan Ekrem’e çarpmıştı. Arabasına büyük bir şiddetle çarparak eski Tofaş’ını savurmuş, ön sağ paneli ve kapıyı tamamen parçalamıştı. Darbede Ekrem’in başı kendi kapısının camına çarpmış ve dikiş attırmak ve muayene olmak için hastaneye gitmişti.
“Evet” dedi Fatma, “Ekrem’i ve Filiz’i dualarımızda hatırlamalıyız. Beyin sarsıntısı belirtileri olabileceğini söylüyorlar. Bu hafta onları ziyaret etmeye zamanınız olursa, eminim bundan çok memnun kalacaklardır.”
Yusuf “Onlara biraz sevgi verelim!” dedi. Herkes geçen haftanın çalışmasını hatırlayarak Yusuf’un coşkunluğuna gülümsedi. “Yani biz bir bedeniz, öyle değil mi? Öyleyse Ekrem incindiğinde hepimiz incinmez miyiz?” Ece elini Yusuf’un eli üzerine koydu.
Gül düşünceli bir şekilde “Anne” dedi, “Kutsal Kitap’ta bulduğum bir şeyi okuyabilir miyiz? Yakup 5:14 ve 15 ayetlerinde.” Gül yüksek sesle okudu: “İçinizden biri hasta mı, kilisenin ihtiyarlarını çağırtsın; Rab’bin adıyla üzerine yağ sürüp onun için dua etsinler. İmanla edilen dua hastayı iyileştirecek ve Rab onu ayağa kaldıracaktır. Eğer hasta günah işlemişse, günahları bağışlanacaktır.” Sonra şöyle dedi: “Belki Ekrem için dua edecek ve onu yağla meshedecek kişiler göndermeliyiz. Siz ne dersiniz?”
Mert yüksek sesle düşündü: “Gül, burada ‘Kilisenin ihtiyarları’ndan söz ediyor. Biz bir kilise değiliz.”
Mehmet, “Bence bu kadar çabuk sonuç çıkarmamalısın” dedi.
Afife Mehmet’i dinledi ve sonra gülümseyip biraz alaylı bir ifadeyle “Fatma, hadi mumları ve çanları getir!” dedi.
Fatma gülümsedi, “Bizde mumlardan daha iyisi var. Yalın dua. Gül, Ekrem için dua etmeyi istediğin için teşekkür ederim. Şu anda dostumuz için dua edelim.” Birlikte diz çöktüler ve gruptan birkaç kişi tüm samimiyetleriyle Ekrem için dua etti.
Bitirdikten sonra, yerlerinde oturduklarında Fatma, “Şimdi iyi bir haberim var” dedi. “Reşat ve Afife, geçen perşembe siz burada yoktunuz, ama geçen hafta gruba bu kadar çok sevdiğimiz Kaderi Değiştiren derslerini bana veren müşterime rastladığımı söylemiştim. Elinde daha fazlası olup olmadığını sordum, çünkü bana verdiklerini bitirmiştik, o da evet dedi. Yani bu akşam hepinize iyi haberim var, yeni dersler! Bu akşamın konusu kilise.”
Sonra gözlerini kısarak içe işleyen bakışlarla kızına baktı ve şöyle dedi: “Ancak, merak ediyorum, acaba bu derslerin zarfına gizlice bakıp Yakup bölümündeki o ayetleri bulmak için önceden okudun mu?” Gül gülümsedi, yakalanmıştı. (Devam Edecek)
S5. “Kilise” sözcüğü Kutsal Yazı’, da hiçbir zaman bir bina anlamında kullanılmaz. Aksine, birbirleriyle uyum içinde olan bir topluluktur. “Kilise”yi uyumlu bir grup haline getiren nedir? Başka bir deyişle, onları bir “kilise” haline getiren birleştirici noktaları neydi? Elçilerin İşleri 2:46, 47 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Kilise” sözcüğü başlangıçta imanlılar topluluğuyla eşanlamlıydı, fakat zamanla birlik, sevgi ve paylaşma duygusu yerini somut tuğladan duvarlara, renkli camlara, çan kulesine ve kilise binasının diğer fiziksel unsurlarına bıraktı. Kutsal Kitap’ta kilise sözcüğü her zaman bir insanlar topluluğunu ifade eder, hiçbir zaman fiziksel bir bina anlamına gelmez, bu da bize Allah’ın Ruhu’yla dolu olan insanların gerçek “kilise” olduklarını gösterir.
