|
15. Ders: Vekilharçlık: Bedenlerimiz,
Yeteneklerimiz ve Zamanımız
Bu dersin konusu vekilharçlık. Vekilharçlık nedir? Vekilharçlık özünde Allah’ın bizim için yaptıklarına minnettarlıktan ötürü O’nunla işbirliğine girmektir. Allah bizim günahkâr durumda, doğuştan asi ve O’nun yasasını özverili bir kalple tutamayacak halde olduğumuzu gördü. Günahlarımız bizi Allah’tan ayırdı ve ebedî ölüme mahkûm etti. Ancak Allah merhametiylebizi umutsuz bırakmadı. İsa’yı günah sunusu olmak üzere gönderdi ve Mesih’i Kurtarıcı ve Rab olarak kabul eden herkese kefaret ve kurtuluş sunuyor. İçimizde yaşayan Kutsal Ruh’un çalışması aracılığıyla Allah’ı hoşnut edecek bir hayat yaşayarak O’na şükranlarımızı ifade ederiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
“Evet, bu sizde çok iyi durdu. Rengi doğal renginizle çok iyi gidiyor” dedi Gülsün, aynanın önünde duran müşteriye gülümseyerek. 30 yaşlarında bir kadın olan müşterinin bu iltifattan ötürü gözlerinin içi güldü.
Gülsün, “Paket yapayım mı?” diye sordu.
Müşteri, “Evet, alıyorum” dedi.
Gülsün genç kadının nihayet memnun olduğunu görünce çok sevindi. Kadın mağazaya asık bir suratla gelmişti, bu yüzden Gülsün ona yardımcı olup olamayacağını bilememişti. Müşteri aslında ne istediğini bilmiyordu ve denediği her şeyde kararsız kalmıştı. Gülsün kadının o kazakla gerçekten iyi göründüğüne dair güvenceye ihtiyacı olduğunu anladı. Müşteri doğru rengi ve bedeni ararken Gülsün onunla epey vakit geçirdi. Kasaya doğru giderlerken, Gülsün ön kapıda oyalanan iki müşteri daha olduğunu fark etti.
Etrafına baktı ve diğer eleman Ayşe’nin çay içtiğini gördü.
Gülsün, “Ayşe, ben bu müşterinin fişini keserken onlara yardımcı olabilir misin?” diye sordu.
Ayşe sigarasından derin bir nefes çekti ve yerinden kalkmadı. Gülsün mağazaya davet edilmeyen müşteriler yardım istemeden ve alışveriş yapmadan ayrılırlarken arkalarından baktı. Müşterisinin önünde olay çıkarmak istemediğinden, Ayşe’yle meseleyi tartışmadan önce satış işlemini yapmaya devam etti. Müşterisi Gülsün’ün Ayşe’nin kayıtsızlığına bozulduğunu anladı.
Müşteri, “Bu mağaza ne kadar zamandır sizin?” diye sordu.
“Ah, bu benim mağazam değil. Ben yalnızca çalışıyorum.”
“Gerçekten mi? Müşterilerinize bu kadar ihtimam gösterdiğinize göre sizin mağazanız olduğunu düşündüm.”
“Teşekkür ederim. İşimi gerçekten severek yapıyorum; insanların aradıklarını bulmalarına yardımcı olabilmek hoşuma gidiyor.”
“Eminim ki mağaza sahibi, kendini bu kadar işine adamış bir çalışanı olmasından çok memnundur.”
“Mağaza sahibi çok iyi bir kadın. Bana iyi davranıyor, ben de bunun değerini biliyorum. Onun için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hiçbir yerde iş bulamazken ve hiçbir becerim yokken riske girdi ve beni işe aldı. O günlerde işi yeni kuruyordu ve maddi durum çok sıkışıktı. Aslında beni işe almaya gücü yetmezdi. Ama aldı. İşleri büyüdü ve şimdi iki mağazası var. Tabii ki kontrol etmek için uğruyor, ama esasen işleri yürütmem için bana bırakıyor.”
