|
28. Ders: Son Günlerdeki Peygamberlik
Armağan
Nuh tufandan önce benzersiz ve kritik bir rol oynuyordu. O, insanları çok yakında dünya üzerine gelecek olan felaketlere karşı uyaran bir peygamberdi, ayrıca gelmekte olan tufandan gerçek anlamda bir kurtuluş sağlayan bir güvenlik gemisi inşa etti. Peki ya dünyanın sonundaki felaketlerden önce gelecek son günlerde ne olacak? Allah insanları uyarmak ve hazırlamak için başka peygamberler gönderecek mi? Bu dersimizde Kutsal Kitap’ın peygamberler hakkında, bilhassa çağımızdaki peygamberler hakkında ne söylediğini araştıracağız.
S1. Kutsal Yazılar’da peygamberlere ve peygamberlik etmeye ilişkin iki önemli talimat veriliyor. Bu iki talimat nedir? Matta 24:24 ile 1. Selanikliler 5:20, 21 ayetlerini karşılaştırın.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma ilkbaharda satmak üzere yeni bir giysi serisi almıştı. Yeni kadın giysilerini tezgahın üzerine sererken heyecanlanıyordu. Dükkanının vitrininde her zaman müşterilerin dikkatini sezon giysilerine çekmek için özel renk düzenlemeleri hazırlıyordu.
Kargo teslimat elemanı bluzları içeren kutuları indirdikten sonra, “Bu son kutu” dedi ve Fatma’nın imzasını istedi.
Fatma adamı düzeltti: “Hayır, o son kutu değil.” Adam etrafına bakındı. Eksik mi getirmişti? Fatma gülümseyerek sözüne devam etti: “Bu son kutu – yaza kadar! Birkaç ay sonra tekrar görüşürüz.”
Fatma bluzları kutulardan çıkardı. Parlak maviler, canlı turuncular ve fıstık yeşilleri; ilkbahar sezonu için harika bir renk düzeniydi. Fatma’nın yardımcısı Gülsün içeri girdi ve Fatma’nın seçtiği güzel elbiseleri gördü.
“Fatma, kadın modası konusunda bir dâhisin. Her sezon neyin satacağını ve müşterilerini neyin tatmin edeceğini tam olarak bilirsin.”
“Nazik sözlerine teşekkürler. Sanırım Allah’tan sahip olduğum doğal bir yetenek. Her nasılsa renkler ve şekiller görüyorum ve insanların nasıl karşılık vereceklerini biliyorum.”
Sabahın geri kalanında Gülsün ile Fatma birlikte çalışarak dükkanı yeni ürünleri cazip bir tarzda sunacak şekilde yeniden düzenledi. Çalışırken farklı konularda konuşmaya başladılar. Neredeyse bir saat sonra konu dine doğru kaydı ve sonunda Gülsün eski dostu ve işverenine meraklı bir soru yöneltti.
“Fatma, sence Mehdi zamanımızda yaşıyor olabilir mi?”
Fatma’nın konu hakkında bazı fikirleri vardı, ancak yanıtını vermek için bekledi: “Neden soruyorsun? Sence öyle mi?”
Gülsün, “İşte, bir komşum o inanışa sahip bir topluluğa mensup.”
Fatma gülümsedi: “Gülsün, biliyorsun ki ben artık bir Türk Hristiyan’ım. Konuyla ilgili benim düşüncelerimi duymak ister misin?”
Gülsün patronunun daha önce kendisini Hristiyan olarak adlandırdığını hiç duymamıştı. Ancak Fatma’ya büyük hayranlık duyuyordu. Son iki yıldır Fatma’nın kendi küçük Kutsal Kitap çalışma grubundan ruhsal bilgileri işyerine getirmesi o kadar sık oluyordu ki, Gülsün Fatma’nın öğrendiklerini anlatmasını gerçekten sevmeye ve bunlara güven duymaya başlamıştı.
“Yani, Fatma, doğrusunu istersen yalnızca bir konudan daha fazlası hakkında bilgi sahibi olan tek tanıdığım sensin, ruhsal konularda kutsal kitapları okuduğun ve incelediğin için epey bilgili bir konumdasın.”
Fatma elindeki kutuyu arka odaya taşırken, “Teşekkür ederim!” dedi, “Beni böyle övmeye devam edersen zam almayı amaçladığını sanacağım!” Arka odadan elinde çay için iki bardakla geri geldi. “Bir ara verelim, bu arada ben de sorunu yanıtlayayım.” İkisi birlikte oturdu ve Fatma sözlerine başladı: “Kutsal Kitap bize gelecekle ilgili pek çok şey söyler. Hatta bazı ulusların ve yönetimlerin yükselişleriyle düşüşlerini kesin olarak bildirmiştir. Zamanın sonuna ilişkin söyleyeceği çok şey vardır. Gelecek olan Mehdi’ye dair ise, seni hayal kırıklığına uğratmayı hiç istemem ama, Kutsal Kitap’ın son günlere ilişkin denklemine böyle bir varlık hiçbir şekilde uymuyor.”
Gülsün düşündü: “İsa’nın dönüşünden önce bir Mehdi’nin gelmesi gerektiğini söylemiyor mu?”
“Allah’ın Ruhu’nu bollukla dökeceğini ve son günlerde peygamberlerin çoğalacağını gerçekten söylüyor. Ayrıca bir Mesih karşıtının ortaya çıkacağına ve sahte peygamberler geleceğine dair de uyarıyor.”
“Peygamberler mi?!” Gülsün modern zamanlarda bir peygamber olabileceği fikrine hazırlıksız yakalanmıştı.
“Evet, hem genç erkeklerin hem de genç kadınların peygamberlikte bulunacaklarını söylüyor.”
Gülsün bir dakika derin düşündü ve sonra şöyle dedi: “Öyleyse, hem gerçek hem de sahte peygamberler varsa, bunları nasıl birbirinden ayırabilirsin?”
“Gerçekten öğrenmek istiyorsan, sana göstereyim. Kutsal Kitap bir peygamberin gerçek mi sahte mi olduğunu anlamak için çeşitli açık ölçütler ortaya koyar. Fakat ben sana bir kere söyledikten sonra “peygamberler”i sınamak senin sorumluluğunda. Başka bir deyişle, peygamberlik ilanında bulunan herhangi bir kişi, ne kadar sevilirse sevilsin, Kutsal Yazılar’ın kriterlerini yerine getirmiyorsa yanıltıcı bir ışık olarak bir kenara konulmalıdır.”
S2. Kutsal Kitap yeryüzünün son günlerinde gerçek peygamberler olacağını öğretiyor mu? Elçilerin İşleri 2:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S3. İsa “peygamberlik” armağanını, diğer dört armağanla birlikte, kendi kilisesinde tesis etti. Bunlar nelerdir? Efesliler 4:7–11 ayetlerini okuyun. Allah neden bu armağanları kiliseye verdi? (12. ayete bakın).
Y. __________________________________________________
Vaaz etme ve öğretme armağanlarının dünyanın sonuna dek devam edeceği gibi, ilginç bir şekilde peygamberlik armağanının da Mesih’in gelişinde her şeyin tamamlanarak yerine geleceği zamana dek var olacağı önceden bildirilmiş. Efesliler 4:13 ayetinde bu armağanların mükemmellik zamanı gelinceye dek etkin kalacakları bildiriliyor.
S4. Kutsal Kitap zamanlarında peygamberlik armağanı yalnızca erkeklere mi veriliyordu? Elçilerin İşleri 21:8, 9 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Hayır! Peygamberlik armağanına sahip erkeklerin yanı sıra, Allah bu armağanı en az sekiz kadına da verdi: Anna (Luka 2:36–38); Miryam (Mısır’dan Çıkış 15:20); Debora (Hakimler 4:4); Hulda (2. Krallar 22:14) ve Filipus’un dört kızı.
S5. Peygamberin işi nedir? 2. Petrus 1:21 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Peygamber, Allah’ın güncel bir gerçeği, uyarıyı veya bilgiyi insanlara iletmesi için seçtiği ruhsal yönü kuvvetli bir erkek veya kadındır.
S6. Peygamberler mükemmel midir, yoksa onlar da bizim gibi günaha yatkın mıdırlar? Romalılar 5:17; Yaratılış 9:20, 21; 1. Yuhanna 1:8 ve Yakup 5:17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Evet, Adem günah işledi, Nuh da öyle. İbrahim’in bir gerçeğin yarısını söyleyerek günah işlediği kayıtlıdır (Yaratılış 20:9). Harun ve Musa günah işledi (Sayılar 20:12, 24), Davut peygamber zina ederek, oğlu Süleyman ise putlara taparak günah işlediler. Aslında, Kutsal Kitap “herkesin günah işledi”ğini kaydediyor (Romalılar 3:23). Buna rağmen, Allah, istekli ve itaatkâr bir kalbi Ruhu için verimli bir toprak olarak bulur ve daha fazla ışık almaya açık olan sıradan erkekleri ve kadınları kullanır. Tüm peygamberlerin hepimiz gibi günahkâr insanlar olduğu gerçeği, İsa’yı bu kadar benzersiz yapan nedenlerden biridir. O’nun hiçbir günahı yoktu. 1. Petrus 2:22 ayetinde İsa hakkında şunlar söyleniyor: “O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı.” Bundan ötürü O “peygamberden de üstündür” (Matta 11:9). O Mesih’tir, Kutarıcımız’dır. İsa hakkında O’nun Peygamber, Rahip ve Kral olduğu söylenmiştir. (Elçilerin İşleri 2:22; İbraniler 4:14; Vahiy 19:10, 16 ve Filipililer 2:10.)
Peygamberler günahsız olmasalar da, onları bilhassa Allah’la yakın ilişki içinde bir hayat sürmeye can atan kişiler olarak görürüz. Peygamberler özel bir çağrı aldıklarından diğerlerinden farklıdır. Bu çağrıya “ruhsal bir armağan” olan peygamberlik de dahildir. Bu armağan Ruh’un uygun gördüğü şekilde, farklı peygamberlerde farklı şekillerde ve değişken güçlerde ortaya çıkar. Diğer erkeklerin ve kadınların da önceki bir dersimizde işlediğimiz gibi, daha düşük veya daha yüksek derecelerde farklı armağanları vardır.
