|
32. Ders: Milenyum
Yıllar boyunca İsa geri döndüğü zaman neler olacağı hakkında kafalar fazlasıyla karışık olmuştur. Bazıları İsa’nın yeryüzünde yaşayacağını ve bir krallık kuracağını söylüyorlar. Bazıları O’nun evlenerek çocuk sahibi olacağını söylüyor. Başkaları O’nun yalnızca ruhsal anlamda döneceğini ve nihayet huzur içinde yaşayacağımızı söylüyor. Bunlar ne kadar mantıklı görünürse görünsün, ya da nesilden nesile aktarılan geleneklere ne kadar uygun olursa olsun, hiçbiri doğru değildir. Kutsal Kitap’a göre, İsa’nın ikinci gelişini izleyen olaylar tamamen farklıdır. Bu derste İsa Mesih'in ikinci gelişi hakkındaki gerçeği ve "1000 yıllık süre" denilen milenyumdan önce, milenyum sırasında ve sonrasında gerçekleşecek olayları öğreneceğiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Afife gözyaşlarını tutma gayretiyle yüzünü elleriyle örterek koltukta oturuyordu. Kutsal Kitap çalışması için Fatma’nın evine gitmek üzereydi ve bir kez daha Reşat gelmek istemiyordu.
“Neden gitmek istemediğini bir türlü anlamıyorum” diye ağladı.
“Sana söyledim zaten, gitmek istemiyorum işte.”
Afife, “Canım, sağlık mesajı ve Şabat konularında zorlandığını biliyorum. Fakat bu gruba katılamazsın anlamına gelmez” diye ricada bulundu.
Reşat, “Bak, gitmek istemiyorum. Bu konuyu neden bu kadar büyüttüğünü anlamıyorum. Seni engelliyor da değilim ya. Gitmek istiyorsan git! Beni kendi halime bırak, yeter” diyerek Afife’yi tersledi.
Afife birkaç saniye morali bozuk bir halde oturdu, sonra gitmek için kalktı. Gözlerinden yaşları sildi, paltosunu giydi ve kapıdan çıktı. Dört haftadır Fatma’nın evine yalnız gidiyordu.
Eve girdiğinde herkes ona aynı üzüntülü gözlerle baktı. Dua ettiler ve Allah’tan onu teselli etmesini ve çalışma boyunca kendileriyle olmasını dilediler. Kutsal Kitap’larını açarak Hayatı Değiştiren dizisinde yeni bir derse başladılar. (Devam Edecek)
Afife'yi üzen yalnızca toplantıya yalnız gidiyor olması değildi, kocasının ebedî kaderini de düşünüyordu. Ölümden diriliş çok yakında meydana gelecek olan bir hakikattir ve bize bazı önemli soruları sordurur:
S1. İsa’ya göre, doğru kişiler ne için, neye diriltilecek? Yuhanna 5:28, 29 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S2. Kötüler neye diriltilecek?
Y. __________________________________________________
İsa herkesin diriltileceğini çok açık bir şekilde belirtti. Soru şu ki, bunların tümü aynı zamanda mı diriltilecektir?
S3. İsa gökten döndüğünde, ölmüş olan imanlılara ne olacaktır? 1. Selanikliler 4:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S4. Yaşamakta olan imanlılara ne olacak?
Y. __________________________________________________
S5. Hepimiz İsa’yı nerede karşılayacağız?
Y. __________________________________________________
Bu iki kısa ayetten İsa’nın bulutlar içinde yüksek sesli bir seslenişle, görülebilir ve duyulabilir bir şekilde geleceğini, ölü imanlıların diriltileceğini ve halen yaşamakta olan imanlılarla birlikte İsa’yı havada karşılamaya gideceklerini öğreniyoruz. İsa’nın yeryüzüne ayak basacağından, dünyevi bir krallık kuracağından veya imansızlarla diyaloğa gireceğinden hiç söz edilmiyor. İsa imanlıları göğe götürüyorsa, imansızlara ne olacak?
S6. Kötülerin ve imansızların başına ne gelir? 2. Selanikliler 1:6–10 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa döndüğünde, imanlıların gördüğü ve sevindiği görkem, imansızlar için yanan bir ateş olacak. Kısacası, ölecekler. Ancak İsa herkesin diriltileceğini söyledi. Bu nasıl olabilir? Öğrenmek için Vahiy kitapçığına bakalım (Vahiy 20:5 ayetini okuyun).
Az önce okuduğumuz ayetin bağlamındaki ayetlerle devam edeceğiz. Fakat önce bir soru sormamız gerekiyor.
S7. Kaç diriliş var? Bir mi, iki mi?
Y. __________________________________________________
Evet, Kutsal Kitap’a göre iki diriliş var: ölüler arasındaki doğru kişiler için ve kötüler için. Birinci diriliş ölüler arasındaki doğru kişilere verilecek olan sonsuz hayat armağanıdır. İkinci diriliş kötülerin uğrayacakları yargıyı duymaları içindir. O zaman İsa’yı görkemi içinde görecek ve Allah’ın yasasının adil olduğunu kabul edecekler. Bundan sonra günahlarının karşılığını, yani sonsuz ölümü alacaklar. Bu ceza günahlarının ve İsa Mesih’e iman yoluyla Allah’ın verdiği kurtuluş armağanını reddetmelerinin sonucudur.
S8. İsa döndüğünde ve doğru kişiler göğe alındığında, kimler ölü olarak kalacak?
Y. __________________________________________________
S9. Kötüler ne kadar süreyle ölü olarak kalacaklar?
Y. __________________________________________________
Özet olarak, İsa döndüğünde ölü olan kötüler ölü kalacak ve yaşayan kötüler ölecekler. Ve 1000 yıl süreyle ölü kalacaklar. Peki ya önderleri Şeytan? Ona ne olacak?
S10. Şeytan ne kadar süreyle bağlanır? Vahiy 20:1–3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S11. 1000 yıl boyunca neyi yapamayacak?
Y. __________________________________________________
S12. 1000 yıldan sonra başına ne gelecek?
Y. __________________________________________________
Kötülerin ölü olduğu 1000 yıl boyunca Şeytan hapis kalacak. Vahiy kitapçığının simgelerle ve önceki peygamberlerin yazdıklarına atıflarla dolu olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla o atıfları ve sözcüklerin simgesel anlamlarını araştırmalıyız. İlginç bir şekilde, Vahiy’in yazıldığı dil olan Grekçe’de, bu dipsiz kuyuyu tanımlamak için kullanılan sözcük abussos’dur. Aslında, Yaratılış 1:2 ayetinde dünyanın karanlık, gelişmemiş evresindeki halini tanımlayan, engin olarak çevrilen İbranice sözcüğün Grekçe muadilidir. 1000 yılın başlangıcında yeryüzünün başlangıçta olduğu gibi, hayattan yoksun olacağını görüyoruz.
