|
35. Ders: Bağlılık Çağrısı ve Vaftiz
Hayatı Değiştiren derslerinde Kutsal Kitap ile pek çok zaman geçirdiniz. Daha önce bilmediğiniz pek çok şey öğrendiniz belki de. Fatma, ailesi ve arkadaşları ile de pek çok zaman geçirdiniz. Onların hayat ve iman ile olan zorluklarını okudunuz. Fakat en önemlisi, size Kutsal Ruhu vermesi ve bu hayatta size yol göstermesi için Allah’a dua ederek zaman geçirdiniz. Son dersimizde gördük ki, Kutsal Kitap hakkında öğrenilmesi gereken daha pekçok şey var. Gerçekten de, hayatınızın geri kalan kısmını, Kutsal Kitap’ın Allah hakkında anlattıklarını öğrenerek geçirebilirsiniz. Fakat öyle bir zaman gelir ki, bütün bu öğrendiklerimiz hakkında hayati bir karara varmamız gerekir. Bu son derste Fatma ve diğerlerinin neye karar verdiklerini göreceğiz. Hayatın en önemli sorularına nasıl yanıt verdiklerine bakacağız.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma körfeze doğru dalgın bakarken rüzgâr dalgalı kumral saçlarını alnından ve yanaklarından savuruyordu. Trafiğin ve yakınlardaki tatil köyünün tüm seslerini bastıran kumsala vuran dalgaların ve rüzgârın sesini fark etmiyordu bile. Eylül öğleden sonrası güneşi sıcaktı, fakat yakıcı değildi. Vaftiz için mükemmel bir gündü.
Fatma’nın badem gözleri denize dikiliydi ama düşünceleri zamanda geriye, kocasını kalp kriziyle aniden kaybettiği zamana gidiyordu. Sanki tüm dünyası yıkılmış gibi gelmişti. Fakat şimdi resim ne kadar da değişikti! O acı son ve ölümden Fatma’ya yeni bir hayat gelmişti. Kocası ölmüş olmasaydı Sevim’in ona teklif ettiği Kaderi Değiştiren derslerine açık olur muydu? Hayatının anlamını bulmaya çalışarak, Allah’ı tüm yüreğiyle arar mıydı? Dua etti: “Rab, beni bekleyen tek şey ebedî ölümdü, sense kaderimi değiştirdin. Fakat bununla kalmadın. Kutsal Ruh’un ile hayatımı değiştirdin. Yeni amaçlarım, yeni umutlarım ve hayallerim var. Yaşamak için yeni bir nedenim var. Rab, hayatımda yaptığın şey için sana şükürler olsun.”
Rüzgârın ve dalgaların arasında Gül’ün sesini duydu, ağabeyine sesleniyordu. Plajın girişindeki kabinlerde mayolarını giyiyorlardı. Okul başlamış, turistler gitmişlerdi. Vaftizlere tanık olmak için yalnızca kilise üyeleri ve arkadaşları buradaydı. Fatma tekrar dua etti: “Rab, sana şükürler olsun ki çocuklarım imandalar. Annem de öyle. Ölçüsüz bir berekete kavuştum. Üstelik, Mehmet’i topluluğumuzun bir parçası olmak için göndermeseydin, nerede olurdu? Büyük katkıda bulundu. Karısının burada olup vaftizini görmesini ve bunu kabul etmesini kim bilir nasıl da isterdi.”
Reşat ile Afife’nin çocukları, Orhan ve Gökhan, denize girip pantolonlarını ıslatınca Fatma’nın dikkatini çektiler. Anneleri ve babaları imanlı olmak için çok sıkıntı çekmişlerdi. Şimdi mali durumları daha sıkışıktı, ama günden güne ihtiyaçlarını Allah’ın karşıladığını gördükçe imanları güçleniyordu. Fatma, Reşat’ın sinir krizi geçirdiği ve sonra kalbini Mesih’e verdiği o acıklı geceyi hatırladı. Ne harika bir kurtuluştu o! Fatma, Afife’nin hayatında gördüğü olumlu değişiklikleri düşündü. Eskiden çocuklarına karşı aşırı korumacı, tenkitçi ve bencilce davranan Afife yumuşamış, rahat, sevecen ve fedakâr olmuştu.