S7. Peygamberleri neden sınamalıyız? 1. Yuhanna 4:1 ve 1. Selanikliler 5:20, 21 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa, öğrencilerini ‘pek çok sahte peygamber çıkacağına’ dair uyardı (Matta 24:24).
Kutsal Kitap pek çok çeşitli peygamber “kriterleri” vermektedir. Bu basit ilkeleri kullanarak bir kişinin sözlerine peygamber olarak güvenip güvenemeyeceğimizi anlayabiliriz. Gerçek bir peygamber bu “kriterlerin” hepsini yerine getirmelidir!
S8. Bir peygamberin gerçek ya da sahte olduğunu anlayabilmemizin ilk yolu nedir? Yeşaya 8:20 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Not: Gerçek bir peygamberin sözleri Allah’ın yasasıyla ve Allah’ın tüm önceki peygamberlerinin tanıklığıyla uyum içinde olacaktır. Peygamber olduğunu ileri süren kişi diğer tüm kıstasları yerine getirebilir, fakat talimatları Kutsal Kitap’a ve tanıklıklara aykırı ise sahte peygamber olduğu ortaya çıkar.
S9. Peygamberin ikinci kıstası nedir? Matta 7:15–20 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa, “meyveler” sözcüğünü peygamberin hayatı ve işinin “sonuçları” veya “ürünleri” anlamında kullanıyor. İsa dışındaki hiçbir peygamber mükemmel olmasa da, peygamberin hayatında Allah’ın sözündeki öğretilere uygunluk görürüz. Peygamberin hayatına ve izleyicilerine bakıp şu soruyu sormalıyız: “Sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat ve özdenetim var mı?” Gerçek bir peygamberin öğretisi daha önceki tüm vahiylerle uyumlu olacaktır.
S10. Peygamberin üçüncü kıstası nedir? Yasanın Tekrarı 13:1–4 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir kimsenin sırf mucizeler gösterebiliyor veya geleceği önceden bildiriyor olması gerçek peygamber olduğu anlamına gelmez. Sahte bir peygamber dahi zaman zaman geleceği bildirmede isabetli olabilir, zira Şeytan ona gerçekleştireceği bazı olayları göstermiştir. Esrarlı bilmecelerinin yalnızca tahminî %7’si gerçekleşmiş olmasına rağmen ünlü olan Nostradamus buna iyi bir örnektir. O bu tahminler nedeniyle ünlü oldu, ancak Allah bu tür peygamberlerden uzak durmamızı söylüyor. Sahte peygamberdirler. Bu ayetlerde bildirilen kıstas nedir? Sizi Allah’ın emirlerinden birini çiğnemeye yöneltiyorlarsa, sahte peygamberdirler demektir.
S11. Peygamberin dördüncü kıstası nedir? Yasanın Tekrarı 18:21–22 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Vaftizci Yahya gibi bazı peygamberlerin görevi insanları tövbeye çağırmak olsa da, diğer peygamberler Allah’ın kendilerine bildirdiği gelecek olayları görebilmek ve açıklayabilmek gibi benzersiz bir yeteneğe sahiptiler. İkincisinin örnekleri Yusuf ve Daniel’dir. Bir peygamber gelecekteki olaylara ilişkin görümler görmüşse, gerçek peygamberlik “kıstasını” yerine getirebilmek için geleceğe ilişkin peygamberlik sözlerinin %100 doğru olması gerekir. Kısmen bile olsa yanlış çıktıklarında onun “sahte peygamber” olduğunu anlayabilirsiniz.
S12. Peygamberlik sözü olduğu söylenen her şey ya Şeytan’dan ya da Allah’tan mı kaynaklanır? Yeremya 23:16 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan sahte peygamberlik sözleri telkin edebilir, ancak sahte peygamber peygamberlik sözlerini kendi zihninden de verebilir. Bir peygamber peygamberlik sözlerini kendi ihtiyaçlarına karşılık verecek veya kendisini ortamında uygun bir konuma getirecek şekilde değiştirdiğinde gösterilebilir. Gerçek bir peygamber kendisine fiziksel veya mali zarar getirse, hatta şehit olmasına neden olsa bile Allah’ın sözlerini peygamberlik eder.
S13. Peygamberin beşinci kıstası nedir? 1. Yuhanna 4:2–3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Gerçek bir peygamber İsa’nın bu dünyaya gelerek insan bedeni içinde yaşamasından önce var olduğunu ikrar eder. Mesih, ilahî olanla insani olanın birleşimidir (Yuhanna 1:1–3, 14; 1. Korintliler 12:3). Bunu inkâr eden kişi Allah’tan değildir.
S14. Allah gerçek peygamberlerle pek çok farklı yoldan konuşur. Bu yollar nelerdir? Çölde Sayım 12:6–8 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazılar’da gerçek bir peygamberin görüm görürken yaşadığı fiziksel belirtilerin bazılarını görüyoruz. Başlangıçta fiziksel güçlerini kaybedebilirler (Daniel 10:8), nefesleri kesilebilir (Daniel 10:17), doğaüstü güç alabilirler (Daniel 10:18, 19), etraflarındaki dünyevi ortamdan haberdar olmayabilirler (Daniel 10:5–8; 2. Korintliler 12:2–4) ve görüm sırasında gözleri açık olabilir (Çölde Sayım 24:4).
Çölde Sayım 11:11–17, 25–29 ayetlerinde Musa’nın zamanında en az 70 kişinin peygamberlik ettiğini görüyoruz, ancak bunlardan hiçbiri Musa’nın işini yapmadı ve oynadığı önemli rolü oynamadı. Anlaşılan, bir peygamberin etkisi Allah’ın ona özel çağrısına ve vermiş olduğu armağanlara göre değişebilir. Yoel peygamber son günlerde peygamberlerin ortaya çıkacağını[1] söylediği için, “Zamanımızda kayda değer herhangi bir peygamber ortaya çıkmış mıdır?” diye sorabiliriz. Önceki dersimizde “İsa’ya tanıklığın” bakiye kilisenin tanımlayıcı işaretlerinden biri olduğunu görmüştük (Vahiy 12:17). Ayrıca, “İsa’ya tanıklığın peygamberlik ruhu” olduğunu gördük. Fakat bu öngörünün yerine gelişini ele almadık. Kutsal Kitap’a göre “peygamberlik ruhu” Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nde bulunmakta mıdır?
Pek çok kişi 19. yüzyılda yaşamış alçakgönüllü bir kadın olan Ellen G. White’ın yazılarının bilhassa üstün nitelikli olduğunu fark etmiştir. Onun yazılarını büyük bir dikkatle Kutsal Yazılar’la kıyaslamış ve onun Allah’ın gerçek bir habercisi olduğu sonucuna varmışlardır. Sonuncusu o mu olacaktır? Kutsal Yazılar’a göre, son zamanda peygamberlik armağanı bol olacaktır. Ne var ki, o “önemli” bir haberci gibi gözüküyor. Öyleyse bu dersin geri kalanında Ellen G. White’ın hayatına ve yazılarına odaklanalım. Muhtemeldir ki, siz de onun yazılarını bu son günlerde rotanızı belirlemekte ve sizi Allah’ın kalbine yaklaştırmakta bilhassa faydalı bulacaksınız.
Ellen G. White, yazılarının da gösterdiği gibi, muazzam ruhsal sezgiye sahip bir kadındı. Ellen G. White ilk görümünü 1844 yılında 17 yaşındayken, Daniel 8:14 ayetindeki 2300 yıla ilişkin peygamberlik sözünün gerçekleştiği zamanda gördü.
Yazılarında ebeveynlere tavsiyelerden sağlıkla ilgili ileri düzeyde konulara kadar geniş bir yelpazede konular işleniyordu. Hristiyan hayat tarzı hakkında pek çok yazı, eğitim üzerine bir kitabı ve son günlerdeki olaylara dair anahtar niteliğinde bilgileri de kaleme aldı. Okulların ve sağlık merkezlerinin açılmasını teşvik etti. Hayatı boyunca 5.000’in üzerinde süreli yayın makalesi ve 40 kitap yazdı. Kendisi edebiyat tarihinde yazıları en çok tercüme edilen Amerikalı kurgusal olmayan yazardır.
1915 yılında 87 yaşında ölümüne dek Allah’ın bu habercisi işini yaptı ve hakikatin ürünlerini verdi. Hayatı boyunca Kutsal Yazı’yı yüceltmeyi ve insanları Mesih’le daha yakın bir ilişkiye yönlendirmeyi başlıca hedefi saydı. Hayatı ve yazıları kiliseyi inşa etti, müjdeleme hizmetini güçlendirdi, Mesih’i yüceltti ve “kutsalların kutsallıkta tamamlanması”na öncülük etti.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Grup akşamleyin Fatma’nın evinde heyecanla bir araya geldi. Her biri iki ay süren bir ev ödevi almaya gönüllü olmuştu. Ellen White’ı değerlendirmenin en iyi yolunun onun yazılarından geniş örnekleri kendilerinin okuması olduğuna karar vermişlerdi. Ellerinde onun üç kitabı vardı ancak herkese yetecek nüshaları yoktu, bu nedenle kitapları değişerek ve paylaşarak okumalıydılar. Kitaplardan birinin adı “Atalar ve Peygamberler,” bir diğeri “Cağların Arzusu,” üçüncüsü ise “Büyük Mücadele’ydi.”
Fatma söze girdi: “Hepinize ‘ödevinizi’ yaptığınız için teşekkür ederim. Ayrıca elinizdeki kitapları nezaketle paylaşmanızı da takdir ediyorum. Sevim’i ziyaret ettiğimde bunu düşünseydim, daha fazla nüsha isterdim. Herkes kendisine verilen kitabın en azından yarısını okumayı başardı mı?”
Herkes başıyla onayladı. Mert, “Herkesin kitabın ilk yarısını okuyacağını, hiç kimsenin ikinci yarıya geçmeyeceğini düşündüm, bu nedenle ortadan başlayarak sona kadar okudum” dedi.
Mehmet onaylayarak, “Bravo, güzel düşünmüşsün” dedi.