S13. İsa imanlıları göğe aldıktan sonra dünya nasıl olacak? Yeremya 4:23–26 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S14. Kötüler için neden yas tutulmayacak ve neden gömülmeyecekler? Yeremya 25:30–33 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Ölüler için yas tutulmayacak ve gömülmeyecekler, zira bunları yapacak kimse olmayacak. Ölü bir yeryüzü Şeytan için simgesel bir hapistir, zira en iyi yaptığı şeyleri yapamayacağı bir yere hapsedilmiştir: yalan söylemek, çalmak, hile yapmak, öldürmek ve yok etmek. Kötülerin ve Şeytan’ın başlarına neler geleceğini öğrendiğimize göre, Allah’ın halkının ne yapacağını görelim.
S15. Birinci dirilişi yaşayanların durumu nedir? Vahiy 20:6 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S16. Ne olacaklar? İsa’yla ne kadar hüküm sürecekler?
Y. __________________________________________________
Allah’ın halkı mutlu ve kutsal olacak. Rahipler olacaklar ve 1000 yıl süreyle İsa’yla birlikte hüküm sürecekler. Ne yapacaklar? Vahiy 20:4 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa 2000 yıl önce bu dünyada yaşarken ve öğretmenlik yaparken, öğrencilerine Allah’ın kendisine yargılama yetkisi verdiğini söylemişti. Bu ayette, İsa’nın aynı yetkiyi izleyicilerine de verdiğini görüyoruz. Pavlus Korintlilere mektubunda işte bu olaydan söz ediyordu.
S17. Doğru kişiler kimleri yargılayacak? 1. Korintliler 6:2, 3 ve Mezmur 149:4–9 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa’nın takipçileri olan doğru kişiler gökte rahipler ve yargıçlar olarak hüküm sürecek. Yargı kitaplarını değerlendirecek ve her davada Allah’ın adaletinin haklı olduğunu görecekler. Ayrıca Allah’ın günahı ve bunun kaynağını mahkûm etmekteki adaletine tanıklık edecekler. Şimdi tek yapılması gereken İblis’i ve tüm izleyicilerini yok etmektir.
S18. 1000 yıllık dönem sona erdikten sonra, Şeytan’ın başına ne gelecek? Vahiy 20:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
1000 yıldan sonra, Şeytan salıverilir.
S19. Şeytan salıverildikten hemen sonra ne yapar? Vahiy 20:8 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İblis denilen o eski yılan ve düşmüş melek, ulusları aldatmaya başlar. Bu onun Allah’a karşı savaşmak için son fırsatıdır ve kazanabileceğinden emindir. Bu bizi çok önemli bir noktaya getiriyor, tüm kötüler ölü ise kimi kandırabilir? Yanıt basit, kötüler ikinci dirilişte hayata dönerler.
İkinci dirilişin tamamen yargıyla ilgili olduğunu hatırlayın. Bu insanların tövbe ederek Allah’ı izlemek için ikinci bir şansları olmayacak. Hepimizin bir hayatı var ve her birimiz bu hayat sırasında Büyük Mücadele’de kimi izleyeceğimize karar vermeliyiz. Ne yazık ki bu insanlar tek bir amaç için hayata döndürülürler: Allah’ın egemenliğini ve adaletini ikrar ederek, günahlarının cezasını ödemek. Fakat imanlılar için bu noktada gelecek epey ilginç hale geliyor.
S20. Yuhanna gökten ne indiğini gördü? Vahiy 21:2 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Gökte 1000 yıl geçirdikten sonra Allah’ın halkı İsa’yla birlikte Yeni Yeruşalim adı verilen güzel bir kent içinde yeryüzüne döner. Kötü olan her şeyin nihai olarak yok edilişine Yeni Yeruşalim’in koruyucu duvarlarının içinden tanık olacağız.
S21. Şeytan ve izleyicileri ne yapacaklar? Vahiy 20:9a ayetini (yalnızca ilk cümleyi) okuyun.
Y. __________________________________________________
Vahiy 20:11–13 ayetlerini okuyun.
Bu ayetlerde kötülerin kötü işlerinden ve Allah’a boyun eğmeyi reddedişlerinden ötürü yargılanacağı büyük yargı zamanını okuyoruz. Bu yargı sırasında Allah’ın gerçekte kim olduğunu ve onlar için yaptığı her şeyi nihayet anlayacaklar. Hayat ve yargı kitapları açıldığında, imanlılarla birlikte Yeni Yeruşalim’de yer almak için her fırsata sahip olduklarını ve bencillik ve itaatsizlikle dolu hayatlar sürdüklerini görebilecekler. Bu yargı sırasında herkes diz çökecek ve hem adalette hem hakikatte Allah’ın sevgi olduğunu ikrar edecek (Yeşaya 45:23, 24).
Günahlarının sonucunda, kötüler ve önderleri Şeytan yok edilecek.
S22. Bu yaşamak istediğiniz bir olay mı? Vahiy 20:9b (ikinci cümle), 10, 14, 15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan, kötü melekler ve kötü insanlar için son gelmiştir. Cehennemde yanarak sonra göğe girmelerine izin verilmeyecek. Sonsuza dek cehennemde yanmayacaklar. Cehennem, ateş gölünde yanarak tükenmek ve bir daha asla var olmamak anlamına gelir. Ölümün kendisi dahi yok edilir. Tüm bunlar bittiğinde, Allah hayret verici bir şey yapacaktır.
S23. Allah ne yapacak? Vahiy 21:1, 3–5 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah yeni bir gök ve yeni yeryüzü yaratacak! Bu bizim mirasımız ve Allah’ın bizim için baştan beri istediği gibi, sonsuza dek yaşayacağız. Artık gözyaşı, acı, hastalık ya da ölüm olmayacak. Tüm yeryüzü Aden Bahçesi gibi olacak ve bir kez daha mükemmel bir yeryüzünde, mükemmel bir Tanrı’yla mükemmel bir birliktelik içinde yaşayan mükemmel bir halk olacağız. Tıpkı İsa’nın dediği gibi, “yumuşak huylu olanlar… yeryüzünü miras alacak” (Matta 5:5).
