|
29. Ders: Ölüm ve Diriliş
Bir çocuk mezarlıkta yürüyordu. İsimleri ve tarihleri okuyarak mezar taşları arasından geçerken, bir tanesi özellikle ilgisini çekti. Yazılanları görmek için yaklaştığında şu sözleri gördü: “Bir zamanlar ben de senin şimdi olduğun gibiydim, bir gün sen de şimdi olduğum gibi olacaksın. Bu yüzden beni izlemeye kendini hazırla.” Küçük çocuk bir an düşündü, cebinden bir parça tebeşir çıkardı ve taşın arkasına şunları yazdı: “Senin nereye gittiğini bilene dek seni izleme niyetinde değilim.”
Bu öykü komik olabilir, fakat derin bir gerçek içeriyor. İnsanlar öldükten sonra neler olacağını bilmek ister. Filmler, kitaplar ve filozoflar pek çok fikir ileri sürüyor. En yaygın olanı, ruhlarımızın ölümsüz olduğu ve yaptığımız işlere göre cennete veya cehenneme gittiği. Bu ne kadar romantik ya da mistik bir düşünce olsa da, gerçekte Şeytan’ın söylediği ve Adem ile Havva’nın ilk günahından beri sürdürdüğü bir yalan. İsa’nın izleyicileri olarak Şeytan tarafından kandırılmayı veya hayatlarımızı yalanlar etrafında şekillendirmeyi istemeyiz. Dolayısıyla bu konudaki gerçeği bilmemiz önemli. Aden Bahçesi’ne geri dönelim ve bu yalanın nereden başladığını görelim.
S1. Yılan (Şeytan) Havva’ya ne dedi? Yaratılış 3:4, 5 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan, Allah’ın sözüne aykırı olarak, Havva’nın meyveyi yemesi halinde ölmeyeceğini iddia etti. Havva bugün hâlâ yaşıyor mu? Tabii ki hayır! Öyleyse, yalancı kim? Yalancı Şeytan ve bu yalanı o zamandan beri sürdürüyor. Öldüğümüzde ne olduğunu öğrenmeden önce, bizi hayatta tutan şeyin gerçekte ne olduğuna bakalım. Sonsuza dek yaşayan ölümsüz bir ruha gerçekten sahip miyiz?
S2. Allah Adem’i neyden yarattı? Adem ne zaman hayata geldi? Yaratılış 2:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah Adem’i topraktan yarattı ve kendi elleriyle şekillendirdi. Ayrıca Adem’e ruh verilmediğini, hayat nefesinin verildiğini görüyoruz. Aslında bu gerçeği bir denklemle gösterebiliriz:
Beden + Yaşam Soluğu = Yaşayan Varlık
Eyüp’ün hayat nefesi hakkında ne dediğini görelim.
S3. Eyüp’e hayat veren nedir? Eyüp 33:4 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S4. Eyüp hayatı neyle ilişkilendiriyor? Eyüp 27:3 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp’e göre, hayat ve nefes arasında açık bir bağlantı var. Tabii ki, bu anlaşılması basit bir kavram. Nefes almazsanız, yaşayamazsınız. Fakat bunun sırf bir biyolojik işlevden daha başka yönleri de var. Eyüp’ün dediğine göre, öldüğünüzde, ölürsünüz. Yaşamaya devam eden ölümsüz bir ruhunuz yoktur.
Ek bir bilgi olarak, Kutsal Kitap’ta ölümsüz sözcüğü yalnızca beş kez geçer. İlginç bir şekilde, tümü aynı şeyi söylüyor. Ölümsüz olan tek varlık Allah’tır ve bizim ölümsüzlüğü edinebilmemizin tek yolu O’nun bize vermesidir (1. Timoteos 6:15; 2. Timoteos 1:9, 10 ve Romalılar 2:7).
S5. Öldüğümüzde bedenlerimize ne olur? Yaratılış 3:19 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah Adem’e açık bir şekilde öldüğünde bedeninin kendisinden geldiği toprağa geri döneceğini bildirdi. Bedenlerimiz toprakta bulunan elementlerden meydana gelmektedir ve yine toprağa gömülecektir.
