|
2. Ders: Elçilerin İşleri
Hristiyanlık sözcüğünü duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Belki haberlerde gördüğünüz, uzun kır sakallı, saçaklı cübbe giymiş bir adamın Türkiye’deki mülkiyet haklarını sağlamak için yaptığı basın açıklamasını düşünüyorsunuz. Belki boynuna asılı büyük gümüş haç veya uzun resmî başlığı aklınıza gelir. Ya da siyah giysili, kendine özgü beyaz dik yakalı gömlekli bir rahibin, bir kilise üyesinin itiraflarını dinlediği ve günahlarını affettiği bir film görmüş olabilirsiniz. Bazı kişilerin düşünceleri geçmişe, tarihteki Haçlı Seferlerinin katliam ve yağmalarına gider. Pek çok kişi ağırlıkla Hristiyan olan ulusların başka ülkeleri işgal ettiği ya da insani ve doğal kaynaklarını istismar ettiği, dünya çapında bir emperyalizm kurdukları yakın zamanları düşünür. Zaman zaman “Hristiyan” ülkelerden domuz eti yiyen turistler Türkiye’ye gelir, içki ve sigara içer ve ahlaka aykırı davranış yüzünden tutuklanırlar.
Gerçekten de tüm bu şeyler geçmişteki ve modern zamanlardaki olaylar nedeniyle “Hristiyanlık” sözcüğüyle ilişkilendirilebilir. Peki “Hristiyanlık” kavramı başlangıçta ne anlama geliyordu? İsa ölümden dirildikten ve göğe gittikten sonra, O’nun ilk izleyicilerine ne oldu? Ne yaptılar? Nereye gittiler? Yeni Ahit adını verdiğimiz kitapçıklar derlemesi nasıl ortaya çıktı? Bu sorulardan bazılarının yanıtlarını Kutsal Kitap’tan aramaya başlayalım.
S1. İsa’nın izleyicilerine Mesihçiler adı ilk olarak nerede verildi? Elçilerin İşleri 11:25, 26 ayetlerini okuyun.
Y.________________________________________________
Kutsal Yazılar’ın “Kutsal Kitap” adlı tercümesini okuyorsanız, Mesih’in öğrencilerine “Mesihçiler” adının verildiğini görürsünüz. Orijinal Grekçe sözcük bu anlama geliyor. Sözcük Grekçeden normal yazıya aktarıldığında “Hristianus” olarak okunuyor, “Hristiyan” sözcüğü de buradan geliyor. İsa’nın öğrencilerine Hristiyan adının ilk olarak Türkiye’de, Antakya’da verildiğine dikkat edin! Çalışmamıza devam ettikçe, Yeni Ahit’te geçen pek çok olayın burada, ülkemizde meydana geldiğini göreceğiz.
Hristiyanlığın başlangıcında, bir Hristiyan İsa’yı izleyen kimse demekti. Muhtemelen bu adı her zaman İsa hakkında konuştukları için almışlardı. İlk Hristiyanlar arasında haçlı seferleri ya da emperyalizm yoktu. İsa öğrencilerine hiçbir zaman savaşa gitmelerini emretmedi. O bizim intikam almaya çalışmamamızı, aksine “diğer yanağımızı dönmemiz” gerektiğini söyledi.[1] İsa kendi krallığının bu dünyadan olmadığını ve öğrencilerinin bunun için güç kullanarak savaşmamaları gerektiğini söyledi.[2] İsa dünyanın sorunlarına siyasi bir çözüm aramıyordu. Sorunun insan kalbinin günahlı olması olduğunu ve çözümün oradan başlaması gerektiğini biliyordu. İnsani yasalar ile sistemler ve şiddet bencil bir kalbi asla değiştiremez. Yalnızca belirli bir dizi kurala dışa dönük olarak itaate zorlayabilirler. Hristiyanlık İsa ile ve O’nun Allah’ın krallığına ilişkin öğretisiyle başladı. O’nun krallığı, Allah’a sevgi ve insanlara sevgi ilkelerinin kalpte hüküm sürdüğü ruhsal bir krallıktır.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mehmet, ince uzun bedeni önündeki masanın üzerinde duran Kutsal Kitap’ın üzerine iki büklüm olmuş bir halde oturuyordu. Birkaç yıl önce tarih öğretmenliğinden emekli olduğu halde, öğrenme ve öğretme sevgisi hiç geçmemişti. Ara sıra belirgin bir şekilde burnunun ucunda durmakta olan şeffaf çerçeveli okuma gözlüğünün üzerinden bakardı. Okumakta olduğu şeyin anlamını düşünürken uzaklara dalıp giderdi. Başparmağını çenesinin altına koyar ve ağaran bıyıklarını ileri–geri oynatırdı.
Fatma’nın evine gittiği ve birlikte Elçilerin İşleri kitapçığını işledikleri önceki akşamı hatırladı. Mehmet özellikle Petrus’un işlerine odaklanıyordu. İsa çarmıha gerilmeden önce Petrus’un gözü başrahibin hizmetçisinin kendisini aşağılamasından o kadar korkmuştu ki, İsa’yı inkâr etmişti. Fakat Elçilerin İşleri kitapçığında başrahie karşı cesaretle konuşarak, kurtuluşun yalnızca İsa Mesih’te olduğunu beyan ediyordu. Petrus’taki bu büyük değişimi meydana getiren neydi? İsa’dan utanmaktan, O’nu ölüm pahasına da olsa açıktan ilan etmeye nasıl gitmişti?