“Bu gerçekten hoş. Adı ne?”
“Fatma. Fatma Yıldız.”
“Peki, size iyi günler ve yardımınız için çok teşekkür ederim.”
Gülsün birlikte denedikleri kazakların oluşturduğu yığına baktı, Ayşe bunları kaldırmaya yardımcı olmak için parmağını bile kıpırdatmamıştı. Orada öylece oturup, kumsalda dalgaların kıyıya vurmasını seyreder gibi mağazanın camlarından dışarı bakıyordu.
Birisi için çalışırken, işverenimizin bizden belli beklentileri vardır. Zamanında işe gelmemizi beklerler, zira bize o zaman için para ödemektedirler. İşveren kaytarmamızı değil çalışmamızı ister, arkasını dönmüş olsa bile. Sonuçta orada yer dolduracak biri olması için para ödemiyorlar. Gerçek bir iş çıkarılmasını isterler. İşletme sahibi, çalışanların kendisine saygı göstermelerini ve işyerinin malını dikkatli kullanmalarını ister. Hangi işletme sahibi çalışanlarının işi büyütmesini ve hem itibar, hem de mali durum bakımından başarılı hale getirmelerini istemez? Pek çok çalışan bunu işverenleri için yapar.
Bazı çalışanlar iş hayatlarında Gülsün gibi bir mükemmellik standardına ulaşırlar. Bu şeyleri sırf kendisine para ödendiği için değil, aynı zamanda patronu Fatma’yı takdir ettiği için yapmak istiyordu. Gülsün Fatma için çalışmakla kalmıyordu, onunla gerçekten işbirliğine girmişti. Hayır, Gülsün şirketin ortağı değildi, fakat şirketin başarısı için patronuyla ortaklık ediyordu. Bu adanmışlığın nedeni neydi? Fatma’yı takdir edişiydi. Fatma Gülsün için bir şey yapmıştı.
Gülsün işsiz ve zor durumdayken Fatma onu işe aldı. Gülsün kendisine emanet edilen her şeyde elinden gelen en iyi hizmeti sunarak, bunun için minnettarlığını ifade etti. Allah’a vekilharçlığın özü de budur. Allah bize belirli sorumlulukları emanet etmiştir; biz Allah’ın bize verdiklerinin vekilharçlarıyız. Vekilharçlığın imanlının hayatında dört alanda ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlar, bedenlerimizin vekilharçlığı, yeteneklerimizin vekilharçlığı, zamanımızın vekilharçlığı ve maddi varlığımız veya zenginliğimizin vekilharçlığı. Bunların sonuncusunu bir sonraki dersimizde inceleyeceğiz.
S1. Dünyanın ve içindeki her şeyin mutlak sahibi kimdir? Yaratılış 1:1; Mezmur 24:1, 2 ve Koloseliler 1:16–20 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Dünya ve içindeki her şey Yaratıcı’ya aittir. Allah dünyayı İsa Mesih aracılığıyla yarattı ve dünyayı İsa Mesih aracılığıyla kurtardı. Dolayısıyla dünya ve içindeki her şey, tüm insanlar dahil olmak üzere, Allah’a ve Mesih’e aittir.
S2. Allah Adem ile Havva’ya yaratıldıklarında hangi özel bereketi verdi? Yaratılış 1:26–28, 2:15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İlk atalarımız Allah’ın yaratılışının vekilharçları olarak atanmışlardı. Onlara her şeyin üzerinde hakimiyet ve bunları uygun bir düzen içinde tutma sorumluluğu verildi.
