|
4. Ders: Neden Bir Kurtarıcıya İhtiyacımız
Var?
Önceki derslerimizden birinde Allah’ın hayatlarımızı değiştirme sözünün ve gücünün O’nun Kutsal Ruhu’nu alarak yerine geldiğini görmüştük. Peki İsa neden bizim Kutsal Ruh’un sağladığı hayat dönüşümüne sahip olabilmemiz için ölmek zorundaydı? İsa’nın ölümü ve dirilişi benim Allah’ın yanındaki duruşumu nasıl etkiler? Ayrıca bu tüm insan neslinin konumunu neden ve nasıl etkiledi? Bu dersimizde bu soruların yanıtlarını doğrudan Kutsal Kitap’tan bulacağız.
S1. Allah insanı yerin toprağından yarattıktan sonra ne yaptı? Yaratılış 2:7 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Bu bölümdeki “yaşam” sözü Kutsal Kitap’ın orijinal İbranice metninde çoğul biçimdedir. Bu durum bazı kişileri bu ayeti “Allah insana ‘yaşamların nefesini’ üfledi” şeklinde tercüme etmeye yöneltmiştir, böylece Allah’ın tüm insanları bir insanda yarattığını gösterir. Sözcüğün çoğul biçimi aslında hayatın doluluğunu ifade eden, yoğunluk belirten çoğul biçim olabilir. Doğrusu ne olursa olsun, soru bize tüm insanlığın (Adem insan ve insanlık anlamlarına gelir) ortak bir hayatla birbirine bağlı olduğunu ve bir birim sayıldığını hatırlatır. Bunu düşünün, büyük büyük büyük dedeniz doğarken ölseydi, siz nerede olurdunuz? Siz, bir anlamda, onun içindeydiniz! İbraniler 7:9, 10 ayetlerine bakın. Hepimizin mensubu olduğu insan nesli, Adem’in bir hayatının çoğalmış halidir. Elçilerin İşleri 17:25 ayetinde “Tanrı, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi” denirken bu fikir vurgulanmaktadır. Böylece Allah’ın tüm insanlığı Adem ile Havva’da yarattığını ve bizim o hayatın uzantısı olduğumuzu görüyoruz.
S2. Allah kendisini ve karısını Aden Bahçesi’ne yerleştirdikten sonra Adem’in neyi yemesi yasaklandı? Yaratılış 2:16–17 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah insanı özgür iradeyle yarattığı için, onu kurallara uymaya zorlamayacaktı. O zorlamaz ve baskı yapmaz. Allah’ın yasaları bizim günahtan zihinsel ve ahlaki olarak korunmamız için belirlenmiş sınırlardır. “Allah’ın yasalarını çiğneyen” kişilerin yasayı hiçbir şekilde yok etmediklerini, aksine gerçekten kendilerini mahvettiklerini hatırlamakta yarar var. Adem ile Havva’nın Allah’ın yasasını göz ardı etmenin acı ve ölüm getirdiğini çok geçmeden öğrendikleri gibi, biz de Allah’a itaatsizliğimizin bize ancak acı getireceğini bilmeliyiz. Allah’ın yasaları iyidir ve tümüyle kabul edilmeye layıktır.
Kutsal Kitap günahı şöyle tanımlıyor:
“Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.” 1. Yuhanna 3:4.
Yasa kötü değildir, bilakis işlevi bizi kötülükten korumaktır. İyi ile kötü arasındaki bir çit gibi, çitin doğru tarafında yaşamayı seçenleri korur! Kendilerini yasa tarafından mahkûm edilmiş halde bulanlar için, yasa onları Allah’tan ve kutsallıktan ayıran muazzam bir engel gibidir.
S3. Tüm insanlık Adem’de yaratıldığına göre, Adem’in günahından kaç kişi etkilendi? Romalılar 5:12 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Adem günah işlediğinde ölümü kendi varlığına davet etmiş oldu ve onda olan tüm nesiller de bu ölümü aldılar. Adem kendisini Allah’tan ayırdı. Bunu yaptığında, mizacının eğilimi bencilliğe döndü ve kirlendi. Kanserin DNA yoluyla doğmamış çocuğa geçebileceği gibi, günah eğilimi de geçebilir. Biz halen “Adem’de” iken, o günah işlediğinde, bizim mizaçlarımız da değişti! Doğduğumuz gün bencil ve kirliydik.