Mert, “Ayrıca, Ellen White’ı deneme açısından, ‘sahte’ şeyler olacaksa bunların muhtemelen kitabın başı yerine sonunda, sonuçların toparlandığı yerde olacaklarını düşündüm.”
Filiz onayladı: “Akıllıca! Öyleyse ne sonuç çıkardın?”
Mert yanıtladı: “ “Büyük Mücadele”nin ikinci yarısını okudum. Gerçekten inanılmazdı. Nüshayı Mehmet Ağabey’le paylaştık. Açıkçası aklımı başımdan aldı. Buna bayıldım. Ya sen, Yusuf?”
“Ben “Atalar ve Peygamberler”i okudum. Esasen Yaratılış ve Mısır’dan Çıkış kitapçıklarındaki öykülerin daha ayrıntılı tekrarları. Ellen White Kutsal Kitap’taki olayları açıklıyor ve her öykünün temel ilkesini daha büyük hayat ilkelerine uyarlamaya yardımcı oluyor.”
Fatma’nın annesi, Türkan, sordu: “Sınavı geçti mi?”
“Kesinlikle Kutsal Kitap’la uyumluydu ve düşüncelerimi İsa’yı daha derinden takdir etmeye yönlendirdi. Orada geleceğe yönelik herhangi bir tahmin görmedim, bu yüzden o bakımdan değerlendiremem.”
Mehmet boğazını temizleyerek şöyle dedi: “Bir ay önce bu Ellen White’ı sınamaya karar verdiğimizde ortaya ne çıkacağından şüpheliydim. En büyük endişem Kutsal Yazı’dan kesin bir şekilde uzaklaşacağımızdı. Ancak tam tersinin geçerli olduğunu gördüm. Kendimi tekrar tekrar Kutsal Kitap’ın derinliklerinde buldum ve Kutsal Kitap’ı daha iyi anlayıp takdir ettiğimi gördüm.”
Türkan, “Bunlar benim de düşüncelerim” dedi, “ “Çağların Arzusu”nu yaklaşık dörtte üçünü okudum. Çok şey öğrendim, keşke bunu yıllar önce okusaydım.”
Fatma onayladı: “Annemle birlikte okuduk. Çoğunlukla ona yüksek sesle okuyordum. Birinci bölümden sonra kitabı kimin yazdığını unuttum ve yalnızca İsa’yı düşünmeye başladım. İsa’nın öğretisini ve hizmetini çok açık bir hale getirecek şekilde yazmış. Mehmet, bu ödev aracılığıyla kendimi tıpkı senin gibi Kutsal Yazı’ya daha bağlı hissediyorum. Daha önce görmezden geldiğim şeylere karşı gözümü açtı.”
Ekrem birden ve sertçe, “Doğrusu” dedi, “bir kadının peygamberlik rolü üstlenebileceğini kabul etmeye hazır değilim. İyi bir yazarla peygamber arasında büyük fark var. Peygamber çok daha esaslı bir şey. Bence İnternette bu konuyla ilgili neler dendiğini görmeliyiz. Muhtemelen pek çok olumsuz görüş vardır, bırakalım bize uzmanlar söylesin.”
Mehmet, “Bak” dedi, “Kutsal Kitap ‘peygamberleri sınayın’ diyor. ‘Başkalarının sınamalarını oku ve görüşlerini onların bulguları üzerine kur’ demiyor. İnternet pek çok şey için harika, ancak dinsel konularda araştırma yaparken İnternette pek çok önyargılı görüşün olduğunu gördüm. Yani, hem iyi insanların hem kötü insanların, delilerin, gücenmiş ve kızgın kişilerin siteleri var, bazıları tarihi ve fikirleri kendi önyargılarına uygun olması için çarpıtıyorlar. Bence Kutsal Kitap’ın bizden istediği, ruhsal konuları Kutsal Yazılar’ın ruhsal süzgecinden geçirmemiz.”
Fatma, “Fikirlerin için teşekkür ederim, Mehmet. Ekrem, sen okuduklarında ne buldun?”
Ekrem'in yüzü kızardı. Burnunu ovuşturarak, “Açıkçası” dedi, “hiçbir şey okuyamayacak kadar meşguldüm. Bu günlerde bir peygamber olsaydı, şimdiye kadar muhakkak adını duyardım ve hakkında konuşan milyonlarca kişi olurdu.”
Karısı biraz endişeli bir tavırla ekledi: “Ekrem’le bu konuyu konuştuk ve peygamber değerlendirme konusunda biraz rahatsız olduk. Neyin doğru olduğunu kesin olarak nasıl bilebiliriz?”
Fatma yavaşça Kutsal Kitap’ına vurdu: “Sanırım hepimiz Kutsal Yazılar’ı birlikte okuduk. Uygulamamız gereken açık kıstaslar var.”
Afife konuşmaya girdi: “Ekrem’in hangi noktadan yola çıktığını anlıyorum. Başlangıçta şöyle düşünüyordum: ‘Hayır, nispeten yakın zamanda yaşamış birinin peygamber olması fikrine alışamam, hele ki yabancı, hem de kadın.’ Bu yüzden “Atalar ve Peygamberler” kitabını okumaya tereddütle başladım. Ne var ki…” kitabı eline alırken durakladı ve ilk sayfasını açarak şöyle dedi: “Bu ilk paragraflar gerçekten kalbime hitap etti:
“Allah sevgidir.” O’nun tabiatı, O’nun yasası sevgidir. Her zaman öyle idi; her zaman öyle olacaktır. “Yüksek ve yükselmiş, ebediyette sakin,” “yolları ebedî” olan Kişi değişmez. O’nda “değişiklik ya da döneklik gölgesi” yoktur.
Yaratıcı gücün her tezahürü, sınırsız sevginin bir ifadesidir. Allah’ın egemenliği tüm yaratılmış varlıklara bereketin doluluğunu vermeyi ihtiva eder. Mezmurcu şöyle diyor:
“Kolun güçlüdür, Elin kudretli, sağ elin yüce. Tahtın adalet ve doğruluk üzerine kurulu, Sevgi ve sadakat önünsıra gider. Ne mutlu sevinç çığlıkları atmasını bilen halka, ya RAB! Yüzünün ışığında yürürler. Gün boyu senin adınla sevinir, Doğruluğunla yücelirler. Çünkü sen onların gücü ve yüceliğisin, Lütfun sayesinde gücümüz artar. Kalkanımız RAB’be, Kralımız İsrail’in Kutsalı’na aittir.” (Mezmur 89:13–18)
İyilik ile kötülük arasındaki büyük çatışmanın tarihçesi, gökte ilk başladığı zamandan isyanın son kez bastırılmasına ve günahın tamamen silinmesine kadar, aynı zamanda Allah’ın değişmez sevgisinin bir kanıtıdır.
Mehmet’in gözleri hayretle büyüdü. “Bu hayret verici bir şey, çünkü benim kitabım “Büyük Mücadele” tam olarak bu sözlerle sona eriyor: Allah sevgidir.” Sayfaları karıştırarak şöyle dedi: “Mesih’in gelişi, kötülerin ateşle yok edilişi ve yeryüzünün yenilenişiyle ilgili muhteşem bölümden sonra, bu son paragraf var.” Emekli öğretmen kitabı herkesin son sayfa olduğunu görebileceği şekilde açtı ve yüksek sesle okudu:
Büyük mücadele sona erer. Artık günahtan da, günahkârlardan da eser yoktur. Tüm evren temizlenmiştir. Engin yaratılışın tümünde uyum ve hoşnutluk tek bir nabız gibi atar. Her şeyi yaratan Kişi’den, engin uzayın derinlikleri boyunca, yaşam, ışık ve hoşnutluk akmaktadır. En küçük atomdan en büyük dünyaya kadar, canlı ya da cansız her şey, gölgelenemeyen bir güzellik ve mükemmel sevinç içinde, Allah’ın sevgi olduğunu ilan etmektedir.
Başka şeyler de konuşuldu ve herkes evine biraz daha zengin ve daha bilge olarak döndü. Fakat Ekrem ve Filiz biraz tuhaf bir şekilde kendilerini grubun geri kalanındaki şevkli heyecandan uzak hissediyorlardı.
Ellen White ilk görümünü gördüğünde 17 yaşında bekar bir kızdı. Hayatı boyunca iki binden fazla görüm ve rüya gördü. Kutsal Kitap peygamberlerinde olduğu gibi, Ellen White’ın görümlerine de bazı doğaüstü fiziksel fenomenler eşlik etti. Daniel peygamber gibi, görüm sırasında nefes almadı ve çoğunlukla başlangıçta fiziksel gücünü kaybetti (Daniel 10:8, 17). Bazı görümleri dört saat kadar sürdü, fakat bu süre boyunca hiç nefes almadı. Görüm esnasında onu inceleyen doktorlar bu gerçeğe tanıklık ettiler.
Diğer zamanlarda da ona doğaüstü güç verildi (Daniel 10:18, 19). Ellen yalnızca 43 kilo olmasına rağmen, tanıklar görüm sırasında onun sekiz kiloluk bir aile Kutsal Kitap’ını 30 dakika süreyle uzanmış elinde tuttuğunu gördüler. Bunlar ve diğer fiziksel fenomenler bir peygamberin deneyiminde doğaüstü unsurlar olduğunu gösteriyor. Ne var ki, bunlar bize peygamberin Allah’tan mı, yoksa Şeytan’dan mı olduğunu bildirmiyor. Hristiyanlar peygamberlik armağanı iddiasıyla karşılaştıklarında, iddianın gerçek olup olmadığını Kutsal Kitap ile kontrol etmeliler:
Dört Kutsal Kitap Kıstasının Uygulanması
Ellen White’ın hayatının ve hizmetinin gerçek bir peygamberi gösteren dört Kutsal Kitap kıstasına uygun olup olmadığını birlikte görelim.