S3. Elçi Pavlus bedenlerimizin vekilharçlığı konusunda ne söyledi? 1. Korintliler 6:19–20 ve Romalılar 12:1–2 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İmanlının hayata yaklaşımı, hayatı başlangıçta Allah’ın verdiği ve Allah’a ait olduğu anlayışı iledir. Üstelik, kalıcı ölüm olan bir kaderden Mesih’in kanı ücreti ile geri alındık. Ebedî hayatımız için Mesih’e borçluyuz. Bunlarla birlikte, Kutsal Ruh’un içimizde yaşadığını ve bunun Allah’ın armağanı olduğunu görüyoruz. Beden Kutsal Ruh’un tapınağı olduğundan kutsaldır ve ona saygıyla davranılmalıdır. Allah’a sunacağımız makul hizmet, yaşadığımız hayatla Allah’ı şereflendirmektir. Allah’a ve Mesih’e hayatlarımızdaki çalışmalarından ötürü minnettarlık duyduğumuz için ve Yaratıcı ve Kurtarıcı oluşlarından ötürü hizmet ederiz.
Bazıları “Bu benim bedenim, ona ne istersem yaparım” diye düşünürler. İmanlının hayatında bu mantığın yeri yoktur. “Sonuç olarak, ne yer ne içerseniz, ne yaparsanız, her şeyi Tanrı’nın yüceliği için yapın” (1. Korintliler 10:31).
Bazıları şöyle düşünebilir: “Sağlıklıyım ve güçlü bir bünyem var. İyi beslensem de kötü beslensem de pek bir şey fark etmez. Yeteri kadar güçlüyüm.”
Bir zamanlar zengin bir adam vardı. Biri Mercedes, diğeri Tofaş, iki arabası ve her birinin birer şoförü vardı. Mercedes’i ciddi iş faaliyetleri için, Tofaş’ı ise ufak tefek işleri yürütmek için kullanıyordu.
Zengin adam Mercedes’i alırken satıcı, “Bu arabaya iyi bakarsanız 1.5 milyon kilometre yapar” demişti. Zengin adam Tofaş’ı alırken satıcı, “Bu arabaya iyi bakarsanız 150,000 kilometre yapar” demişti.
Tofaş’ın sürücüsü arabasına çok iyi baktı. Yağını düzenli olarak en iyi kalite yağla değiştirdi. Lastiklerin, frenlerin ve triger kayışının bakım zamanlarını dikkatle yerine getirdi. Mercedes’in sürücüsü sürdüğü kaliteli arabayla çok gururlanıyordu ve Tofaş’ın sürücüsünün gösterdiği özeni gördüğünde onu alaya aldı. Alaylı bir tavırla, “Sürdüğün cıvata kutusuna bak!” diyordu. “Gerçek bir araba al! Neden ona bu kadar özen gösteriyorsun ki? Zamanını harcama. Bu araba acınacak halde, zaten çok fazla dayanmaz. Bu Mercedes sonsuza dek dayanır, çünkü iyi bir araba. Bak, yağını bile çok değiştirmem gerekmiyor, yine de gayet iyi çalışıyor.” Mercedes iyi bakım görmemesine rağmen iyi çalışıyor gibiydi. Fakat Tofaş’ın sürücüsü Mercedes’in sürücüsüne aldırış etmiyor ve kendi arabasına iyi bakmaya devam ediyordu.
Tofaş 200,000 kilometreye gelince çalışmamaya başladı. Mercedes’in sürücüsü gülüp geçti. “Sana söylemiştim! Mercedes çalışmaya devam ediyor.” Mercedes 300,000 kilometreye gelince o da çalışmamaya başladı. Zengin adam emekli oldu ve yalnızca bir araç ile bir sürücüye ihtiyacı kaldı. Emekliliğinde kullanmak üzere bir araba almak için Mercedes bayiine gitti. Zengin adam kimi şoförü olarak çalıştırmaya devam etti? Neden? Bu size bedeninize iyi bakmak konusunda ne anlatıyor?