S4. Doğuştan beri içinde bulunduğumuz durum nedir? Mezmur 58:3 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Biz Allah’tan ayrı olarak doğuyoruz. Ancak doğuştan günahkârlar olsak da, Allah bize bu sorundan İsa Mesih’in müjdesi aracılığıyla kaçınabilme seçeneğini vermiştir.
S5. Davut peygamber kendisi hakkında –hepimiz için de geçerli olarak– ne diyor? Mezmur 51:5 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Günah, kesinlikle birisinin yaptığı bir harekettir. Adem mükemmel yaratılmıştı fakat günah işlemeyi seçti. Günah sadece Adem'in çocuklarına mahsus bir davranış değil, fakat bizim hepimizin, hatta peygamberlerin bile doğuştan aldığımız bir durum veya tabiattır. Yani günah, sadece hepimizin yaptığı kötü şeyler listesi değildir. Yaptığımız kötü şeyler, Adem'in orijinal günahından dolayı doğuştan sahip olduğumuz bencil kişilikten dolayı olur. Dolayısıyla bundan kaçınmak için kendi başımıza hiçbir şey yapamayız. Bu bizim hatamız değildir ve Allah bizi günahkâr doğduğumuz için suçlamaz. Ne var ki, tüm yaratılmışların mutluluğu ve iyiliği için Allah’ın yasası, tüm günahın ve ona sımsıkı tutulanların mahkûmiyetini ve yok edilmelerini gerektirir. Allah, günahın sonsuza dek devam etmesine izin vermeyecek.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma asma yaprağıyla sarma sararken cep telefonu çaldı. Arayan kuzeni Reşat’tı, Fatma’nın Kutsal Kitap çalışmasına düzenli olarak katılıyordu. Biraz havadan sudan konuştuktan sonra, Reşat konuya girdi. Fatma’ya iki ve dört yaşındaki oğullarına bir gece bakıp bakamayacağını sordu. Ertesi hafta karısıyla onuncu evlilik yıldönümlerini kutlayacaklardı. Reşat karısına sürpriz olarak lüks bir termal otelde bir cumartesi gecesi planlamıştı. Fatma güldü ve sanki ona kızmış gibi şöyle dedi, “Demek ki bana da büyük bir sürpriz planladın! İki çocuk!”
Fatma Reşat’ın çocuklarını çok seviyordu, onlara “melekler” diyordu. Fakat onların çok hareketli melekler olduklarını ve çok uğraştırdıklarını öğrenmişti!
Ertesi hafta Reşat’ın karısı Afife çocukları bırakmaya geldiğinde, Fatma’ya çocukları emanet etmeye pek güvenmiyor gibiydi. Hatta Fatma’ya o kadar ayrıntılı talimatlar verdi ki, Fatma biraz bozuldu. Bilhassa da çocukların annelerinin Fatma’nın yardımına en ufak bir minnettarlık belirtisi göstermediğinden dolayı. Afife Fatma’yı geçen sefer kuzeninin çocuklarına baktığında meydana gelen bazı şeylerden ötürü kabaca denebilecek bir biçimde azarladı.
İki yaşındaki çocuk anne–babasının gitmekte olduğunu anladığında çığlık atmaya başladı. Sanki köpek ısırmış gibi, ağladıkça ağlıyordu. Tüm bu gürültü ve bağrış sürerken, anneleri Fatma’ya çocukların ne yemeleri ve ne yememeleri gerektiğiyle, giysilerinin değiştirilmesiyle ve yatış–kalkış saatleriyle vs. ilgili ayrıntılı talimatlar veriyordu.
Fatma delireceğini zannetti!
En küçük çocuk annesinin bacaklarına tutunup onu ısırmaya başladığında durum daha da gerginleşti. Bir taraftan kadın küçük çocuğa bağırıyor, diğer taraftan da büyük oğlan kardeşine vuruyordu. Kadın ona bağırmaya başladı ve diğer kardeş küçük kardeşine vurmaya başladı. Fatma bu çocuklara neden “melekler” dediğini sorgulamaya başlıyordu! Reşat işlerin iyice bozulduğunu gördü. Bağıran çocuğu karısının bacaklarından ayırdı, kapıyı kapadı ve gürültüyü geride bıraktı; Reşat karısıyla birlikte hızla ayrıldı.