1. Kıstas: Kutsal Yazılar’la Uyum
Ellen White’ın herhangi bir kitabını okuduğunuzda, sizi sürekli olarak Kutsal Kitap’a yönlendirdiğini ve Kutsal Yazı’yla tam bir uyum içinde olduğunu görürsünüz. Ancak o yazılarını Kutsal Yazılar’a ek olarak görmedi. Bunların amacı, Allah’ın halkının dikkatini Kutsal Kitap’a çekmek ve onları tek hakikat kaynağı olarak Kutsal Kitap’a geri getirmekti. Ellen White’ın Kutsal Kitap’ın tek iman kuralı olduğunu nasıl vurgulayarak duyurduğuna bakın: “Günümüzde [Protestanların] öğretilerinden ve temel ilkelerinden büyük bir sapma yaşanmaktadır, bu nedenle Protestanlığın önemli ilkesine –iman ve vazife kuralı olarak yalnızca ve yalnızca Kutsal Kitap’a– dönüşe ihtiyaç vardır” (Büyük Mücadele, 11. bölüm).
Ellen White’ın yazıları bizi daha büyük olan ışığa, yani Kutsal Kitap’a yönlendiren küçük ışık olarak tanımlanabilir. Kutsal Yazılar’ın ilhamlı bir şerhi görevini görürler, ancak Kutsal Kitap halen mutlak yetkilidir.
2. Kıstas: Tanrı Yolunda Bir Hayat
Dünyevi basın Ellen White 1915 yılında öldüğü zaman onun için şunları söyledi: “Bayan White’ın hayatı herkes tarafından örnek alınmaya değer. Mesih’in alçakgönüllü ve adanmış bir öğrencisiydi, her zaman iyilik yaptı. … İnsanlığın yüceltilmesi ve iyileştirilmesi için özverili çalışmaya adanmış asil kadınları takdir eden herkes tarafından şeref ve saygı gördü. Ölümü, dinsel düşüncenin diğer bir önemli önderinin, neredeyse doksan yıllık hayatı iyi işlerle, güzel sözlerle ve tüm insanlık için samimi dualarla dolup taşan bir önderin görevinin kapanışını göstermektedir” (Star, St. Helena, California, 23 Temmuz, 1915).
3. Kıstas: On Emir’e Uyum
Yazılarındaki tahminî 25 milyon sözcüğü araştırabilirsiniz, her zaman On Emir’in tutulmasını desteklediğini göreceksiniz; buna Allah’ın halkının son günlerdeki ayırt edici özelliği olan dördüncü emir de dahil.
4. Kıstas: Kesin Peygamberlik Sözleri
Ellen White doktorların sigara içmenin akciğer sağlığına iyi geldiğini savundukları bir zamanda yaşadı. Çeşitli tıbbi görüşler mevcuttu, ancak gerçek bilimsel bir kanıt yoktu. Beslenme bilinmeyen bir bilim dalıydı. Yine de, Ellen White bu ortamda sağlık ve beslenme alanında ciltlerce yazı yazdı. Cornell Üniversitesi’nde beslenme profesörlüğü yapmış olan Dr. Clive McCay, Ellen White’ın beslenme alanındaki yazılarının doğruluğunu onayladı: “Bayan White’ın çalışmaları modern tıbbi beslenme disiplininin ortaya çıkışından çok önce yazılmış olmalarına rağmen, bugün halen daha iyi bir genel rehber mevcut değildir” (Clive M. McCay, alıntı yapılan yer: Review and Herald, 26 Şubat 1969).
Ellen White geleceğe ilişkin sonradan gerçekleşen öngörülerde bulundu mu? Evet, bulundu. 1902 yılında şunları yazdı: “San Francisco gibi büyük şehirlerde kapsamlı çadır toplantıları düzenlenmelidir; zira bu kentler çok geçmeden Allah’ın yargısına uğrayacaklar. San Francisco ve Oakland, Sodom ve Gomora’ya dönüşüyor, bu yüzden Rab onları gazabıyla ziyaret edecek” (Elyazması 114, 1902).
Pek çok Adventist uyarıya kulak verdi ve bu kentlerden ayrıldı. 18 Nisan 1906’da San Francisco bir depremle ve ardından çıkan yangınlarla büyük ölçüde harap oldu. Oakland ve diğer kentler de etkilendi.
Ellen White 1908 yılında şöyle yazdı: “Şeytan’ın hedefi erkekleri ve kadınları kentlere çekmek; ve amacını gerçekleştirmek için her tür tuhaflık ve eğlenceyi, her tür heyecanı icat etmektedir. Günümüzde yeryüzündeki kentler ise gitgide büyük tufandan önceki kentlere benzemektedirler” (Seçme Mesajlar [Selected Messages], kitap 2, s. 355).
Ellen White’ın bunları yazdığı 1908 yılında dünyada yalnızca on kentin nüfusu bir milyonun üzerindeydi. 1962 yılında 60’ın üzerinde kent böyleydi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu İnternet sitesine göre: “Dünya tarihteki en büyük kentleşme dalgasını yaşıyor. 2008 yılında, tarihte ilk kez, dünya nüfusunun yarısından fazlası kasabalarda ve kentlerde yaşıyor olacak. 2030 yılına kadar bu sayı yaklaşık 5 milyara kadar artacak, kentleşme Afrika ve Asya’da yoğun olacak. Mega kentler kamuoyunun dikkatini daha çok çekse de, yeni gelişmelerin çoğu değişimin şiddetine karşılık verecek kaynakları daha az olan daha küçük kasabalar ve kentlerde meydana gelecek.”[2]
1911 yılında, Ellen White, Büyük Mücadele adlı kitabında şunları yazdı: “Şeytan, iki büyük yanılgı olan ruhun ölümsüzlüğü ve pazar gününün kutsallığı öğretileri aracılığıyla insanları hilelerinin etkisi altına alacaktır. Bunlardan birincisi ruhçuluğun temellerini atarken, ikincisi Roma’yla duygudaşlık bağı meydana getirir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Protestanlar ellerini körfezin üzerinden uzatarak ruhçulukla el sıkışmada başta geleceklerdir; sonsuz derinliklerin ötesine uzanarak Roma’nın gücüyle el sıkışacaklardır, böylece bu ülke, bu üçlü ittifakın etkisi altında, Roma’nın adımlarını izleyerek vicdan özgürlüğü haklarını çiğneyecektir” (s. 588).
Vatikan 1929 yılına dek kurulmamıştı. 1911’de Protestan kiliselerin ekümenik bir harekete katılarak Roma Katolik Kilisesi’yle bağlarını yenileyeceklerini kim hayal edebilirdi? Ancak tüm bunlar son otuz yılda meydana geldi.
Belirtilebilecek daha pek çok öngörü var, fakat yer kısıtlamasından dolayı yalnızca birini daha vereceğiz. 1901 yılında Ellen White şunları yazdı:
Bir keresinde, New Yok kentinde iken, gece vaktinde göğe doğru kat kat yükselen binalara bakmaya çağrıldım. Bu binaların yangına karşı dayanıklı oldukları garanti edilmişti ve sahipleri ile mimarlarını yüceltmek üzere dikilmişlerdi. Bu binalar gitgide daha yüksek bir şekilde yükseliyor ve onlarda en pahalı malzemeler kullanılıyordu…
Gözlerimin önünden geçen bir sonraki sahne, bir yangın alarmıydı. İnsanlar yangına karşı dayanıklı olduğu söylenen yüksek binalara bakarak şöyle diyorlardı: “Son derece güvenliler.” Fakat bu binalar katrandan yapılmış gibi yanıp tükendiler. İtfaiye araçları yıkımı durdurmak için hiçbir şey yapamıyorlardı. İtfaiyeciler makineleri çalıştıramıyorlardı (Kilise İçin Tanıklıklar [Testimonies for the Church], cilt 9, s. 12, 13).
Ellen White’ın 1901 yılındaki görümü 11 Eylül 2001’de yerine geldi mi? Yoksa Dünya Ticaret Merkezi’nin başına gelenler yalnızca Ellen White’ın öngörülerinin nihai biçimde yerine gelişinin bir ön örneği miydi?
5. Kıstas: İsa Hakkındaki Gerçeği Öğretmek
Ellen White’ın Çağların Arzusu, Mesih’in Örnek Dersleri, Yol, Gerçek ve Yaşam ve Bereket Dağından Düşünceler gibi kitapları bu kıstasın yerine getirilişine tanıklık etmektedir. Bu kitaplarda kendisi hakkında hiçbir şey söylemez, ancak sürekli olarak İsa’nın bu dünyaya gelmeden önce ezelden mevcut olduğuna işaret eder. Çağların Arzusu kitabının 19. sayfasında şunları yazdı:
“‘Adını İmmanuel koyacaklar.’ İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.” “Allah’ın yüceliğinin bilgisinin nuru,” “İsa Mesih’in yüzünde” görüldü. Rab İsa Mesih, ezelden beri Baba ile birdi; O, “Allah’ın sureti,” O’nun büyüklüğünün ve ihtişamının sureti ve “yüceliğinin parıltısı” idi. O’nun dünyamıza geliş amacı bu yüceliği sergilemekti. O, günahtan kararmış olan bu dünyaya Allah’ın sevgisinin ışığını göstermek, ‘bizimle birlikte olan Allah’ olmak için geldi. Bu yüzden O’nun hakkında “adını İmmanuel koyacaklar” önbildirisi verildi.
İsa, aramızda yaşamak için gelerek, hem insanlara hem de meleklere Allah’ı açıklayacaktı. O Allah’ın sözüydü, Allah’ın düşüncesinin duyulabilir haliydi.
Kutsal Kitap son günlerde peygamberlik armağanının bakiye kilisede ortaya çıkacağını öngördü. Kanıtlar, Ellen White’ın Kutsal Kitap’ın belirlediği gerçek peygambere ait tüm özellikleri yerine getirdiğini ortaya koyuyor. Sizi onun bazı kitaplarını edinmeye ve okumaya teşvik etmek isteriz, ve Kutsal Kitap’taki şu uyarıyı yerine getirmeye: “Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin. Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun” (1. Selanikliler 5:20, 21).
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
[1] Bkz. Yoel 2:28, 29.