Mecazen söyleyecek olursak, Allah’ın size ancak Tofaş kalitesinde bir sağlık verdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Yine de iyi bir vekilharç olabilirsiniz! Ona özenle bakın, zira size verileni nasıl değerlendirdiğiniz Allah için büyük önem taşımaktadır.
S4. Kendimizin ne kadarı Allah’a adanmıştır? Luka 10:27 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Aldığımız şeylere duyduğumuz minnettarlık ölçüsünde hizmet ederiz.
S5. Okuyacağınız benzetmede, talantlar neyi simgeler? Matta 25:14–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Önceki derslerimizde Allah’ın herkese, Mesih’in bedeni olan kilisenin geliştirilmesinde Allah’ın hizmetinde kullanmak üzere armağanlar ve yetenekler verdiğini öğrenmiştik.
S6. Allah size hangi armağanları ve yetenekleri verdi? Bunları O’nun hizmetinde nasıl kullanıyorsunuz?
Y. __________________________________________________
S7. Allah zamanımızdan herhangi bir talepte bulunur mu? Mısır’dan Çıkış 20:8–11 ve Yeşaya 58:13, 14 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her haftanın yedide biri kutsal ve eşsizdir. Şabat (Sebt) O’nun kutsal günüdür ve O, bizim o gün kendisiyle dikkatimizi daha odaklamış bir şekilde ilişki kurmamızı ister ve umar.
S8. Kutsal Kitap zamanımızın kullanımıyla ilgili başka ne diyor? Efesliler 5:16, 17 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Fırsatı değerlendirin” ifadesinin Grekçe aslı sözcük anlamıyla “zamanı geri alın veya fidyeyle kurtarın” hatta “zamanı en iyi şekilde değerlendirin” olarak çevrilebilir. Hayat zamandan meydana gelir, dolayısıyla zamanı nasıl kullandığımız hayatı nasıl kullandığımızı belirler. Bir kimse sırf kötü olmadığı için iyi değildir. İyi insanlar Allah’ın işini yapanlardır. Tıpkı İsa’nın yaptığı gibi, Allah’ın amacında O’nunla işbirliği içine girmişlerdir. “O da onlara, ‘Beni niçin arayıp durdunuz?’ dedi. ‘Babam’ın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?’ ” (Luka 2:49).
S9. Allah’ın halkı nasıl faaliyetlerde bulunacaklar? Matta 25:31–46 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. Şabat günü kilisedeki ortak sofraya yemek getirirseniz bu vekilharçlık olur mu? Nasıl?
Y. __________________________________________________
S11. Rabb’in hizmetine nasıl bir tavır getirebiliriz? Koloseliler 3:23, 24 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S12. Ayşe müşterilerin mağazaya girerek bir şeyler almalarını umursuyor muydu? Neden?
Y. __________________________________________________
İsa şöyle dedi: “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için kaygı duymaz” (Yuhanna 10:11–13). İşletme sahibi işletmenin başarılı olmasını ister. Ancak pek çok kez işçi işi de işletme sahibini de pek umursamaz. Onlar yalnızca maaşla ilgilidirler.
S13. Mesih ile Şeytan arasındaki büyük mücadelede Allah’la olan ilişkimiz nedir? 1. Yuhanna 3:1 ve Romalılar 8:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S14. Allah’la ve Mesih’le ilişkimiz vekilharçlığımıza bakış açımızı nasıl etkiler?
Y. __________________________________________________
Vekilharçlık, Allah’ın kim olduğunu takdirden ve O’nun bizim için yaptıklarına minnettarlıktan ötürü O’nunla işbirliğine girmektir. Gülsün gibi, bizim hizmetimiz de bizden beklenen gereklilikleri karşılamanın ötesine geçer. Samimi hizmeti içerir.
