|
3.Ders: Büyük Mücadele
Etrafımızdaki dünyaya bakıp bir şeylerin son derece yanlış olduğunu anlayabilmek için bilgin, dâhi veya bilim adamı olmanız gerekmiyor. Savaş ve savaş tehditleri, kıtlık, hükümetlerdeki yozlaşma, terörizm, nükleer kirlilik, espiyonaj, küresel iklim değişimi, depremler ve tsunamiler, biz insanların her gün mücadele ettiği sorunların yalnızca bir kısmı. Tüm bu şeyler Allah’ın başlangıçtaki tasarısının bir parçası mıydı? Gerçekten O oğullarımızın yol kenarına konulan bombalarla ölmelerini istemiş miydi? O sorunlarımızı silahlarla ve savaş tehditleriyle çözmemizi mi istedi? Bir sevgi Tanrısı nasıl olur da tüm bu şeylerin gerçekleşmesine rahatça izin verebilirdi? Dünyanın tüm sorunlarından ötürü suçlamamız gereken O mudur? Tabii ki, yanıt hayır! Peki suç O’nda değilse, kimde?
Bu dersin amacı işte bu soruya yanıt vermek. Bu gezegendeki tüm kargaşa ve kederden sorumlu olan kimdir veya nedir? Bazı kişiler, örneğin Mert’in felsefe öğretmeni, bu soruyu yanıtlamaya çalışmanın boş bir çaba olduğunu, çünkü mevcut olan tüm kanıtlara göre insanın yalnızca iki yanıttan birine ulaşabileceğini iddia ediyorlar. Peki bu doğru mu?
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Öğrenciler tahtadaki notları yazmayı bitirdiklerinde, öğretmen kitabını kapattı, bir nefes aldı ve durakladı. Tüm öğrenciler kendisinden günün kapanış sözlerini dinlemeye hazır olmak için işlerini bitirene dek orada bekledi. Tüm gözler üzerindeyken, bu anın avantajını kendi kişisel, ancak özgün olmayan fikirlerini açmak için kullandı.
“Bugünkü dersimizi bir şeyi çok net açıklayarak bitirmek istiyorum. Yahudilerin, Müslümanların ve Hristiyanların ileri sürdüğü gibi Allah’ın her şeye gücü yeten, merhametli veya sevgi dolu olduğu iddiası gülünçtür” dedi felsefe öğretmeni. “Eğer Allah tüm bu sıfatlara sahipse, neden tüm bu savaşların olmasına izin veriyor? Neden çocukların depremlerde ölmelerine izin veriyor? Günaha ve acıya son vermek için neden bekliyor? Neden domuz gribi, kanser ve AIDS gibi hastalıklar için deli gibi çare arıyoruz? Allah tüm bu hastalıkları kendisi yok edemez miydi? Tek mantıklı yanıt, ya Allah dindar insanların dediği gibi değil, ya da bana kalırsa mevcut bile değil.”
Mert hem şaşırdı, hem de dehşete düştü. Bu dersi yalnızca ilginç olacağını ve bilimsel denklemleri çözerken kendisine yardımcı olacağını düşündüğü için almıştı. Ancak dersin sadece bir amaçla, kendisinin Allah hakkındaki inançlarını yıkmak için tasarlandığını hissetti. Bu profesörün devam eden yorumlarına göre, çalışma grubunda öğrenmekte olduğu, hatta hayatının büyük kısmında inandığı şeylerin zannettiği gibi savunulabilir olmadığını düşündü. Profesör çok iyi bir noktaya değiniyordu. Haklıysa, hem çalışma grubu hem de Kutsal Kitap okumaları anlamsızdı. Zihni şüpheyle, şaşkınlıkla ve hayal kırıklığıyla doldu. Dünya görüşünün sanki ortadan ikiye ayrıldığını hissediyordu.
Ancak Mert başka birinin söylediklerini hemen kabul edecek birisi değildi. Yetişmekte olan bir bilim adamıydı. Ona yapacak tek bir şey kalmıştı, bunu kendi başına çözmek. Bu profesörün söylediği şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu ortaya çıkarmak için bilimsel yöntemi kullanacaktı.
İlk vardığı karar, bir yanıt varsa bunu Kutsal Kitap’ta bulabileceği oldu. Böylece eve gider gitmez Kutsal Kitap’ını açarak okumaya başladı. “Kaderi Değiştiren”den kendisine yardımcı olabilecek üç öykü hatırlıyordu. Birincisi Yaratılış’ta, ikincisi Eyüp’teydi, üçüncüsü ise İsa’nın öğrencilerine anlattığı ilginç bir benzetmeydi. Bu öyküleri yeniden okumaya, ayetleri diğer ayetlerle karşılaştırmaya, Allah’ın sevgi olduğunu ve bu gezegende yaşamakta olduğumuz kötülüğün O’ndan olmadığını kanıtlayacak bir araştırma derlemeye karar verdi. İşte keşfedip çalışma grubuyla paylaştıkları! (Devam Edecek)
S1. Allah yaratılış işinin ilk beş gününden sonra, yaratışını nasıl gördü? Altıncı günden sonra yaratışını nasıl gördü?
Yaratılış 1:1-4, 9, 10, 12, 16–18, 21, 25, 27, 28, 31 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S2. Her şey “çok iyi” idiyse, ölüm olur muydu? Ya hastalık? Suç? Günah?
Y.___________________________________________________
Tabii ki hayır, zira herkes tüm bu şeylerin kötü olduğunu bilir. Peki bunlar Allah’tan gelmedilerse, nereden geldiler? Görelim.