[2] 7 Nisan 2014 tarihinde bulunduğu sayfa: https://www.unfpa.org/urbanization
Armağan
Nuh tufandan önce benzersiz ve kritik bir rol oynuyordu. O, insanları çok yakında dünya üzerine gelecek olan felaketlere karşı uyaran bir peygamberdi, ayrıca gelmekte olan tufandan gerçek anlamda bir kurtuluş sağlayan bir güvenlik gemisi inşa etti. Peki ya dünyanın sonundaki felaketlerden önce gelecek son günlerde ne olacak? Allah insanları uyarmak ve hazırlamak için başka peygamberler gönderecek mi? Bu dersimizde Kutsal Kitap’ın peygamberler hakkında, bilhassa çağımızdaki peygamberler hakkında ne söylediğini araştıracağız.
S1. Kutsal Yazılar’da peygamberlere ve peygamberlik etmeye ilişkin iki önemli talimat veriliyor. Bu iki talimat nedir? Matta 24:24 ile 1. Selanikliler 5:20, 21 ayetlerini karşılaştırın.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma ilkbaharda satmak üzere yeni bir giysi serisi almıştı. Yeni kadın giysilerini tezgahın üzerine sererken heyecanlanıyordu. Dükkanının vitrininde her zaman müşterilerin dikkatini sezon giysilerine çekmek için özel renk düzenlemeleri hazırlıyordu.
Kargo teslimat elemanı bluzları içeren kutuları indirdikten sonra, “Bu son kutu” dedi ve Fatma’nın imzasını istedi.
Fatma adamı düzeltti: “Hayır, o son kutu değil.” Adam etrafına bakındı. Eksik mi getirmişti? Fatma gülümseyerek sözüne devam etti: “Bu son kutu – yaza kadar! Birkaç ay sonra tekrar görüşürüz.”
Fatma bluzları kutulardan çıkardı. Parlak maviler, canlı turuncular ve fıstık yeşilleri; ilkbahar sezonu için harika bir renk düzeniydi. Fatma’nın yardımcısı Gülsün içeri girdi ve Fatma’nın seçtiği güzel elbiseleri gördü.
“Fatma, kadın modası konusunda bir dâhisin. Her sezon neyin satacağını ve müşterilerini neyin tatmin edeceğini tam olarak bilirsin.”
“Nazik sözlerine teşekkürler. Sanırım Allah’tan sahip olduğum doğal bir yetenek. Her nasılsa renkler ve şekiller görüyorum ve insanların nasıl karşılık vereceklerini biliyorum.”
Sabahın geri kalanında Gülsün ile Fatma birlikte çalışarak dükkanı yeni ürünleri cazip bir tarzda sunacak şekilde yeniden düzenledi. Çalışırken farklı konularda konuşmaya başladılar. Neredeyse bir saat sonra konu dine doğru kaydı ve sonunda Gülsün eski dostu ve işverenine meraklı bir soru yöneltti.
“Fatma, sence Mehdi zamanımızda yaşıyor olabilir mi?”
Fatma’nın konu hakkında bazı fikirleri vardı, ancak yanıtını vermek için bekledi: “Neden soruyorsun? Sence öyle mi?”
Gülsün, “İşte, bir komşum o inanışa sahip bir topluluğa mensup.”
Fatma gülümsedi: “Gülsün, biliyorsun ki ben artık bir Türk Hristiyan’ım. Konuyla ilgili benim düşüncelerimi duymak ister misin?”
Gülsün patronunun daha önce kendisini Hristiyan olarak adlandırdığını hiç duymamıştı. Ancak Fatma’ya büyük hayranlık duyuyordu. Son iki yıldır Fatma’nın kendi küçük Kutsal Kitap çalışma grubundan ruhsal bilgileri işyerine getirmesi o kadar sık oluyordu ki, Gülsün Fatma’nın öğrendiklerini anlatmasını gerçekten sevmeye ve bunlara güven duymaya başlamıştı.
“Yani, Fatma, doğrusunu istersen yalnızca bir konudan daha fazlası hakkında bilgi sahibi olan tek tanıdığım sensin, ruhsal konularda kutsal kitapları okuduğun ve incelediğin için epey bilgili bir konumdasın.”
Fatma elindeki kutuyu arka odaya taşırken, “Teşekkür ederim!” dedi, “Beni böyle övmeye devam edersen zam almayı amaçladığını sanacağım!” Arka odadan elinde çay için iki bardakla geri geldi. “Bir ara verelim, bu arada ben de sorunu yanıtlayayım.” İkisi birlikte oturdu ve Fatma sözlerine başladı: “Kutsal Kitap bize gelecekle ilgili pek çok şey söyler. Hatta bazı ulusların ve yönetimlerin yükselişleriyle düşüşlerini kesin olarak bildirmiştir. Zamanın sonuna ilişkin söyleyeceği çok şey vardır. Gelecek olan Mehdi’ye dair ise, seni hayal kırıklığına uğratmayı hiç istemem ama, Kutsal Kitap’ın son günlere ilişkin denklemine böyle bir varlık hiçbir şekilde uymuyor.”
Gülsün düşündü: “İsa’nın dönüşünden önce bir Mehdi’nin gelmesi gerektiğini söylemiyor mu?”
“Allah’ın Ruhu’nu bollukla dökeceğini ve son günlerde peygamberlerin çoğalacağını gerçekten söylüyor. Ayrıca bir Mesih karşıtının ortaya çıkacağına ve sahte peygamberler geleceğine dair de uyarıyor.”
“Peygamberler mi?!” Gülsün modern zamanlarda bir peygamber olabileceği fikrine hazırlıksız yakalanmıştı.
“Evet, hem genç erkeklerin hem de genç kadınların peygamberlikte bulunacaklarını söylüyor.”
Gülsün bir dakika derin düşündü ve sonra şöyle dedi: “Öyleyse, hem gerçek hem de sahte peygamberler varsa, bunları nasıl birbirinden ayırabilirsin?”
“Gerçekten öğrenmek istiyorsan, sana göstereyim. Kutsal Kitap bir peygamberin gerçek mi sahte mi olduğunu anlamak için çeşitli açık ölçütler ortaya koyar. Fakat ben sana bir kere söyledikten sonra “peygamberler”i sınamak senin sorumluluğunda. Başka bir deyişle, peygamberlik ilanında bulunan herhangi bir kişi, ne kadar sevilirse sevilsin, Kutsal Yazılar’ın kriterlerini yerine getirmiyorsa yanıltıcı bir ışık olarak bir kenara konulmalıdır.”
S2. Kutsal Kitap yeryüzünün son günlerinde gerçek peygamberler olacağını öğretiyor mu? Elçilerin İşleri 2:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S3. İsa “peygamberlik” armağanını, diğer dört armağanla birlikte, kendi kilisesinde tesis etti. Bunlar nelerdir? Efesliler 4:7–11 ayetlerini okuyun. Allah neden bu armağanları kiliseye verdi? (12. ayete bakın).
Y. __________________________________________________
Vaaz etme ve öğretme armağanlarının dünyanın sonuna dek devam edeceği gibi, ilginç bir şekilde peygamberlik armağanının da Mesih’in gelişinde her şeyin tamamlanarak yerine geleceği zamana dek var olacağı önceden bildirilmiş. Efesliler 4:13 ayetinde bu armağanların mükemmellik zamanı gelinceye dek etkin kalacakları bildiriliyor.
S4. Kutsal Kitap zamanlarında peygamberlik armağanı yalnızca erkeklere mi veriliyordu? Elçilerin İşleri 21:8, 9 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Hayır! Peygamberlik armağanına sahip erkeklerin yanı sıra, Allah bu armağanı en az sekiz kadına da verdi: Anna (Luka 2:36–38); Miryam (Mısır’dan Çıkış 15:20); Debora (Hakimler 4:4); Hulda (2. Krallar 22:14) ve Filipus’un dört kızı.
S5. Peygamberin işi nedir? 2. Petrus 1:21 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Peygamber, Allah’ın güncel bir gerçeği, uyarıyı veya bilgiyi insanlara iletmesi için seçtiği ruhsal yönü kuvvetli bir erkek veya kadındır.
S6. Peygamberler mükemmel midir, yoksa onlar da bizim gibi günaha yatkın mıdırlar? Romalılar 5:17; Yaratılış 9:20, 21; 1. Yuhanna 1:8 ve Yakup 5:17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Evet, Adem günah işledi, Nuh da öyle. İbrahim’in bir gerçeğin yarısını söyleyerek günah işlediği kayıtlıdır (Yaratılış 20:9). Harun ve Musa günah işledi (Sayılar 20:12, 24), Davut peygamber zina ederek, oğlu Süleyman ise putlara taparak günah işlediler. Aslında, Kutsal Kitap “herkesin günah işledi”ğini kaydediyor (Romalılar 3:23). Buna rağmen, Allah, istekli ve itaatkâr bir kalbi Ruhu için verimli bir toprak olarak bulur ve daha fazla ışık almaya açık olan sıradan erkekleri ve kadınları kullanır. Tüm peygamberlerin hepimiz gibi günahkâr insanlar olduğu gerçeği, İsa’yı bu kadar benzersiz yapan nedenlerden biridir. O’nun hiçbir günahı yoktu. 1. Petrus 2:22 ayetinde İsa hakkında şunlar söyleniyor: “O günah işlemedi, ağzından hileli söz çıkmadı.” Bundan ötürü O “peygamberden de üstündür” (Matta 11:9). O Mesih’tir, Kutarıcımız’dır. İsa hakkında O’nun Peygamber, Rahip ve Kral olduğu söylenmiştir. (Elçilerin İşleri 2:22; İbraniler 4:14; Vahiy 19:10, 16 ve Filipililer 2:10.)
Peygamberler günahsız olmasalar da, onları bilhassa Allah’la yakın ilişki içinde bir hayat sürmeye can atan kişiler olarak görürüz. Peygamberler özel bir çağrı aldıklarından diğerlerinden farklıdır. Bu çağrıya “ruhsal bir armağan” olan peygamberlik de dahildir. Bu armağan Ruh’un uygun gördüğü şekilde, farklı peygamberlerde farklı şekillerde ve değişken güçlerde ortaya çıkar. Diğer erkeklerin ve kadınların da önceki bir dersimizde işlediğimiz gibi, daha düşük veya daha yüksek derecelerde farklı armağanları vardır.