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Yeteneklerimiz ve Zamanımız
Bu dersin konusu vekilharçlık. Vekilharçlık nedir? Vekilharçlık özünde Allah’ın bizim için yaptıklarına minnettarlıktan ötürü O’nunla işbirliğine girmektir. Allah bizim günahkâr durumda, doğuştan asi ve O’nun yasasını özverili bir kalple tutamayacak halde olduğumuzu gördü. Günahlarımız bizi Allah’tan ayırdı ve ebedî ölüme mahkûm etti. Ancak Allah merhametiylebizi umutsuz bırakmadı. İsa’yı günah sunusu olmak üzere gönderdi ve Mesih’i Kurtarıcı ve Rab olarak kabul eden herkese kefaret ve kurtuluş sunuyor. İçimizde yaşayan Kutsal Ruh’un çalışması aracılığıyla Allah’ı hoşnut edecek bir hayat yaşayarak O’na şükranlarımızı ifade ederiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
“Evet, bu sizde çok iyi durdu. Rengi doğal renginizle çok iyi gidiyor” dedi Gülsün, aynanın önünde duran müşteriye gülümseyerek. 30 yaşlarında bir kadın olan müşterinin bu iltifattan ötürü gözlerinin içi güldü.
Gülsün, “Paket yapayım mı?” diye sordu.
Müşteri, “Evet, alıyorum” dedi.
Gülsün genç kadının nihayet memnun olduğunu görünce çok sevindi. Kadın mağazaya asık bir suratla gelmişti, bu yüzden Gülsün ona yardımcı olup olamayacağını bilememişti. Müşteri aslında ne istediğini bilmiyordu ve denediği her şeyde kararsız kalmıştı. Gülsün kadının o kazakla gerçekten iyi göründüğüne dair güvenceye ihtiyacı olduğunu anladı. Müşteri doğru rengi ve bedeni ararken Gülsün onunla epey vakit geçirdi. Kasaya doğru giderlerken, Gülsün ön kapıda oyalanan iki müşteri daha olduğunu fark etti.
Etrafına baktı ve diğer eleman Ayşe’nin çay içtiğini gördü.
Gülsün, “Ayşe, ben bu müşterinin fişini keserken onlara yardımcı olabilir misin?” diye sordu.
Ayşe sigarasından derin bir nefes çekti ve yerinden kalkmadı. Gülsün mağazaya davet edilmeyen müşteriler yardım istemeden ve alışveriş yapmadan ayrılırlarken arkalarından baktı. Müşterisinin önünde olay çıkarmak istemediğinden, Ayşe’yle meseleyi tartışmadan önce satış işlemini yapmaya devam etti. Müşterisi Gülsün’ün Ayşe’nin kayıtsızlığına bozulduğunu anladı.
Müşteri, “Bu mağaza ne kadar zamandır sizin?” diye sordu.
“Ah, bu benim mağazam değil. Ben yalnızca çalışıyorum.”
“Gerçekten mi? Müşterilerinize bu kadar ihtimam gösterdiğinize göre sizin mağazanız olduğunu düşündüm.”
“Teşekkür ederim. İşimi gerçekten severek yapıyorum; insanların aradıklarını bulmalarına yardımcı olabilmek hoşuma gidiyor.”
“Eminim ki mağaza sahibi, kendini bu kadar işine adamış bir çalışanı olmasından çok memnundur.”
“Mağaza sahibi çok iyi bir kadın. Bana iyi davranıyor, ben de bunun değerini biliyorum. Onun için her zaman elimden gelenin en iyisini yapmaya çalışıyorum. Hiçbir yerde iş bulamazken ve hiçbir becerim yokken riske girdi ve beni işe aldı. O günlerde işi yeni kuruyordu ve maddi durum çok sıkışıktı. Aslında beni işe almaya gücü yetmezdi. Ama aldı. İşleri büyüdü ve şimdi iki mağazası var. Tabii ki kontrol etmek için uğruyor, ama esasen işleri yürütmem için bana bırakıyor.”
“Bu gerçekten hoş. Adı ne?”
“Fatma. Fatma Yıldız.”