S24. Eski Ahit’teki hangi peygamberlik sözünde bu olaylar dizisi öngörüldü? Levililer 23:34–36, 39–43 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
‘Son Günlerde Rabb’in Halkı’ adlı dersimizden, İsraillilerin ilkbahar ve güz festivallerinin Mesih’in işiyle ilgili peygamberlik sözleri olduğunu hatırlıyor musunuz? İlkbahar bayramları Mesih’in birinci gelişini çevreleyen olaylarda yerine geldi. Güz bayramları, 1844 yılında Yargı Günü’nün duyurulması dahil olmak üzere zamanın sonundaki olaylara işaret ediyordu. Tapınak hizmetinde Kefaret Günü’ndeki başka bir faaliyetin öngörüsel bir anlamı vardı. 50 yılda bir Kefaret Günü’nün sonunda İsrail’deki tüm kölelerin hür bırakıldığı ve tüm borçların iptal edildiği bir özgürlük yani jübile yılını ilan eden boru çalınıyordu. İsa geldiğinde boru çalınacak ve Mesih’e ait olan herkes ölümün esaretinden özgür kılınarak sonsuz hayatı miras alacak.
Ancak Yahudi dinî takviminde bir bayram kalıyordu. Buna Çardak Bayramı ve Ürün Devşirme Bayramı adları veriliyordu. Bu bayram İsraillilerin kırk yıl boyunca çölde gezdikleri zamanı anmanın yanı sıra, gelecekteki bir olayı öngörüyordu. İsa geldiğinde ve ölüleri dirilttiğinde (Kefaret Günü’ndeki Jübile borusu) İsa ve Allah’la birlikte gökte 1000 yıl yaşamaya gideriz. Fakat bu bizim kalıcı yuvamız değildir. Gökte bir anlamda “çardaklarda” yaşayacağız. 1000 yıl bittikten sonra bu yeryüzünde yaşayacağız.
Bayram aynı zamanda Hasat Bayramı olarak anılıyordu, çünkü ekinlerin hasadından sonra kutlanıyordu. Allah’ın halkının bir araya gelmesinin “ilk ürünler”e ve “hasat”a benzetildiğini hatırlıyor musunuz (Yakup 1:18; 1. Korintliler 15:23)? İsa geldiği zaman, hasat biziz! Peki ya tarladaki yabani otlara ne olur? Bunlar yakılmak üzere demetler halinde toplanır. İsa şöyle dedi: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun” (Matta 13:30).
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Çalışma bittiğinde Afife ağlamaya başladı. Fatma kızına baktı, Gül onun ne istediğini hemen anladı. Kalkıp mutfağa koştu ve bir bardak su getirdi.
“Al biraz su iç teyzeciğim.”
Afife birkaç yudum aldıktan sonra, “Teşekkür ederim canım” dedi. “Affedersiniz. Geçen defa ağladım, şimdi de ağlıyorum. Topluluğu karıştırıyorum. Bu şeyleri okuduğumda tek aklıma gelen Reşat oluyor.”
“Öyle konuşma. Zor olduğunu biliyoruz” Mehmet onu teselli etti. “Keşke benim eşim topluluğa gelseydi.”
“Keşke o da öyle yapsaydı Mehmet abi. Ama bana kalırsa Reşat’ın gelmeme nedeni biraz farklı. Yani, o Kutsal Kitap, Allah ve İsa hakkındaki gerçeği biliyor. Şimdi bu dersi işledikten sonra onun gökte olmamasını düşünmeye dayanamıyorum. Onun İsa’ya iman ettiğini biliyorum, fakat o dostlarını, alkolü, temiz olmayan yiyecekleri ve Şabat günü çalışmayı İsa’ya tercih ediyor. İsa, dünyayı O’ndan daha çok seversek sonsuz hayatımız olmayacağını söyledi. Gerçekten, benim Allah’ın kentinde olmam, onunsa dışarıda olması mümkün mü? Onun yanıp gitmesini istemiyorum!” Afife bunları söyleyerek yine ağlamaya başladı.
Fatma Afife’ye sarılarak “Sakin ol canım” dedi. “Bu meseleyi birlikte çözeceğiz. Hiçbirimiz imansızların uğrayacağı son yargıda, onların ölüm nedenlerine katkıda bulunmak istemiyoruz. Bilgelik ve bize yol gösterilmesi için dua edelim.”
Gruptaki herkes diz çökerek dua etmeye başladı. Kalplerini Rabb’in önüne dökerlerken üzerlerine bir huzur geldi. Allah’ın dualarını işittiğini ve müdahale edeceğini biliyorlardı.
Mehmet, “Gidip Reşat’la konuşmak istiyorum” dedi. “Doğru kararı vereceğini biliyorum. Sadece meseleleri düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.”
Fatma herkese güvence verdi: “Bence de topluluğa geri dönecek. Ben de gelmek istiyorum Mehmet. O benim kuzenim.”
“Bu işleri daha da kolaylaştırır.”
“Öyleyse karar verilmiştir, bu akşam Afife’yle birlikte onlara gidelim ve Reşat’ı ziyaret edelim” dedi Fatma.
Herkes yavaşça kapıya doğru yürüdü ve çok geçmeden Fatma, Mehmet ve Afife, Afife’nin apartmanının kapısındaydı. Reşat kapıyı açtığında Mehmet ve Fatma’yı karısıyla birlikte gördüğüne şaşırdı.
“Ah, sizi bu saatte hiç beklemiyordum. Lütfen içeri gelin” dedi Reşat, nezaketle.
Mehmet, “Teşekkür ederim, Reşat” diye karşılık verdi.
Saat zaten geç olmuştu ve Mehmet ile Fatma’nın daha evlerine dönmeleri gerekiyordu, bu nedenle oturduktan sonra hemen konuya girdiler.
“Reşat seninle konuşmamız gerekiyor. Reşat, biliyorsun hepimiz seni seviyoruz. Sen de Allah’ın seni sevdiğini ve İsa’nın sen ölmek zorunda kalmayasın diye ikinci ölümle öldüğünü biliyorsun” dedi Mehmet.
“Evet, tüm bunları biliyorum. Bununla nereye varmaya çalışıyorsun?”
“Reşat, topluluğa geri dönmeni istiyoruz. Daha da önemlisi, İsa’nın sana söylediklerini dinlemeni istiyoruz.”
“Doğrusu endişenizi anlıyorum, ama topluluğa artık katılmak istemiyorum. Geldiğim noktada epey rahatım, ayrıca sağlık ve Şabat konularının kurtuluşumla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.”
“Tatlım, İsa’nın dünyayı kazanmak ama canını kaybetmekle ilgili sözlerini hatırlıyor musun? İsa’nın kendisinin emirlerini tutmayla ilgili söylediklerini hatırlıyor musun?” diye sordu Afife.
Reşat, “Tabii ki hatırlıyorum!” diye karşılık verdi.