Kutsal Kitap’ta “kilise” sözcüğünün iki şekilde kullanıldığını görüyoruz: a) evrensel kilise ve b) yerel kilise. Ayrıca, sözcüğün Kutsal Kitap’ta olmayan bir kullanımı var: mezhep anlamında kilise.
Evrensel kilise nedir? Evrensel kilise İsa Mesih’e inanan tüm hakikî imanlıları ifade eder. Farklı mezheplerin içinde yer alabilirler, ya da imanlarını açıkça ilân etmelerinin ölümlerine neden olacağı bir yerde yaşadıklarından başkaları için görünmez gibi olabilirler. Saklıdırlar. Evrensel kilise 1. Timoteos 3:15 ayetinde şu sözlerle belirtilmiştir: “Ama gecikirsem, gerçeğin direği ve dayanağı olan Tanrı’nın ev halkı arasında, yani yaşayan Tanrı’nın topluluğunda nasıl davranmak gerektiğini bilesin diye sana bunları yazıyorum.” Bu ayet Allah’ın tüm ailesinden, yani İsa Mesih’e imanla Allah’ın Ruhu’nu almış olan herkesten bahsetmektedir.
Kutsal Yazı’da evrensel kiliseye ek olarak yerel kiliseleri de görmekteyiz. 1. Korintliler 1:2 ayetinde Korint’teki yerel kiliseden bahsedildiğini görüyoruz: “Tanrı’nın Korint’teki kilisesine selam! Mesih İsa’da kutsal kılınmış, kutsal olmaya çağrılmış olan sizlere ve hepimizin Rabbi İsa Mesih’in adını her yerde anan herkese Babamız Tanrı’dan ve Rab İsa Mesih’ten lütuf ve esenlik olsun. Yerel bir kilisede gerçek imanlılar ve sahte imanlılar olabilir. Bir kişi vaftiz olabilir, adı kilise üyesi olarak kaydedilebilir, ancak Mesih’e hiçbir zaman gerçekten iman etmemiş ya da iman ettikten sonra Mesih’i terk etmiş olabilir. İsa, benzetmelerinden birinde gerçek imanlıları “buğday,” sahte imanlıları da “delice” olarak tanımladı. Matta 13:30 ayetinde kayıtlı olan sözlerinde İsa şöyle diyor: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, ‘önce deliceleri toplayın’ diyeceğim, ‘yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun.’ ”
Günümüzde Hristiyan dünyasının pek çok mezhebe bölündüğünü görüyoruz. Bu mezheplerin tümünde değilse bile çoğunda gerçek imanlılar olduğundan eminiz. Onlar Allah’ın evrensel kilisesinin bir parçası. Fakat bir gün İsa tüm gerçek imanlıları bir grup halinde bir araya getirecek. İsa şöyle dedi: “Bu ağıldan olmayan başka koyunlarım var. Onları da getirmeliyim. Benim sesimi işitecekler ve tek sürü, tek çoban olacak” (Yuhanna 10:16).
Dolayısıyla, evrensel kilise ile görünür yerel kiliseler ve mezhepler aynı değildir. Kilisedeki herkes gerçek imanlı değildir.
S6. Allah kilisenin aracılığıyla ne yapar? Efesliler 3:10–11 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kilise üyelerinin birbirlerine olan “sevgi”si ve müjdedeki lütuf aracılığıyla iman yaşamı, tüm evrene Şeytan’ın yalancı olduğunu gösteren bir tanıklıktır. Kilise topluluğu, Allah’ın yasalarının onlara uyulduğunda mutluluk getirdiğinin en güçlü kanıtıdır. Kilisedeki sınıf, eğitim ve ırk ayrımını hiçe sayan güven ilişkisinde Allah’ın bilgeliği görülür. İdeal halinde, kilise üyeleri birbirlerini severler ve birbirlerine özveriyle hizmet ederler. Kilise iman yoluyla ve birlikte dua aracılığıyla güçlüklerin üstesinden gelir.
S7. 1. Petrus 2:9, 10 ayetleri iman topluluğunun üyeleri için dört benzersiz tanım, bir de “görev bildirimi” vermektedir. Tanımlar ve görev bildirimi nedir?