S6. Öldüğümüzde nefesimize ne olur? Vaiz 12:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Ruh” olarak tercüme edilen orijinal İbranice sözcüğü araştırdığımızda, bunun “ruach” şeklinde olduğunu öğreniriz. Bu sözcüğün dilimizdeki “ruh” sözcüğüne ne kadar benzediğini fark etmek için alim olmaya gerek yok. Ancak bunu tercüme ederken dikkatli olmamız gerek, zira İbranice’de “ruach” sözcüğü aynı zamanda “nefes” veya “soluk verme” anlamında da kullanılıyor. Anlamı bağlam belirler. Kutsal Yazı’daki ayetleri, Kutsal Yazı içindeki diğer ayetlerle karşılaştırdığımızda, ölüp gömüldüğümüz zaman nefesimizin Allah’a döndüğünü görürüz. Allah Adem’e ölümsüz bir ruh değil, hayat nefesini verdi. Hayat nefesi Allah’a geri döndüğünde, insan ölür.
S7. Ölüler bir şey bilir mi? Hisleri var mıdır? Vaiz 9:5, 6 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S8. Ölüler Allah’ı över mi? Mezmur 115:17 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Kitap’a göre, ölüyken bilinçli değilizdir. Anılarımız ve düşüncelerimiz yoktur, Allah’ı övmeyiz. Bilincimiz yoksa, kesinlikle hislerimiz de yok demektir. Kral Süleyman ölülerin sevgi, nefret veya gıpta hisleri taşımadıklarını söyledi. Öldüğümüzde cennete giden bir ruhumuz olsaydı, mutlu ve Allah’ı övüyor olmamamız mümkün olur muydu? Kesinlikle hayır! Gökte Allah’ı sürekli olarak öveceğiz, zira orası yaşadığımız dünyadan çok daha mutlu bir yer. Bu ayetler öldüğümüz zaman gömüldüğümüz ve toprakta kaldığımıza dair daha da fazla kanıt sağlamaktadır. Şeytan haksızdı, öleceğiz! Soru şu ki, yeniden yaşayacak mıyız?
S9. Eyüp, öldüğümüzde ne zamana kadar dirilmeyeceğimizi söyledi? Eyüp 14:10–12 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. Eyüp dirilişi neye benzetti? 12. ayeti tekrar okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp insanların gökler ortadan kalkıncaya kadar ölümden dirilmeyeceğini söyledi. Bunun İsa yeryüzüne geri döndüğünde gerçekleşeceğini biliyoruz (2. Petrus 3:10). Ayrıca, dirilişin uyanmak gibi olacağını söyledi. İsa’nın da aynısını söylediğini biliyor muydunuz?
S11. İsa ölümü tanımlamak için hangi benzetmeyi kullandı? Yuhanna 11:1–14 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp gibi, İsa da ölümün uykuya benzer olduğunu söyledi. Bu nedenle, Lazar diriltildiğinde bu uyanmak gibiydi. Uyuduğumuz zaman etrafımızda olup bitenden hiçbir haberimiz olmaz. Komşumuzun verdiği daveti, sokakta havlayan köpekleri, ya da tüp getiren Aygaz kamyonunu duyamayız. Ölüm de böyledir, deprem, savaş veya sel olsa da bundan haberimiz olmaz. Etrafımızdaki dünyadan tamamen habersizizdir ve tıpkı uykuda olduğu gibi ne kadar zaman geçtiğini kestiremeyiz.
S12. Marta Lazar’ın ne zaman yeniden yaşayacağını söyledi? Yuhanna 11:21–25 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa çok önemli bir noktaya değindi. Öldükten sonra tekrar yaşamak istersek, ne yapmalıyız? O’na iman etmeliyiz, çünkü diriliş ve hayat O’dur. Ölümün O’na karşı hiçbir gücü yoktur. Ölüleri hayata döndürmek için O’nun bir söz söylemesi yeter.
S13. İsa kendisine seslendiğinde Lazar ne yaptı? Yuhanna 11:43, 44 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Lazar hayata geri döndü. İsa Lazar’a bilhassa adıyla seslenmiş olmasaydı, tüm ölülerin hayata geri dönecekleri söylenmiştir.