Kapı kilidi tıkladı ve birden ağlama durdu. İki yaşındaki çocuk Fatma’ya bakarak gülümsedi. Böylece olay sona erdi. Küçük çocuğun gözyaşları durdu ve hemen oyuncaklarla oynamaya başladı! Fatma tüm bunların bir şov olduğunu ve küçük adamın aslında annesini kendi isteğine göre yönlendirmeye çalıştığını anladı! (Devam Edecek)
S6. Atalarımız Adem ile Havva’nın günahının sonucu olarak, Allah’ın gözünde kaç kişi doğru veya iyidir? Romalılar 3:9–12; Vaiz 7:20; Yeşaya 64:6 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Tüm insanların içinde “günah ilkesi” yaşamaktadır. İşte bu yüzden küçük çocuklar dahi kimi zaman yalan söyler veya intikam almaya çalışır. İnsanların günah işlemesi bir kurdun keçiye saldırması kadar kolaydır. Bu bizim “günahlı mizacımız”dır. Fakat Kutsal Yazılar bize günahlı mizacımızın cennete katılamayacağını öğretmektedir.
S7. Bu evrensel günah sorunundan ötürü, kaç kişi Allah’ın yasasına göre suçlu veya mahkûm edilmiş durumdadır? Romalılar 3:19 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S8. Nereden umut bulabiliriz? Romalılar 3:21–24 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Pek çoğumuzun sorunu ne kadar günahlı olduğumuzun farkında olmamamızdır. Asıl durumumuzu gerçekten hiç anlamıyoruz. Sorun, ne kadar iyi olduğumuzu görmek için kendimizi hep başkalarıyla kıyaslamamızda. Diyelim ki üçümüz gökteki bir hedefe ok atıyoruz. Birinci kişi atıyor ve oku 45 metreye yükseliyor. Bir sonraki arkadaş atıyor ve onunki yalnızca 28 metre yükseliyor, son olarak da üçüncü kişi atıyor ve onun oku hayret verici bir şekilde 130 metre çıkıyor. Gerçek galibin üçüncü kişi olduğunu söylerdik. Peki ya hedef… güneş idiyse? Oklarımızın ne kadar yükseğe çıktığı fark eder miydi? Gerçekte üçü de acınacak derecede eksik geldi. Kazanan yoktu. Evet, bazı kişiler “görünürde iyi hayatlar” yaşayarak pek çok sözde iyi işler yapabilir. Ancak gerçek şu ki, Allah’ın standardı mükemmelliktir ve “iyi insanlar” bile Allah’ın güneş gibi yakan kutsallığına yetişmekten çok uzaktırlar. Miras aldığı günahlı mizaç içindeki hiç kimse “atış yapıp” Allah’ın hedefini vuramaz.
Romalılar 3:24 ayetini tekrar okuyun. 24. ayette neden bir mahkeme terimi olan “aklanmak” kullanılıyor?
S9. İsa bize Allah’ın mahkemesinde duruşumuz ile ilgili ne öğretiyor? Bu dünyaya masum mu, yoksa suçlu olarak mı katılıyoruz? Yuhanna 3:18 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S10. Günah işlediğimizde, bu isteğimiz dışında olsa bile, neyi kanıtlamaktadır? Yuhanna 8:34 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Günah işliyoruz çünkü bu mizacımızda var ve bu duruma köleyiz. Günahlı işler bizim doğal kalbimizin ve zihnimizin ürettiği şeylerdir. Yılan ısırır, çünkü bunu yapmak onun doğasında vardır. Günah işleriz, çünkü günahlıyız. Hepimizin doğuştan getirdiği doğal bir eğilimden kaynaklanır. Fakat günah işlemenin bizim için “kolay” olması, Allah’ın günahlarımızı görmezden gelebileceği anlamına gelmez.
S11. Günah sorunumuzdan nasıl kurtulabiliriz? Yuhanna 8:31, 32 ve 36 ayetlerini okuyun.