Fatma, Ekrem ve Filiz’in nasıl bu kadar ruhsal ilgi gösterdiklerini ve Kutsal Yazılar’ın öğretilerini öğrenerek falcılığı bir kenara bıraktıklarını düşündü. Herkes duaya yanıt olarak Ekrem’in araba kazasından mucizevi iyileşmesine tanık olmuştu. Kazadan sonra Filiz ile Ekrem evliliklerinde muazzam bir yenilenme yaşamış ve birbirlerine her zamankinden daha fazla yakınlaşmışlardı. Bu kadar ruhsal ilerleme kaydettikten sonra nasıl birden gerileyip ruhçuluğa dönebilirlerdi? Bu çok saçma olurdu. Fakat Fatma’nın umutları büyüktü ve onlar için duaya devam ediyordu. Topluluktaki herkes ruhsal açıdan farklı bir zorlukla karşılaşıyor ve yaptıkları seçimlere göre ortaya farklı sonuçlar çıkıyordu. Ece önceden falcılığa karışmıştı, fakat bundan kurtulmuştu ve geri dönmüyordu.
Fatma arkasına döndü ve Mert ile Gül’ü mayolarının üzerine vaftiz giysilerini giymiş halde gördü. Annelerine bakarak adeta “Bak, yeni kıyafetlerimizi nasıl buldun?” der gibiydiler. İki konfeksiyon mağazasının sahibi olarak ne diyeceğini çok iyi biliyordu. “Mükemmel!”
Gül ile Mert’in giysiler içinde görünmeleri Fatma’ya kendisinin de hazırlanması gerektiğini hatırlattı. Aceleyle giyinme kabinine seğirttiğinde Pastör Hayati insanları bir yerde toplamaya başlamıştı bile. Her zamanki gibi kilise ibadeti için bir araya gelmiş ve şaşılacak derecede kısa bir kardeşlik yemeğinden sonra çeşitli arabalarla plaja gelmişlerdi. Fatma kendilerine katıldığında üyeler ve ziyaretçiler halen toplanıyorlardı. Annesini bularak elini tuttu ve birlikte Pastör Hayati’nin konuşmasını dinlediler.
“Bu gün nihayet geldi. Bu günü büyük bir heyecanla beklediğinizi biliyorum. Ben de sözlerle anlatamayacağım kadar heyecanlıyım.
“Vaftiz özeldir ve büyük anlamı vardır. Sizinle ilk olarak paylaşmak istediğim, İsa’nın vaftiz olmamız gerektiğini söylediği. İsa Nikodim’e şöyle dedi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ne giremez.’ İmanınıza dair bilginizi araştırmak için her birinizle bir araya geldim. Yedinci Gün Adventisti olmanın ne anlama geldiğini anlamanızı sağlamak için inancımızın temel öğretilerini gözden geçirdik. Bugün de kilisede, vaftiz belgelerinizde yazılı olan vaftiz andını içtiniz. Ne yaptığınızı anlamanız çok önemli.
“Daha da önemlisi, dinî deneyimlerinizi araştırdım. Kutsal Ruh tarafından vaftiz edildiniz mi? İsa sizin için gerçek mi, hayatınızı değiştiriyor mu? İsa hayatınızın odak noktası mı? Gündelik olarak duada O’nunla konuşuyor musunuz? Allah’ın sözünü her gün okuyor musunuz? Yeni hedefleriniz, yeni arzularınız var mı?
“Bunlar çok önemli, çünkü vaftiz içteki deneyimin dışarı yansımasıdır. Bugün sizi denize batıracağım, bu eski hayatınızın sonsuza dek gömüleceğini temsil ediyor. Günahlarınız eski kişiyle birlikte gömülür. Sonra sizi sudan çıkaracağım, bu da dirilerek yeni bir hayata başlayacağınızın simgesidir. Yeni bir yaratıksınız. Eski şeyler geçip gitmiştir, her şey yenidir.