“İşte, ben ne dünyayı kazanmayı ne de canımı kaybetmeyi istemiyorum. Ben sonsuz hayat armağanını istiyorum, bunun anlamı
da İsa’nın sözünü dinlemem gerektiği. O’nun yiyecek, içecek, Şabat ve bana gösterdiği diğer her şey hakkındaki emirlerini tutmam gerekiyor. Bak, bu akşam hangi konuyu işlediğimizi biliyor musun?” diye sordu Afife.
Reşat, “Hayır, bilmiyorum” dedi.
“İsa geri döndüğü zaman neler olacağını öğrendik. Kötülüğün, günahın, Şeytan’ın ve imansızların yok edilişini öğrendik. Mesih’le birlikte gökte 1000 yıl geçireceğimizi ve sonra Allah’ın kenti içinde yeryüzüne döneceğimizi öğrendik. Kötülerin, yani Allah’ın sözünü dinlemeyenlerin imanlıları ortadan kaldırmaya çalışacaklarını, ancak gökten ateş inerek onları yok edeceğini öğrendik. Reşat, o kentte benimle birlikte olmanı istiyorum. Şu anda olamayacağından korkuyorum!” Afife bunları söyledi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Fatma, “Reşat” dedi, “yeni gökte ve yeni yeryüzünde Rabb’e itaatsizlik eden hiç kimse olmayacak. Evrenin uzak bir köşesinde, kendi işlerini yapan bir insan topluluğu olmayacak. Ya hep ya hiç. Sonsuz hayatı miras alanlar Allah’ın krallığının ilkelerine burada yeryüzünde uyanlardır. Karar verme zamanı burada, şimdi. Allah’ın krallığının ilkelerini burada reddettiğimizde, O’nun krallığını sonsuza dek reddetmiş oluruz. Kendimi ifade edebildim mi?”
Reşat ne diyeceğini bilemeyerek şaşkınlık içinde öylece kaldı. Bu zamana kadar sağlık mesajını ve Şabat’ı yalnızca bir teklif veya tavsiyeden ibaret olarak görmüştü. Kendi kendine, “Bir erkeğin ailesini geçindirmesi gerek” demişti. “Allah anlayacaktır.”
Fakat şimdi meselelerin çok daha derinlerde olduğunu görüyordu. Gerçekten de sonsuz hayatı yeryüzündeki sınırlı sayıda yılla değişmeye istekli miydi? Gerçekten de dünyayı kazanıp canını kaybetmeyi istiyor muydu? Sanki derin bir uykudan uyandırılmış gibi oldu. Gerçekten her şeyi çok daha net görüyor, kendisini gözlerinden balık pulları düşmüş olan elçi Pavlus gibi hissediyordu. Fakat aynı zamanda korkuyordu da. İçten parçalara ayrılmış gibi hissediyordu, buna tepkisi de patlama şeklinde oldu.
Reşat koltuğundan kalkarken, “Sadece yemek meselesi değil” diye haykırdı. Kollarını çılgınca sallamaya başladı. “Bu bir tek şey. Ama benim tüm hayatım söz konusu! Patronumla Şabat konusunu konuştum. Mümkün değil! İşimi kaybedeceğim.”
“Anlamıyorsunuz! Mehmet, sen emeklisin. Sorun yok! Fatma, senin kendi dükkânın var. İyisin! Ya ben ne yapacağım? Bu piyasada orta yaşlı bir adam Şabat günü çalışmak zorunda kalmayacağı bir işi nereden bulsun? Nerede? Siz söyleyin!” Reşat neredeyse çığlık atıyordu.
“Okula giden iki çocuğum var. Güzel bir evim ve işim var. Her şeyimi kaybedeceğim. Siz ne yapacaksınız? Kiramı ödeyecek misiniz? Çocuklarımı iyi bir okula gönderecek misiniz? Sonra ben ne olacağım? Yüz karası, işte olup olacağım bu! Yüz karası olacağım!”
Birden Reşat’ın öfkesi yatıştı ve sessizleşti, parmaklarını saçlarının arasında gezdiriyordu. Kendisini kanepede oturan Afife’nin yanına attı ve “Kurtulmak istiyorum!”dedi.
Hiç kimse konuşamıyordu. Afife ağlıyordu ve yalnızca kocasına sarıldı. Birkaç dakika geçti, ama saatler gibi geldi.
Reşat pişmanlıkla, “Seni bu durumda bıraktığım için özür dilerim Afife” dedi. “Ama ben erkeğim ve yapmam gereken şeyler var. Seni geçindirmem gerekiyor.”
Afife kağıt mendille burnunu sildi ve şöyle dedi: “Tatlım, bu dünyada sıkıntı çekmemiz umurumda değil. Allah’ın emirlerini tutar ve bunun için sıkıntı çekersek, bu bedeli ödemeye hazırım. Fakat senden hiçbir zaman utanmam. Hiçbir zaman. Seninle sonsuzluğu yaşamak istiyorum.”
“Çocuklara ne olacak? Babalarından utanç duyacaklar. Eskisi gibi bir yaşam standardını sağlayamazsam onlara ne derim?”
Fatma araya girdi: “İlkeli bir adam olduğu için babalarıyla gurur duyacaklar. Üstelik, sadakatinden ötürü Allah seni işinde bereketleyebilir. İnsani bir bakış açısıyla işler kötüye gidecek gibi görünebilir, fakat Allah için her şey mümkündür. İşlerin kötüleşeceğini kesin olarak bilemezsin.”
Herkes sessizce oturarak Reşat’a baktı. Yine uzun bir süre geçti.
Reşat süklüm püklüm bir halde, “Bu işte gerçekten benimle birlikte olacak mısın, Afife?” dedi.
“Bu işte birlikte olacağız! Sonsuza dek!”
Reşat sessizce, “Pekâlâ, tekrar deneyeceğim” dedi.
S25. Günah yargılanırken Yeni Yeruşalim’in surları ardında olmak ister misiniz? İsa’yla birlikte sonsuza dek yeni yeryüzünde yaşamak ister misiniz?
Y. __________________________________________________
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
Vahiy 19:11–21; Daniel 7:21, 22; 2. Petrus 3:11–13; Malaki 4:3.