Y___________________________________________________
S12. İsa bu dünyaya neden geldi? 1. Timoteos 1:15 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S13. İsa’nın ölümü ve dirilişi neden kaderimi değiştirir? 1. Korintliler 15:21, 22, 45 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’nın bakireden doğumunun çok önemli olmasının nedeni burada. O, bir insan olarak insanlığa girdi, Adem’in aynı insanlığına. İsa ikinci Adem. Adem’in itaatsizliği ve günahı sizi ve tüm insan neslini nasıl etkiledi? Evet, hepimizi ümitsiz bir günah çukuruna düşürdü. Fakat İsa, Şeytan’a karşı Adem’in kazanmadığı zaferi kazandı. Köklerinizi (soyunuzu) birinci günahlı Adem’den ikinci günahsız Adem’e geçirebilseydiniz, bunun anlamı ne olurdu?
S14. Allah insanlığı kurtarmak için, bizi kimin içine yerleştirdi? 1. Korintliler 1:30 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S15. Romalılar 5:18, 19 ayetlerini okuyun. Bu ayetlerde, birinci adam ve ikinci adam kimdir, ve her biri tüm insanlar için ne gerçekleştirmiştir? Yanıt metnin içinde.
Y.___________________________________________________
İsa, mükemmel hayatı ve kurban olarak ölümüyle tüm insanlığı mahkûm eden yasanın tüm gerekliliklerini yerine getirdi. O, aslında bizim hak ettiğimiz cezayı kendi üzerine aldı. O’nun ölümümüzü bizim yerimize yüklenmesi bir lütuf eylemiydi. Mesih’te, insanlık her imanlıyı göğe layık hale getiren yeni bir geçmişe sahip olur.
S16. Hayatınızın hangi noktasında (ne zaman) Adem’de olmak yerine Mesih’te olmayı tecrübe edebilirsiniz? Efesliler 1:13, 14 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa işte bu nedenle “Sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir” demiştir (Yuhanna 5:24). İlk Adem’in şüphe yüzünden cenneti kaybettiği gibi, iman ederek cennet yeniden kazanılmaktadır! İman herşeydir.
S17. İsa’ya iman edene hangi kesin söz ve güvence verilir? Romalılar 10:9–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Pek çok kişi kurtuluşun iyi ve kötü işlerimizi birbiriyle tartan büyük bir terazi gibi olduğuna, iyi işlerimiz kötü işlerimizden daha çoksa sonsuz hayatı kazanacağımıza inanır. Ancak işler böyle yürümez. Dünyanın “erdemlere dayalı” dinsel sistemleri, insanların öldükleri güne dek hayal kırıklığı, korku ve belirsizlik içinde yaşamalarına neden olmuştur.
Aslında durum iyi işlerimizin kötü işlerimizle kıyaslanarak tartılmasından çok daha kötüdür. Günahın bedeli, boyutu ne olursa olsun, sonsuz ölümdür. Tek bir günah bile bizi göğe uygunsuz hale getirir ve iyi işler hangi miktarda olursa olsun günahı ortadan kaldıramaz. Allah iyi işlerimize güvenmenin faydasız olduğunu söylüyor.
S18. Sizin ve diğerlerinin cennette Allah ile geleceğinizi güvenceye alabileceğiniz şartlar nelerdir? 1. Yuhanna 5:9–13 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S19. Hangi iyi işle kurtulurum? Efesliler 2:6–10 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İman edişimizden sonra gelen tüm iyi işler yalnızca Allah’ın Ruhu’nun bizde çalıştığının göstergesidir. Bunlar bir şey elde etme, kazanma ya da layık olma umuduyla harekete geçirilmez. Allah’ın merhameti ve şefkati bizden geçerek başkalarına doğru aktığından, iyi işler yaparız.
Öyleyse Allah’ın vaadi geleceğimize ilişkin bize nasıl güvence verir? Çünkü vaat bizim yaptığımıza değil, Allah’ın yaptığına bağlıdır. Doğrusu, O’nun bizden tüm istediği O’na tamamen güvenmemizdir. Allah bizim imanla, güven içinde yaşamamızı ister. Allah bize O’nun kurtuluşumuzu kazanacağından emin olmamız gerektiğini söyler. O’nun iyiliğine olan bu iman, tıpkı İbrahim peygamberin imanı gibi, bizim “doğruluğumuz” olur.