S7. Peygamberleri neden sınamalıyız? 1. Yuhanna 4:1 ve 1. Selanikliler 5:20, 21 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa, öğrencilerini ‘pek çok sahte peygamber çıkacağına’ dair uyardı (Matta 24:24).
Kutsal Kitap pek çok çeşitli peygamber “kriterleri” vermektedir. Bu basit ilkeleri kullanarak bir kişinin sözlerine peygamber olarak güvenip güvenemeyeceğimizi anlayabiliriz. Gerçek bir peygamber bu “kriterlerin” hepsini yerine getirmelidir!
S8. Bir peygamberin gerçek ya da sahte olduğunu anlayabilmemizin ilk yolu nedir? Yeşaya 8:20 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Not: Gerçek bir peygamberin sözleri Allah’ın yasasıyla ve Allah’ın tüm önceki peygamberlerinin tanıklığıyla uyum içinde olacaktır. Peygamber olduğunu ileri süren kişi diğer tüm kıstasları yerine getirebilir, fakat talimatları Kutsal Kitap’a ve tanıklıklara aykırı ise sahte peygamber olduğu ortaya çıkar.
S9. Peygamberin ikinci kıstası nedir? Matta 7:15–20 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa, “meyveler” sözcüğünü peygamberin hayatı ve işinin “sonuçları” veya “ürünleri” anlamında kullanıyor. İsa dışındaki hiçbir peygamber mükemmel olmasa da, peygamberin hayatında Allah’ın sözündeki öğretilere uygunluk görürüz. Peygamberin hayatına ve izleyicilerine bakıp şu soruyu sormalıyız: “Sevgi, sevinç, esenlik, sabır, şefkat ve özdenetim var mı?” Gerçek bir peygamberin öğretisi daha önceki tüm vahiylerle uyumlu olacaktır.
S10. Peygamberin üçüncü kıstası nedir? Yasanın Tekrarı 13:1–4 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Bir kimsenin sırf mucizeler gösterebiliyor veya geleceği önceden bildiriyor olması gerçek peygamber olduğu anlamına gelmez. Sahte bir peygamber dahi zaman zaman geleceği bildirmede isabetli olabilir, zira Şeytan ona gerçekleştireceği bazı olayları göstermiştir. Esrarlı bilmecelerinin yalnızca tahminî %7’si gerçekleşmiş olmasına rağmen ünlü olan Nostradamus buna iyi bir örnektir. O bu tahminler nedeniyle ünlü oldu, ancak Allah bu tür peygamberlerden uzak durmamızı söylüyor. Sahte peygamberdirler. Bu ayetlerde bildirilen kıstas nedir? Sizi Allah’ın emirlerinden birini çiğnemeye yöneltiyorlarsa, sahte peygamberdirler demektir.
S11. Peygamberin dördüncü kıstası nedir? Yasanın Tekrarı 18:21–22 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Vaftizci Yahya gibi bazı peygamberlerin görevi insanları tövbeye çağırmak olsa da, diğer peygamberler Allah’ın kendilerine bildirdiği gelecek olayları görebilmek ve açıklayabilmek gibi benzersiz bir yeteneğe sahiptiler. İkincisinin örnekleri Yusuf ve Daniel’dir. Bir peygamber gelecekteki olaylara ilişkin görümler görmüşse, gerçek peygamberlik “kıstasını” yerine getirebilmek için geleceğe ilişkin peygamberlik sözlerinin %100 doğru olması gerekir. Kısmen bile olsa yanlış çıktıklarında onun “sahte peygamber” olduğunu anlayabilirsiniz.
S12. Peygamberlik sözü olduğu söylenen her şey ya Şeytan’dan ya da Allah’tan mı kaynaklanır? Yeremya 23:16 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan sahte peygamberlik sözleri telkin edebilir, ancak sahte peygamber peygamberlik sözlerini kendi zihninden de verebilir. Bir peygamber peygamberlik sözlerini kendi ihtiyaçlarına karşılık verecek veya kendisini ortamında uygun bir konuma getirecek şekilde değiştirdiğinde gösterilebilir. Gerçek bir peygamber kendisine fiziksel veya mali zarar getirse, hatta şehit olmasına neden olsa bile Allah’ın sözlerini peygamberlik eder.
S13. Peygamberin beşinci kıstası nedir? 1. Yuhanna 4:2–3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Gerçek bir peygamber İsa’nın bu dünyaya gelerek insan bedeni içinde yaşamasından önce var olduğunu ikrar eder. Mesih, ilahî olanla insani olanın birleşimidir (Yuhanna 1:1–3, 14; 1. Korintliler 12:3). Bunu inkâr eden kişi Allah’tan değildir.
S14. Allah gerçek peygamberlerle pek çok farklı yoldan konuşur. Bu yollar nelerdir? Çölde Sayım 12:6–8 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Yazılar’da gerçek bir peygamberin görüm görürken yaşadığı fiziksel belirtilerin bazılarını görüyoruz. Başlangıçta fiziksel güçlerini kaybedebilirler (Daniel 10:8), nefesleri kesilebilir (Daniel 10:17), doğaüstü güç alabilirler (Daniel 10:18, 19), etraflarındaki dünyevi ortamdan haberdar olmayabilirler (Daniel 10:5–8; 2. Korintliler 12:2–4) ve görüm sırasında gözleri açık olabilir (Çölde Sayım 24:4).
Çölde Sayım 11:11–17, 25–29 ayetlerinde Musa’nın zamanında en az 70 kişinin peygamberlik ettiğini görüyoruz, ancak bunlardan hiçbiri Musa’nın işini yapmadı ve oynadığı önemli rolü oynamadı. Anlaşılan, bir peygamberin etkisi Allah’ın ona özel çağrısına ve vermiş olduğu armağanlara göre değişebilir. Yoel peygamber son günlerde peygamberlerin ortaya çıkacağını[1] söylediği için, “Zamanımızda kayda değer herhangi bir peygamber ortaya çıkmış mıdır?” diye sorabiliriz. Önceki dersimizde “İsa’ya tanıklığın” bakiye kilisenin tanımlayıcı işaretlerinden biri olduğunu görmüştük (Vahiy 12:17). Ayrıca, “İsa’ya tanıklığın peygamberlik ruhu” olduğunu gördük. Fakat bu öngörünün yerine gelişini ele almadık. Kutsal Kitap’a göre “peygamberlik ruhu” Yedinci Gün Adventist Kilisesi’nde bulunmakta mıdır?
Pek çok kişi 19. yüzyılda yaşamış alçakgönüllü bir kadın olan Ellen G. White’ın yazılarının bilhassa üstün nitelikli olduğunu fark etmiştir. Onun yazılarını büyük bir dikkatle Kutsal Yazılar’la kıyaslamış ve onun Allah’ın gerçek bir habercisi olduğu sonucuna varmışlardır. Sonuncusu o mu olacaktır? Kutsal Yazılar’a göre, son zamanda peygamberlik armağanı bol olacaktır. Ne var ki, o “önemli” bir haberci gibi gözüküyor. Öyleyse bu dersin geri kalanında Ellen G. White’ın hayatına ve yazılarına odaklanalım. Muhtemeldir ki, siz de onun yazılarını bu son günlerde rotanızı belirlemekte ve sizi Allah’ın kalbine yaklaştırmakta bilhassa faydalı bulacaksınız.
Ellen G. White, yazılarının da gösterdiği gibi, muazzam ruhsal sezgiye sahip bir kadındı. Ellen G. White ilk görümünü 1844 yılında 17 yaşındayken, Daniel 8:14 ayetindeki 2300 yıla ilişkin peygamberlik sözünün gerçekleştiği zamanda gördü.
Yazılarında ebeveynlere tavsiyelerden sağlıkla ilgili ileri düzeyde konulara kadar geniş bir yelpazede konular işleniyordu. Hristiyan hayat tarzı hakkında pek çok yazı, eğitim üzerine bir kitabı ve son günlerdeki olaylara dair anahtar niteliğinde bilgileri de kaleme aldı. Okulların ve sağlık merkezlerinin açılmasını teşvik etti. Hayatı boyunca 5.000’in üzerinde süreli yayın makalesi ve 40 kitap yazdı. Kendisi edebiyat tarihinde yazıları en çok tercüme edilen Amerikalı kurgusal olmayan yazardır.
1915 yılında 87 yaşında ölümüne dek Allah’ın bu habercisi işini yaptı ve hakikatin ürünlerini verdi. Hayatı boyunca Kutsal Yazı’yı yüceltmeyi ve insanları Mesih’le daha yakın bir ilişkiye yönlendirmeyi başlıca hedefi saydı. Hayatı ve yazıları kiliseyi inşa etti, müjdeleme hizmetini güçlendirdi, Mesih’i yüceltti ve “kutsalların kutsallıkta tamamlanması”na öncülük etti.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Grup akşamleyin Fatma’nın evinde heyecanla bir araya geldi. Her biri iki ay süren bir ev ödevi almaya gönüllü olmuştu. Ellen White’ı değerlendirmenin en iyi yolunun onun yazılarından geniş örnekleri kendilerinin okuması olduğuna karar vermişlerdi. Ellerinde onun üç kitabı vardı ancak herkese yetecek nüshaları yoktu, bu nedenle kitapları değişerek ve paylaşarak okumalıydılar. Kitaplardan birinin adı “Atalar ve Peygamberler,” bir diğeri “Cağların Arzusu,” üçüncüsü ise “Büyük Mücadele’ydi.”
Fatma söze girdi: “Hepinize ‘ödevinizi’ yaptığınız için teşekkür ederim. Ayrıca elinizdeki kitapları nezaketle paylaşmanızı da takdir ediyorum. Sevim’i ziyaret ettiğimde bunu düşünseydim, daha fazla nüsha isterdim. Herkes kendisine verilen kitabın en azından yarısını okumayı başardı mı?”
Herkes başıyla onayladı. Mert, “Herkesin kitabın ilk yarısını okuyacağını, hiç kimsenin ikinci yarıya geçmeyeceğini düşündüm, bu nedenle ortadan başlayarak sona kadar okudum” dedi.
Mehmet onaylayarak, “Bravo, güzel düşünmüşsün” dedi.