S3. İsa’nın benzetmesinde iyi tohumu eken kimdi? Tarla neyi temsil ediyordu? İyi tohumla temsil edilen kimdi? Matta 13:24–30, 36–41 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S4. Aynı benzetmede, deliceler kimdir? Deliceleri kim ekti?
Y.___________________________________________________
Böylece bu benzetmede İsa’nın bu dünyadaki iyi insanlardan sorumlu olduğunu, Şeytan’ın ise kötü insanlardan sorumlu olduğunu görüyoruz. Şeytan tüm kötü insanlardan sorumluysa, onların yaptığı kötü şeylerin de kaynağıdır demektir. Peki ya hastalık, bundan sorumlu olan kim? Buna yanıt vermek için İsa’nın hayatında gerçekleşen bir olaya bakalım.
S5. Luka 13:10–17 ayetlerini okuyun. Olayda, bir kadın iyileştirildi. Kadını kim iyileştirdi?"
Y.___________________________________________________
S6. Kadının hastalığından sorumlu olan kimdi? (16. ayet).
Y.___________________________________________________
İsa hem anlattığı benzetmede, hem de yaşadığı olayda bize bu dünyadaki kötü şeylerden Şeytan’ın sorumlu olduğunu açıkça bildiriyor. Dahası, o kötülüğe karşı koyabilecek güce ve yeterliliğe sahip olan da O’dur. Ancak bu bizi başka sorular sormaya yöneltiyor. Şeytan nereden geldi? O her zaman böyle miydi? Öyle ise, bu Şeytan’ın ektiği kötülük tohumlarından Allah’ın dolaylı olarak sorumlu olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, baştan beri böyle değil idiyse, onun değişmesine ne neden oldu? Bu soruları İsa’nın kendi sözlerini okuyarak yanıtlayalım.
S7. Şeytan nereden düştü? Luka 10:18 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’ya göre, Şeytan gökten düştü. O neden gökteydi? Neden düştü? Bu iki sorunun yanıtını bulmak için iki Eski Ahit peygamberinin, Hezekiel ile Yeşaya’nın yazılarına bakmamız gerek. Ama önce Vahiy kitapçığında Şeytan’ın düşüşünün daha ayrıntılı olan anlatımını okuyalım.
S8. Gökte ne oldu? Vahiy 12:7–9 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S9. Şeytan’a ve onun tarafına geçen meleklere ne oldu?
Y.___________________________________________________
Yuhanna bize gökte bir savaş olduğunu bildiriyor. Savaş ne üzerindeydi?
Y.__________________________________________________
Şimdi Hezekiel kitapçığına gidebiliriz. Hezekiel 28:11–18 ayetlerini okuyun. Her ne kadar bu ayetler çok zalim bir kral olan Sur kralına hitap ediyor gibi görünüyorsa da, yalnızca ona ilişkin olmadıkları hemen anlaşılıyor. Nereden biliyoruz? Çok basit bir yanıtla, o Aden Bahçesi’nde yoktu! Yaratılış kitapçığına göre, Bahçe’de bulunabilen yalnızca dört kişi vardı: Allah, Adem, Havva ve Şeytan. İkinci ipucu bu kişinin koruyucu keruv olması, yani Allah’ın kutsal dağında, O’nun yanında duran bir melekti. Allah Sur kralını bir benzetme olarak kullanıyor ve Şeytan’ın kökenini, koruyucu keruv, özel bir görevi olan melek Lusifer olarak açıkça tanımlıyor.
S10. Şeytan nasıl yaratılmıştı? Görünümü nasıldı? Hezekiel 28:11–15 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah Şeytan’ı değerli taşlarla bezenmiş mükemmel bir melek olarak yarattı. Fakat korkunç bir şey oldu. Lusifer günah işledi.
S11. Şeytanın günahının kaynağı neydi? Ne yaptı? Hezekiel 28:16–18 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Hezekiel bize Şeytan’ın güzelliğinden dolayı gurura kapıldığını söylüyor. Kibirle dolarak ticaretinin kendisini yozlaştırmasına izin verdi ve zorbaya dönüştü. Bu ayetlerden anlamamız gereken çok önemli iki şey var. Şeytan ne ölçüde gururlandı ve “ticareti”ni yaptığı ya da “satmaya” çalıştığı şey neydi? Bunu öğrenmek için Yeşaya kitabına dönüyoruz.
S12. Şeytan ne kadar mağrur oldu? Yeşaya 14:12–14 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
12. ayette Lusifer’in düşüşünü tekrar okuyoruz, burada gökten düşen bir yıldız olarak tasvir edilmiş. Kutsal Kitap’ta yıldızlar sıklıkla habercileri ve melekleri simgeler (Vahiy 1:20 ayetine bakın).
Şeytan o kadar gururlandı ki Allah’a eşit olmak istedi. Dahası, kendisi Tanrı olmak istedi! Kendisine verilmiş olan konumla yetinmedi ve gerçekten evreni daha iyi yönetebileceğini düşündü. Gururunun kendisini günaha yöneltmesine izin verdi! Fakat bununla da kalmadı. Başkalarını da günaha yöneltti. Meleklerden başlayarak, kendi fikirlerini ve yalanlarını gerçek olarak yaymaya başladı. Şeytan bir yalan tüccarıdır! Ne yazık ki yalanlarını insanlar arasında yaymaya karar verdi.