Öyleyse buraya kadar ne öğrendik? Canlı bir varlığın bedenden ve hayat nefesinden oluştuğunu öğrendik. Bir kişi öldüğünde gömülür ve hayat nefesi Allah’a döner. Ayrıca ölümün uyku gibi olduğunu öğrendik. Ölüler olan bitenlerin bilincinde değildir ve hisleri yoktur. Fakat aynı zamanda son günlerde bir diriliş gerçekleşeceğini de öğrendik. Bunu biraz daha ayrıntılı olarak öğrenelim.
S14. İsa bulutlar içinde yeryüzüne döndüğünde hangi hayret verici olay gerçekleşecek? 1. Selanikliler 4:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa izleyicilerini göğe almak üzere geri döndüğünde, tüm dünya ne olduğunu anlayacak. Kutsal Kitap şiddetli bir ses duyulacağını ve borular çalacağını bildiriyor. Belki İsa Lazar’a yaptığı gibi “Dışarı gel” diye seslenecektir.
S15. İsa Mesih’e iman etmiş olan ölülere ne olacak?
Y. __________________________________________________
İsa döndüğü zaman Mesih’teki ölüler diriltilecek ve halen hayatta olan imanlılarla birlikte İsa’yı havada karşılayacaklar. Buna birinci diriliş deniyor. İkinci dirilişi ve kötülerin başına gelecekleri ayrıntılı olarak başka bir dersimizde işleyeceğiz. Şimdilik, birinci dirilişin sonsuz hayat için olduğunu aklımızda tutalım. Pavlus’un Romalılara mektubunda dediği gibi, kurtuluş armağanı sonsuz hayattır (Romalılar 6:23).
S16. Bedenlerimize ne olacak? 1. Korintliler 15:51–54 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma dükkânına giderken Gülsün’le nasıl bir gün geçireceğini düşündü. Gülsün’ün iki gün önce ölen teyzesi yüzünden halen üzgün olduğunu ve cenazeden söz etmek isteyebileceğini biliyordu. Ölüm, insanların üzüntüsü, korkuları ve güvensizlikleri nedeniyle her zaman konuşması güç bir konu olmuştur. Keşke tüm arkadaşları kendisi gibi İsa’da güvene sahip olabilse diye düşündü. Fatma Gülsün’le gerçeği paylaşması gerektiğini biliyordu, ancak zamanlamanın doğru olması gerektiğini de biliyordu. O gün Allah’ın kendisine bu fırsatı sağlayıp sağlamayacağını merak etti.
“Günaydın Gülsün. Başın sağolsun.Nasılsın tatlım?” dedi Fatma.
“İyiyim. Sen nasılsın Fatma Abla?”
Fatma, “İyiyim, ama bu kadar üzgün olmasaydın kendimi daha iyi hissederdim” dedi ve teklifte bulundu: “Bugün izin almak istemediğinden emin misin?”
Gülsün karşılık verdi: “Hayır, sanırım evde tek başıma oturmak yapacağım en kötü şey olur.”
“Eh, öyleyse bu sabah birkaç saat seninle birlikte oturup yoldaşlık edeyim.”
Kadınlar giysi raflarını düzenleyerek, dükkânın önündeki kaldırıma su serperek ve vitrini yerleştirerek güne hazırlandılar. İşleri bitirdiklerinde çay içmek için oturdular. Birkaç dakika sonra Gülsün söze girdi.
“Bunun hakkında konuşmamam gerektiğini biliyorum, ama teyzemin mezarına melek geldiğinde ne olduğunu merak ediyorum.”
Fatma öylece oturup dinledi.
“Tartısının hangi yana ağır basacağını merak ediyorum. Ne diyorum ben? İyi olacaktır, o iyi bir kadındı. Eminim ki şimdiden cennetin keyfini sürmeye başlamıştır” dedi, kendi kendini teselli etmeye çalışarak.
Fatma, “Evet, hoş bir kadındı” diyerek onayladı.
“Keşke hiç ölüm olmasaydı. Keşke hayatımın geri kalanını onunla birlikte geçirebilseydim. Sanırım elimden gelen tek şey bir gün onu yeniden görmeyi umut etmek.”