“Mesih’te yeni bir kişi olarak, O’nun Kutsal Ruhu sizdedir, siz de O’nunla ruhsal olarak bağlantılısınız. O’nun ölümü sizin günaha ölümünüz olarak sayılır, dirilişi ise sizi ebedî hayata dirilteceğinin güvencesidir. Sahip olduğumuz itimat budur. Bu bizim imanımızı diğer dinlerden ve görüşlerden ayırır. Umudumuz vardır, bu umut yaptığımız işlere dayalı değil, günahsız olan Mesih’in yaptığı işlere göredir. İsa’nın ölümden dirildiğini ve O’nunla ruhsal olarak bağlantıda kalırsak son günde bizim de dirileceğimizi biliyoruz.
“Vaftiz dinî deneyiminizin sonu değildir, son sınav değildir. Daha yeni başlıyorsunuz. Allah’ın ve Mesih’in sevgisini öğrenmeye hayatınız boyunca devam edeceksiniz. Hayatınızı İsa’ya odakladıkça gitgide daha fazla O’na benzeyeceksiniz. Mesih’in suretine dönüştürülüyorsunuz.
“Sevim, bu günün senin için özel bir gün olduğunu biliyorum. Orada yüzünün parladığını görüyorum. Sevim inancını bir kişiyle paylaştı ve o bir kişi şimdi bütün bir topluluğu Mesih’e getirdi. Sevim, sen bir tohum ektin, Allah onu suladı ve bugün büyük hasat zamanı. Şimdi hepiniz, Fatma, Türkan, Gül, Mert, Mehmet, Yusuf ile Ece, Reşat ile Afife, vaftizinizle birlikte hepinize Sevim’in yaptığını yapma, imanınızı başkalarıyla paylaşma görevi veriliyor. Bizim yaşama nedenimiz bu, başkalarını kurtarmak.
“Dua edelim. Göklerdeki Babamız, bugün burada tanık olduğumuz olay için Sana şükrederim. Bu değerli insanlar Senin Oğlun’un kanıyla satın alındılar. Onları kendine doğru çektin ve şimdi Sana aitler. Rab, onları güvende tut, zira İsa’nın dediği gibi onlar kurtlar arasında koyunlar gibi. Zulme uğradıklarında sadık kalabilmeleri için onlara güç ver. Senin adını imansızlara duyurabilmeleri için onlara cesaret ver. Her gün onlara umut ver ve İsa onlarda parlasın. Yalnızca Senin verebileceğin iç huzuruna ve sevince sahip olsunlar. Kutsal Ruhun daima onlarda olsun. Meleklerin onları Şeytan’ın saldırılarından bedensel olarak korusun. Rab Sana şükürler olsun. İsa’nın adıyla diliyorum. Amin.”
Duadan sonra birlikte bir ilahi söylediler, bundan sonra Pastör Hayati, Ece ile Yusuf’u kıyıdan biraz açığa götürdü. Ece’yi sağına aldı ve sol elini onun önüne uzattı. Ece ellerini uzatarak sıkıca Pastör Hayati’nin koluna tutundu. Bundan sonra Hayati sağ kolunu havaya kaldırarak şöyle dedi: “Ece, kaderin, İsa Mesih tarafından ölümden hayata değiştirildi. Artık falcılığın esiri değilsin. İsa Mesih’in gücüyle özgür bırakıldın. Ece, yaşadığın değişimin bir göstergesi olarak, İsa’yı tüm yüreğinle, tüm canınla ve tüm gücünle sevdiğin için, şimdi seni Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz ediyorum.” Bu sözlerle birlikte Hayati sağ elini kızın omuzlarının arasından sırtına indirdi ve onu geriye doğru, tamamen suyun altında kalıncaya dek suya batırdı. Neredeyse suya girer girmez Hayati onu geri çıkardı.
Ece’nin elleri hemen yüzündeki suyu silmeye gitti, ellerini çektiğinde herkes ışıldayan gülümseyişini gördü. Tüm topluluk “Amin!” diye seslendi.
Pastör Hayati gruptakileri birer birer vaftiz etti. Son olarak Fatma’yı vaftiz etti. Tekrar kıyıda toplandılar ve birlikte bir ilahi söylediler. Sonra Hayati tekrar tüm topluluğa hitap etti.