S13. Allah Adem ile Havva’ya ne yapmamalarını söyledi? Bunu yaparlarsa ne olacaktı? Yaratılış 2:16–17 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S14. Şeytan Allah’ın sözlerini nasıl çarpıttı? Yaratılış 3:1–5 ayetlerini okuyun. 4. ve 5. ayetlerde kayıtlı olan sözlerinde, Allah hakkında ne ima etti?
Y.__________________________________________________
Şeytan, Allah’ın yalancı olduğunu ve O’nun gibi olmamızı engellemek için gerçeği gizlediğini ileri sürdü. Şeytan neden böyle iddialarda bulunsun? Bir nedeni var, Allah’ın yerini almak istemesi (Yeşaya 14:14).
İlginç bir şekilde, Lusifer’in ve diğer meleklerin düşüşü bize meleklerin Allah’ın tarafında olmayı veya olmamayı seçebileceklerini gösteriyor. Adem ve Havva gibi onlara da izleyecekleri kişiyi seçme özgürlüğü tanınmıştı. Şeytan kendi kendisini izlemeyi seçti ve böylece kendi kendisinin tanrısı oldu. Düşmüş melekler ve Adem ile Havva, Şeytan’a inanmayı seçtiler.
Şeytan’ın Allah hakkındaki diğer iddiasını Eyüp kitabında okuyabiliriz.
S15. Şeytan, Eyüp’ün Allah’a sadakatine ilişkin hangi iddiada bulundu? Eyüp 1:6–12 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Şeytan, Eyüp’ün Allah korkusunun ve O’na sadakatinin yalnızca Allah’tan aldığı bereketlerin sonucu olduğunu ileri sürdü. Başka bir deyişle, Şeytan, Allah’ın Eyüp’e istediklerini ve ihtiyacı olanları vererek onun sadakatini satın aldığını ileri sürüyordu. Şeytan kısacası bizim Allah’tan bir şey almamamız halinde O’na ibadet etmek için hiçbir neden olmadığını; Allah’ın bizi O’nu tanımaya veya O’nunla ilişki içinde olmaya yönlendirecek hiçbir iyi özelliğinin olmadığını söylüyordu. Onun çarpık bakış açısına göre, Allah sevgiyle harekete geçmiyordu. O kendi egosuna göre harekete geçiyordu.
Şeytan ilahî düzeni bozma çabasıyla bu tür iddialarda bulunuyordu. O başkalarını kendi yanına getirmek amacıyla Allah’ı yanlış tanıtır. Bu işi kendi başına da yapmaz, başkalarını, ektiği yabani otları kullanır.
S16. İsa ne zaman geri dönecek? 2. Selanikliler 2:1–4 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S17. Bu yasa tanımaz kişinin özelliği nedir? 2. Selanikliler 2:4 ayetini okuyun.
Y.__________________________________________________
Bu ayetlerin tüm dünyayı, bilhassa da İsa’nın izleyicilerini kontrol etmeye çalışacak olan Mesih karşıtı güçten söz ettiği genellikle kabul edilir. Şeytan’la aynı niteliklere sahip olması da ilginçtir. Tanrı olmayı istemekle kalmaz, kendisini Tanrı olarak tanıtır. Kime çalıştığından herhangi bir şüphe var mı? Peygamber ve İsa’nın öğrencisi olan Yuhanna, aslında bu Mesih karşıtı gücün amacını açık ve ayrıntılı olarak yazdı (Vahiy 13:1–4 ayetlerini okuyun).
Bu ayetlerde pek çok simgeler kullanılıyor. Büyük kısmı için, deniz, boynuzlar, ölümcül yara gibi simgelerin anlamını açmak üzere daha sonraki bir dersi bekleyeceğiz. Ancak bu dersin amacı uyarınca, Kutsal Kitap’ın zamana ilişkin peygamberlik sözlerinde canavarların dünyevi güçleri ve krallıkları simgelediğini anlamamız gerekiyor. Bu canavar, az önce okuduğumuz Mesih karşıtı güçtür.
S18. Canavar gücünü nereden alıyor? Vahiy 13:2 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S19. İnsanlar canavarın ve ejderhanın gücü karşısında ne yapıyorlar? Vahiy 13:4 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S20. Ejderhanın kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Vahiy 12:9 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Bu peygamberlik sözünde Şeytan’ın kendi gücünü yalnızca dünyanın kendisine ibadet etmesini sağlamak amacıyla bir canavara (dünyevi güce) verdiğini görüyoruz. Hatta dünya onun o kadar büyük olduğunu düşünüyor ki, “Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?” diye soruyorlar.
Bu dersin başında gökteki savaş hakkında bilgiler öğrenmiştik. O savaşı kimin kazandığını hatırlıyor musunuz? Tabii ki o savaşı Allah kazandı ve Şeytan yeryüzüne atıldı. Ancak Şeytan, gökte de yaptığı gibi, tüm insanlığı kandırmak için bütün gücüyle çalışmaktadır.
S21. Tüm bu ayetlerin canavarın eylemlerini tanımlama bağlamında ortak noktası nedir? Vahiy 13:4, 8, 12 ve 15 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Canavarın ve onun arkasındaki gücün (Şeytan’ın) eylemleri, kendisine tapınılma arzusuyla harekete geçmektedir. Unutmayın, Şeytan Tanrı olmak istiyor. Meşru olarak kendisine ait olmayanı istiyor.