Kadınlar sessizlik içinde oturdu ve Fatma Allah’ın kendisini konuşmaya sevk etmesini bekledi. Birkaç dakika daha geçti ve bu gerçekleşti.
“Fatma, Kutsal Kitap’ı okuduğunu biliyorum. Mesih imanlısı olduğunu da biliyorum. İsa’yı izlemeye nasıl karar verdin?”
“Gülsün, bu çok önemli bir soru ve izah etmesi saatler alabilir. Ama kısa yanıt şöyle, hiçbir zaman başka hiçbir yerde hissedemediğim umudu İsa’da buldum. O’nu izlemeye karar verdiğimde artık yalnız kalmaktan, işlerimin bozulmasından, gelecekten veya ölümden endişe etmiyordum.”
Gülsün Fatma’ya sır verircesine, “Keşke ben de bu umuda sahip olabilsem” dedi. “Nasıl böyle emin olabiliyorsun? Yani, ölümden neden korkmuyorsun?”
Fatma’nın beklediği an gelmişti. Onu kendi korkuları ve ölüme ilişkin kafa karışıklığı hakkında derin düşünmeye sevk eden şey kocasının ölümü olmuştu. Korkularının yalnızca İsa tarafından giderilebileceği gerçeği kendisini O’na doğru çeken şey olmuştu.
Bilgi kalabalığıyla Gülsün’ü bunaltmak istemedi, bu yüzden kısa bir dua etti ve Kutsal Kitap’ın ölüm ve dirilişle ilgili söylediklerini açıklamaya koyuldu.
“Gülsün, Kutsal Kitap ölümün rüyaları olmayan bir uyku gibi olduğunu söylüyor. Etrafımızda olan biteni bilmeyiz, hiçbir düşüncemiz yoktur ve kesinlikle hiçbir şey hissetmeyiz. Fakat Kutsal Kitap hepimizin diriltileceğini ve yeniden yaşayacağımızı da söylüyor. İsa’yı izleyenler O’nun geri gelişinde hayata dönecek ve sonsuza dek yaşayacaklar. Fakat İsa’yı ve O’nun öğretilerini reddedenler günahlarının sonucuna katlanacak ve sonsuza dek yok edilecekler. Bunun ne şekilde olacağını tüm ayrıntılarıyla açıklamak için şu anda zamanım yok. Ama görmüyor musun Gülsün? İsa’nın sözünü dinlersek korkmamıza gerek yok. Diriliş Allah’ın bir vaadi. Allah’ın vaatlerini yerine getirdiğine inanıyor musun?”
Gülsün onayladı: “Evet, inanıyorum.”
Birkaç dakika daha konuştuktan sonra Fatma yeterince şey söylediğini düşündü. Şimdi Kutsal Ruh’un Gülsün’ün kalbinde çalışmasını bekleyecekti.
Gülsün, “Bunu benimle paylaştığın için teşekkür ederim Fatma” dedi ve oturduğu yerde derin düşüncelere daldı.
Birden dükkâna giren bir müşteri sessizliği bozdu. Gülsün hemen kalktı ve kadına yardımcı olmayı teklif etti.
İsa bulutlarla birlikte geldiğinde, bu dünyanın normal faaliyetleri de kesintiye uğrayacak. Ölmüş olan ve yaşamakta olan doğru kişiler için muhteşem bir gün olacak, her iki grup da yeni bedenler alacak. Sakatsak, yürüyebilecek ve koşabileceğiz. Körsek, görebileceğiz. Sağırsak, duyabileceğiz. Konuşamıyorsak, bundan sonra Allah’ı öveceğiz. Kısacası bir daha asla hasta ve sakat olmayacak, incinmeyecek ve ölmeyecek yeni ve mükemmel bedenler alacağız. Sonsuz hayat ruhsal olarak değil, fiziksel olarak yaşanacak. Hayal bile edemeyeceğimiz bir şekilde göreceğiz, dokunacağız, tadacağız, duyacağız ve hissedeceğiz. İşte bu anda imanlılara yalnızca Allah’ın verebileceği ölümsüzlük armağanı verilecek. O gün yeni bir beden almak istiyor musunuz?