“Bugün Allah’ın büyük bir bereketine tanık oldunuz. Kutsal Ruh’un şu anda sesimi işiten sizlerden bazılarınıza konuştuğunu biliyorum, ve diyor ki: ‘Ne bekliyorsun? Ebedî hayat istiyorsun. Kurtuluş güvencesi istiyorsun. Geçmişte Allah’a verdiğin sözlerini bozduğunu biliyorsun. Kendi kendini günahtan temizleyemeyeceğini biliyorsun. Mesih’i Kurtarıcın ve Rabbin olarak kabul ederek, kurtuluşa ve ebedî hayata kavuşmak istemez misin?’ Haydi, şu anda, ben dua ederken hayatınızı Allah’a teslim edin.
“Gökteki yüce Allahımız. Bugün vaftiz olan bu değerli insanların her biri için sana şükürler olsun. Hayatlarımızı onlara aile olmaya ve imanda gelişerek sana hizmet etmelerine yardımcı olmaya adıyoruz. Henüz Mesih’e adanmamış olanlar için, Ruhun’un şu anda onlara açıkça seslenmesini diliyorum, öyle ki kendilerine seslenenin sen olduğunu, onları kendine çağırdığını anlasınlar. Sesini işitmelerini ve ebedî hayata ‘Evet’ demelerini diliyorum. İsa’nın adıyla diliyorum, Amin.”
Bir ilahi söylediler ve birbirlerini kucakladılar. Biri hariç tüm yüzlerde gülümseme vardı. İnsanlar birbiri ardınca pastörle konuşurken Gülsün bir kenara çekilmiş, sabırla bekliyordu. Fatma, Gülsün’ün ciddi bir ifade takındığını fark etti ve yanına gitti.
“Gülsün, iyi misin?” diye sordu.
“Fatma, tebrikler! Çok güzeldi! Senin adına çok sevindim!”
Fatma, “İşte o gülümseme” dedi, “bir sorun olduğundan korkmuştum.”
Gülsün, “Pastörle konuşmam gerekiyor” dedi.
Tam o sırada pastör konuşmasını bitirdi ve Gülsün’e döndü. “Gülsün, anladığım kadarıyla benimle konuşmak istiyorsun.”
“Evet pastör” dedi, “vaftiz olmak istiyorum.”
Fatma’nın yüzüne büyük bir tebessüm yerleşti ve Gülsün’ü kucakladı. “Ah, ne kadar mutluyum.” Fatma kucaklaşmadan geri çekilirken Gülsün’ün yüzünde yine o ciddi ifadeyi gördü.
Gülsün, “Sigaranın sorun olduğunu biliyorum, ama bırakmaya kararlıyım” dedi. “Benim için dua edin. Ama vaftiz olmayı istiyorum, gerçekten istiyorum.”
Hayati elini Gülsün’ün koluna koydu ve “Olacaksın da Gülsün” dedi. “Olacaksın. Allah sana İsa Mesih aracılığıyla zafer verecek.”
Ya siz, sevgili okuyucu? Mesih ile Şeytan arasındaki büyük mücadeleyi açık bir şekilde anlıyorsunuz. Kurtuluş planını, Mesih’in günahlarımıza karşılık olarak ölüp bize ebedî hayatı sağlamak için ölümden dirildiğini okudunuz. Kutsal Yazılar’ın her bir sözcüğünün, peygamberlik sözleri ile doğrulanan gerçekliğini gördünüz. Geriye ne kalıyor? Geriye kalan karar verme ve bağlılık. Bu sözü hemen şimdi vermeye ne dersiniz? Kilisenizin ihtiyarını çağırarak ona vaftiz olmak istediğinizi söyleyecek misiniz? Bunu hemen şimdi yapmaya ne dersiniz? Bu kararınızdan hiçbir zaman pişman olmayacaksınız.
Petrus onlara şu karşılığı verdi: “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız. Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Tanrımız Rab’bin çağıracağı herkes için geçerlidir.” “Her şeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı’nın lekesiz çocukları olasınız” (Elçilerin İşleri 2:38, 39; Filipililer 2:14–16).