Mehmet bir kez daha gözlüğünün içinden bakarak aşağıdaki bölümü okudu: “Ve onlar dua edince toplanmış oldukları yer sarsıldı; hepsi de Kutsal Ruh’la doldular ve Allah’ın sözünü cesaretle söylediler.”[3] Anlaşılan fark Kutsal Ruh’tu. Kutsal Ruh öğrencilerde olduğunda, hayatlarında yeni bir cesaret buldular. Mehmet elçilerle ve Kutsal Ruh’un çalışmasıyla ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyordu, bu nedenle Kutsal Kitap’ı araştırmaya başladı. (Devam Edecek)
S2. İsa, hizmeti sırasında öğrencilere hangi yetkiyi verdi? Markos 6:7–13 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S3. İsa öğrencilerine hangi görevi verdi? Matta 28:19-20 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S4. İsa dirilişinden sonra öğrencilere hangi özel armağanı verdi? Yuhanna 20:21–22 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S5. İsa öğrencilerine başka hangi talimatı verdi? Elçilerin İşleri 1:8 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa, Yuhanna 20:21–22 ayetlerinde anlatıldığı üzere Kutsal Ruh’un gücünü öğrencilerine daha önce verdiğine göre, Kutsal Ruh’un öğrenciler üzerine tekrar ve daha da büyük güçle geldiğini anlıyoruz. Kutsal Ruh’un öğrenciler üzerine Pentikost günü döküldüğünü hatırlarsınız. Allah’ın harika işlerini, Kutsal Ruh’un yönlendirdiği şekilde pek çok dilde vaaz ettiler. Binlerce kişi vaftiz oldu ve İsa’ya inananların arasına katıldılar. Babil kulesinde dillerin karıştırıldığı zamanı hatırlıyor musunuz? İnsanın günahkârlığı yüzünden uluslar dağılmışlardı. Sonra İbrahim tüm uluslara bir bereket olmak üzere çağrılmıştı. Onun soyundan Mesih İsa dünyanın Kurtarıcısı olarak geldi. Pentikost günü ortaya çıkan bu kurtuluş bildirisi, bundan sonra tüm dünyaya kendi dillerinde yayılmaya başladı. Bu Babil dağılışının bir nevi geri alınmasıydı! Kutsal Ruh insanların hayatlarını değiştirdikçe, Allah onları kendisine geri topluyordu.
S6. İsa’nın izleyicilerini Yahudiye ve Samiriye boyunca dağılarak Allah’ın sözünü vaazetmeye sevk eden olay neydi? Elçilerin İşleri 7:51–8:4 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’nın ilk izleyicileri şiddetli bir zulüm altındaydı. Bunlardan biri olan İstefanos Kutsal Ruh’la doluydu. Yahudi Yüksek Kurulu olan Sanhedrin’in huzurunda İsa’yı vaaz ettiğinde taşlanarak öldürüldü. İstefanos’un taşlanması Yahudilere verilen 490 yıllık deneme süresinin bitimini göstermektedir. Daniel 9:24 ayetindeki peygamberlik sözü şöyle diyordu: “Başkaldırıyı ortadan kaldırmak, günaha son vermek, suçu bağışlatmak, sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak, görüm ve peygamberliği mühürlemek, En Kutsal’ı meshetmek için senin halkına ve kutsal kentine yetmiş hafta[4] kadar zaman saptanmıştır.” Ancak Yahudi halkı tövbe edecek yerde, Mesih’i reddetti ve öldürdü. Öyleyse Allah şimdi kurtuluş haberini dünyaya iletecek olan yeni bir grup insan seçecekti. Bunun kim olabileceğini düşünüyor musunuz? Doğru, İsa’nın izleyicileriydi. İsa “Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı’nın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek” dedi.[5]
İsa’nın Elçilerin İşleri 1:8 ayetinde kayıtlı olan şekilde öngördüğüne göre, öğrenciler Yahudiye’de ve Samiriye’de vaaz edeceklerdi. Peki ya İsa’nın onların yeryüzünün en uzak yerine dek vaazedeceklerine dair öngörüsü? Bu nasıl yerine gelecekti?
S7. Allah dünyanın Yahudi olmayan halkları için bir elçi seçerken nasıl bir şaşırtıcı seçim yaptı? Elçilerin İşleri 9:1-22 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah, kilisenin en büyük düşmanını Uluslardan olanlara kendi elçisi olmak üzere seçti! Saul’a gerçek bildirildi ve o İsa’ya Mesih ve Rab olarak iman etti. Adı Pavlus olarak değiştirilecek ve ilk kilisedeki hakikat haberini ileten en önemli haberci olacaktı. Yolculukları onu Türkiye ve Akdeniz boyunca birçok yere götürecek, gittiği her yerde topluluklar oluşturacaktı. O günlerde kilise binaları yoktu; insanlar ibadet etmek için evlerde bir araya geliyorlardı. Fakat Kutsal Yazılar’ın dediği gibi, Kutsal Ruh imanlılar topluluğunu inşa etmekte güçlüydü.
Elçilerin İşleri 9. bölümde, adı sonradan Pavlus’a dönüştürülecek olan Saul’un işinden ötürü büyük eziyet göreceğini okuyoruz. Taşlanacak, kamçılanacak, dövülecek, hapse atılacak, gemi kazası geçirecekti. Çok seyahat ettiği için topluluklara sık sık, kimi zaman hapisten, mektuplar yazıyor, zulüm görmekte olan imanlılara umut, yönergeler ve cesaretlendirici sözler veriyordu.
S8. Elçi Petrus, Pavlus’un mektuplarıyla ilgili olarak ne dedi? 2. Petrus 3:15, 16 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Petrus, Pavlus’un Kutsal Ruh’un verdiği ilhamla yazdığını anladı ve Pavlus’un mektuplarından “Kutsal Yazı” olarak söz etti. Yeni Ahit'in “kitaplarının” ya da “kitapçıklarının” çoğu Pavlus’un mektuplarıdır. Pavlus’un mektupları arasında şunlar bulunmaktadır: Romalılar, 1. ve 2. Korintliler, Galatyalılar, Efesliler, Filipililer, Koloseliler, 1. ve 2. Selanikliler, 1. ve 2. Timoteos, Titus, Filimon, ve büyük ihtimalle İbraniler.