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Bir çocuk mezarlıkta yürüyordu. İsimleri ve tarihleri okuyarak mezar taşları arasından geçerken, bir tanesi özellikle ilgisini çekti. Yazılanları görmek için yaklaştığında şu sözleri gördü: “Bir zamanlar ben de senin şimdi olduğun gibiydim, bir gün sen de şimdi olduğum gibi olacaksın. Bu yüzden beni izlemeye kendini hazırla.” Küçük çocuk bir an düşündü, cebinden bir parça tebeşir çıkardı ve taşın arkasına şunları yazdı: “Senin nereye gittiğini bilene dek seni izleme niyetinde değilim.”
Bu öykü komik olabilir, fakat derin bir gerçek içeriyor. İnsanlar öldükten sonra neler olacağını bilmek ister. Filmler, kitaplar ve filozoflar pek çok fikir ileri sürüyor. En yaygın olanı, ruhlarımızın ölümsüz olduğu ve yaptığımız işlere göre cennete veya cehenneme gittiği. Bu ne kadar romantik ya da mistik bir düşünce olsa da, gerçekte Şeytan’ın söylediği ve Adem ile Havva’nın ilk günahından beri sürdürdüğü bir yalan. İsa’nın izleyicileri olarak Şeytan tarafından kandırılmayı veya hayatlarımızı yalanlar etrafında şekillendirmeyi istemeyiz. Dolayısıyla bu konudaki gerçeği bilmemiz önemli. Aden Bahçesi’ne geri dönelim ve bu yalanın nereden başladığını görelim.
S1. Yılan (Şeytan) Havva’ya ne dedi? Yaratılış 3:4, 5 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan, Allah’ın sözüne aykırı olarak, Havva’nın meyveyi yemesi halinde ölmeyeceğini iddia etti. Havva bugün hâlâ yaşıyor mu? Tabii ki hayır! Öyleyse, yalancı kim? Yalancı Şeytan ve bu yalanı o zamandan beri sürdürüyor. Öldüğümüzde ne olduğunu öğrenmeden önce, bizi hayatta tutan şeyin gerçekte ne olduğuna bakalım. Sonsuza dek yaşayan ölümsüz bir ruha gerçekten sahip miyiz?
S2. Allah Adem’i neyden yarattı? Adem ne zaman hayata geldi? Yaratılış 2:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah Adem’i topraktan yarattı ve kendi elleriyle şekillendirdi. Ayrıca Adem’e ruh verilmediğini, hayat nefesinin verildiğini görüyoruz. Aslında bu gerçeği bir denklemle gösterebiliriz:
Beden + Yaşam Soluğu = Yaşayan Varlık
Eyüp’ün hayat nefesi hakkında ne dediğini görelim.
S3. Eyüp’e hayat veren nedir? Eyüp 33:4 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S4. Eyüp hayatı neyle ilişkilendiriyor? Eyüp 27:3 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp’e göre, hayat ve nefes arasında açık bir bağlantı var. Tabii ki, bu anlaşılması basit bir kavram. Nefes almazsanız, yaşayamazsınız. Fakat bunun sırf bir biyolojik işlevden daha başka yönleri de var. Eyüp’ün dediğine göre, öldüğünüzde, ölürsünüz. Yaşamaya devam eden ölümsüz bir ruhunuz yoktur.
Ek bir bilgi olarak, Kutsal Kitap’ta ölümsüz sözcüğü yalnızca beş kez geçer. İlginç bir şekilde, tümü aynı şeyi söylüyor. Ölümsüz olan tek varlık Allah’tır ve bizim ölümsüzlüğü edinebilmemizin tek yolu O’nun bize vermesidir (1. Timoteos 6:15; 2. Timoteos 1:9, 10 ve Romalılar 2:7).
S5. Öldüğümüzde bedenlerimize ne olur? Yaratılış 3:19 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah Adem’e açık bir şekilde öldüğünde bedeninin kendisinden geldiği toprağa geri döneceğini bildirdi. Bedenlerimiz toprakta bulunan elementlerden meydana gelmektedir ve yine toprağa gömülecektir.