Yıllar boyunca İsa geri döndüğü zaman neler olacağı hakkında kafalar fazlasıyla karışık olmuştur. Bazıları İsa’nın yeryüzünde yaşayacağını ve bir krallık kuracağını söylüyorlar. Bazıları O’nun evlenerek çocuk sahibi olacağını söylüyor. Başkaları O’nun yalnızca ruhsal anlamda döneceğini ve nihayet huzur içinde yaşayacağımızı söylüyor. Bunlar ne kadar mantıklı görünürse görünsün, ya da nesilden nesile aktarılan geleneklere ne kadar uygun olursa olsun, hiçbiri doğru değildir. Kutsal Kitap’a göre, İsa’nın ikinci gelişini izleyen olaylar tamamen farklıdır. Bu derste İsa Mesih'in ikinci gelişi hakkındaki gerçeği ve "1000 yıllık süre" denilen milenyumdan önce, milenyum sırasında ve sonrasında gerçekleşecek olayları öğreneceğiz.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Afife gözyaşlarını tutma gayretiyle yüzünü elleriyle örterek koltukta oturuyordu. Kutsal Kitap çalışması için Fatma’nın evine gitmek üzereydi ve bir kez daha Reşat gelmek istemiyordu.
“Neden gitmek istemediğini bir türlü anlamıyorum” diye ağladı.
“Sana söyledim zaten, gitmek istemiyorum işte.”
Afife, “Canım, sağlık mesajı ve Şabat konularında zorlandığını biliyorum. Fakat bu gruba katılamazsın anlamına gelmez” diye ricada bulundu.
Reşat, “Bak, gitmek istemiyorum. Bu konuyu neden bu kadar büyüttüğünü anlamıyorum. Seni engelliyor da değilim ya. Gitmek istiyorsan git! Beni kendi halime bırak, yeter” diyerek Afife’yi tersledi.
Afife birkaç saniye morali bozuk bir halde oturdu, sonra gitmek için kalktı. Gözlerinden yaşları sildi, paltosunu giydi ve kapıdan çıktı. Dört haftadır Fatma’nın evine yalnız gidiyordu.
Eve girdiğinde herkes ona aynı üzüntülü gözlerle baktı. Dua ettiler ve Allah’tan onu teselli etmesini ve çalışma boyunca kendileriyle olmasını dilediler. Kutsal Kitap’larını açarak Hayatı Değiştiren dizisinde yeni bir derse başladılar. (Devam Edecek)
Afife'yi üzen yalnızca toplantıya yalnız gidiyor olması değildi, kocasının ebedî kaderini de düşünüyordu. Ölümden diriliş çok yakında meydana gelecek olan bir hakikattir ve bize bazı önemli soruları sordurur:
- Herkes diriltilecek mi? Öyleyse ne zaman?
- Herkes göğe, yani cennete girecek mi?
- Yeryüzüne ne olacak?
- İmanlılar cennette sonsuza dek kalacaklar mı?
- İmanlılar cennete, yani gökte ne yapacaklar?
- Şeytan’a ne olacak?
- Bir daha yeryüzünde yaşayacak mıyız?
S1. İsa’ya göre, doğru kişiler ne için, neye diriltilecek? Yuhanna 5:28, 29 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S2. Kötüler neye diriltilecek?
Y. __________________________________________________
İsa herkesin diriltileceğini çok açık bir şekilde belirtti. Soru şu ki, bunların tümü aynı zamanda mı diriltilecektir?
S3. İsa gökten döndüğünde, ölmüş olan imanlılara ne olacaktır? 1. Selanikliler 4:16, 17 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S4. Yaşamakta olan imanlılara ne olacak?
Y. __________________________________________________
S5. Hepimiz İsa’yı nerede karşılayacağız?
Y. __________________________________________________
Bu iki kısa ayetten İsa’nın bulutlar içinde yüksek sesli bir seslenişle, görülebilir ve duyulabilir bir şekilde geleceğini, ölü imanlıların diriltileceğini ve halen yaşamakta olan imanlılarla birlikte İsa’yı havada karşılamaya gideceklerini öğreniyoruz. İsa’nın yeryüzüne ayak basacağından, dünyevi bir krallık kuracağından veya imansızlarla diyaloğa gireceğinden hiç söz edilmiyor. İsa imanlıları göğe götürüyorsa, imansızlara ne olacak?
S6. Kötülerin ve imansızların başına ne gelir? 2. Selanikliler 1:6–10 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa döndüğünde, imanlıların gördüğü ve sevindiği görkem, imansızlar için yanan bir ateş olacak. Kısacası, ölecekler. Ancak İsa herkesin diriltileceğini söyledi. Bu nasıl olabilir? Öğrenmek için Vahiy kitapçığına bakalım (Vahiy 20:5 ayetini okuyun).
Az önce okuduğumuz ayetin bağlamındaki ayetlerle devam edeceğiz. Fakat önce bir soru sormamız gerekiyor.
S7. Kaç diriliş var? Bir mi, iki mi?
Y. __________________________________________________
Evet, Kutsal Kitap’a göre iki diriliş var: ölüler arasındaki doğru kişiler için ve kötüler için. Birinci diriliş ölüler arasındaki doğru kişilere verilecek olan sonsuz hayat armağanıdır. İkinci diriliş kötülerin uğrayacakları yargıyı duymaları içindir. O zaman İsa’yı görkemi içinde görecek ve Allah’ın yasasının adil olduğunu kabul edecekler. Bundan sonra günahlarının karşılığını, yani sonsuz ölümü alacaklar. Bu ceza günahlarının ve İsa Mesih’e iman yoluyla Allah’ın verdiği kurtuluş armağanını reddetmelerinin sonucudur.
S8. İsa döndüğünde ve doğru kişiler göğe alındığında, kimler ölü olarak kalacak?
Y. __________________________________________________
S9. Kötüler ne kadar süreyle ölü olarak kalacaklar?
Y. __________________________________________________
Özet olarak, İsa döndüğünde ölü olan kötüler ölü kalacak ve yaşayan kötüler ölecekler. Ve 1000 yıl süreyle ölü kalacaklar. Peki ya önderleri Şeytan? Ona ne olacak?
S10. Şeytan ne kadar süreyle bağlanır? Vahiy 20:1–3 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S11. 1000 yıl boyunca neyi yapamayacak?
Y. __________________________________________________
S12. 1000 yıldan sonra başına ne gelecek?
Y. __________________________________________________
Kötülerin ölü olduğu 1000 yıl boyunca Şeytan hapis kalacak. Vahiy kitapçığının simgelerle ve önceki peygamberlerin yazdıklarına atıflarla dolu olduğunu unutmamalıyız. Dolayısıyla o atıfları ve sözcüklerin simgesel anlamlarını araştırmalıyız. İlginç bir şekilde, Vahiy’in yazıldığı dil olan Grekçe’de, bu dipsiz kuyuyu tanımlamak için kullanılan sözcük abussos’dur. Aslında, Yaratılış 1:2 ayetinde dünyanın karanlık, gelişmemiş evresindeki halini tanımlayan, engin olarak çevrilen İbranice sözcüğün Grekçe muadilidir. 1000 yılın başlangıcında yeryüzünün başlangıçta olduğu gibi, hayattan yoksun olacağını görüyoruz.