Bu mektuplarda ne türden konulara değiniliyordu? Hatalı fikirler öğreten farklı kişiler ortaya çıktıkça, mektuplar imanlılara doğru öğreti hakkında yönerge veriyordu. Pavlus, Kutsal Kitap ilkelerinin günlük yaşama uygulanmasının örneklerini veriyordu. Hangi davranışların Hristiyan yaşamına uygun, hangilerinin kabul edilemez olduklarını bildirdi. İmanlılar topluluğunun örgütlenişi ve yönetimiyle ilgili sorulara yanıtlar bulunuyordu. Mektupların bazılarında, büyük sapkınlığın ortaya çıkışı ve Mesih’in ikinci gelişi gibi gelecekteki olaylara dair bilgi verilmişti.
Yeni Ahit'in ilhamla yazan diğer yazarları arasında Yakup, Petrus ve Yahuda ile, tabii ki dört müjde yazarı Matta, Markos, Luka ve Yuhanna da bulunmaktadır. Müjde yazarı Luka, aynı zamanda İsa’nın ilk izleyicilerinin yayılmasını gördüğümüz “Elçilerin İşleri” kitabını yazmıştır. İlk 12 öğrenciden biri olan elçi Yuhanna, Yuhanna’nın müjdesini, 1., 2. ve 3. Yuhanna’yı ve Kutsal Kitap’ın son kitapçığı Vahiy’i yazdı. Bu kişiler Allah’ın Ruhu’nun verdiği ilhamla yazdılar. Bu ilham kaynaklı yazılar Yeni Ahit kanununun kısımlarıdır.
S9. Pavlus kendi hayatı sırasında müjdenin yayılması hakkında ne dedi? Koloseliler 1:21–23 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Pavlus mesajın tüm dünyaya gittiğini belirtti. Tarihçiler elçi Tomas’ın çarmıha gerilmiş ve dirilmiş olan Kurtarıcı’ya ilişkin bildiriyle Hindistan’a kadar gittiğine dair kayıtlar bulmuşlardır.
S10. İlk imanlıların göze çarpan nitelikleri neydi? Elçilerin İşleri 13:52 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İlk imanlılar, İsa uğruna zulüm görmelerine rağmen Kutsal Ruh’la ve sevinçle doluydular.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mehmet’in aklı karmakarışıktı. “Elçilerin İşleri kitabının adı aslında Kutsal Ruh’un İşleri olmalıydı” diye düşündü. “Bu şeyleri yapan Kutsal Ruh’tu. İmanlıların hayatlarını değiştiren, onlardaki Kutsal Ruh’tu. Hayatı değiştiren Kutsal Ruh’tur, imanlıdaki Mesih’in Ruhu’dur.”
Mehmet o kadar mutluydu ve üzerine gelen duygulara o kadar gömülmüştü ki, eşi Aycan’ın odaya girdiğini fark etmedi. Başını Kutsal Kitap’tan kaldırarak gülümsedi. Eşinin yüzündeki sert bakışa hazırlıklı değildi. Aşağılayıcı sözlerle ve buz gibi bir tonda, “Ne yani, şimdi de Hristiyan mı oluyorsun?” dedi.
Mehmet, “Hayır, ama olsaydım bile bundan sana ne?” diye çıkıştı.
Aycan geri döndü ve kapıyı ardından çarparak odadan çıktı. Mehmet birden sanki midesinin yerinde bir asit topu varmış gibi hissetti. Bununla birlikte, sanki birisi göğsüne iki elini birden sokmuş ve kalbini sıkıyor gibiydi. İçi acıyordu.
Kendi kendine “Ne oldu şimdi?” diye düşündü. “Kalbimde o kadar büyük bir sevinç vardı ve bir anda tümüyle öfkeye ve saldırganlığa dönüştü. Bir de, yalan söylemedim mi? Gerçekten de Hristiyan olmuyor muyum? Şurası kesin ki, Aycan’ın Hristiyanlıktan anladığı anlamda bir Hristiyan olmuyorum. O, “Hristiyan” sözcüğünün gerçek anlamını bilmiyor. Bu anlamda, yalan söylemedim. Onun tüm gördüğü tarih boyunca ve televizyonda görülen kötü şeyler. Ben de öfkeli yanıtımla ona üzerinde düşüneceği daha iyi bir şey vermedim. Ona hak ettiği sevgiyi vermedim. O tüm bu şeyleri okumadı. Fakat benim daha iyi bilmem gerekirdi. İsa’nın öğrettiği gibi diğer yanağımı çevirmedim.” Mehmet’in elleri titriyordu, sandalyesinde oturmaya devam edemedi. Vicdanıyla hesaplaşırken hızla ileri geri yürümeye başladı.
“Kendimi tıpkı Petrus gibi Rabbimi inkâr etmiş, okumuş olduğum her şeye ihanet etmişim gibi hissediyorum. Neden ona araştırdığım her şeyi söylemedim ki? Hissettiğim mutluluğu onunla paylaşmalıydım. Korkuyor muyum? Bana ne yapacak? Beni dövemez ya!” Mehmet bu düşünceyle moralini düzeltmek için boş bir çabayla kendi kendine güldü. Kendi kendini yoklamaya devam etti: “Ama onun öğrenmekte olduğum şeyleri kabul etmesini çok istiyorum. Belki ben de Petrus gibi aşağılanmaktan korkuyorum. Çözüm nedir?”