S22. Allah neden ibadet edilmeye layıktır? Vahiy 14:6–9 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah’a iyi olan her şeyin yaratıcısı olduğu için taparız. O’na taparız, çünkü O bizim günahlarımızı bağışlayabilir ve hastalıklarımızı iyileştirebilir. Şeytan kendisinin Allah’tan daha iyi yapabileceğini düşünmemizi ister. Bu dünyadaki kötü şeylerin Allah’tan geldiğini düşünmemizi ister. Bazı insanları kandırabilirse de, bizi kandıramaz. O bir yalancıdır, yalancıydı ve her zaman yalancı kalacaktır. İnsanların onun Allah’a karşı savaşı kazanabileceğini sanmalarını ister, ancak bu mümkün değildir. Gökte de yenilmiştir, yeryüzünde de yenilmiştir.
S23. Şeytan gerçekten İsa’nın ne yapmasını istedi? Matta 4:1–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S24. İsa Şeytan’a nasıl karşılık verdi?
Y.___________________________________________________
Şeytan kendisine tapılmasını istiyor ve bunu sağlamak için, insanları öldürmek de dahil olmak üzere, her araca başvuracaktır. Fakat İsa Şeytan’dan daha güçlüdür ve bir gün Şeytan’ı sonsuza dek yok edecektir. İşte bu nedenle cinlerden, kem gözden, büyüden, cinci hocalardan veya diğer şer kaynaklarından korkmamıza gerek yoktur. İsa hepsinden daha güçlüdür ve onların bize herhangi bir şey yapmadan önce O’nu geçmeleri gerekir.
Kutsal Kitap’ın ilk ve son ikişer bölümünü hızlıca gözden geçirdiğimizde hayret verici bir gerçekle karşılaşırız. Başlangıçta, mükemmel insanlar mükemmel bir gezegen üzerinde mükemmel bir Tanrı ile mükemmel bir birliktelik içinde yaşıyordu. Allah Şeytan’ı, Mesih karşıtını, imansızları, günahı ve ölümü yok ettikten sonra, yeni bir gök ve yeni bir yeryüzü yaratacak. Yeniden, mükemmel insanlar mükemmel bir gezegen üzerinde mükemmel bir Tanrı ile mükemmel bir birliktelik içinde yaşayacak.
Bu dört bölümün arasında kalan her şey Büyük Mücadele’dir. Kutsal Kitap’ın sayfalarını okuduğumuzda, Allah’ın Şeytan’ın yalanlarına kanmayanları nasıl koruduğunu, yönlendirdiğini ve kurtardığını tekrar tekrar görebiliriz. O bizim Şeytan’a karşı tek korunağımızdır.
S25. Öyleyse Allah neden Şeytan’ı sonsuza dek yok etmek için bekliyor? 2. Petrus 3:9 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah hiç kimsenin mahvolmasını, aldanmasını veya göğün dışında kalmasını istemez. O hepimizin günahlarımızdan tövbe etmemizi, kurtulmamızı ve O’nunla ve İsa’yla sonsuzluk boyunca birlikte olmamızı ister.
Allah Şeytan’ı ve diğer melekleri günah işlediklerinde yok etseydi, diğer melekler Şeytan’ın söylediklerine inanabilirler miydi? Allah’ın sevgiyle harekete geçmediğine ve O’na korkudan ibadet etmemizi istediğine inanırlar mıydı? Tabii ki, bu gayet mantıklı. Allah Şeytan’ı, onun meleklerini, ölümü ve günahı yok etmek için bekliyor, çünkü O tüm dünyanın Şeytan’ın gerçekte kim olduğunu görmesini istiyor. Allah’ın merhametinden, lütfundan ve şefkatinden hiçbir şüpheleri olmamasını istiyor. Hepimizin O’nu izlemek için bilinçli, kalpten gelen bir seçim yapma fırsatına sahip olmamızı istiyor. O bize seçme özgürlüğünü vererek, bazılarının O’nu sevmemeyi ve sözünü dinlememeyi seçmeleri riskini aldı.
Öyleyse bizim rolümüz nedir? Ne yapmalıyız?
Elçi Pavlus gibi, Allah bize bir görev verdi.
S26. Bu Büyük Mücadele’de bizim rolümüz nedir? Elçilerin İşleri 26:12–18 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mert Kutsal Kitap’ını kapattı ve soruyu tekrar sordu: “Bu Büyük Mücadele’de bizim rolümüz nedir?” Arkadaşlarının yanıtlarını beklemeden devam etti: “Biz insanlara Allah’ın sevgisi ve Şeytan’ın yalanları hakkındaki gerçeği anlatmalıyız. İnsanları karanlığın krallığından ışığın krallığına götürmeliyiz. İmanımızın ışığının bir deniz feneri gibi parlayarak denizdeki kayıp gemileri göksel limanın sakin sularına yönlendirmesine izin vermeliyiz.”
Mehmet, “Anlaşılan işe felsefe öğretmeninle konuşarak başlaman gerekiyor!” dedi.
“Sanırım haklısın. Tek sorun, inanmadığı kitabın ta kendisinden kanıtlar kullanarak bir şeyi nasıl açıklayabilirim?” diye sordu Mert.
“Bu gerçekten iyi bir soru. Fakat şunu biliyorum, Allah sana tıpkı bu gerçeği keşfetmene yardımcı olduğu gibi yine yardımcı olacaktır” dedi Fatma.
Mert, “Sanırım haklısın, anne!” diyerek onayladı. “Duayla kapatalım.”