S13. İsa imanlıları göğe aldıktan sonra dünya nasıl olacak? Yeremya 4:23–26 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
S14. Kötüler için neden yas tutulmayacak ve neden gömülmeyecekler? Yeremya 25:30–33 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Ölüler için yas tutulmayacak ve gömülmeyecekler, zira bunları yapacak kimse olmayacak. Ölü bir yeryüzü Şeytan için simgesel bir hapistir, zira en iyi yaptığı şeyleri yapamayacağı bir yere hapsedilmiştir: yalan söylemek, çalmak, hile yapmak, öldürmek ve yok etmek. Kötülerin ve Şeytan’ın başlarına neler geleceğini öğrendiğimize göre, Allah’ın halkının ne yapacağını görelim.
S15. Birinci dirilişi yaşayanların durumu nedir? Vahiy 20:6 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
S16. Ne olacaklar? İsa’yla ne kadar hüküm sürecekler?
Y. __________________________________________________
Allah’ın halkı mutlu ve kutsal olacak. Rahipler olacaklar ve 1000 yıl süreyle İsa’yla birlikte hüküm sürecekler. Ne yapacaklar? Vahiy 20:4 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa 2000 yıl önce bu dünyada yaşarken ve öğretmenlik yaparken, öğrencilerine Allah’ın kendisine yargılama yetkisi verdiğini söylemişti. Bu ayette, İsa’nın aynı yetkiyi izleyicilerine de verdiğini görüyoruz. Pavlus Korintlilere mektubunda işte bu olaydan söz ediyordu.
S17. Doğru kişiler kimleri yargılayacak? 1. Korintliler 6:2, 3 ve Mezmur 149:4–9 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
İsa’nın takipçileri olan doğru kişiler gökte rahipler ve yargıçlar olarak hüküm sürecek. Yargı kitaplarını değerlendirecek ve her davada Allah’ın adaletinin haklı olduğunu görecekler. Ayrıca Allah’ın günahı ve bunun kaynağını mahkûm etmekteki adaletine tanıklık edecekler. Şimdi tek yapılması gereken İblis’i ve tüm izleyicilerini yok etmektir.
S18. 1000 yıllık dönem sona erdikten sonra, Şeytan’ın başına ne gelecek? Vahiy 20:7 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
1000 yıldan sonra, Şeytan salıverilir.
S19. Şeytan salıverildikten hemen sonra ne yapar? Vahiy 20:8 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
İblis denilen o eski yılan ve düşmüş melek, ulusları aldatmaya başlar. Bu onun Allah’a karşı savaşmak için son fırsatıdır ve kazanabileceğinden emindir. Bu bizi çok önemli bir noktaya getiriyor, tüm kötüler ölü ise kimi kandırabilir? Yanıt basit, kötüler ikinci dirilişte hayata dönerler.
İkinci dirilişin tamamen yargıyla ilgili olduğunu hatırlayın. Bu insanların tövbe ederek Allah’ı izlemek için ikinci bir şansları olmayacak. Hepimizin bir hayatı var ve her birimiz bu hayat sırasında Büyük Mücadele’de kimi izleyeceğimize karar vermeliyiz. Ne yazık ki bu insanlar tek bir amaç için hayata döndürülürler: Allah’ın egemenliğini ve adaletini ikrar ederek, günahlarının cezasını ödemek. Fakat imanlılar için bu noktada gelecek epey ilginç hale geliyor.
S20. Yuhanna gökten ne indiğini gördü? Vahiy 21:2 ayetini okuyun.
Y. __________________________________________________
Gökte 1000 yıl geçirdikten sonra Allah’ın halkı İsa’yla birlikte Yeni Yeruşalim adı verilen güzel bir kent içinde yeryüzüne döner. Kötü olan her şeyin nihai olarak yok edilişine Yeni Yeruşalim’in koruyucu duvarlarının içinden tanık olacağız.
S21. Şeytan ve izleyicileri ne yapacaklar? Vahiy 20:9a ayetini (yalnızca ilk cümleyi) okuyun.
Y. __________________________________________________
Vahiy 20:11–13 ayetlerini okuyun.
Bu ayetlerde kötülerin kötü işlerinden ve Allah’a boyun eğmeyi reddedişlerinden ötürü yargılanacağı büyük yargı zamanını okuyoruz. Bu yargı sırasında Allah’ın gerçekte kim olduğunu ve onlar için yaptığı her şeyi nihayet anlayacaklar. Hayat ve yargı kitapları açıldığında, imanlılarla birlikte Yeni Yeruşalim’de yer almak için her fırsata sahip olduklarını ve bencillik ve itaatsizlikle dolu hayatlar sürdüklerini görebilecekler. Bu yargı sırasında herkes diz çökecek ve hem adalette hem hakikatte Allah’ın sevgi olduğunu ikrar edecek (Yeşaya 45:23, 24).
Günahlarının sonucunda, kötüler ve önderleri Şeytan yok edilecek.
S22. Bu yaşamak istediğiniz bir olay mı? Vahiy 20:9b (ikinci cümle), 10, 14, 15 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Şeytan, kötü melekler ve kötü insanlar için son gelmiştir. Cehennemde yanarak sonra göğe girmelerine izin verilmeyecek. Sonsuza dek cehennemde yanmayacaklar. Cehennem, ateş gölünde yanarak tükenmek ve bir daha asla var olmamak anlamına gelir. Ölümün kendisi dahi yok edilir. Tüm bunlar bittiğinde, Allah hayret verici bir şey yapacaktır.
S23. Allah ne yapacak? Vahiy 21:1, 3–5 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
Allah yeni bir gök ve yeni yeryüzü yaratacak! Bu bizim mirasımız ve Allah’ın bizim için baştan beri istediği gibi, sonsuza dek yaşayacağız. Artık gözyaşı, acı, hastalık ya da ölüm olmayacak. Tüm yeryüzü Aden Bahçesi gibi olacak ve bir kez daha mükemmel bir yeryüzünde, mükemmel bir Tanrı’yla mükemmel bir birliktelik içinde yaşayan mükemmel bir halk olacağız. Tıpkı İsa’nın dediği gibi, “yumuşak huylu olanlar… yeryüzünü miras alacak” (Matta 5:5).
S24. Eski Ahit’teki hangi peygamberlik sözünde bu olaylar dizisi öngörüldü? Levililer 23:34–36, 39–43 ayetlerini okuyun.