S6. Öldüğümüzde nefesimize ne olur? Vaiz 12:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
“Ruh” olarak tercüme edilen orijinal İbranice sözcüğü araştırdığımızda, bunun “ruach” şeklinde olduğunu öğreniriz. Bu sözcüğün dilimizdeki “ruh” sözcüğüne ne kadar benzediğini fark etmek için alim olmaya gerek yok. Ancak bunu tercüme ederken dikkatli olmamız gerek, zira İbranice’de “ruach” sözcüğü aynı zamanda “nefes” veya “soluk verme” anlamında da kullanılıyor. Anlamı bağlam belirler. Kutsal Yazı’daki ayetleri, Kutsal Yazı içindeki diğer ayetlerle karşılaştırdığımızda, ölüp gömüldüğümüz zaman nefesimizin Allah’a döndüğünü görürüz. Allah Adem’e ölümsüz bir ruh değil, hayat nefesini verdi. Hayat nefesi Allah’a geri döndüğünde, insan ölür.
S7. Ölüler bir şey bilir mi? Hisleri var mıdır? Vaiz 9:5, 6 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S8. Ölüler Allah’ı över mi? Mezmur 115:17 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Kutsal Kitap’a göre, ölüyken bilinçli değilizdir. Anılarımız ve düşüncelerimiz yoktur, Allah’ı övmeyiz. Bilincimiz yoksa, kesinlikle hislerimiz de yok demektir. Kral Süleyman ölülerin sevgi, nefret veya gıpta hisleri taşımadıklarını söyledi. Öldüğümüzde cennete giden bir ruhumuz olsaydı, mutlu ve Allah’ı övüyor olmamamız mümkün olur muydu? Kesinlikle hayır! Gökte Allah’ı sürekli olarak öveceğiz, zira orası yaşadığımız dünyadan çok daha mutlu bir yer. Bu ayetler öldüğümüz zaman gömüldüğümüz ve toprakta kaldığımıza dair daha da fazla kanıt sağlamaktadır. Şeytan haksızdı, öleceğiz! Soru şu ki, yeniden yaşayacak mıyız?
S9. Eyüp, öldüğümüzde ne zamana kadar dirilmeyeceğimizi söyledi? Eyüp 14:10–12 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S10. Eyüp dirilişi neye benzetti? 12. ayeti tekrar okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp insanların gökler ortadan kalkıncaya kadar ölümden dirilmeyeceğini söyledi. Bunun İsa yeryüzüne geri döndüğünde gerçekleşeceğini biliyoruz (2. Petrus 3:10). Ayrıca, dirilişin uyanmak gibi olacağını söyledi. İsa’nın da aynısını söylediğini biliyor muydunuz?
S11. İsa ölümü tanımlamak için hangi benzetmeyi kullandı? Yuhanna 11:1–14 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Eyüp gibi, İsa da ölümün uykuya benzer olduğunu söyledi. Bu nedenle, Lazar diriltildiğinde bu uyanmak gibiydi. Uyuduğumuz zaman etrafımızda olup bitenden hiçbir haberimiz olmaz. Komşumuzun verdiği daveti, sokakta havlayan köpekleri, ya da tüp getiren Aygaz kamyonunu duyamayız. Ölüm de böyledir, deprem, savaş veya sel olsa da bundan haberimiz olmaz. Etrafımızdaki dünyadan tamamen habersizizdir ve tıpkı uykuda olduğu gibi ne kadar zaman geçtiğini kestiremeyiz.
S12. Marta Lazar’ın ne zaman yeniden yaşayacağını söyledi? Yuhanna 11:21–25 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa çok önemli bir noktaya değindi. Öldükten sonra tekrar yaşamak istersek, ne yapmalıyız? O’na iman etmeliyiz, çünkü diriliş ve hayat O’dur. Ölümün O’na karşı hiçbir gücü yoktur. Ölüleri hayata döndürmek için O’nun bir söz söylemesi yeter.
S13. İsa kendisine seslendiğinde Lazar ne yaptı? Yuhanna 11:43, 44 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Lazar hayata geri döndü. İsa Lazar’a bilhassa adıyla seslenmiş olmasaydı, tüm ölülerin hayata geri dönecekleri söylenmiştir.