S20. Öyleyse miras aldığım günahlı mizaca ne olacak? Onu nasıl yenebilirim? Efesliler 4:22–24 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Hezekiel 36:26 ayetinde bize Allah’tan “yeni bir yürek” alabileceğimiz söyleniyor. Yuhanna 3:3 ayeti bize “yeniden doğmamız” gerektiğini bildiriyor. Miras aldığımız günahlı mizacımız karşısında, Mesih’le ruhsal birlik yoluyla zafer kazanabiliriz. Günahlı benliğimizi gerçekten “Mesih’te” haç üzerinde ölürken, yeni benliğimizi ise dirilip mezardan çıkarken görmeliyiz. Birinci Adem’de oluşunuzun gerçekliği kadar, ikinci Adem olan Mesih’te de gerçekten güçlü ve muzaffersiniz! Buna “Ruh’la dolu yaşam” denir.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Pazar akşamı Afife çocukları almaya geldiğinde ağzı kulaklarına varıyordu. Çok mutluydu. Sinirli, buyurgan ve nankör değildi. Çocuklar Fatma’nın masasında oynamakla meşguldü, iki kadın çay içmek için oturdu. Afife hemen söze girdi, “Çocuklara baktığın için çok teşekkür ederim. Davranışımdan ötürü çok rahatsızım. Biraz aşırı korumacı ve kaba davrandığım için özür dilerim.”
Fatma gülümseyerek şöyle dedi: “Sen annesin, bu ufaklıkları korumak senin görevin. Birlikte çok iyi zaman geçirdik. Sigara böreği sarmama yardım ettiler ve günün yarısında çocuk parkında birlikte oynadık!”
Afife Fatma’nın elini tuttu. “Fatma, çiçekçiyi ne zaman arayıp o kırmızı gülleri otel odamıza gönderttin?
Fatma kızardı: “Evlilik yıldönümünüzü en güzel şekilde geçirmenizi
istedim.” Fatma ağlamaya başladı: “Bildiğin gibi ben artık evlilik yıldönümü kutlayamıyorum.”
Afife, “O çiçekleri ben sana öyle kaba davrandıktan sonra ısmarladın, öyle değil mi?” diye sordu.
Fatma yanağındaki bir damla gözyaşını silerek “Önemi yok, değil mi?” dedi.
Afife: “Benim için önemi var. Reşat’la geçirdiğimiz hafta sonu harikaydı, yemekler güzeldi ve otelin tadını çıkardık. Fakat o çiçekleri gördüğümde ve sana karşı kaba davrandıktan sonra bağrışan çocuklarla bir başına kaldığını anladığımda, yüreğim eridi. Hafta sonumu ayrıca bir güzelleştirdin! Seni o şekilde davranan çocuklarla bırakıp yanından ayrılığımızı bilerek, yemekten tat bile alamadım! Sen bambaşkasın, Fatma!”
Fatma gülümsedi ve Afife’nin beklemediği bir şey söyledi. “Afife, çiçekleri gönderen ben değildim. Bende yaşayan Allah’ın Ruhu’ydu!” Afife duraklayıp meraklı bir ifadeyle baktı. Sonra Fatma uzanıp Kutsal Kitap’ını aldı ve Koloseliler 3:12–13 ayetlerini açtı:
“Öyleyse, Tanrı’nın kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı, yumuşaklığı giyinin. Birbirinize hoşgörülü davranın. Birinizin ötekinden bir şikâyeti varsa, Rab’bin sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.”
“Sana bunu bütünüyle açıklayamam Afife, fakat ben affedildim! Lütuf Allah’ın yoludur ve O’nun ruhu kulağıma sana da lütufkâr davranmamı fısıldadı.” Fatma gülümseyerek şöyle dedi: “Şimdi sen de bir fırsat bulduğunda bağışlayıcılığı devam ettirebilirsin.”
Tam o sırada Afife’nin dört yaşındaki oğlu bir elinde makas, diğer elinde koca bir tutam saçla odaya girdi. İki kadın hayretle baktı, sonra Fatma güldü: “Sanırım bunu yapmak için zannettiğinden daha önce bir fırsat bulacaksın!”