Mert, “Ayrıca, Ellen White’ı deneme açısından, ‘sahte’ şeyler olacaksa bunların muhtemelen kitabın başı yerine sonunda, sonuçların toparlandığı yerde olacaklarını düşündüm.”
Filiz onayladı: “Akıllıca! Öyleyse ne sonuç çıkardın?”
Mert yanıtladı: “ “Büyük Mücadele”nin ikinci yarısını okudum. Gerçekten inanılmazdı. Nüshayı Mehmet Ağabey’le paylaştık. Açıkçası aklımı başımdan aldı. Buna bayıldım. Ya sen, Yusuf?”
“Ben “Atalar ve Peygamberler”i okudum. Esasen Yaratılış ve Mısır’dan Çıkış kitapçıklarındaki öykülerin daha ayrıntılı tekrarları. Ellen White Kutsal Kitap’taki olayları açıklıyor ve her öykünün temel ilkesini daha büyük hayat ilkelerine uyarlamaya yardımcı oluyor.”
Fatma’nın annesi, Türkan, sordu: “Sınavı geçti mi?”
“Kesinlikle Kutsal Kitap’la uyumluydu ve düşüncelerimi İsa’yı daha derinden takdir etmeye yönlendirdi. Orada geleceğe yönelik herhangi bir tahmin görmedim, bu yüzden o bakımdan değerlendiremem.”
Mehmet boğazını temizleyerek şöyle dedi: “Bir ay önce bu Ellen White’ı sınamaya karar verdiğimizde ortaya ne çıkacağından şüpheliydim. En büyük endişem Kutsal Yazı’dan kesin bir şekilde uzaklaşacağımızdı. Ancak tam tersinin geçerli olduğunu gördüm. Kendimi tekrar tekrar Kutsal Kitap’ın derinliklerinde buldum ve Kutsal Kitap’ı daha iyi anlayıp takdir ettiğimi gördüm.”
Türkan, “Bunlar benim de düşüncelerim” dedi, “ “Çağların Arzusu”nu yaklaşık dörtte üçünü okudum. Çok şey öğrendim, keşke bunu yıllar önce okusaydım.”
Fatma onayladı: “Annemle birlikte okuduk. Çoğunlukla ona yüksek sesle okuyordum. Birinci bölümden sonra kitabı kimin yazdığını unuttum ve yalnızca İsa’yı düşünmeye başladım. İsa’nın öğretisini ve hizmetini çok açık bir hale getirecek şekilde yazmış. Mehmet, bu ödev aracılığıyla kendimi tıpkı senin gibi Kutsal Yazı’ya daha bağlı hissediyorum. Daha önce görmezden geldiğim şeylere karşı gözümü açtı.”
Ekrem birden ve sertçe, “Doğrusu” dedi, “bir kadının peygamberlik rolü üstlenebileceğini kabul etmeye hazır değilim. İyi bir yazarla peygamber arasında büyük fark var. Peygamber çok daha esaslı bir şey. Bence İnternette bu konuyla ilgili neler dendiğini görmeliyiz. Muhtemelen pek çok olumsuz görüş vardır, bırakalım bize uzmanlar söylesin.”
Mehmet, “Bak” dedi, “Kutsal Kitap ‘peygamberleri sınayın’ diyor. ‘Başkalarının sınamalarını oku ve görüşlerini onların bulguları üzerine kur’ demiyor. İnternet pek çok şey için harika, ancak dinsel konularda araştırma yaparken İnternette pek çok önyargılı görüşün olduğunu gördüm. Yani, hem iyi insanların hem kötü insanların, delilerin, gücenmiş ve kızgın kişilerin siteleri var, bazıları tarihi ve fikirleri kendi önyargılarına uygun olması için çarpıtıyorlar. Bence Kutsal Kitap’ın bizden istediği, ruhsal konuları Kutsal Yazılar’ın ruhsal süzgecinden geçirmemiz.”
Fatma, “Fikirlerin için teşekkür ederim, Mehmet. Ekrem, sen okuduklarında ne buldun?”
Ekrem'in yüzü kızardı. Burnunu ovuşturarak, “Açıkçası” dedi, “hiçbir şey okuyamayacak kadar meşguldüm. Bu günlerde bir peygamber olsaydı, şimdiye kadar muhakkak adını duyardım ve hakkında konuşan milyonlarca kişi olurdu.”
Karısı biraz endişeli bir tavırla ekledi: “Ekrem’le bu konuyu konuştuk ve peygamber değerlendirme konusunda biraz rahatsız olduk. Neyin doğru olduğunu kesin olarak nasıl bilebiliriz?”
Fatma yavaşça Kutsal Kitap’ına vurdu: “Sanırım hepimiz Kutsal Yazılar’ı birlikte okuduk. Uygulamamız gereken açık kıstaslar var.”
Afife konuşmaya girdi: “Ekrem’in hangi noktadan yola çıktığını anlıyorum. Başlangıçta şöyle düşünüyordum: ‘Hayır, nispeten yakın zamanda yaşamış birinin peygamber olması fikrine alışamam, hele ki yabancı, hem de kadın.’ Bu yüzden “Atalar ve Peygamberler” kitabını okumaya tereddütle başladım. Ne var ki…” kitabı eline alırken durakladı ve ilk sayfasını açarak şöyle dedi: “Bu ilk paragraflar gerçekten kalbime hitap etti:
“Allah sevgidir.” O’nun tabiatı, O’nun yasası sevgidir. Her zaman öyle idi; her zaman öyle olacaktır. “Yüksek ve yükselmiş, ebediyette sakin,” “yolları ebedî” olan Kişi değişmez. O’nda “değişiklik ya da döneklik gölgesi” yoktur.
Yaratıcı gücün her tezahürü, sınırsız sevginin bir ifadesidir. Allah’ın egemenliği tüm yaratılmış varlıklara bereketin doluluğunu vermeyi ihtiva eder. Mezmurcu şöyle diyor:
“Kolun güçlüdür, Elin kudretli, sağ elin yüce. Tahtın adalet ve doğruluk üzerine kurulu, Sevgi ve sadakat önünsıra gider. Ne mutlu sevinç çığlıkları atmasını bilen halka, ya RAB! Yüzünün ışığında yürürler. Gün boyu senin adınla sevinir, Doğruluğunla yücelirler. Çünkü sen onların gücü ve yüceliğisin, Lütfun sayesinde gücümüz artar. Kalkanımız RAB’be, Kralımız İsrail’in Kutsalı’na aittir.” (Mezmur 89:13–18)
İyilik ile kötülük arasındaki büyük çatışmanın tarihçesi, gökte ilk başladığı zamandan isyanın son kez bastırılmasına ve günahın tamamen silinmesine kadar, aynı zamanda Allah’ın değişmez sevgisinin bir kanıtıdır.
Mehmet’in gözleri hayretle büyüdü. “Bu hayret verici bir şey, çünkü benim kitabım “Büyük Mücadele” tam olarak bu sözlerle sona eriyor: Allah sevgidir.” Sayfaları karıştırarak şöyle dedi: “Mesih’in gelişi, kötülerin ateşle yok edilişi ve yeryüzünün yenilenişiyle ilgili muhteşem bölümden sonra, bu son paragraf var.” Emekli öğretmen kitabı herkesin son sayfa olduğunu görebileceği şekilde açtı ve yüksek sesle okudu:
Büyük mücadele sona erer. Artık günahtan da, günahkârlardan da eser yoktur. Tüm evren temizlenmiştir. Engin yaratılışın tümünde uyum ve hoşnutluk tek bir nabız gibi atar. Her şeyi yaratan Kişi’den, engin uzayın derinlikleri boyunca, yaşam, ışık ve hoşnutluk akmaktadır. En küçük atomdan en büyük dünyaya kadar, canlı ya da cansız her şey, gölgelenemeyen bir güzellik ve mükemmel sevinç içinde, Allah’ın sevgi olduğunu ilan etmektedir.
Başka şeyler de konuşuldu ve herkes evine biraz daha zengin ve daha bilge olarak döndü. Fakat Ekrem ve Filiz biraz tuhaf bir şekilde kendilerini grubun geri kalanındaki şevkli heyecandan uzak hissediyorlardı.
Ellen White ilk görümünü gördüğünde 17 yaşında bekar bir kızdı. Hayatı boyunca iki binden fazla görüm ve rüya gördü. Kutsal Kitap peygamberlerinde olduğu gibi, Ellen White’ın görümlerine de bazı doğaüstü fiziksel fenomenler eşlik etti. Daniel peygamber gibi, görüm sırasında nefes almadı ve çoğunlukla başlangıçta fiziksel gücünü kaybetti (Daniel 10:8, 17). Bazı görümleri dört saat kadar sürdü, fakat bu süre boyunca hiç nefes almadı. Görüm esnasında onu inceleyen doktorlar bu gerçeğe tanıklık ettiler.
Diğer zamanlarda da ona doğaüstü güç verildi (Daniel 10:18, 19). Ellen yalnızca 43 kilo olmasına rağmen, tanıklar görüm sırasında onun sekiz kiloluk bir aile Kutsal Kitap’ını 30 dakika süreyle uzanmış elinde tuttuğunu gördüler. Bunlar ve diğer fiziksel fenomenler bir peygamberin deneyiminde doğaüstü unsurlar olduğunu gösteriyor. Ne var ki, bunlar bize peygamberin Allah’tan mı, yoksa Şeytan’dan mı olduğunu bildirmiyor. Hristiyanlar peygamberlik armağanı iddiasıyla karşılaştıklarında, iddianın gerçek olup olmadığını Kutsal Kitap ile kontrol etmeliler:
Dört Kutsal Kitap Kıstasının Uygulanması
Ellen White’ın hayatının ve hizmetinin gerçek bir peygamberi gösteren dört Kutsal Kitap kıstasına uygun olup olmadığını birlikte görelim.