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
1. Petrus 5:8; 1 Korintliler 4:9; Matta 14:29; Yeşu 24:15; 2. Korintliler 11:14, 15.
Etrafımızdaki dünyaya bakıp bir şeylerin son derece yanlış olduğunu anlayabilmek için bilgin, dâhi veya bilim adamı olmanız gerekmiyor. Savaş ve savaş tehditleri, kıtlık, hükümetlerdeki yozlaşma, terörizm, nükleer kirlilik, espiyonaj, küresel iklim değişimi, depremler ve tsunamiler, biz insanların her gün mücadele ettiği sorunların yalnızca bir kısmı. Tüm bu şeyler Allah’ın başlangıçtaki tasarısının bir parçası mıydı? Gerçekten O oğullarımızın yol kenarına konulan bombalarla ölmelerini istemiş miydi? O sorunlarımızı silahlarla ve savaş tehditleriyle çözmemizi mi istedi? Bir sevgi Tanrısı nasıl olur da tüm bu şeylerin gerçekleşmesine rahatça izin verebilirdi? Dünyanın tüm sorunlarından ötürü suçlamamız gereken O mudur? Tabii ki, yanıt hayır! Peki suç O’nda değilse, kimde?
Bu dersin amacı işte bu soruya yanıt vermek. Bu gezegendeki tüm kargaşa ve kederden sorumlu olan kimdir veya nedir? Bazı kişiler, örneğin Mert’in felsefe öğretmeni, bu soruyu yanıtlamaya çalışmanın boş bir çaba olduğunu, çünkü mevcut olan tüm kanıtlara göre insanın yalnızca iki yanıttan birine ulaşabileceğini iddia ediyorlar. Peki bu doğru mu?
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Öğrenciler tahtadaki notları yazmayı bitirdiklerinde, öğretmen kitabını kapattı, bir nefes aldı ve durakladı. Tüm öğrenciler kendisinden günün kapanış sözlerini dinlemeye hazır olmak için işlerini bitirene dek orada bekledi. Tüm gözler üzerindeyken, bu anın avantajını kendi kişisel, ancak özgün olmayan fikirlerini açmak için kullandı.
“Bugünkü dersimizi bir şeyi çok net açıklayarak bitirmek istiyorum. Yahudilerin, Müslümanların ve Hristiyanların ileri sürdüğü gibi Allah’ın her şeye gücü yeten, merhametli veya sevgi dolu olduğu iddiası gülünçtür” dedi felsefe öğretmeni. “Eğer Allah tüm bu sıfatlara sahipse, neden tüm bu savaşların olmasına izin veriyor? Neden çocukların depremlerde ölmelerine izin veriyor? Günaha ve acıya son vermek için neden bekliyor? Neden domuz gribi, kanser ve AIDS gibi hastalıklar için deli gibi çare arıyoruz? Allah tüm bu hastalıkları kendisi yok edemez miydi? Tek mantıklı yanıt, ya Allah dindar insanların dediği gibi değil, ya da bana kalırsa mevcut bile değil.”
Mert hem şaşırdı, hem de dehşete düştü. Bu dersi yalnızca ilginç olacağını ve bilimsel denklemleri çözerken kendisine yardımcı olacağını düşündüğü için almıştı. Ancak dersin sadece bir amaçla, kendisinin Allah hakkındaki inançlarını yıkmak için tasarlandığını hissetti. Bu profesörün devam eden yorumlarına göre, çalışma grubunda öğrenmekte olduğu, hatta hayatının büyük kısmında inandığı şeylerin zannettiği gibi savunulabilir olmadığını düşündü. Profesör çok iyi bir noktaya değiniyordu. Haklıysa, hem çalışma grubu hem de Kutsal Kitap okumaları anlamsızdı. Zihni şüpheyle, şaşkınlıkla ve hayal kırıklığıyla doldu. Dünya görüşünün sanki ortadan ikiye ayrıldığını hissediyordu.
Ancak Mert başka birinin söylediklerini hemen kabul edecek birisi değildi. Yetişmekte olan bir bilim adamıydı. Ona yapacak tek bir şey kalmıştı, bunu kendi başına çözmek. Bu profesörün söylediği şeyin doğru mu yanlış mı olduğunu ortaya çıkarmak için bilimsel yöntemi kullanacaktı.
İlk vardığı karar, bir yanıt varsa bunu Kutsal Kitap’ta bulabileceği oldu. Böylece eve gider gitmez Kutsal Kitap’ını açarak okumaya başladı. “Kaderi Değiştiren”den kendisine yardımcı olabilecek üç öykü hatırlıyordu. Birincisi Yaratılış’ta, ikincisi Eyüp’teydi, üçüncüsü ise İsa’nın öğrencilerine anlattığı ilginç bir benzetmeydi. Bu öyküleri yeniden okumaya, ayetleri diğer ayetlerle karşılaştırmaya, Allah’ın sevgi olduğunu ve bu gezegende yaşamakta olduğumuz kötülüğün O’ndan olmadığını kanıtlayacak bir araştırma derlemeye karar verdi. İşte keşfedip çalışma grubuyla paylaştıkları! (Devam Edecek)
S1. Allah yaratılış işinin ilk beş gününden sonra, yaratışını nasıl gördü? Altıncı günden sonra yaratışını nasıl gördü?
Yaratılış 1:1-4, 9, 10, 12, 16–18, 21, 25, 27, 28, 31 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S2. Her şey “çok iyi” idiyse, ölüm olur muydu? Ya hastalık? Suç? Günah?
Y.___________________________________________________
Tabii ki hayır, zira herkes tüm bu şeylerin kötü olduğunu bilir. Peki bunlar Allah’tan gelmedilerse, nereden geldiler? Görelim.