“Peki, size iyi günler ve yardımınız için çok teşekkür ederim.”
Gülsün birlikte denedikleri kazakların oluşturduğu yığına baktı, Ayşe bunları kaldırmaya yardımcı olmak için parmağını bile kıpırdatmamıştı. Orada öylece oturup, kumsalda dalgaların kıyıya vurmasını seyreder gibi mağazanın camlarından dışarı bakıyordu.
Birisi için çalışırken, işverenimizin bizden belli beklentileri vardır. Zamanında işe gelmemizi beklerler, zira bize o zaman için para ödemektedirler. İşveren kaytarmamızı değil çalışmamızı ister, arkasını dönmüş olsa bile. Sonuçta orada yer dolduracak biri olması için para ödemiyorlar. Gerçek bir iş çıkarılmasını isterler. İşletme sahibi, çalışanların kendisine saygı göstermelerini ve işyerinin malını dikkatli kullanmalarını ister. Hangi işletme sahibi çalışanlarının işi büyütmesini ve hem itibar, hem de mali durum bakımından başarılı hale getirmelerini istemez? Pek çok çalışan bunu işverenleri için yapar.
Bazı çalışanlar iş hayatlarında Gülsün gibi bir mükemmellik standardına ulaşırlar. Bu şeyleri sırf kendisine para ödendiği için değil, aynı zamanda patronu Fatma’yı takdir ettiği için yapmak istiyordu. Gülsün Fatma için çalışmakla kalmıyordu, onunla gerçekten işbirliğine girmişti. Hayır, Gülsün şirketin ortağı değildi, fakat şirketin başarısı için patronuyla ortaklık ediyordu. Bu adanmışlığın nedeni neydi? Fatma’yı takdir edişiydi. Fatma Gülsün için bir şey yapmıştı.
Gülsün işsiz ve zor durumdayken Fatma onu işe aldı. Gülsün kendisine emanet edilen her şeyde elinden gelen en iyi hizmeti sunarak, bunun için minnettarlığını ifade etti. Allah’a vekilharçlığın özü de budur. Allah bize belirli sorumlulukları emanet etmiştir; biz Allah’ın bize verdiklerinin vekilharçlarıyız. Vekilharçlığın imanlının hayatında dört alanda ortaya çıktığını görüyoruz. Bunlar, bedenlerimizin vekilharçlığı, yeteneklerimizin vekilharçlığı, zamanımızın vekilharçlığı ve maddi varlığımız veya zenginliğimizin vekilharçlığı. Bunların sonuncusunu bir sonraki dersimizde inceleyeceğiz.
S1. Dünyanın ve içindeki her şeyin mutlak sahibi kimdir? Yaratılış 1:1; Mezmur 24:1, 2 ve Koloseliler 1:16–20 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Dünya ve içindeki her şey Yaratıcı’ya aittir. Allah dünyayı İsa Mesih aracılığıyla yarattı ve dünyayı İsa Mesih aracılığıyla kurtardı. Dolayısıyla dünya ve içindeki her şey, tüm insanlar dahil olmak üzere, Allah’a ve Mesih’e aittir.
S2. Allah Adem ile Havva’ya yaratıldıklarında hangi özel bereketi verdi? Yaratılış 1:26–28, 2:15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İlk atalarımız Allah’ın yaratılışının vekilharçları olarak atanmışlardı. Onlara her şeyin üzerinde hakimiyet ve bunları uygun bir düzen içinde tutma sorumluluğu verildi.