Y. __________________________________________________
‘Son Günlerde Rabb’in Halkı’ adlı dersimizden, İsraillilerin ilkbahar ve güz festivallerinin Mesih’in işiyle ilgili peygamberlik sözleri olduğunu hatırlıyor musunuz? İlkbahar bayramları Mesih’in birinci gelişini çevreleyen olaylarda yerine geldi. Güz bayramları, 1844 yılında Yargı Günü’nün duyurulması dahil olmak üzere zamanın sonundaki olaylara işaret ediyordu. Tapınak hizmetinde Kefaret Günü’ndeki başka bir faaliyetin öngörüsel bir anlamı vardı. 50 yılda bir Kefaret Günü’nün sonunda İsrail’deki tüm kölelerin hür bırakıldığı ve tüm borçların iptal edildiği bir özgürlük yani jübile yılını ilan eden boru çalınıyordu. İsa geldiğinde boru çalınacak ve Mesih’e ait olan herkes ölümün esaretinden özgür kılınarak sonsuz hayatı miras alacak.
Ancak Yahudi dinî takviminde bir bayram kalıyordu. Buna Çardak Bayramı ve Ürün Devşirme Bayramı adları veriliyordu. Bu bayram İsraillilerin kırk yıl boyunca çölde gezdikleri zamanı anmanın yanı sıra, gelecekteki bir olayı öngörüyordu. İsa geldiğinde ve ölüleri dirilttiğinde (Kefaret Günü’ndeki Jübile borusu) İsa ve Allah’la birlikte gökte 1000 yıl yaşamaya gideriz. Fakat bu bizim kalıcı yuvamız değildir. Gökte bir anlamda “çardaklarda” yaşayacağız. 1000 yıl bittikten sonra bu yeryüzünde yaşayacağız.
Bayram aynı zamanda Hasat Bayramı olarak anılıyordu, çünkü ekinlerin hasadından sonra kutlanıyordu. Allah’ın halkının bir araya gelmesinin “ilk ürünler”e ve “hasat”a benzetildiğini hatırlıyor musunuz (Yakup 1:18; 1. Korintliler 15:23)? İsa geldiği zaman, hasat biziz! Peki ya tarladaki yabani otlara ne olur? Bunlar yakılmak üzere demetler halinde toplanır. İsa şöyle dedi: “Bırakın biçim vaktine dek birlikte büyüsünler. Biçim vakti orakçılara, önce deliceleri toplayın diyeceğim, yakmak için demet yapın. Buğdayı ise toplayıp ambarıma koyun” (Matta 13:30).
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Çalışma bittiğinde Afife ağlamaya başladı. Fatma kızına baktı, Gül onun ne istediğini hemen anladı. Kalkıp mutfağa koştu ve bir bardak su getirdi.
“Al biraz su iç teyzeciğim.”
Afife birkaç yudum aldıktan sonra, “Teşekkür ederim canım” dedi. “Affedersiniz. Geçen defa ağladım, şimdi de ağlıyorum. Topluluğu karıştırıyorum. Bu şeyleri okuduğumda tek aklıma gelen Reşat oluyor.”
“Öyle konuşma. Zor olduğunu biliyoruz” Mehmet onu teselli etti. “Keşke benim eşim topluluğa gelseydi.”
“Keşke o da öyle yapsaydı Mehmet abi. Ama bana kalırsa Reşat’ın gelmeme nedeni biraz farklı. Yani, o Kutsal Kitap, Allah ve İsa hakkındaki gerçeği biliyor. Şimdi bu dersi işledikten sonra onun gökte olmamasını düşünmeye dayanamıyorum. Onun İsa’ya iman ettiğini biliyorum, fakat o dostlarını, alkolü, temiz olmayan yiyecekleri ve Şabat günü çalışmayı İsa’ya tercih ediyor. İsa, dünyayı O’ndan daha çok seversek sonsuz hayatımız olmayacağını söyledi. Gerçekten, benim Allah’ın kentinde olmam, onunsa dışarıda olması mümkün mü? Onun yanıp gitmesini istemiyorum!” Afife bunları söyleyerek yine ağlamaya başladı.
Fatma Afife’ye sarılarak “Sakin ol canım” dedi. “Bu meseleyi birlikte çözeceğiz. Hiçbirimiz imansızların uğrayacağı son yargıda, onların ölüm nedenlerine katkıda bulunmak istemiyoruz. Bilgelik ve bize yol gösterilmesi için dua edelim.”
Gruptaki herkes diz çökerek dua etmeye başladı. Kalplerini Rabb’in önüne dökerlerken üzerlerine bir huzur geldi. Allah’ın dualarını işittiğini ve müdahale edeceğini biliyorlardı.
Mehmet, “Gidip Reşat’la konuşmak istiyorum” dedi. “Doğru kararı vereceğini biliyorum. Sadece meseleleri düşünmek için biraz zamana ihtiyacı vardı.”
Fatma herkese güvence verdi: “Bence de topluluğa geri dönecek. Ben de gelmek istiyorum Mehmet. O benim kuzenim.”
“Bu işleri daha da kolaylaştırır.”
“Öyleyse karar verilmiştir, bu akşam Afife’yle birlikte onlara gidelim ve Reşat’ı ziyaret edelim” dedi Fatma.
Herkes yavaşça kapıya doğru yürüdü ve çok geçmeden Fatma, Mehmet ve Afife, Afife’nin apartmanının kapısındaydı. Reşat kapıyı açtığında Mehmet ve Fatma’yı karısıyla birlikte gördüğüne şaşırdı.
“Ah, sizi bu saatte hiç beklemiyordum. Lütfen içeri gelin” dedi Reşat, nezaketle.
Mehmet, “Teşekkür ederim, Reşat” diye karşılık verdi.
Saat zaten geç olmuştu ve Mehmet ile Fatma’nın daha evlerine dönmeleri gerekiyordu, bu nedenle oturduktan sonra hemen konuya girdiler.
“Reşat seninle konuşmamız gerekiyor. Reşat, biliyorsun hepimiz seni seviyoruz. Sen de Allah’ın seni sevdiğini ve İsa’nın sen ölmek zorunda kalmayasın diye ikinci ölümle öldüğünü biliyorsun” dedi Mehmet.
“Evet, tüm bunları biliyorum. Bununla nereye varmaya çalışıyorsun?”
“Reşat, topluluğa geri dönmeni istiyoruz. Daha da önemlisi, İsa’nın sana söylediklerini dinlemeni istiyoruz.”
“Doğrusu endişenizi anlıyorum, ama topluluğa artık katılmak istemiyorum. Geldiğim noktada epey rahatım, ayrıca sağlık ve Şabat konularının kurtuluşumla bir ilgisi olduğunu sanmıyorum.”