“Araştırmaya başladığımda neyin içine girdiğimi bilmiyordum. Buna yol açacağını bilmiyordum. Bilseydim, onu da benimle birlikte çalışmaya davet ederdim. Ama şimdi bunun için çok geç. Ona bildiğim her şeyi tek bir konuşmada anlatamam. Aylar sürerdi. Elime geçen en büyük fırsatı kaçırdım! Ne yapabilirim?” Mehmet kendisine saatler gibi gelen bir süre camdan dışarı baktı. “Yeni bir başlangıç yapmalıyım. İsa Kutsal Yazılar'da bana yeni bir başlangıç sözü veriyor. O benim günahlarımı affedecek, hatalarımı telafi edecek, böylece ben de yeniden başlayabilirim. O Petrus’u affetti; beni de affedecektir. Bir yanım içeri gidip Aycan’dan özür dilemek istiyor, diğer yanım ise istemiyor. Yaptığı gerçekten çok ayıptı. Bunu hak etmiyorum. Ben iyi bir kocayım. Ailemin geçimini sağladım. Neden o kadar kızgındı? Ben ona ne yaptım?”
Mehmet camdan ayrılarak kitaplığında duran kitaplara baktı. “Bu tamamen basit insan psikolojisi. Belli ki kendini tehdit altında ve saldırıya uğramış gibi hissediyor. Peki gerçekte bana mı, yoksa dünyada uygulandığını gördüğü Hristiyanlığa mı saldırıyor? Herhalde ikincisi. Ben İsa’dan bağışlanma istiyorum; neden onu bağışlamakta tereddüt ediyorum? Bu neden bu kadar zor? İsa bir kimsenin düşmanlarının kendi aile fertleri olacağını söylemedi mi? Gerçeğe direniş gösterileceğini söylemedi mi? Sanırım Aycan’ın tepkisi normal. Bu şeyleri hemen şimdi anlaması mümkün değil. Ona zaman vermeliyim. Ayrıca inancımı onun önünde yaşamalıyım. Farklı olmalıyım.”
Mehmet elleriyle saçını taradı. Hâlâ titriyorlardı. “İçeri girip İsa’nın izleyicisi olduğumu cesaretle ilan etsem ne olurdu? Elçi Pavlus cesurdu. Petrus cesurdu. Diğer öğrenciler cesurdular. Bunu evin çatısına çıkıp ilan mı etmeliyim? Başıma ne gelirdi? Beni öldürebilirler, işte o olur! Bu durum İsa’nın ‘yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi zararsız olun’ dediği gibi bir durum mu? Öte yandan ise, imanımı tehlike potansiyeli taşıyan bir topluluğa açıklamamak bir şey, eşime bile söyleyemez oluşum başka bir şey. Herkese açıktan söylemez, ancak önlerinde İsa’nın yaşadığı gibi yaşamaya çalışırsam O’nu inkâr etmiş olur muyum? Ne de olsa durum Pavlus ile Petrus’un vaaz ettikleri zamandan biraz farklı. O zamanlar Hristiyanlığın kötü bir şöhreti yoktu. Birlikte anılan 2000 yıllık katliamlar ve siyaset yoktu. Kafam karıştı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Dışarıdan yardıma ihtiyacım var. Kutsal Ruh’a ihtiyacım var.” Birden Mehmet'in sinirli heyecanı yok oldu Mehmet’ten ayrıldı ve kendini sanki 10 kilometre koşmuş gibi hissetti. Bacaklarında hiç güç kalmamıştı.
Mehmet dua etmek üzere diz çöktü. “Allahım, tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kendimi çok kötü hissediyorum. Ancak yine de Kutsal Kitap’ın doğru ve İsa’nın dünyanın Kurtarıcısı olduğuna inanıyorum. Fakat yardıma ihtiyacım var. Bana Kutsal Ruh’u ver. Ne yapacağımı söyle! İsa’nın adıyla diliyorum, Amin.” Aniden Mehmet’in üzerine güçlü bir his geldi. Dizlerinin üzerinden yavaşça doğrularak, Aycan’a çıkıştığı için özür dilemek üzere yandaki odaya gitti.
İsa, kendisinin Mesih olduğunu inkâr eden kişiyi, kendisinin de Baba’nın önünde inkâr edeceğini söyledi.[6] Bu ciddi bir düşünce. O ayrıca yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi zararsız olmak gerektiğini söyledi.[7] Müjdelerde bazı kişilerin başlangıçta Mesih’i açıkça tanımaktan çekindikleri, fakat daha sonra İsa’nın açık izleyicileri olduğu durumları gördük.
S11. Bir kimse Mehmet’e Hristiyan olup olmadığını sorsaydı ne demeliydi? Neden?
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
İlave okuma:
Yeni Ahit'in çeşitli kitapçıklarının Giriş kısımlarını okuyun. Kitapçıkları kimin yazdığına, ne zaman ve neden yazdıklarına dikkat edin.
[1] Bkz. Matta 5:39.
[2] Bkz. Yuhanna 18:36.
[3] Bkz. Elçilerin İşleri 4:31.
[4] bir gün = bir yıl; Hezekiel 4:6.
[5] Bkz. Matta 21:43.
[6] Bakınız Matta 10:33.
[7] Bakınız Matta 10:16.