Öyleyse buraya kadar ne öğrendik? Canlı bir varlığın bedenden ve hayat nefesinden oluştuğunu öğrendik. Bir kişi öldüğünde gömülür ve hayat nefesi Allah’a döner. Ayrıca ölümün uyku gibi olduğunu öğrendik. Ölüler olan bitenlerin bilincinde değildir ve hisleri yoktur. Fakat aynı zamanda son günlerde bir diriliş gerçekleşeceğini de öğrendik. Bunu biraz daha ayrıntılı olarak öğrenelim.
S14. İsa bulutlar içinde yeryüzüne döndüğünde hangi hayret verici olay gerçekleşecek? 1. Selanikliler 4:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa izleyicilerini göğe almak üzere geri döndüğünde, tüm dünya ne olduğunu anlayacak. Kutsal Kitap şiddetli bir ses duyulacağını ve borular çalacağını bildiriyor. Belki İsa Lazar’a yaptığı gibi “Dışarı gel” diye seslenecektir.
S15. İsa Mesih’e iman etmiş olan ölülere ne olacak?
Y. __________________________________________________
İsa döndüğü zaman Mesih’teki ölüler diriltilecek ve halen hayatta olan imanlılarla birlikte İsa’yı havada karşılayacaklar. Buna birinci diriliş deniyor. İkinci dirilişi ve kötülerin başına gelecekleri ayrıntılı olarak başka bir dersimizde işleyeceğiz. Şimdilik, birinci dirilişin sonsuz hayat için olduğunu aklımızda tutalım. Pavlus’un Romalılara mektubunda dediği gibi, kurtuluş armağanı sonsuz hayattır (Romalılar 6:23).
S16. Bedenlerimize ne olacak? 1. Korintliler 15:51–54 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma dükkânına giderken Gülsün’le nasıl bir gün geçireceğini düşündü. Gülsün’ün iki gün önce ölen teyzesi yüzünden halen üzgün olduğunu ve cenazeden söz etmek isteyebileceğini biliyordu. Ölüm, insanların üzüntüsü, korkuları ve güvensizlikleri nedeniyle her zaman konuşması güç bir konu olmuştur. Keşke tüm arkadaşları kendisi gibi İsa’da güvene sahip olabilse diye düşündü. Fatma Gülsün’le gerçeği paylaşması gerektiğini biliyordu, ancak zamanlamanın doğru olması gerektiğini de biliyordu. O gün Allah’ın kendisine bu fırsatı sağlayıp sağlamayacağını merak etti.
“Günaydın Gülsün. Başın sağolsun.Nasılsın tatlım?” dedi Fatma.
“İyiyim. Sen nasılsın Fatma Abla?”
Fatma, “İyiyim, ama bu kadar üzgün olmasaydın kendimi daha iyi hissederdim” dedi ve teklifte bulundu: “Bugün izin almak istemediğinden emin misin?”
Gülsün karşılık verdi: “Hayır, sanırım evde tek başıma oturmak yapacağım en kötü şey olur.”
“Eh, öyleyse bu sabah birkaç saat seninle birlikte oturup yoldaşlık edeyim.”
Kadınlar giysi raflarını düzenleyerek, dükkânın önündeki kaldırıma su serperek ve vitrini yerleştirerek güne hazırlandılar. İşleri bitirdiklerinde çay içmek için oturdular. Birkaç dakika sonra Gülsün söze girdi.
“Bunun hakkında konuşmamam gerektiğini biliyorum, ama teyzemin mezarına melek geldiğinde ne olduğunu merak ediyorum.”
Fatma öylece oturup dinledi.
“Tartısının hangi yana ağır basacağını merak ediyorum. Ne diyorum ben? İyi olacaktır, o iyi bir kadındı. Eminim ki şimdiden cennetin keyfini sürmeye başlamıştır” dedi, kendi kendini teselli etmeye çalışarak.
Fatma, “Evet, hoş bir kadındı” diyerek onayladı.
“Keşke hiç ölüm olmasaydı. Keşke hayatımın geri kalanını onunla birlikte geçirebilseydim. Sanırım elimden gelen tek şey bir gün onu yeniden görmeyi umut etmek.”