1. __________________________________________________
2. __________________________________________________
3. __________________________________________________
4. __________________________________________________
Görev bildirimi: ______________________________________
Topluluğun üyeleri neden “Kral’ın kâhinleri” olarak adlandırılıyor? Bu dil, Allah’ın İsrail’i Mısır’dan çıkardıktan sonra bizzat konuştuğu Mısır'dan Çıkış 19:6 ayetinden alınmış. Şöyle diyor: “Siz benim için kâhinler[1] [rahipler] krallığı, kutsal ulus olacaksınız.” Allah onların yeni kimliğini kesin bir şekilde belirlemek istedi. Bundan böyle kendilerini köle olarak görmeyecekler, birbirlerine de öyle davranmayacaklardı. Bunun yerine onlara bir kraliyet kimliği ve bir ruhsal kimlik verdi. Rahibin sahip olduğu ayrıcalıklardan biri “Allah’ın yakınında” olmaktı. Bu ayrıcalığa şimdi siz de sahipsiniz. Ayrıca rahiplerin dua görevi ve halka günahtan kurtulmalarında yardımcı olma görevi vardı. İnsanları bağışlama yetkileri yoktu, fakat Allah’ın bağışlayıcılığını almalarında onlara destek oluyorlardı. Artık bu da bizim görevimizdir. Matta 28:19, 20 ve 2. Korintliler 5:20 ayetlerini okuyun.
İbrahim başka bir ülkeye gitmek üzere çağrılmıştı. 1. Petrus 2:9–10 ayetlerine göre biz nereden çıkmalıyız? Doğru, karanlıktan çıkmaya çağrılıyoruz. İsa’nın gerçek izleyicileri farklıdır; göksel bir bakış açısına sahibiz. Bu dünyanın kavgalarından ve sapkınlıklarından memnun olanların adetlerine, davranışlarına ve alışkanlıklarına ortak olmaya çalışmıyoruz. Siz İsa’nın emirlerine itaat etmeye çağrıldınız, yalnızca bu bile sizi etrafınızdakilerden tamamen farklı hale getirir.
Kilise olarak biz düşmanlarını seven ve onlar için dua eden benzersiz bir topluluk olmalıyız. Vermeyi almaktan daha büyük bir bereket saymalıyız. Yaptığımız, söylediğimiz ya da hissettiğimiz her şeyde Allah’ı ilk sıraya koymalıyız. Başkalarıyla tüm ilişkilerimizde davranışlarımız alçakgönüllülüğü ve yumuşak başlılığı yansıtmalı. Her gün hedefimiz, Kutsal Ruh’un kutsama işiyle hayatlarımızın Mesih’e daha çok benzemesi olmalı. Paraya aç, şöhret meraklısı materyalist canlarla dolu bir dünyada, hem sözde hem de eylemde İsa gibi olmaya gayret etmeliyiz. Bunları yerine getirirsek, İsa’nın “kendi kilisesi” veya “kendi bedeni” olarak adlandırılmaya layık, tüm yeryüzüne dağılmış benzersiz bir topluluk olacağız.
S8. İlk kilise bir arada hangi faaliyetleri yapıyordu? (“İlk kilise” İsa’nın dirilişinden hemen sonra yaşayanları ifade eder.) Elçilerin İşleri 2:42–47 ve 5:42 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S9. Kilise bu dönemde nerede toplanıyordu? Romalılar 16:5; 1. Korintliler 16:19 ve Koloseliler 4:15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. İmanlılar topluluğuna Mesihçiler adı ilk olarak nerede verildi? Elçilerin İşleri 11:25, 26 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Vahiy kitabında sözü edilen “yedi kilise”yi görmek için Türkiye’ye pek çok turist geliyor. Ne var ki, bu metinden kilisenin ‘öğreti’ ile ilgili olduğu anlaşılıyor. Bir binadan daha çok öğrenme peşindeki bir topluluktu. Bu öğrenmeye istekli, bilinmesi ve yaşanması gereken bir gerçek olduğuna kesin bir kanaatle bağlı olan bir topluluktu.
S11. Kutsal Kitap bir kilisenin önderleri nasıl seçmesi gerektiğini söylüyor? Elçilerin İşleri 14:23 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S12. Bir ihtiyarın sorumlulukları nelerdir? Elçilerin İşleri 20:28, 29 ve Yakup 5:13–15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir kilise topluluğunun önderini tanımlamak için kullanılan birkaç sözcük vardır. Bir grup içinde kendisine önderlik görevi verilen kişi için çoğunlukla “gözetmen” ya da “ihtiyar” unvanları kullanılır. Bu kişiler genellikle muhakeme ve bilgelik armağanlarına sahip oldukları için seçilirler. Bu görev sıklıkla sorumlu erkekler veya kadınlardan oluşan bir ekipçe paylaşılır. Kutsal Yazılar’da açıklanan tek görevin ihtiyar olmadığını görüyoruz. Ayrıca diyakon adı verilen biri var, bu unvan topluluk içinde hizmet armağanına sahip olan yardımcılara veriliyor. Bu işlevleri açıklayan çeşitli bölümlere bakacağız.