“Tatlım, İsa’nın dünyayı kazanmak ama canını kaybetmekle ilgili sözlerini hatırlıyor musun? İsa’nın kendisinin emirlerini tutmayla ilgili söylediklerini hatırlıyor musun?” diye sordu Afife.
Reşat, “Tabii ki hatırlıyorum!” diye karşılık verdi.
“İşte, ben ne dünyayı kazanmayı ne de canımı kaybetmeyi istemiyorum. Ben sonsuz hayat armağanını istiyorum, bunun anlamı
da İsa’nın sözünü dinlemem gerektiği. O’nun yiyecek, içecek, Şabat ve bana gösterdiği diğer her şey hakkındaki emirlerini tutmam gerekiyor. Bak, bu akşam hangi konuyu işlediğimizi biliyor musun?” diye sordu Afife.
Reşat, “Hayır, bilmiyorum” dedi.
“İsa geri döndüğü zaman neler olacağını öğrendik. Kötülüğün, günahın, Şeytan’ın ve imansızların yok edilişini öğrendik. Mesih’le birlikte gökte 1000 yıl geçireceğimizi ve sonra Allah’ın kenti içinde yeryüzüne döneceğimizi öğrendik. Kötülerin, yani Allah’ın sözünü dinlemeyenlerin imanlıları ortadan kaldırmaya çalışacaklarını, ancak gökten ateş inerek onları yok edeceğini öğrendik. Reşat, o kentte benimle birlikte olmanı istiyorum. Şu anda olamayacağından korkuyorum!” Afife bunları söyledi ve hıçkırarak ağlamaya başladı.
Fatma, “Reşat” dedi, “yeni gökte ve yeni yeryüzünde Rabb’e itaatsizlik eden hiç kimse olmayacak. Evrenin uzak bir köşesinde, kendi işlerini yapan bir insan topluluğu olmayacak. Ya hep ya hiç. Sonsuz hayatı miras alanlar Allah’ın krallığının ilkelerine burada yeryüzünde uyanlardır. Karar verme zamanı burada, şimdi. Allah’ın krallığının ilkelerini burada reddettiğimizde, O’nun krallığını sonsuza dek reddetmiş oluruz. Kendimi ifade edebildim mi?”
Reşat ne diyeceğini bilemeyerek şaşkınlık içinde öylece kaldı. Bu zamana kadar sağlık mesajını ve Şabat’ı yalnızca bir teklif veya tavsiyeden ibaret olarak görmüştü. Kendi kendine, “Bir erkeğin ailesini geçindirmesi gerek” demişti. “Allah anlayacaktır.”
Fakat şimdi meselelerin çok daha derinlerde olduğunu görüyordu. Gerçekten de sonsuz hayatı yeryüzündeki sınırlı sayıda yılla değişmeye istekli miydi? Gerçekten de dünyayı kazanıp canını kaybetmeyi istiyor muydu? Sanki derin bir uykudan uyandırılmış gibi oldu. Gerçekten her şeyi çok daha net görüyor, kendisini gözlerinden balık pulları düşmüş olan elçi Pavlus gibi hissediyordu. Fakat aynı zamanda korkuyordu da. İçten parçalara ayrılmış gibi hissediyordu, buna tepkisi de patlama şeklinde oldu.
Reşat koltuğundan kalkarken, “Sadece yemek meselesi değil” diye haykırdı. Kollarını çılgınca sallamaya başladı. “Bu bir tek şey. Ama benim tüm hayatım söz konusu! Patronumla Şabat konusunu konuştum. Mümkün değil! İşimi kaybedeceğim.”
“Anlamıyorsunuz! Mehmet, sen emeklisin. Sorun yok! Fatma, senin kendi dükkânın var. İyisin! Ya ben ne yapacağım? Bu piyasada orta yaşlı bir adam Şabat günü çalışmak zorunda kalmayacağı bir işi nereden bulsun? Nerede? Siz söyleyin!” Reşat neredeyse çığlık atıyordu.
“Okula giden iki çocuğum var. Güzel bir evim ve işim var. Her şeyimi kaybedeceğim. Siz ne yapacaksınız? Kiramı ödeyecek misiniz? Çocuklarımı iyi bir okula gönderecek misiniz? Sonra ben ne olacağım? Yüz karası, işte olup olacağım bu! Yüz karası olacağım!”
Birden Reşat’ın öfkesi yatıştı ve sessizleşti, parmaklarını saçlarının arasında gezdiriyordu. Kendisini kanepede oturan Afife’nin yanına attı ve “Kurtulmak istiyorum!”dedi.
Hiç kimse konuşamıyordu. Afife ağlıyordu ve yalnızca kocasına sarıldı. Birkaç dakika geçti, ama saatler gibi geldi.
Reşat pişmanlıkla, “Seni bu durumda bıraktığım için özür dilerim Afife” dedi. “Ama ben erkeğim ve yapmam gereken şeyler var. Seni geçindirmem gerekiyor.”
Afife kağıt mendille burnunu sildi ve şöyle dedi: “Tatlım, bu dünyada sıkıntı çekmemiz umurumda değil. Allah’ın emirlerini tutar ve bunun için sıkıntı çekersek, bu bedeli ödemeye hazırım. Fakat senden hiçbir zaman utanmam. Hiçbir zaman. Seninle sonsuzluğu yaşamak istiyorum.”
“Çocuklara ne olacak? Babalarından utanç duyacaklar. Eskisi gibi bir yaşam standardını sağlayamazsam onlara ne derim?”
Fatma araya girdi: “İlkeli bir adam olduğu için babalarıyla gurur duyacaklar. Üstelik, sadakatinden ötürü Allah seni işinde bereketleyebilir. İnsani bir bakış açısıyla işler kötüye gidecek gibi görünebilir, fakat Allah için her şey mümkündür. İşlerin kötüleşeceğini kesin olarak bilemezsin.”
Herkes sessizce oturarak Reşat’a baktı. Yine uzun bir süre geçti.
Reşat süklüm püklüm bir halde, “Bu işte gerçekten benimle birlikte olacak mısın, Afife?” dedi.
“Bu işte birlikte olacağız! Sonsuza dek!”
Reşat sessizce, “Pekâlâ, tekrar deneyeceğim” dedi.
S25. Günah yargılanırken Yeni Yeruşalim’in surları ardında olmak ister misiniz? İsa’yla birlikte sonsuza dek yeni yeryüzünde yaşamak ister misiniz?
Y. __________________________________________________
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
Vahiy 19:11–21; Daniel 7:21, 22; 2. Petrus 3:11–13; Malaki 4:3.