S3. Elçi Pavlus bedenlerimizin vekilharçlığı konusunda ne söyledi? 1. Korintliler 6:19–20 ve Romalılar 12:1–2 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İmanlının hayata yaklaşımı, hayatı başlangıçta Allah’ın verdiği ve Allah’a ait olduğu anlayışı iledir. Üstelik, kalıcı ölüm olan bir kaderden Mesih’in kanı ücreti ile geri alındık. Ebedî hayatımız için Mesih’e borçluyuz. Bunlarla birlikte, Kutsal Ruh’un içimizde yaşadığını ve bunun Allah’ın armağanı olduğunu görüyoruz. Beden Kutsal Ruh’un tapınağı olduğundan kutsaldır ve ona saygıyla davranılmalıdır. Allah’a sunacağımız makul hizmet, yaşadığımız hayatla Allah’ı şereflendirmektir. Allah’a ve Mesih’e hayatlarımızdaki çalışmalarından ötürü minnettarlık duyduğumuz için ve Yaratıcı ve Kurtarıcı oluşlarından ötürü hizmet ederiz.
Bazıları “Bu benim bedenim, ona ne istersem yaparım” diye düşünürler. İmanlının hayatında bu mantığın yeri yoktur. “Sonuç olarak, ne yer ne içerseniz, ne yaparsanız, her şeyi Tanrı’nın yüceliği için yapın” (1. Korintliler 10:31).
Bazıları şöyle düşünebilir: “Sağlıklıyım ve güçlü bir bünyem var. İyi beslensem de kötü beslensem de pek bir şey fark etmez. Yeteri kadar güçlüyüm.”
Bir zamanlar zengin bir adam vardı. Biri Mercedes, diğeri Tofaş, iki arabası ve her birinin birer şoförü vardı. Mercedes’i ciddi iş faaliyetleri için, Tofaş’ı ise ufak tefek işleri yürütmek için kullanıyordu.
Zengin adam Mercedes’i alırken satıcı, “Bu arabaya iyi bakarsanız 1.5 milyon kilometre yapar” demişti. Zengin adam Tofaş’ı alırken satıcı, “Bu arabaya iyi bakarsanız 150,000 kilometre yapar” demişti.
Tofaş’ın sürücüsü arabasına çok iyi baktı. Yağını düzenli olarak en iyi kalite yağla değiştirdi. Lastiklerin, frenlerin ve triger kayışının bakım zamanlarını dikkatle yerine getirdi. Mercedes’in sürücüsü sürdüğü kaliteli arabayla çok gururlanıyordu ve Tofaş’ın sürücüsünün gösterdiği özeni gördüğünde onu alaya aldı. Alaylı bir tavırla, “Sürdüğün cıvata kutusuna bak!” diyordu. “Gerçek bir araba al! Neden ona bu kadar özen gösteriyorsun ki? Zamanını harcama. Bu araba acınacak halde, zaten çok fazla dayanmaz. Bu Mercedes sonsuza dek dayanır, çünkü iyi bir araba. Bak, yağını bile çok değiştirmem gerekmiyor, yine de gayet iyi çalışıyor.” Mercedes iyi bakım görmemesine rağmen iyi çalışıyor gibiydi. Fakat Tofaş’ın sürücüsü Mercedes’in sürücüsüne aldırış etmiyor ve kendi arabasına iyi bakmaya devam ediyordu.
Tofaş 200,000 kilometreye gelince çalışmamaya başladı. Mercedes’in sürücüsü gülüp geçti. “Sana söylemiştim! Mercedes çalışmaya devam ediyor.” Mercedes 300,000 kilometreye gelince o da çalışmamaya başladı. Zengin adam emekli oldu ve yalnızca bir araç ile bir sürücüye ihtiyacı kaldı. Emekliliğinde kullanmak üzere bir araba almak için Mercedes bayiine gitti. Zengin adam kimi şoförü olarak çalıştırmaya devam etti? Neden? Bu size bedeninize iyi bakmak konusunda ne anlatıyor?
Mecazen söyleyecek olursak, Allah’ın size ancak Tofaş kalitesinde bir sağlık verdiğini düşünüyor olabilirsiniz. Yine de iyi bir vekilharç olabilirsiniz! Ona özenle bakın, zira size verileni nasıl değerlendirdiğiniz Allah için büyük önem taşımaktadır.