Kadınlar sessizlik içinde oturdu ve Fatma Allah’ın kendisini konuşmaya sevk etmesini bekledi. Birkaç dakika daha geçti ve bu gerçekleşti.
“Fatma, Kutsal Kitap’ı okuduğunu biliyorum. Mesih imanlısı olduğunu da biliyorum. İsa’yı izlemeye nasıl karar verdin?”
“Gülsün, bu çok önemli bir soru ve izah etmesi saatler alabilir. Ama kısa yanıt şöyle, hiçbir zaman başka hiçbir yerde hissedemediğim umudu İsa’da buldum. O’nu izlemeye karar verdiğimde artık yalnız kalmaktan, işlerimin bozulmasından, gelecekten veya ölümden endişe etmiyordum.”
Gülsün Fatma’ya sır verircesine, “Keşke ben de bu umuda sahip olabilsem” dedi. “Nasıl böyle emin olabiliyorsun? Yani, ölümden neden korkmuyorsun?”
Fatma’nın beklediği an gelmişti. Onu kendi korkuları ve ölüme ilişkin kafa karışıklığı hakkında derin düşünmeye sevk eden şey kocasının ölümü olmuştu. Korkularının yalnızca İsa tarafından giderilebileceği gerçeği kendisini O’na doğru çeken şey olmuştu.
Bilgi kalabalığıyla Gülsün’ü bunaltmak istemedi, bu yüzden kısa bir dua etti ve Kutsal Kitap’ın ölüm ve dirilişle ilgili söylediklerini açıklamaya koyuldu.
“Gülsün, Kutsal Kitap ölümün rüyaları olmayan bir uyku gibi olduğunu söylüyor. Etrafımızda olan biteni bilmeyiz, hiçbir düşüncemiz yoktur ve kesinlikle hiçbir şey hissetmeyiz. Fakat Kutsal Kitap hepimizin diriltileceğini ve yeniden yaşayacağımızı da söylüyor. İsa’yı izleyenler O’nun geri gelişinde hayata dönecek ve sonsuza dek yaşayacaklar. Fakat İsa’yı ve O’nun öğretilerini reddedenler günahlarının sonucuna katlanacak ve sonsuza dek yok edilecekler. Bunun ne şekilde olacağını tüm ayrıntılarıyla açıklamak için şu anda zamanım yok. Ama görmüyor musun Gülsün? İsa’nın sözünü dinlersek korkmamıza gerek yok. Diriliş Allah’ın bir vaadi. Allah’ın vaatlerini yerine getirdiğine inanıyor musun?”
Gülsün onayladı: “Evet, inanıyorum.”
Birkaç dakika daha konuştuktan sonra Fatma yeterince şey söylediğini düşündü. Şimdi Kutsal Ruh’un Gülsün’ün kalbinde çalışmasını bekleyecekti.
Gülsün, “Bunu benimle paylaştığın için teşekkür ederim Fatma” dedi ve oturduğu yerde derin düşüncelere daldı.
Birden dükkâna giren bir müşteri sessizliği bozdu. Gülsün hemen kalktı ve kadına yardımcı olmayı teklif etti.
İsa bulutlarla birlikte geldiğinde, bu dünyanın normal faaliyetleri de kesintiye uğrayacak. Ölmüş olan ve yaşamakta olan doğru kişiler için muhteşem bir gün olacak, her iki grup da yeni bedenler alacak. Sakatsak, yürüyebilecek ve koşabileceğiz. Körsek, görebileceğiz. Sağırsak, duyabileceğiz. Konuşamıyorsak, bundan sonra Allah’ı öveceğiz. Kısacası bir daha asla hasta ve sakat olmayacak, incinmeyecek ve ölmeyecek yeni ve mükemmel bedenler alacağız. Sonsuz hayat ruhsal olarak değil, fiziksel olarak yaşanacak. Hayal bile edemeyeceğimiz bir şekilde göreceğiz, dokunacağız, tadacağız, duyacağız ve hissedeceğiz. İşte bu anda imanlılara yalnızca Allah’ın verebileceği ölümsüzlük armağanı verilecek. O gün yeni bir beden almak istiyor musunuz?
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.