S13. Bir kimsenin ihtiyar olabilmek için sahip olması gereken bazı nitelikler nelerdir? 1. Timoteos 3:1–7 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir ihtiyarın görevi büyük ölçüde çobanlığa benzer. Çoban sürüsünü doyurur ve korur. İhtiyarın görevi Kutsal Yazılar’ı öğretmek, kutsallıkta örnek olmak ve diğerlerinin Allah’a hizmet için ruhsal armağanlarını kullanmalarını sağlamaktır. Kutsal Yazılar’daki örneklerden, bir ihtiyarın tevazu gerektiren çok önemli bir görev üstlendiğini öğreniyoruz. İnsanlara hastalık zamanlarında dua yoluyla hizmet edebilirler, keder ve üzüntü zamanlarında hizmet edebilirler. İhtiyarın görevi kilise topluluğunu sevgi ve bilgelikle mütevazice yönetmektir. İdeal olarak ihtiyarlar güç ve denetimin bir kişide toplanmasının getirdiği kibir ve sorunlara karşı bir önlem olarak grup halinde birlikte çalışırlar. Yanlış hareketlerin dikkatle düzeltilmesi ve yapıcı disiplin görevi de kilisenin ihtiyarlarının sorumluluğundadır.
Elçi Pavlus (1. Timoteos adlı kitapçığın yazarı) bir imanlının kilise önderliğini amaçlamasının veya istemesinin iyi olduğunu belirtir. Ancak bir kişi önder olmadan önce karakter, davranış ve alışkanlıklar bakımından belirli niteliklere sahip olmalıdır. Bir kimsenin ihtiyar olarak atanması çok ciddi bir iştir ve hafife alınmamalıdır.
Kilisedeki başka bir görev de diyakonluktur. Elçilerin İşleri kitapçığında diyakonların Allah’a adanmış kişiler olduklarını, kendilerine kilisedeki fakir dullara yardımın bölüştürülmesi gibi pratik bir görevin verildiğini öğreniyoruz. O zamanda yedi diyakon seçilmişti. Öyküyü Elçilerin İşleri 6:1–7 ayetlerinde okuyabilirsiniz.
S14. Diyakon olmak için gereken nitelikler nelerdir? 1. Timoteos 3:8–13 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazılar'ın “Kutsal Kitap” adlı Türkçe çevirisinde “kilise görevlisi” ifadesi kullanılmış. Burada zaman zaman “hizmetkâr” veya “görevli” anlamındaki Grekçe “diakonos” sözcüğünden gelen “diyakon” kavramını kullandık. Görev, uygulamalı olarak hizmet vermek olmasına rağmen, neredeyse gereken tüm niteliklerin ruhsal ve ahlaki olduğuna dikkat edin. Diyakonlar uygulamalı görevlerde hizmet etmekle kalmaz, imanlılara doğru karakterde örnek de olurlar.
S15. İhtiyar veya diyakonluk görevleri ücretli konumlar mıdır? Elçilerin İşleri 6:1–7 ve 1. Timoteus 3:1 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazı’da ihtiyarlık ve diyakonluk gönüllülük esaslı görevlerdir. Bunlar, erkeklerin ve kadınların gerçeğe kâni oldukları ve Allah sevgisi için asil bir özlem besledikleri için aldıkları görevlerdir. Bir erkek veya kadın asil bir karaktere sahip olduğunu gösterir ve kilise onun hizmet görevlerinde çok fazla zaman geçirdiğini görürse, kilise topluluğu oylama yaparak bu kişinin harcamalarının bir kısmını yerel topluluk tarafından verilen sunulardan karşılama kararı verebilir. 1. Timoteos 5:17, 18 ayetlerini okuyun.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mert şaşkınlıkla, “Öyleyse biz bir kiliseyiz!” dedi.
Mehmet, “En azından oluşum sürecindeki bir kilise olduğumuzu söyleyebiliriz” diyerek onayladı.