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Hayatı Değiştiren derslerinde Kutsal Kitap ile pek çok zaman geçirdiniz. Daha önce bilmediğiniz pek çok şey öğrendiniz belki de. Fatma, ailesi ve arkadaşları ile de pek çok zaman geçirdiniz. Onların hayat ve iman ile olan zorluklarını okudunuz. Fakat en önemlisi, size Kutsal Ruhu vermesi ve bu hayatta size yol göstermesi için Allah’a dua ederek zaman geçirdiniz. Son dersimizde gördük ki, Kutsal Kitap hakkında öğrenilmesi gereken daha pekçok şey var. Gerçekten de, hayatınızın geri kalan kısmını, Kutsal Kitap’ın Allah hakkında anlattıklarını öğrenerek geçirebilirsiniz. Fakat öyle bir zaman gelir ki, bütün bu öğrendiklerimiz hakkında hayati bir karara varmamız gerekir. Bu son derste Fatma ve diğerlerinin neye karar verdiklerini göreceğiz. Hayatın en önemli sorularına nasıl yanıt verdiklerine bakacağız.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma körfeze doğru dalgın bakarken rüzgâr dalgalı kumral saçlarını alnından ve yanaklarından savuruyordu. Trafiğin ve yakınlardaki tatil köyünün tüm seslerini bastıran kumsala vuran dalgaların ve rüzgârın sesini fark etmiyordu bile. Eylül öğleden sonrası güneşi sıcaktı, fakat yakıcı değildi. Vaftiz için mükemmel bir gündü.
Fatma’nın badem gözleri denize dikiliydi ama düşünceleri zamanda geriye, kocasını kalp kriziyle aniden kaybettiği zamana gidiyordu. Sanki tüm dünyası yıkılmış gibi gelmişti. Fakat şimdi resim ne kadar da değişikti! O acı son ve ölümden Fatma’ya yeni bir hayat gelmişti. Kocası ölmüş olmasaydı Sevim’in ona teklif ettiği Kaderi Değiştiren derslerine açık olur muydu? Hayatının anlamını bulmaya çalışarak, Allah’ı tüm yüreğiyle arar mıydı? Dua etti: “Rab, beni bekleyen tek şey ebedî ölümdü, sense kaderimi değiştirdin. Fakat bununla kalmadın. Kutsal Ruh’un ile hayatımı değiştirdin. Yeni amaçlarım, yeni umutlarım ve hayallerim var. Yaşamak için yeni bir nedenim var. Rab, hayatımda yaptığın şey için sana şükürler olsun.”
Rüzgârın ve dalgaların arasında Gül’ün sesini duydu, ağabeyine sesleniyordu. Plajın girişindeki kabinlerde mayolarını giyiyorlardı. Okul başlamış, turistler gitmişlerdi. Vaftizlere tanık olmak için yalnızca kilise üyeleri ve arkadaşları buradaydı. Fatma tekrar dua etti: “Rab, sana şükürler olsun ki çocuklarım imandalar. Annem de öyle. Ölçüsüz bir berekete kavuştum. Üstelik, Mehmet’i topluluğumuzun bir parçası olmak için göndermeseydin, nerede olurdu? Büyük katkıda bulundu. Karısının burada olup vaftizini görmesini ve bunu kabul etmesini kim bilir nasıl da isterdi.”
Reşat ile Afife’nin çocukları, Orhan ve Gökhan, denize girip pantolonlarını ıslatınca Fatma’nın dikkatini çektiler. Anneleri ve babaları imanlı olmak için çok sıkıntı çekmişlerdi. Şimdi mali durumları daha sıkışıktı, ama günden güne ihtiyaçlarını Allah’ın karşıladığını gördükçe imanları güçleniyordu. Fatma, Reşat’ın sinir krizi geçirdiği ve sonra kalbini Mesih’e verdiği o acıklı geceyi hatırladı. Ne harika bir kurtuluştu o! Fatma, Afife’nin hayatında gördüğü olumlu değişiklikleri düşündü. Eskiden çocuklarına karşı aşırı korumacı, tenkitçi ve bencilce davranan Afife yumuşamış, rahat, sevecen ve fedakâr olmuştu.