S3. İsa’nın benzetmesinde iyi tohumu eken kimdi? Tarla neyi temsil ediyordu? İyi tohumla temsil edilen kimdi? Matta 13:24–30, 36–41 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S4. Aynı benzetmede, deliceler kimdir? Deliceleri kim ekti?
Y.___________________________________________________
Böylece bu benzetmede İsa’nın bu dünyadaki iyi insanlardan sorumlu olduğunu, Şeytan’ın ise kötü insanlardan sorumlu olduğunu görüyoruz. Şeytan tüm kötü insanlardan sorumluysa, onların yaptığı kötü şeylerin de kaynağıdır demektir. Peki ya hastalık, bundan sorumlu olan kim? Buna yanıt vermek için İsa’nın hayatında gerçekleşen bir olaya bakalım.
S5. Luka 13:10–17 ayetlerini okuyun. Olayda, bir kadın iyileştirildi. Kadını kim iyileştirdi?"
Y.___________________________________________________
S6. Kadının hastalığından sorumlu olan kimdi? (16. ayet).
Y.___________________________________________________
İsa hem anlattığı benzetmede, hem de yaşadığı olayda bize bu dünyadaki kötü şeylerden Şeytan’ın sorumlu olduğunu açıkça bildiriyor. Dahası, o kötülüğe karşı koyabilecek güce ve yeterliliğe sahip olan da O’dur. Ancak bu bizi başka sorular sormaya yöneltiyor. Şeytan nereden geldi? O her zaman böyle miydi? Öyle ise, bu Şeytan’ın ektiği kötülük tohumlarından Allah’ın dolaylı olarak sorumlu olduğu anlamına gelir. Bununla birlikte, baştan beri böyle değil idiyse, onun değişmesine ne neden oldu? Bu soruları İsa’nın kendi sözlerini okuyarak yanıtlayalım.
S7. Şeytan nereden düştü? Luka 10:18 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’ya göre, Şeytan gökten düştü. O neden gökteydi? Neden düştü? Bu iki sorunun yanıtını bulmak için iki Eski Ahit peygamberinin, Hezekiel ile Yeşaya’nın yazılarına bakmamız gerek. Ama önce Vahiy kitapçığında Şeytan’ın düşüşünün daha ayrıntılı olan anlatımını okuyalım.
S8. Gökte ne oldu? Vahiy 12:7–9 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S9. Şeytan’a ve onun tarafına geçen meleklere ne oldu?
Y.___________________________________________________
Yuhanna bize gökte bir savaş olduğunu bildiriyor. Savaş ne üzerindeydi?
Y.__________________________________________________
Şimdi Hezekiel kitapçığına gidebiliriz. Hezekiel 28:11–18 ayetlerini okuyun. Her ne kadar bu ayetler çok zalim bir kral olan Sur kralına hitap ediyor gibi görünüyorsa da, yalnızca ona ilişkin olmadıkları hemen anlaşılıyor. Nereden biliyoruz? Çok basit bir yanıtla, o Aden Bahçesi’nde yoktu! Yaratılış kitapçığına göre, Bahçe’de bulunabilen yalnızca dört kişi vardı: Allah, Adem, Havva ve Şeytan. İkinci ipucu bu kişinin koruyucu keruv olması, yani Allah’ın kutsal dağında, O’nun yanında duran bir melekti. Allah Sur kralını bir benzetme olarak kullanıyor ve Şeytan’ın kökenini, koruyucu keruv, özel bir görevi olan melek Lusifer olarak açıkça tanımlıyor.
S10. Şeytan nasıl yaratılmıştı? Görünümü nasıldı? Hezekiel 28:11–15 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah Şeytan’ı değerli taşlarla bezenmiş mükemmel bir melek olarak yarattı. Fakat korkunç bir şey oldu. Lusifer günah işledi.
S11. Şeytanın günahının kaynağı neydi? Ne yaptı? Hezekiel 28:16–18 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Hezekiel bize Şeytan’ın güzelliğinden dolayı gurura kapıldığını söylüyor. Kibirle dolarak ticaretinin kendisini yozlaştırmasına izin verdi ve zorbaya dönüştü. Bu ayetlerden anlamamız gereken çok önemli iki şey var. Şeytan ne ölçüde gururlandı ve “ticareti”ni yaptığı ya da “satmaya” çalıştığı şey neydi? Bunu öğrenmek için Yeşaya kitabına dönüyoruz.
S12. Şeytan ne kadar mağrur oldu? Yeşaya 14:12–14 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
12. ayette Lusifer’in düşüşünü tekrar okuyoruz, burada gökten düşen bir yıldız olarak tasvir edilmiş. Kutsal Kitap’ta yıldızlar sıklıkla habercileri ve melekleri simgeler (Vahiy 1:20 ayetine bakın).
Şeytan o kadar gururlandı ki Allah’a eşit olmak istedi. Dahası, kendisi Tanrı olmak istedi! Kendisine verilmiş olan konumla yetinmedi ve gerçekten evreni daha iyi yönetebileceğini düşündü. Gururunun kendisini günaha yöneltmesine izin verdi! Fakat bununla da kalmadı. Başkalarını da günaha yöneltti. Meleklerden başlayarak, kendi fikirlerini ve yalanlarını gerçek olarak yaymaya başladı. Şeytan bir yalan tüccarıdır! Ne yazık ki yalanlarını insanlar arasında yaymaya karar verdi.