Gruptaki en yaşlı üye olan Türkan herkese bakarak, “Ama ihtiyarımız yok” dedi.
Herkes diyakonların ve ihtiyarların niteliklerini kendilerinin ve odadaki diğerlerinin durumlarıyla zihinlerinde kıyaslarken odada bir an için sessizlik oldu.
Fatma sessizce aklında soldan başlayarak odadaki herkesi süzdü ve her kişiye kısaca bakarak henüz okudukları 1. Timoteos’taki ihtiyarların niteliklerini düşündü. “Yusuf bir gün bu göreve gelebilir” diye düşündü, “fakat daha Eski Ahit’i baştan sona okumadı bile. Kesinlikle ‘yeni mühtedi’ sınıfına giriyor. Mert de bir gün ihtiyar olabilirdi, fakat şimdi çok genç. Mehmet ihtiyar olabilir. O ‘öğretmeye yetenekli’ ve ‘şarap düşkünü değil.’ Gerçi karısı kesinlikle bir imanlı değil.” Fatma Reşat’a baktı: “Evet, Allah bu adamı kullanacak. Ancak onun da tevazuya ihtiyacı var ve para sevgisi kendisinin büyük bir Allah adamı olmasını engelleyebilir. Ah, tabii bir de kendi çocuklarını terbiye etmeyi öğrenmeli!” Fatma bir an için o dakikada hastanede olan Ekrem’i düşündü. “Ah, keşke biraz daha tutarlı olsaydı. Öyle güçlü karakter ve iyi yürekle kesinlikle iyi bir önder olurdu, fakat kendisini daha samimi bir şekilde Allah’ın Sözü’ne vermeli. Grubumuza ilgisizliği hiç işe yaramaz. Gerçekten de genç bir grubuz ve gelişmemiz için önümüzde daha çok yol var. Daha hiçbirimiz vaftiz bile olmadık! Ayrıca hiç kimse mükemmel değil, hele ben hiç değilim.”
Düşünceleri kendisinindi ve bir anda bunları dua olarak Allah’a sundu. Sonra gruba gülümsedi ve sesli gülerek, “Allah’a hamdolsun ki bir kilisemiz var!” dedi. “Bir bina değil, saray değil, ama bir sevgi topluluğu.” Kolunu Yusuf’un boynuna doladı.
Afife nezaketle fısıldadı: “Sen de bizim ihtiyarımızsın, Fatma.” Pek çok anlamda bu doğruydu.
O akşam çalışmadan sonra Mert ile Yusuf, Mert’in odasına çekilmiş üniversite sınavına hazırlanıyorlardı. Mert, “Bu akşamki grup çalışmasını nasıl buldun?” dedi.
Yusuf başını kitaplardan kaldırdı: “Diyakonun tanımını okuduğumda benim olmak istediğim şeyin o olduğunu düşündüm.”
Mert gülümsedi: “Ben de!”
Mert Kutsal Kitap’taki tanımı okudu: “… özü sözü ayrı… haksız kazanç peşinde koşan kişiler değil, ağırbaşlı kişiler olmalı. Temiz vicdanla imanın sırrına sarılmalıdırlar.”
Mert kendinden emin bir şekilde, “Bu hedef için birlikte çalışalım, dostum” dedi. El sıkıştılar, sonra bir an için önlerindeki dua, Kutsal Kitap çalışması ve hizmet yolunu düşündüler. Mert ciddiyetle “Biliyorsun” dedi, “İstefanos diyakondu ve dürüstlüğünden ötürü onu taşladılar. Doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar.”
Yusuf yanıtladı: “Diyakonluk ‘heveslileri’ olarak ilk görevimiz yarın Ekrem’i ziyaret etmek ve onun için dua etmek.”
Mert, “İyi fikir dostum” dedi. “Fakat onu ikinci görevimiz yapalım. İlk görevimiz, İsa’dan bizi diyakon olmaya layık hale getirmesini istemek! Mesih’in Ruhu’yla dolmaya ihtiyacımız var.”
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
[1] Kâhin: Tanrı ile insanlar arasında aracılık yapan ve Tanrı’ya kurban sunmak gibi dinsel işlerle uğraşan görevli. Kâhinin büyücülük, falcılık, sihirbazlık, gaipten haber vermek gibi işlerle uğraşması söz konusu değildi. Bu uygulamalar Yas. 18:9–14 ayetlerinde yasaklanmıştır. KK.