Fatma, Ekrem ve Filiz’in nasıl bu kadar ruhsal ilgi gösterdiklerini ve Kutsal Yazılar’ın öğretilerini öğrenerek falcılığı bir kenara bıraktıklarını düşündü. Herkes duaya yanıt olarak Ekrem’in araba kazasından mucizevi iyileşmesine tanık olmuştu. Kazadan sonra Filiz ile Ekrem evliliklerinde muazzam bir yenilenme yaşamış ve birbirlerine her zamankinden daha fazla yakınlaşmışlardı. Bu kadar ruhsal ilerleme kaydettikten sonra nasıl birden gerileyip ruhçuluğa dönebilirlerdi? Bu çok saçma olurdu. Fakat Fatma’nın umutları büyüktü ve onlar için duaya devam ediyordu. Topluluktaki herkes ruhsal açıdan farklı bir zorlukla karşılaşıyor ve yaptıkları seçimlere göre ortaya farklı sonuçlar çıkıyordu. Ece önceden falcılığa karışmıştı, fakat bundan kurtulmuştu ve geri dönmüyordu.
Fatma arkasına döndü ve Mert ile Gül’ü mayolarının üzerine vaftiz giysilerini giymiş halde gördü. Annelerine bakarak adeta “Bak, yeni kıyafetlerimizi nasıl buldun?” der gibiydiler. İki konfeksiyon mağazasının sahibi olarak ne diyeceğini çok iyi biliyordu. “Mükemmel!”
Gül ile Mert’in giysiler içinde görünmeleri Fatma’ya kendisinin de hazırlanması gerektiğini hatırlattı. Aceleyle giyinme kabinine seğirttiğinde Pastör Hayati insanları bir yerde toplamaya başlamıştı bile. Her zamanki gibi kilise ibadeti için bir araya gelmiş ve şaşılacak derecede kısa bir kardeşlik yemeğinden sonra çeşitli arabalarla plaja gelmişlerdi. Fatma kendilerine katıldığında üyeler ve ziyaretçiler halen toplanıyorlardı. Annesini bularak elini tuttu ve birlikte Pastör Hayati’nin konuşmasını dinlediler.
“Bu gün nihayet geldi. Bu günü büyük bir heyecanla beklediğinizi biliyorum. Ben de sözlerle anlatamayacağım kadar heyecanlıyım.
“Vaftiz özeldir ve büyük anlamı vardır. Sizinle ilk olarak paylaşmak istediğim, İsa’nın vaftiz olmamız gerektiğini söylediği. İsa Nikodim’e şöyle dedi: ‘Sana doğrusunu söyleyeyim, bir kimse sudan ve Ruh’tan doğmadıkça Tanrı’nın Egemenliği’ne giremez.’ İmanınıza dair bilginizi araştırmak için her birinizle bir araya geldim. Yedinci Gün Adventisti olmanın ne anlama geldiğini anlamanızı sağlamak için inancımızın temel öğretilerini gözden geçirdik. Bugün de kilisede, vaftiz belgelerinizde yazılı olan vaftiz andını içtiniz. Ne yaptığınızı anlamanız çok önemli.
“Daha da önemlisi, dinî deneyimlerinizi araştırdım. Kutsal Ruh tarafından vaftiz edildiniz mi? İsa sizin için gerçek mi, hayatınızı değiştiriyor mu? İsa hayatınızın odak noktası mı? Gündelik olarak duada O’nunla konuşuyor musunuz? Allah’ın sözünü her gün okuyor musunuz? Yeni hedefleriniz, yeni arzularınız var mı?
“Bunlar çok önemli, çünkü vaftiz içteki deneyimin dışarı yansımasıdır. Bugün sizi denize batıracağım, bu eski hayatınızın sonsuza dek gömüleceğini temsil ediyor. Günahlarınız eski kişiyle birlikte gömülür. Sonra sizi sudan çıkaracağım, bu da dirilerek yeni bir hayata başlayacağınızın simgesidir. Yeni bir yaratıksınız. Eski şeyler geçip gitmiştir, her şey yenidir.
“Mesih’te yeni bir kişi olarak, O’nun Kutsal Ruhu sizdedir, siz de O’nunla ruhsal olarak bağlantılısınız. O’nun ölümü sizin günaha ölümünüz olarak sayılır, dirilişi ise sizi ebedî hayata dirilteceğinin güvencesidir. Sahip olduğumuz itimat budur. Bu bizim imanımızı diğer dinlerden ve görüşlerden ayırır. Umudumuz vardır, bu umut yaptığımız işlere dayalı değil, günahsız olan Mesih’in yaptığı işlere göredir. İsa’nın ölümden dirildiğini ve O’nunla ruhsal olarak bağlantıda kalırsak son günde bizim de dirileceğimizi biliyoruz.