1. Kıstas: Kutsal Yazılar’la Uyum
Ellen White’ın herhangi bir kitabını okuduğunuzda, sizi sürekli olarak Kutsal Kitap’a yönlendirdiğini ve Kutsal Yazı’yla tam bir uyum içinde olduğunu görürsünüz. Ancak o yazılarını Kutsal Yazılar’a ek olarak görmedi. Bunların amacı, Allah’ın halkının dikkatini Kutsal Kitap’a çekmek ve onları tek hakikat kaynağı olarak Kutsal Kitap’a geri getirmekti. Ellen White’ın Kutsal Kitap’ın tek iman kuralı olduğunu nasıl vurgulayarak duyurduğuna bakın: “Günümüzde [Protestanların] öğretilerinden ve temel ilkelerinden büyük bir sapma yaşanmaktadır, bu nedenle Protestanlığın önemli ilkesine –iman ve vazife kuralı olarak yalnızca ve yalnızca Kutsal Kitap’a– dönüşe ihtiyaç vardır” (Büyük Mücadele, 11. bölüm).
Ellen White’ın yazıları bizi daha büyük olan ışığa, yani Kutsal Kitap’a yönlendiren küçük ışık olarak tanımlanabilir. Kutsal Yazılar’ın ilhamlı bir şerhi görevini görürler, ancak Kutsal Kitap halen mutlak yetkilidir.
2. Kıstas: Tanrı Yolunda Bir Hayat
Dünyevi basın Ellen White 1915 yılında öldüğü zaman onun için şunları söyledi: “Bayan White’ın hayatı herkes tarafından örnek alınmaya değer. Mesih’in alçakgönüllü ve adanmış bir öğrencisiydi, her zaman iyilik yaptı. … İnsanlığın yüceltilmesi ve iyileştirilmesi için özverili çalışmaya adanmış asil kadınları takdir eden herkes tarafından şeref ve saygı gördü. Ölümü, dinsel düşüncenin diğer bir önemli önderinin, neredeyse doksan yıllık hayatı iyi işlerle, güzel sözlerle ve tüm insanlık için samimi dualarla dolup taşan bir önderin görevinin kapanışını göstermektedir” (Star, St. Helena, California, 23 Temmuz, 1915).
3. Kıstas: On Emir’e Uyum
Yazılarındaki tahminî 25 milyon sözcüğü araştırabilirsiniz, her zaman On Emir’in tutulmasını desteklediğini göreceksiniz; buna Allah’ın halkının son günlerdeki ayırt edici özelliği olan dördüncü emir de dahil.
4. Kıstas: Kesin Peygamberlik Sözleri
Ellen White doktorların sigara içmenin akciğer sağlığına iyi geldiğini savundukları bir zamanda yaşadı. Çeşitli tıbbi görüşler mevcuttu, ancak gerçek bilimsel bir kanıt yoktu. Beslenme bilinmeyen bir bilim dalıydı. Yine de, Ellen White bu ortamda sağlık ve beslenme alanında ciltlerce yazı yazdı. Cornell Üniversitesi’nde beslenme profesörlüğü yapmış olan Dr. Clive McCay, Ellen White’ın beslenme alanındaki yazılarının doğruluğunu onayladı: “Bayan White’ın çalışmaları modern tıbbi beslenme disiplininin ortaya çıkışından çok önce yazılmış olmalarına rağmen, bugün halen daha iyi bir genel rehber mevcut değildir” (Clive M. McCay, alıntı yapılan yer: Review and Herald, 26 Şubat 1969).
Ellen White geleceğe ilişkin sonradan gerçekleşen öngörülerde bulundu mu? Evet, bulundu. 1902 yılında şunları yazdı: “San Francisco gibi büyük şehirlerde kapsamlı çadır toplantıları düzenlenmelidir; zira bu kentler çok geçmeden Allah’ın yargısına uğrayacaklar. San Francisco ve Oakland, Sodom ve Gomora’ya dönüşüyor, bu yüzden Rab onları gazabıyla ziyaret edecek” (Elyazması 114, 1902).
Pek çok Adventist uyarıya kulak verdi ve bu kentlerden ayrıldı. 18 Nisan 1906’da San Francisco bir depremle ve ardından çıkan yangınlarla büyük ölçüde harap oldu. Oakland ve diğer kentler de etkilendi.
Ellen White 1908 yılında şöyle yazdı: “Şeytan’ın hedefi erkekleri ve kadınları kentlere çekmek; ve amacını gerçekleştirmek için her tür tuhaflık ve eğlenceyi, her tür heyecanı icat etmektedir. Günümüzde yeryüzündeki kentler ise gitgide büyük tufandan önceki kentlere benzemektedirler” (Seçme Mesajlar [Selected Messages], kitap 2, s. 355).
Ellen White’ın bunları yazdığı 1908 yılında dünyada yalnızca on kentin nüfusu bir milyonun üzerindeydi. 1962 yılında 60’ın üzerinde kent böyleydi.
Birleşmiş Milletler Nüfus Fonu İnternet sitesine göre: “Dünya tarihteki en büyük kentleşme dalgasını yaşıyor. 2008 yılında, tarihte ilk kez, dünya nüfusunun yarısından fazlası kasabalarda ve kentlerde yaşıyor olacak. 2030 yılına kadar bu sayı yaklaşık 5 milyara kadar artacak, kentleşme Afrika ve Asya’da yoğun olacak. Mega kentler kamuoyunun dikkatini daha çok çekse de, yeni gelişmelerin çoğu değişimin şiddetine karşılık verecek kaynakları daha az olan daha küçük kasabalar ve kentlerde meydana gelecek.”[2]
1911 yılında, Ellen White, Büyük Mücadele adlı kitabında şunları yazdı: “Şeytan, iki büyük yanılgı olan ruhun ölümsüzlüğü ve pazar gününün kutsallığı öğretileri aracılığıyla insanları hilelerinin etkisi altına alacaktır. Bunlardan birincisi ruhçuluğun temellerini atarken, ikincisi Roma’yla duygudaşlık bağı meydana getirir. Amerika Birleşik Devletleri’ndeki Protestanlar ellerini körfezin üzerinden uzatarak ruhçulukla el sıkışmada başta geleceklerdir; sonsuz derinliklerin ötesine uzanarak Roma’nın gücüyle el sıkışacaklardır, böylece bu ülke, bu üçlü ittifakın etkisi altında, Roma’nın adımlarını izleyerek vicdan özgürlüğü haklarını çiğneyecektir” (s. 588).
Vatikan 1929 yılına dek kurulmamıştı. 1911’de Protestan kiliselerin ekümenik bir harekete katılarak Roma Katolik Kilisesi’yle bağlarını yenileyeceklerini kim hayal edebilirdi? Ancak tüm bunlar son otuz yılda meydana geldi.
Belirtilebilecek daha pek çok öngörü var, fakat yer kısıtlamasından dolayı yalnızca birini daha vereceğiz. 1901 yılında Ellen White şunları yazdı:
Bir keresinde, New Yok kentinde iken, gece vaktinde göğe doğru kat kat yükselen binalara bakmaya çağrıldım. Bu binaların yangına karşı dayanıklı oldukları garanti edilmişti ve sahipleri ile mimarlarını yüceltmek üzere dikilmişlerdi. Bu binalar gitgide daha yüksek bir şekilde yükseliyor ve onlarda en pahalı malzemeler kullanılıyordu…
Gözlerimin önünden geçen bir sonraki sahne, bir yangın alarmıydı. İnsanlar yangına karşı dayanıklı olduğu söylenen yüksek binalara bakarak şöyle diyorlardı: “Son derece güvenliler.” Fakat bu binalar katrandan yapılmış gibi yanıp tükendiler. İtfaiye araçları yıkımı durdurmak için hiçbir şey yapamıyorlardı. İtfaiyeciler makineleri çalıştıramıyorlardı (Kilise İçin Tanıklıklar [Testimonies for the Church], cilt 9, s. 12, 13).
Ellen White’ın 1901 yılındaki görümü 11 Eylül 2001’de yerine geldi mi? Yoksa Dünya Ticaret Merkezi’nin başına gelenler yalnızca Ellen White’ın öngörülerinin nihai biçimde yerine gelişinin bir ön örneği miydi?
5. Kıstas: İsa Hakkındaki Gerçeği Öğretmek
Ellen White’ın Çağların Arzusu, Mesih’in Örnek Dersleri, Yol, Gerçek ve Yaşam ve Bereket Dağından Düşünceler gibi kitapları bu kıstasın yerine getirilişine tanıklık etmektedir. Bu kitaplarda kendisi hakkında hiçbir şey söylemez, ancak sürekli olarak İsa’nın bu dünyaya gelmeden önce ezelden mevcut olduğuna işaret eder. Çağların Arzusu kitabının 19. sayfasında şunları yazdı:
“‘Adını İmmanuel koyacaklar.’ İmmanuel, Tanrı bizimle demektir.” “Allah’ın yüceliğinin bilgisinin nuru,” “İsa Mesih’in yüzünde” görüldü. Rab İsa Mesih, ezelden beri Baba ile birdi; O, “Allah’ın sureti,” O’nun büyüklüğünün ve ihtişamının sureti ve “yüceliğinin parıltısı” idi. O’nun dünyamıza geliş amacı bu yüceliği sergilemekti. O, günahtan kararmış olan bu dünyaya Allah’ın sevgisinin ışığını göstermek, ‘bizimle birlikte olan Allah’ olmak için geldi. Bu yüzden O’nun hakkında “adını İmmanuel koyacaklar” önbildirisi verildi.
İsa, aramızda yaşamak için gelerek, hem insanlara hem de meleklere Allah’ı açıklayacaktı. O Allah’ın sözüydü, Allah’ın düşüncesinin duyulabilir haliydi.
Kutsal Kitap son günlerde peygamberlik armağanının bakiye kilisede ortaya çıkacağını öngördü. Kanıtlar, Ellen White’ın Kutsal Kitap’ın belirlediği gerçek peygambere ait tüm özellikleri yerine getirdiğini ortaya koyuyor. Sizi onun bazı kitaplarını edinmeye ve okumaya teşvik etmek isteriz, ve Kutsal Kitap’taki şu uyarıyı yerine getirmeye: “Peygamberlik sözlerini küçümsemeyin. Her şeyi sınayın, iyi olana sımsıkı tutunun” (1. Selanikliler 5:20, 21).
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
[1] Bkz. Yoel 2:28, 29.
[2] 7 Nisan 2014 tarihinde bulunduğu sayfa: https://www.unfpa.org/urbanization