S13. Allah Adem ile Havva’ya ne yapmamalarını söyledi? Bunu yaparlarsa ne olacaktı? Yaratılış 2:16–17 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S14. Şeytan Allah’ın sözlerini nasıl çarpıttı? Yaratılış 3:1–5 ayetlerini okuyun. 4. ve 5. ayetlerde kayıtlı olan sözlerinde, Allah hakkında ne ima etti?
Y.__________________________________________________
Şeytan, Allah’ın yalancı olduğunu ve O’nun gibi olmamızı engellemek için gerçeği gizlediğini ileri sürdü. Şeytan neden böyle iddialarda bulunsun? Bir nedeni var, Allah’ın yerini almak istemesi (Yeşaya 14:14).
İlginç bir şekilde, Lusifer’in ve diğer meleklerin düşüşü bize meleklerin Allah’ın tarafında olmayı veya olmamayı seçebileceklerini gösteriyor. Adem ve Havva gibi onlara da izleyecekleri kişiyi seçme özgürlüğü tanınmıştı. Şeytan kendi kendisini izlemeyi seçti ve böylece kendi kendisinin tanrısı oldu. Düşmüş melekler ve Adem ile Havva, Şeytan’a inanmayı seçtiler.
Şeytan’ın Allah hakkındaki diğer iddiasını Eyüp kitabında okuyabiliriz.
S15. Şeytan, Eyüp’ün Allah’a sadakatine ilişkin hangi iddiada bulundu? Eyüp 1:6–12 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Şeytan, Eyüp’ün Allah korkusunun ve O’na sadakatinin yalnızca Allah’tan aldığı bereketlerin sonucu olduğunu ileri sürdü. Başka bir deyişle, Şeytan, Allah’ın Eyüp’e istediklerini ve ihtiyacı olanları vererek onun sadakatini satın aldığını ileri sürüyordu. Şeytan kısacası bizim Allah’tan bir şey almamamız halinde O’na ibadet etmek için hiçbir neden olmadığını; Allah’ın bizi O’nu tanımaya veya O’nunla ilişki içinde olmaya yönlendirecek hiçbir iyi özelliğinin olmadığını söylüyordu. Onun çarpık bakış açısına göre, Allah sevgiyle harekete geçmiyordu. O kendi egosuna göre harekete geçiyordu.
Şeytan ilahî düzeni bozma çabasıyla bu tür iddialarda bulunuyordu. O başkalarını kendi yanına getirmek amacıyla Allah’ı yanlış tanıtır. Bu işi kendi başına da yapmaz, başkalarını, ektiği yabani otları kullanır.
S16. İsa ne zaman geri dönecek? 2. Selanikliler 2:1–4 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
S17. Bu yasa tanımaz kişinin özelliği nedir? 2. Selanikliler 2:4 ayetini okuyun.
Y.__________________________________________________
Bu ayetlerin tüm dünyayı, bilhassa da İsa’nın izleyicilerini kontrol etmeye çalışacak olan Mesih karşıtı güçten söz ettiği genellikle kabul edilir. Şeytan’la aynı niteliklere sahip olması da ilginçtir. Tanrı olmayı istemekle kalmaz, kendisini Tanrı olarak tanıtır. Kime çalıştığından herhangi bir şüphe var mı? Peygamber ve İsa’nın öğrencisi olan Yuhanna, aslında bu Mesih karşıtı gücün amacını açık ve ayrıntılı olarak yazdı (Vahiy 13:1–4 ayetlerini okuyun).
Bu ayetlerde pek çok simgeler kullanılıyor. Büyük kısmı için, deniz, boynuzlar, ölümcül yara gibi simgelerin anlamını açmak üzere daha sonraki bir dersi bekleyeceğiz. Ancak bu dersin amacı uyarınca, Kutsal Kitap’ın zamana ilişkin peygamberlik sözlerinde canavarların dünyevi güçleri ve krallıkları simgelediğini anlamamız gerekiyor. Bu canavar, az önce okuduğumuz Mesih karşıtı güçtür.
S18. Canavar gücünü nereden alıyor? Vahiy 13:2 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S19. İnsanlar canavarın ve ejderhanın gücü karşısında ne yapıyorlar? Vahiy 13:4 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S20. Ejderhanın kim olduğunu hatırlıyor musunuz? Vahiy 12:9 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Bu peygamberlik sözünde Şeytan’ın kendi gücünü yalnızca dünyanın kendisine ibadet etmesini sağlamak amacıyla bir canavara (dünyevi güce) verdiğini görüyoruz. Hatta dünya onun o kadar büyük olduğunu düşünüyor ki, “Canavar gibisi var mı? Onunla kim savaşabilir?” diye soruyorlar.
Bu dersin başında gökteki savaş hakkında bilgiler öğrenmiştik. O savaşı kimin kazandığını hatırlıyor musunuz? Tabii ki o savaşı Allah kazandı ve Şeytan yeryüzüne atıldı. Ancak Şeytan, gökte de yaptığı gibi, tüm insanlığı kandırmak için bütün gücüyle çalışmaktadır.
S21. Tüm bu ayetlerin canavarın eylemlerini tanımlama bağlamında ortak noktası nedir? Vahiy 13:4, 8, 12 ve 15 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Canavarın ve onun arkasındaki gücün (Şeytan’ın) eylemleri, kendisine tapınılma arzusuyla harekete geçmektedir. Unutmayın, Şeytan Tanrı olmak istiyor. Meşru olarak kendisine ait olmayanı istiyor.