Hristiyanlık sözcüğünü duyduğunuzda aklınıza ne geliyor? Belki haberlerde gördüğünüz, uzun kır sakallı, saçaklı cübbe giymiş bir adamın Türkiye’deki mülkiyet haklarını sağlamak için yaptığı basın açıklamasını düşünüyorsunuz. Belki boynuna asılı büyük gümüş haç veya uzun resmî başlığı aklınıza gelir. Ya da siyah giysili, kendine özgü beyaz dik yakalı gömlekli bir rahibin, bir kilise üyesinin itiraflarını dinlediği ve günahlarını affettiği bir film görmüş olabilirsiniz. Bazı kişilerin düşünceleri geçmişe, tarihteki Haçlı Seferlerinin katliam ve yağmalarına gider. Pek çok kişi ağırlıkla Hristiyan olan ulusların başka ülkeleri işgal ettiği ya da insani ve doğal kaynaklarını istismar ettiği, dünya çapında bir emperyalizm kurdukları yakın zamanları düşünür. Zaman zaman “Hristiyan” ülkelerden domuz eti yiyen turistler Türkiye’ye gelir, içki ve sigara içer ve ahlaka aykırı davranış yüzünden tutuklanırlar.
Gerçekten de tüm bu şeyler geçmişteki ve modern zamanlardaki olaylar nedeniyle “Hristiyanlık” sözcüğüyle ilişkilendirilebilir. Peki “Hristiyanlık” kavramı başlangıçta ne anlama geliyordu? İsa ölümden dirildikten ve göğe gittikten sonra, O’nun ilk izleyicilerine ne oldu? Ne yaptılar? Nereye gittiler? Yeni Ahit adını verdiğimiz kitapçıklar derlemesi nasıl ortaya çıktı? Bu sorulardan bazılarının yanıtlarını Kutsal Kitap’tan aramaya başlayalım.
S1. İsa’nın izleyicilerine Mesihçiler adı ilk olarak nerede verildi? Elçilerin İşleri 11:25, 26 ayetlerini okuyun.
Y.________________________________________________
Kutsal Yazılar’ın “Kutsal Kitap” adlı tercümesini okuyorsanız, Mesih’in öğrencilerine “Mesihçiler” adının verildiğini görürsünüz. Orijinal Grekçe sözcük bu anlama geliyor. Sözcük Grekçeden normal yazıya aktarıldığında “Hristianus” olarak okunuyor, “Hristiyan” sözcüğü de buradan geliyor. İsa’nın öğrencilerine Hristiyan adının ilk olarak Türkiye’de, Antakya’da verildiğine dikkat edin! Çalışmamıza devam ettikçe, Yeni Ahit’te geçen pek çok olayın burada, ülkemizde meydana geldiğini göreceğiz.
Hristiyanlığın başlangıcında, bir Hristiyan İsa’yı izleyen kimse demekti. Muhtemelen bu adı her zaman İsa hakkında konuştukları için almışlardı. İlk Hristiyanlar arasında haçlı seferleri ya da emperyalizm yoktu. İsa öğrencilerine hiçbir zaman savaşa gitmelerini emretmedi. O bizim intikam almaya çalışmamamızı, aksine “diğer yanağımızı dönmemiz” gerektiğini söyledi.[1] İsa kendi krallığının bu dünyadan olmadığını ve öğrencilerinin bunun için güç kullanarak savaşmamaları gerektiğini söyledi.[2] İsa dünyanın sorunlarına siyasi bir çözüm aramıyordu. Sorunun insan kalbinin günahlı olması olduğunu ve çözümün oradan başlaması gerektiğini biliyordu. İnsani yasalar ile sistemler ve şiddet bencil bir kalbi asla değiştiremez. Yalnızca belirli bir dizi kurala dışa dönük olarak itaate zorlayabilirler. Hristiyanlık İsa ile ve O’nun Allah’ın krallığına ilişkin öğretisiyle başladı. O’nun krallığı, Allah’a sevgi ve insanlara sevgi ilkelerinin kalpte hüküm sürdüğü ruhsal bir krallıktır.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mehmet, ince uzun bedeni önündeki masanın üzerinde duran Kutsal Kitap’ın üzerine iki büklüm olmuş bir halde oturuyordu. Birkaç yıl önce tarih öğretmenliğinden emekli olduğu halde, öğrenme ve öğretme sevgisi hiç geçmemişti. Ara sıra belirgin bir şekilde burnunun ucunda durmakta olan şeffaf çerçeveli okuma gözlüğünün üzerinden bakardı. Okumakta olduğu şeyin anlamını düşünürken uzaklara dalıp giderdi. Başparmağını çenesinin altına koyar ve ağaran bıyıklarını ileri–geri oynatırdı.
Fatma’nın evine gittiği ve birlikte Elçilerin İşleri kitapçığını işledikleri önceki akşamı hatırladı. Mehmet özellikle Petrus’un işlerine odaklanıyordu. İsa çarmıha gerilmeden önce Petrus’un gözü başrahibin hizmetçisinin kendisini aşağılamasından o kadar korkmuştu ki, İsa’yı inkâr etmişti. Fakat Elçilerin İşleri kitapçığında başrahie karşı cesaretle konuşarak, kurtuluşun yalnızca İsa Mesih’te olduğunu beyan ediyordu. Petrus’taki bu büyük değişimi meydana getiren neydi? İsa’dan utanmaktan, O’nu ölüm pahasına da olsa açıktan ilan etmeye nasıl gitmişti?