S4. Kendimizin ne kadarı Allah’a adanmıştır? Luka 10:27 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Aldığımız şeylere duyduğumuz minnettarlık ölçüsünde hizmet ederiz.
S5. Okuyacağınız benzetmede, talantlar neyi simgeler? Matta 25:14–30 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Önceki derslerimizde Allah’ın herkese, Mesih’in bedeni olan kilisenin geliştirilmesinde Allah’ın hizmetinde kullanmak üzere armağanlar ve yetenekler verdiğini öğrenmiştik.
S6. Allah size hangi armağanları ve yetenekleri verdi? Bunları O’nun hizmetinde nasıl kullanıyorsunuz?
Y. __________________________________________________
S7. Allah zamanımızdan herhangi bir talepte bulunur mu? Mısır’dan Çıkış 20:8–11 ve Yeşaya 58:13, 14 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Her haftanın yedide biri kutsal ve eşsizdir. Şabat (Sebt) O’nun kutsal günüdür ve O, bizim o gün kendisiyle dikkatimizi daha odaklamış bir şekilde ilişki kurmamızı ister ve umar.
S8. Kutsal Kitap zamanımızın kullanımıyla ilgili başka ne diyor? Efesliler 5:16, 17 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Fırsatı değerlendirin” ifadesinin Grekçe aslı sözcük anlamıyla “zamanı geri alın veya fidyeyle kurtarın” hatta “zamanı en iyi şekilde değerlendirin” olarak çevrilebilir. Hayat zamandan meydana gelir, dolayısıyla zamanı nasıl kullandığımız hayatı nasıl kullandığımızı belirler. Bir kimse sırf kötü olmadığı için iyi değildir. İyi insanlar Allah’ın işini yapanlardır. Tıpkı İsa’nın yaptığı gibi, Allah’ın amacında O’nunla işbirliği içine girmişlerdir. “O da onlara, ‘Beni niçin arayıp durdunuz?’ dedi. ‘Babam’ın evinde bulunmam gerektiğini bilmiyor muydunuz?’ ” (Luka 2:49).
S9. Allah’ın halkı nasıl faaliyetlerde bulunacaklar? Matta 25:31–46 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. Şabat günü kilisedeki ortak sofraya yemek getirirseniz bu vekilharçlık olur mu? Nasıl?
Y. __________________________________________________
S11. Rabb’in hizmetine nasıl bir tavır getirebiliriz? Koloseliler 3:23, 24 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S12. Ayşe müşterilerin mağazaya girerek bir şeyler almalarını umursuyor muydu? Neden?
Y. __________________________________________________
İsa şöyle dedi: “Ben iyi çobanım. İyi çoban koyunları uğruna canını verir. Koyunların çobanı ve sahibi olmayan ücretli adam, kurdun geldiğini görünce koyunları bırakıp kaçar. Kurt da onları kapar ve dağıtır. Adam kaçar. Çünkü ücretlidir ve koyunlar için kaygı duymaz” (Yuhanna 10:11–13). İşletme sahibi işletmenin başarılı olmasını ister. Ancak pek çok kez işçi işi de işletme sahibini de pek umursamaz. Onlar yalnızca maaşla ilgilidirler.
S13. Mesih ile Şeytan arasındaki büyük mücadelede Allah’la olan ilişkimiz nedir? 1. Yuhanna 3:1 ve Romalılar 8:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S14. Allah’la ve Mesih’le ilişkimiz vekilharçlığımıza bakış açımızı nasıl etkiler?
Y. __________________________________________________
Vekilharçlık, Allah’ın kim olduğunu takdirden ve O’nun bizim için yaptıklarına minnettarlıktan ötürü O’nunla işbirliğine girmektir. Gülsün gibi, bizim hizmetimiz de bizden beklenen gereklilikleri karşılamanın ötesine geçer. Samimi hizmeti içerir.
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.