S22. Allah neden ibadet edilmeye layıktır? Vahiy 14:6–9 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah’a iyi olan her şeyin yaratıcısı olduğu için taparız. O’na taparız, çünkü O bizim günahlarımızı bağışlayabilir ve hastalıklarımızı iyileştirebilir. Şeytan kendisinin Allah’tan daha iyi yapabileceğini düşünmemizi ister. Bu dünyadaki kötü şeylerin Allah’tan geldiğini düşünmemizi ister. Bazı insanları kandırabilirse de, bizi kandıramaz. O bir yalancıdır, yalancıydı ve her zaman yalancı kalacaktır. İnsanların onun Allah’a karşı savaşı kazanabileceğini sanmalarını ister, ancak bu mümkün değildir. Gökte de yenilmiştir, yeryüzünde de yenilmiştir.
S23. Şeytan gerçekten İsa’nın ne yapmasını istedi? Matta 4:1–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S24. İsa Şeytan’a nasıl karşılık verdi?
Y.___________________________________________________
Şeytan kendisine tapılmasını istiyor ve bunu sağlamak için, insanları öldürmek de dahil olmak üzere, her araca başvuracaktır. Fakat İsa Şeytan’dan daha güçlüdür ve bir gün Şeytan’ı sonsuza dek yok edecektir. İşte bu nedenle cinlerden, kem gözden, büyüden, cinci hocalardan veya diğer şer kaynaklarından korkmamıza gerek yoktur. İsa hepsinden daha güçlüdür ve onların bize herhangi bir şey yapmadan önce O’nu geçmeleri gerekir.
Kutsal Kitap’ın ilk ve son ikişer bölümünü hızlıca gözden geçirdiğimizde hayret verici bir gerçekle karşılaşırız. Başlangıçta, mükemmel insanlar mükemmel bir gezegen üzerinde mükemmel bir Tanrı ile mükemmel bir birliktelik içinde yaşıyordu. Allah Şeytan’ı, Mesih karşıtını, imansızları, günahı ve ölümü yok ettikten sonra, yeni bir gök ve yeni bir yeryüzü yaratacak. Yeniden, mükemmel insanlar mükemmel bir gezegen üzerinde mükemmel bir Tanrı ile mükemmel bir birliktelik içinde yaşayacak.
Bu dört bölümün arasında kalan her şey Büyük Mücadele’dir. Kutsal Kitap’ın sayfalarını okuduğumuzda, Allah’ın Şeytan’ın yalanlarına kanmayanları nasıl koruduğunu, yönlendirdiğini ve kurtardığını tekrar tekrar görebiliriz. O bizim Şeytan’a karşı tek korunağımızdır.
S25. Öyleyse Allah neden Şeytan’ı sonsuza dek yok etmek için bekliyor? 2. Petrus 3:9 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah hiç kimsenin mahvolmasını, aldanmasını veya göğün dışında kalmasını istemez. O hepimizin günahlarımızdan tövbe etmemizi, kurtulmamızı ve O’nunla ve İsa’yla sonsuzluk boyunca birlikte olmamızı ister.
Allah Şeytan’ı ve diğer melekleri günah işlediklerinde yok etseydi, diğer melekler Şeytan’ın söylediklerine inanabilirler miydi? Allah’ın sevgiyle harekete geçmediğine ve O’na korkudan ibadet etmemizi istediğine inanırlar mıydı? Tabii ki, bu gayet mantıklı. Allah Şeytan’ı, onun meleklerini, ölümü ve günahı yok etmek için bekliyor, çünkü O tüm dünyanın Şeytan’ın gerçekte kim olduğunu görmesini istiyor. Allah’ın merhametinden, lütfundan ve şefkatinden hiçbir şüpheleri olmamasını istiyor. Hepimizin O’nu izlemek için bilinçli, kalpten gelen bir seçim yapma fırsatına sahip olmamızı istiyor. O bize seçme özgürlüğünü vererek, bazılarının O’nu sevmemeyi ve sözünü dinlememeyi seçmeleri riskini aldı.
Öyleyse bizim rolümüz nedir? Ne yapmalıyız?
Elçi Pavlus gibi, Allah bize bir görev verdi.
S26. Bu Büyük Mücadele’de bizim rolümüz nedir? Elçilerin İşleri 26:12–18 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Mert Kutsal Kitap’ını kapattı ve soruyu tekrar sordu: “Bu Büyük Mücadele’de bizim rolümüz nedir?” Arkadaşlarının yanıtlarını beklemeden devam etti: “Biz insanlara Allah’ın sevgisi ve Şeytan’ın yalanları hakkındaki gerçeği anlatmalıyız. İnsanları karanlığın krallığından ışığın krallığına götürmeliyiz. İmanımızın ışığının bir deniz feneri gibi parlayarak denizdeki kayıp gemileri göksel limanın sakin sularına yönlendirmesine izin vermeliyiz.”
Mehmet, “Anlaşılan işe felsefe öğretmeninle konuşarak başlaman gerekiyor!” dedi.
“Sanırım haklısın. Tek sorun, inanmadığı kitabın ta kendisinden kanıtlar kullanarak bir şeyi nasıl açıklayabilirim?” diye sordu Mert.
“Bu gerçekten iyi bir soru. Fakat şunu biliyorum, Allah sana tıpkı bu gerçeği keşfetmene yardımcı olduğu gibi yine yardımcı olacaktır” dedi Fatma.
Mert, “Sanırım haklısın, anne!” diyerek onayladı. “Duayla kapatalım.”
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
1. Petrus 5:8; 1 Korintliler 4:9; Matta 14:29; Yeşu 24:15; 2. Korintliler 11:14, 15.