Mehmet bir kez daha gözlüğünün içinden bakarak aşağıdaki bölümü okudu: “Ve onlar dua edince toplanmış oldukları yer sarsıldı; hepsi de Kutsal Ruh’la doldular ve Allah’ın sözünü cesaretle söylediler.”[3] Anlaşılan fark Kutsal Ruh’tu. Kutsal Ruh öğrencilerde olduğunda, hayatlarında yeni bir cesaret buldular. Mehmet elçilerle ve Kutsal Ruh’un çalışmasıyla ilgili daha fazla şey öğrenmek istiyordu, bu nedenle Kutsal Kitap’ı araştırmaya başladı. (Devam Edecek)
S2. İsa, hizmeti sırasında öğrencilere hangi yetkiyi verdi? Markos 6:7–13 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S3. İsa öğrencilerine hangi görevi verdi? Matta 28:19-20 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S4. İsa dirilişinden sonra öğrencilere hangi özel armağanı verdi? Yuhanna 20:21–22 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S5. İsa öğrencilerine başka hangi talimatı verdi? Elçilerin İşleri 1:8 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa, Yuhanna 20:21–22 ayetlerinde anlatıldığı üzere Kutsal Ruh’un gücünü öğrencilerine daha önce verdiğine göre, Kutsal Ruh’un öğrenciler üzerine tekrar ve daha da büyük güçle geldiğini anlıyoruz. Kutsal Ruh’un öğrenciler üzerine Pentikost günü döküldüğünü hatırlarsınız. Allah’ın harika işlerini, Kutsal Ruh’un yönlendirdiği şekilde pek çok dilde vaaz ettiler. Binlerce kişi vaftiz oldu ve İsa’ya inananların arasına katıldılar. Babil kulesinde dillerin karıştırıldığı zamanı hatırlıyor musunuz? İnsanın günahkârlığı yüzünden uluslar dağılmışlardı. Sonra İbrahim tüm uluslara bir bereket olmak üzere çağrılmıştı. Onun soyundan Mesih İsa dünyanın Kurtarıcısı olarak geldi. Pentikost günü ortaya çıkan bu kurtuluş bildirisi, bundan sonra tüm dünyaya kendi dillerinde yayılmaya başladı. Bu Babil dağılışının bir nevi geri alınmasıydı! Kutsal Ruh insanların hayatlarını değiştirdikçe, Allah onları kendisine geri topluyordu.
S6. İsa’nın izleyicilerini Yahudiye ve Samiriye boyunca dağılarak Allah’ın sözünü vaazetmeye sevk eden olay neydi? Elçilerin İşleri 7:51–8:4 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’nın ilk izleyicileri şiddetli bir zulüm altındaydı. Bunlardan biri olan İstefanos Kutsal Ruh’la doluydu. Yahudi Yüksek Kurulu olan Sanhedrin’in huzurunda İsa’yı vaaz ettiğinde taşlanarak öldürüldü. İstefanos’un taşlanması Yahudilere verilen 490 yıllık deneme süresinin bitimini göstermektedir. Daniel 9:24 ayetindeki peygamberlik sözü şöyle diyordu: “Başkaldırıyı ortadan kaldırmak, günaha son vermek, suçu bağışlatmak, sonsuza dek kalıcı doğruluğu sağlamak, görüm ve peygamberliği mühürlemek, En Kutsal’ı meshetmek için senin halkına ve kutsal kentine yetmiş hafta[4] kadar zaman saptanmıştır.” Ancak Yahudi halkı tövbe edecek yerde, Mesih’i reddetti ve öldürdü. Öyleyse Allah şimdi kurtuluş haberini dünyaya iletecek olan yeni bir grup insan seçecekti. Bunun kim olabileceğini düşünüyor musunuz? Doğru, İsa’nın izleyicileriydi. İsa “Bu nedenle size şunu söyleyeyim, Tanrı’nın Egemenliği sizden alınacak ve bunun ürünlerini yetiştiren bir ulusa verilecek” dedi.[5]
İsa’nın Elçilerin İşleri 1:8 ayetinde kayıtlı olan şekilde öngördüğüne göre, öğrenciler Yahudiye’de ve Samiriye’de vaaz edeceklerdi. Peki ya İsa’nın onların yeryüzünün en uzak yerine dek vaazedeceklerine dair öngörüsü? Bu nasıl yerine gelecekti?
S7. Allah dünyanın Yahudi olmayan halkları için bir elçi seçerken nasıl bir şaşırtıcı seçim yaptı? Elçilerin İşleri 9:1-22 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah, kilisenin en büyük düşmanını Uluslardan olanlara kendi elçisi olmak üzere seçti! Saul’a gerçek bildirildi ve o İsa’ya Mesih ve Rab olarak iman etti. Adı Pavlus olarak değiştirilecek ve ilk kilisedeki hakikat haberini ileten en önemli haberci olacaktı. Yolculukları onu Türkiye ve Akdeniz boyunca birçok yere götürecek, gittiği her yerde topluluklar oluşturacaktı. O günlerde kilise binaları yoktu; insanlar ibadet etmek için evlerde bir araya geliyorlardı. Fakat Kutsal Yazılar’ın dediği gibi, Kutsal Ruh imanlılar topluluğunu inşa etmekte güçlüydü.
Elçilerin İşleri 9. bölümde, adı sonradan Pavlus’a dönüştürülecek olan Saul’un işinden ötürü büyük eziyet göreceğini okuyoruz. Taşlanacak, kamçılanacak, dövülecek, hapse atılacak, gemi kazası geçirecekti. Çok seyahat ettiği için topluluklara sık sık, kimi zaman hapisten, mektuplar yazıyor, zulüm görmekte olan imanlılara umut, yönergeler ve cesaretlendirici sözler veriyordu.
S8. Elçi Petrus, Pavlus’un mektuplarıyla ilgili olarak ne dedi? 2. Petrus 3:15, 16 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Petrus, Pavlus’un Kutsal Ruh’un verdiği ilhamla yazdığını anladı ve Pavlus’un mektuplarından “Kutsal Yazı” olarak söz etti. Yeni Ahit'in “kitaplarının” ya da “kitapçıklarının” çoğu Pavlus’un mektuplarıdır. Pavlus’un mektupları arasında şunlar bulunmaktadır: Romalılar, 1. ve 2. Korintliler, Galatyalılar, Efesliler, Filipililer, Koloseliler, 1. ve 2. Selanikliler, 1. ve 2. Timoteos, Titus, Filimon, ve büyük ihtimalle İbraniler.