S21. Kurtuluş deneyimi yaşayış tarzımızı nasıl etkiler? Romalılar 8:9–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah hepimize bir seçme şansı vermiştir. “Birinci Adem’de” olarak ölümü miras almaya, ya da ikinci Adem’de olarak Ruh’u ve sonsuz hayatı miras almaya karar verebiliriz. Başka bir seçenek yoktur. “Adem’de” doğmuş olmamız bizim suçumuz değildi, ancak “Mesih’te” olmamaya karar verirsek bu bizim suçumuzdur.
S22. Allah bizden ne yapmamızı rica ediyor? Yasanın Tekrarı 30:19, 20 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah, kaç kişiyi cennetin dışında bırakabileceğini veya cehenneme atabileceğini görmeye çalışmıyor. O, büyük sevgisinden ötürü herkesin cennete girip kendisiyle sonsuza dek yaşayabilmesi için bir yol sağlamaya çalıştı. O insanların kendi başlarına göğün kutsallık derecesine ulaşmaya yeterli olmadıklarını biliyordu, zira biz miras aldığımız zayıflaşmış günahlı bir mizaca sahibiz. Ne var ki, Allah’ın günahlı bir insanı cennete alması adil olmazdı. Böyle yapmak cenneti de yeryüzü gibi bir hale getirirdi: günahlı! Böylece Allah’ın farklı bir çözüm yolu bulması gerekti. Allah en iyi planlayıcıdır. Yasaya uygun olarak İsa benzersiz bir şekilde dünyamıza girdi ve “ikinci bir Adem” oldu. O ayartıya karşı koydu, ölmeyi seçti ve bundan sonra mezardan dirilip mezardan çıkarak ölümün hâkimiyetini kırdı. İsa’ya iman ederek, O’nun mükemmel hayatı, ölümü ve dirilişiyle gerçekleştirdiği kurtuluşu tecrübe edebiliriz. O bizim imanımıza değer verir. İman yoluyla Mesih’le bir oluruz ve O’nun günahımıza karşılık olarak ölümü, günaha karşılık ölümümüz yerine geçer. Bundan sonra “Mesih’te” yaşarız. Ebedi hayatımız bugün başlar. Bu, İsa’da kabul etmemiz için bir armağandır. Bizim güvencemiz ve garantimizdir. Allah’ın Kutsal Ruhu tarafından güçlendirilen yeni bir hayat yaşarız.
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
1. Yuhanna 1:8–10; 2. Korintliler 5:17–21; Titus 3:3–8; Romalılar 8.
Var?
Önceki derslerimizden birinde Allah’ın hayatlarımızı değiştirme sözünün ve gücünün O’nun Kutsal Ruhu’nu alarak yerine geldiğini görmüştük. Peki İsa neden bizim Kutsal Ruh’un sağladığı hayat dönüşümüne sahip olabilmemiz için ölmek zorundaydı? İsa’nın ölümü ve dirilişi benim Allah’ın yanındaki duruşumu nasıl etkiler? Ayrıca bu tüm insan neslinin konumunu neden ve nasıl etkiledi? Bu dersimizde bu soruların yanıtlarını doğrudan Kutsal Kitap’tan bulacağız.
S1. Allah insanı yerin toprağından yarattıktan sonra ne yaptı? Yaratılış 2:7 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Bu bölümdeki “yaşam” sözü Kutsal Kitap’ın orijinal İbranice metninde çoğul biçimdedir. Bu durum bazı kişileri bu ayeti “Allah insana ‘yaşamların nefesini’ üfledi” şeklinde tercüme etmeye yöneltmiştir, böylece Allah’ın tüm insanları bir insanda yarattığını gösterir. Sözcüğün çoğul biçimi aslında hayatın doluluğunu ifade eden, yoğunluk belirten çoğul biçim olabilir. Doğrusu ne olursa olsun, soru bize tüm insanlığın (Adem insan ve insanlık anlamlarına gelir) ortak bir hayatla birbirine bağlı olduğunu ve bir birim sayıldığını hatırlatır. Bunu düşünün, büyük büyük büyük dedeniz doğarken ölseydi, siz nerede olurdunuz? Siz, bir anlamda, onun içindeydiniz! İbraniler 7:9, 10 ayetlerine bakın. Hepimizin mensubu olduğu insan nesli, Adem’in bir hayatının çoğalmış halidir. Elçilerin İşleri 17:25 ayetinde “Tanrı, bütün ulusları tek insandan türetti ve onları yeryüzünün dört bucağına yerleştirdi” denirken bu fikir vurgulanmaktadır. Böylece Allah’ın tüm insanlığı Adem ile Havva’da yarattığını ve bizim o hayatın uzantısı olduğumuzu görüyoruz.