“Vaftiz dinî deneyiminizin sonu değildir, son sınav değildir. Daha yeni başlıyorsunuz. Allah’ın ve Mesih’in sevgisini öğrenmeye hayatınız boyunca devam edeceksiniz. Hayatınızı İsa’ya odakladıkça gitgide daha fazla O’na benzeyeceksiniz. Mesih’in suretine dönüştürülüyorsunuz.
“Sevim, bu günün senin için özel bir gün olduğunu biliyorum. Orada yüzünün parladığını görüyorum. Sevim inancını bir kişiyle paylaştı ve o bir kişi şimdi bütün bir topluluğu Mesih’e getirdi. Sevim, sen bir tohum ektin, Allah onu suladı ve bugün büyük hasat zamanı. Şimdi hepiniz, Fatma, Türkan, Gül, Mert, Mehmet, Yusuf ile Ece, Reşat ile Afife, vaftizinizle birlikte hepinize Sevim’in yaptığını yapma, imanınızı başkalarıyla paylaşma görevi veriliyor. Bizim yaşama nedenimiz bu, başkalarını kurtarmak.
“Dua edelim. Göklerdeki Babamız, bugün burada tanık olduğumuz olay için Sana şükrederim. Bu değerli insanlar Senin Oğlun’un kanıyla satın alındılar. Onları kendine doğru çektin ve şimdi Sana aitler. Rab, onları güvende tut, zira İsa’nın dediği gibi onlar kurtlar arasında koyunlar gibi. Zulme uğradıklarında sadık kalabilmeleri için onlara güç ver. Senin adını imansızlara duyurabilmeleri için onlara cesaret ver. Her gün onlara umut ver ve İsa onlarda parlasın. Yalnızca Senin verebileceğin iç huzuruna ve sevince sahip olsunlar. Kutsal Ruhun daima onlarda olsun. Meleklerin onları Şeytan’ın saldırılarından bedensel olarak korusun. Rab Sana şükürler olsun. İsa’nın adıyla diliyorum. Amin.”
Duadan sonra birlikte bir ilahi söylediler, bundan sonra Pastör Hayati, Ece ile Yusuf’u kıyıdan biraz açığa götürdü. Ece’yi sağına aldı ve sol elini onun önüne uzattı. Ece ellerini uzatarak sıkıca Pastör Hayati’nin koluna tutundu. Bundan sonra Hayati sağ kolunu havaya kaldırarak şöyle dedi: “Ece, kaderin, İsa Mesih tarafından ölümden hayata değiştirildi. Artık falcılığın esiri değilsin. İsa Mesih’in gücüyle özgür bırakıldın. Ece, yaşadığın değişimin bir göstergesi olarak, İsa’yı tüm yüreğinle, tüm canınla ve tüm gücünle sevdiğin için, şimdi seni Baba, Oğul ve Kutsal Ruh’un adıyla vaftiz ediyorum.” Bu sözlerle birlikte Hayati sağ elini kızın omuzlarının arasından sırtına indirdi ve onu geriye doğru, tamamen suyun altında kalıncaya dek suya batırdı. Neredeyse suya girer girmez Hayati onu geri çıkardı.
Ece’nin elleri hemen yüzündeki suyu silmeye gitti, ellerini çektiğinde herkes ışıldayan gülümseyişini gördü. Tüm topluluk “Amin!” diye seslendi.
Pastör Hayati gruptakileri birer birer vaftiz etti. Son olarak Fatma’yı vaftiz etti. Tekrar kıyıda toplandılar ve birlikte bir ilahi söylediler. Sonra Hayati tekrar tüm topluluğa hitap etti.