Bu mektuplarda ne türden konulara değiniliyordu? Hatalı fikirler öğreten farklı kişiler ortaya çıktıkça, mektuplar imanlılara doğru öğreti hakkında yönerge veriyordu. Pavlus, Kutsal Kitap ilkelerinin günlük yaşama uygulanmasının örneklerini veriyordu. Hangi davranışların Hristiyan yaşamına uygun, hangilerinin kabul edilemez olduklarını bildirdi. İmanlılar topluluğunun örgütlenişi ve yönetimiyle ilgili sorulara yanıtlar bulunuyordu. Mektupların bazılarında, büyük sapkınlığın ortaya çıkışı ve Mesih’in ikinci gelişi gibi gelecekteki olaylara dair bilgi verilmişti.
Yeni Ahit'in ilhamla yazan diğer yazarları arasında Yakup, Petrus ve Yahuda ile, tabii ki dört müjde yazarı Matta, Markos, Luka ve Yuhanna da bulunmaktadır. Müjde yazarı Luka, aynı zamanda İsa’nın ilk izleyicilerinin yayılmasını gördüğümüz “Elçilerin İşleri” kitabını yazmıştır. İlk 12 öğrenciden biri olan elçi Yuhanna, Yuhanna’nın müjdesini, 1., 2. ve 3. Yuhanna’yı ve Kutsal Kitap’ın son kitapçığı Vahiy’i yazdı. Bu kişiler Allah’ın Ruhu’nun verdiği ilhamla yazdılar. Bu ilham kaynaklı yazılar Yeni Ahit kanununun kısımlarıdır.
S9. Pavlus kendi hayatı sırasında müjdenin yayılması hakkında ne dedi? Koloseliler 1:21–23 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Pavlus mesajın tüm dünyaya gittiğini belirtti. Tarihçiler elçi Tomas’ın çarmıha gerilmiş ve dirilmiş olan Kurtarıcı’ya ilişkin bildiriyle Hindistan’a kadar gittiğine dair kayıtlar bulmuşlardır.
S10. İlk imanlıların göze çarpan nitelikleri neydi? Elçilerin İşleri 13:52 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İlk imanlılar, İsa uğruna zulüm görmelerine rağmen Kutsal Ruh’la ve sevinçle doluydular.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mehmet’in aklı karmakarışıktı. “Elçilerin İşleri kitabının adı aslında Kutsal Ruh’un İşleri olmalıydı” diye düşündü. “Bu şeyleri yapan Kutsal Ruh’tu. İmanlıların hayatlarını değiştiren, onlardaki Kutsal Ruh’tu. Hayatı değiştiren Kutsal Ruh’tur, imanlıdaki Mesih’in Ruhu’dur.”
Mehmet o kadar mutluydu ve üzerine gelen duygulara o kadar gömülmüştü ki, eşi Aycan’ın odaya girdiğini fark etmedi. Başını Kutsal Kitap’tan kaldırarak gülümsedi. Eşinin yüzündeki sert bakışa hazırlıklı değildi. Aşağılayıcı sözlerle ve buz gibi bir tonda, “Ne yani, şimdi de Hristiyan mı oluyorsun?” dedi.
Mehmet, “Hayır, ama olsaydım bile bundan sana ne?” diye çıkıştı.
Aycan geri döndü ve kapıyı ardından çarparak odadan çıktı. Mehmet birden sanki midesinin yerinde bir asit topu varmış gibi hissetti. Bununla birlikte, sanki birisi göğsüne iki elini birden sokmuş ve kalbini sıkıyor gibiydi. İçi acıyordu.
Kendi kendine “Ne oldu şimdi?” diye düşündü. “Kalbimde o kadar büyük bir sevinç vardı ve bir anda tümüyle öfkeye ve saldırganlığa dönüştü. Bir de, yalan söylemedim mi? Gerçekten de Hristiyan olmuyor muyum? Şurası kesin ki, Aycan’ın Hristiyanlıktan anladığı anlamda bir Hristiyan olmuyorum. O, “Hristiyan” sözcüğünün gerçek anlamını bilmiyor. Bu anlamda, yalan söylemedim. Onun tüm gördüğü tarih boyunca ve televizyonda görülen kötü şeyler. Ben de öfkeli yanıtımla ona üzerinde düşüneceği daha iyi bir şey vermedim. Ona hak ettiği sevgiyi vermedim. O tüm bu şeyleri okumadı. Fakat benim daha iyi bilmem gerekirdi. İsa’nın öğrettiği gibi diğer yanağımı çevirmedim.” Mehmet’in elleri titriyordu, sandalyesinde oturmaya devam edemedi. Vicdanıyla hesaplaşırken hızla ileri geri yürümeye başladı.
“Kendimi tıpkı Petrus gibi Rabbimi inkâr etmiş, okumuş olduğum her şeye ihanet etmişim gibi hissediyorum. Neden ona araştırdığım her şeyi söylemedim ki? Hissettiğim mutluluğu onunla paylaşmalıydım. Korkuyor muyum? Bana ne yapacak? Beni dövemez ya!” Mehmet bu düşünceyle moralini düzeltmek için boş bir çabayla kendi kendine güldü. Kendi kendini yoklamaya devam etti: “Ama onun öğrenmekte olduğum şeyleri kabul etmesini çok istiyorum. Belki ben de Petrus gibi aşağılanmaktan korkuyorum. Çözüm nedir?”