S2. Allah kendisini ve karısını Aden Bahçesi’ne yerleştirdikten sonra Adem’in neyi yemesi yasaklandı? Yaratılış 2:16–17 ayetlerini okuyun.
Y.__________________________________________________
Allah insanı özgür iradeyle yarattığı için, onu kurallara uymaya zorlamayacaktı. O zorlamaz ve baskı yapmaz. Allah’ın yasaları bizim günahtan zihinsel ve ahlaki olarak korunmamız için belirlenmiş sınırlardır. “Allah’ın yasalarını çiğneyen” kişilerin yasayı hiçbir şekilde yok etmediklerini, aksine gerçekten kendilerini mahvettiklerini hatırlamakta yarar var. Adem ile Havva’nın Allah’ın yasasını göz ardı etmenin acı ve ölüm getirdiğini çok geçmeden öğrendikleri gibi, biz de Allah’a itaatsizliğimizin bize ancak acı getireceğini bilmeliyiz. Allah’ın yasaları iyidir ve tümüyle kabul edilmeye layıktır.
Kutsal Kitap günahı şöyle tanımlıyor:
“Günah işleyen, yasaya karşı gelmiş olur. Çünkü günah demek, yasaya karşı gelmek demektir.” 1. Yuhanna 3:4.
Yasa kötü değildir, bilakis işlevi bizi kötülükten korumaktır. İyi ile kötü arasındaki bir çit gibi, çitin doğru tarafında yaşamayı seçenleri korur! Kendilerini yasa tarafından mahkûm edilmiş halde bulanlar için, yasa onları Allah’tan ve kutsallıktan ayıran muazzam bir engel gibidir.
S3. Tüm insanlık Adem’de yaratıldığına göre, Adem’in günahından kaç kişi etkilendi? Romalılar 5:12 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Adem günah işlediğinde ölümü kendi varlığına davet etmiş oldu ve onda olan tüm nesiller de bu ölümü aldılar. Adem kendisini Allah’tan ayırdı. Bunu yaptığında, mizacının eğilimi bencilliğe döndü ve kirlendi. Kanserin DNA yoluyla doğmamış çocuğa geçebileceği gibi, günah eğilimi de geçebilir. Biz halen “Adem’de” iken, o günah işlediğinde, bizim mizaçlarımız da değişti! Doğduğumuz gün bencil ve kirliydik.
S4. Doğuştan beri içinde bulunduğumuz durum nedir? Mezmur 58:3 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Biz Allah’tan ayrı olarak doğuyoruz. Ancak doğuştan günahkârlar olsak da, Allah bize bu sorundan İsa Mesih’in müjdesi aracılığıyla kaçınabilme seçeneğini vermiştir.