“Bugün Allah’ın büyük bir bereketine tanık oldunuz. Kutsal Ruh’un şu anda sesimi işiten sizlerden bazılarınıza konuştuğunu biliyorum, ve diyor ki: ‘Ne bekliyorsun? Ebedî hayat istiyorsun. Kurtuluş güvencesi istiyorsun. Geçmişte Allah’a verdiğin sözlerini bozduğunu biliyorsun. Kendi kendini günahtan temizleyemeyeceğini biliyorsun. Mesih’i Kurtarıcın ve Rabbin olarak kabul ederek, kurtuluşa ve ebedî hayata kavuşmak istemez misin?’ Haydi, şu anda, ben dua ederken hayatınızı Allah’a teslim edin.
“Gökteki yüce Allahımız. Bugün vaftiz olan bu değerli insanların her biri için sana şükürler olsun. Hayatlarımızı onlara aile olmaya ve imanda gelişerek sana hizmet etmelerine yardımcı olmaya adıyoruz. Henüz Mesih’e adanmamış olanlar için, Ruhun’un şu anda onlara açıkça seslenmesini diliyorum, öyle ki kendilerine seslenenin sen olduğunu, onları kendine çağırdığını anlasınlar. Sesini işitmelerini ve ebedî hayata ‘Evet’ demelerini diliyorum. İsa’nın adıyla diliyorum, Amin.”
Bir ilahi söylediler ve birbirlerini kucakladılar. Biri hariç tüm yüzlerde gülümseme vardı. İnsanlar birbiri ardınca pastörle konuşurken Gülsün bir kenara çekilmiş, sabırla bekliyordu. Fatma, Gülsün’ün ciddi bir ifade takındığını fark etti ve yanına gitti.
“Gülsün, iyi misin?” diye sordu.
“Fatma, tebrikler! Çok güzeldi! Senin adına çok sevindim!”
Fatma, “İşte o gülümseme” dedi, “bir sorun olduğundan korkmuştum.”
Gülsün, “Pastörle konuşmam gerekiyor” dedi.
Tam o sırada pastör konuşmasını bitirdi ve Gülsün’e döndü. “Gülsün, anladığım kadarıyla benimle konuşmak istiyorsun.”
“Evet pastör” dedi, “vaftiz olmak istiyorum.”
Fatma’nın yüzüne büyük bir tebessüm yerleşti ve Gülsün’ü kucakladı. “Ah, ne kadar mutluyum.” Fatma kucaklaşmadan geri çekilirken Gülsün’ün yüzünde yine o ciddi ifadeyi gördü.
Gülsün, “Sigaranın sorun olduğunu biliyorum, ama bırakmaya kararlıyım” dedi. “Benim için dua edin. Ama vaftiz olmayı istiyorum, gerçekten istiyorum.”
Hayati elini Gülsün’ün koluna koydu ve “Olacaksın da Gülsün” dedi. “Olacaksın. Allah sana İsa Mesih aracılığıyla zafer verecek.”
Ya siz, sevgili okuyucu? Mesih ile Şeytan arasındaki büyük mücadeleyi açık bir şekilde anlıyorsunuz. Kurtuluş planını, Mesih’in günahlarımıza karşılık olarak ölüp bize ebedî hayatı sağlamak için ölümden dirildiğini okudunuz. Kutsal Yazılar’ın her bir sözcüğünün, peygamberlik sözleri ile doğrulanan gerçekliğini gördünüz. Geriye ne kalıyor? Geriye kalan karar verme ve bağlılık. Bu sözü hemen şimdi vermeye ne dersiniz? Kilisenizin ihtiyarını çağırarak ona vaftiz olmak istediğinizi söyleyecek misiniz? Bunu hemen şimdi yapmaya ne dersiniz? Bu kararınızdan hiçbir zaman pişman olmayacaksınız.
Petrus onlara şu karşılığı verdi: “Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih’in adıyla vaftiz olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak ve Kutsal Ruh armağanını alacaksınız. Bu vaat sizler, çocuklarınız, uzaktakilerin hepsi için, Tanrımız Rab’bin çağıracağı herkes için geçerlidir.” “Her şeyi söylenmeden ve çekişmeden yapın ki, yaşam sözüne sımsıkı sarılarak aralarında evrendeki yıldızlar gibi parladığınız bu eğri ve sapık kuşağın ortasında kusursuz ve saf, Tanrı’nın lekesiz çocukları olasınız” (Elçilerin İşleri 2:38, 39; Filipililer 2:14–16).
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.