“Araştırmaya başladığımda neyin içine girdiğimi bilmiyordum. Buna yol açacağını bilmiyordum. Bilseydim, onu da benimle birlikte çalışmaya davet ederdim. Ama şimdi bunun için çok geç. Ona bildiğim her şeyi tek bir konuşmada anlatamam. Aylar sürerdi. Elime geçen en büyük fırsatı kaçırdım! Ne yapabilirim?” Mehmet kendisine saatler gibi gelen bir süre camdan dışarı baktı. “Yeni bir başlangıç yapmalıyım. İsa Kutsal Yazılar'da bana yeni bir başlangıç sözü veriyor. O benim günahlarımı affedecek, hatalarımı telafi edecek, böylece ben de yeniden başlayabilirim. O Petrus’u affetti; beni de affedecektir. Bir yanım içeri gidip Aycan’dan özür dilemek istiyor, diğer yanım ise istemiyor. Yaptığı gerçekten çok ayıptı. Bunu hak etmiyorum. Ben iyi bir kocayım. Ailemin geçimini sağladım. Neden o kadar kızgındı? Ben ona ne yaptım?”
Mehmet camdan ayrılarak kitaplığında duran kitaplara baktı. “Bu tamamen basit insan psikolojisi. Belli ki kendini tehdit altında ve saldırıya uğramış gibi hissediyor. Peki gerçekte bana mı, yoksa dünyada uygulandığını gördüğü Hristiyanlığa mı saldırıyor? Herhalde ikincisi. Ben İsa’dan bağışlanma istiyorum; neden onu bağışlamakta tereddüt ediyorum? Bu neden bu kadar zor? İsa bir kimsenin düşmanlarının kendi aile fertleri olacağını söylemedi mi? Gerçeğe direniş gösterileceğini söylemedi mi? Sanırım Aycan’ın tepkisi normal. Bu şeyleri hemen şimdi anlaması mümkün değil. Ona zaman vermeliyim. Ayrıca inancımı onun önünde yaşamalıyım. Farklı olmalıyım.”
Mehmet elleriyle saçını taradı. Hâlâ titriyorlardı. “İçeri girip İsa’nın izleyicisi olduğumu cesaretle ilan etsem ne olurdu? Elçi Pavlus cesurdu. Petrus cesurdu. Diğer öğrenciler cesurdular. Bunu evin çatısına çıkıp ilan mı etmeliyim? Başıma ne gelirdi? Beni öldürebilirler, işte o olur! Bu durum İsa’nın ‘yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi zararsız olun’ dediği gibi bir durum mu? Öte yandan ise, imanımı tehlike potansiyeli taşıyan bir topluluğa açıklamamak bir şey, eşime bile söyleyemez oluşum başka bir şey. Herkese açıktan söylemez, ancak önlerinde İsa’nın yaşadığı gibi yaşamaya çalışırsam O’nu inkâr etmiş olur muyum? Ne de olsa durum Pavlus ile Petrus’un vaaz ettikleri zamandan biraz farklı. O zamanlar Hristiyanlığın kötü bir şöhreti yoktu. Birlikte anılan 2000 yıllık katliamlar ve siyaset yoktu. Kafam karıştı. Ne yapacağımı bilmiyorum. Dışarıdan yardıma ihtiyacım var. Kutsal Ruh’a ihtiyacım var.” Birden Mehmet'in sinirli heyecanı yok oldu Mehmet’ten ayrıldı ve kendini sanki 10 kilometre koşmuş gibi hissetti. Bacaklarında hiç güç kalmamıştı.
Mehmet dua etmek üzere diz çöktü. “Allahım, tam olarak ne yapmam gerektiğini bilmiyorum. Kendimi çok kötü hissediyorum. Ancak yine de Kutsal Kitap’ın doğru ve İsa’nın dünyanın Kurtarıcısı olduğuna inanıyorum. Fakat yardıma ihtiyacım var. Bana Kutsal Ruh’u ver. Ne yapacağımı söyle! İsa’nın adıyla diliyorum, Amin.” Aniden Mehmet’in üzerine güçlü bir his geldi. Dizlerinin üzerinden yavaşça doğrularak, Aycan’a çıkıştığı için özür dilemek üzere yandaki odaya gitti.
İsa, kendisinin Mesih olduğunu inkâr eden kişiyi, kendisinin de Baba’nın önünde inkâr edeceğini söyledi.[6] Bu ciddi bir düşünce. O ayrıca yılanlar gibi akıllı ve güvercinler gibi zararsız olmak gerektiğini söyledi.[7] Müjdelerde bazı kişilerin başlangıçta Mesih’i açıkça tanımaktan çekindikleri, fakat daha sonra İsa’nın açık izleyicileri olduğu durumları gördük.
S11. Bir kimse Mehmet’e Hristiyan olup olmadığını sorsaydı ne demeliydi? Neden?
- (a) Hayır, Hristiyan değilim. (Mesih’i inkâr ediyorum.)
- (b) Hayır, Hristiyan değilim. (Sizin bildiğiniz anlamda “Hristiyan” sözcüğü beni tanımlamıyor.)
- (c) Hayır, Hristiyan değilim, çünkü “Hristiyan” sözcüğü artık başlangıçta ifade ettiğinden farklı bir anlama sahip. Ben İsa’nın izleyicisiyim.
- (d) Evet, ben Hristiyanım.
- (e) Ben İsa’nın izleyicisiyim.
- (f) Mesihçiyim.
- (g) Diğer.
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
İlave okuma:
Yeni Ahit'in çeşitli kitapçıklarının Giriş kısımlarını okuyun. Kitapçıkları kimin yazdığına, ne zaman ve neden yazdıklarına dikkat edin.
[1] Bkz. Matta 5:39.
[2] Bkz. Yuhanna 18:36.
[3] Bkz. Elçilerin İşleri 4:31.
[4] bir gün = bir yıl; Hezekiel 4:6.
[5] Bkz. Matta 21:43.
[6] Bakınız Matta 10:33.
[7] Bakınız Matta 10:16.