S5. Davut peygamber kendisi hakkında –hepimiz için de geçerli olarak– ne diyor? Mezmur 51:5 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Günah, kesinlikle birisinin yaptığı bir harekettir. Adem mükemmel yaratılmıştı fakat günah işlemeyi seçti. Günah sadece Adem'in çocuklarına mahsus bir davranış değil, fakat bizim hepimizin, hatta peygamberlerin bile doğuştan aldığımız bir durum veya tabiattır. Yani günah, sadece hepimizin yaptığı kötü şeyler listesi değildir. Yaptığımız kötü şeyler, Adem'in orijinal günahından dolayı doğuştan sahip olduğumuz bencil kişilikten dolayı olur. Dolayısıyla bundan kaçınmak için kendi başımıza hiçbir şey yapamayız. Bu bizim hatamız değildir ve Allah bizi günahkâr doğduğumuz için suçlamaz. Ne var ki, tüm yaratılmışların mutluluğu ve iyiliği için Allah’ın yasası, tüm günahın ve ona sımsıkı tutulanların mahkûmiyetini ve yok edilmelerini gerektirir. Allah, günahın sonsuza dek devam etmesine izin vermeyecek.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Fatma asma yaprağıyla sarma sararken cep telefonu çaldı. Arayan kuzeni Reşat’tı, Fatma’nın Kutsal Kitap çalışmasına düzenli olarak katılıyordu. Biraz havadan sudan konuştuktan sonra, Reşat konuya girdi. Fatma’ya iki ve dört yaşındaki oğullarına bir gece bakıp bakamayacağını sordu. Ertesi hafta karısıyla onuncu evlilik yıldönümlerini kutlayacaklardı. Reşat karısına sürpriz olarak lüks bir termal otelde bir cumartesi gecesi planlamıştı. Fatma güldü ve sanki ona kızmış gibi şöyle dedi, “Demek ki bana da büyük bir sürpriz planladın! İki çocuk!”
Fatma Reşat’ın çocuklarını çok seviyordu, onlara “melekler” diyordu. Fakat onların çok hareketli melekler olduklarını ve çok uğraştırdıklarını öğrenmişti!
Ertesi hafta Reşat’ın karısı Afife çocukları bırakmaya geldiğinde, Fatma’ya çocukları emanet etmeye pek güvenmiyor gibiydi. Hatta Fatma’ya o kadar ayrıntılı talimatlar verdi ki, Fatma biraz bozuldu. Bilhassa da çocukların annelerinin Fatma’nın yardımına en ufak bir minnettarlık belirtisi göstermediğinden dolayı. Afife Fatma’yı geçen sefer kuzeninin çocuklarına baktığında meydana gelen bazı şeylerden ötürü kabaca denebilecek bir biçimde azarladı.
İki yaşındaki çocuk anne–babasının gitmekte olduğunu anladığında çığlık atmaya başladı. Sanki köpek ısırmış gibi, ağladıkça ağlıyordu. Tüm bu gürültü ve bağrış sürerken, anneleri Fatma’ya çocukların ne yemeleri ve ne yememeleri gerektiğiyle, giysilerinin değiştirilmesiyle ve yatış–kalkış saatleriyle vs. ilgili ayrıntılı talimatlar veriyordu.
Fatma delireceğini zannetti!
En küçük çocuk annesinin bacaklarına tutunup onu ısırmaya başladığında durum daha da gerginleşti. Bir taraftan kadın küçük çocuğa bağırıyor, diğer taraftan da büyük oğlan kardeşine vuruyordu. Kadın ona bağırmaya başladı ve diğer kardeş küçük kardeşine vurmaya başladı. Fatma bu çocuklara neden “melekler” dediğini sorgulamaya başlıyordu! Reşat işlerin iyice bozulduğunu gördü. Bağıran çocuğu karısının bacaklarından ayırdı, kapıyı kapadı ve gürültüyü geride bıraktı; Reşat karısıyla birlikte hızla ayrıldı.
Kapı kilidi tıkladı ve birden ağlama durdu. İki yaşındaki çocuk Fatma’ya bakarak gülümsedi. Böylece olay sona erdi. Küçük çocuğun gözyaşları durdu ve hemen oyuncaklarla oynamaya başladı! Fatma tüm bunların bir şov olduğunu ve küçük adamın aslında annesini kendi isteğine göre yönlendirmeye çalıştığını anladı! (Devam Edecek)
S6. Atalarımız Adem ile Havva’nın günahının sonucu olarak, Allah’ın gözünde kaç kişi doğru veya iyidir? Romalılar 3:9–12; Vaiz 7:20; Yeşaya 64:6 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Tüm insanların içinde “günah ilkesi” yaşamaktadır. İşte bu yüzden küçük çocuklar dahi kimi zaman yalan söyler veya intikam almaya çalışır. İnsanların günah işlemesi bir kurdun keçiye saldırması kadar kolaydır. Bu bizim “günahlı mizacımız”dır. Fakat Kutsal Yazılar bize günahlı mizacımızın cennete katılamayacağını öğretmektedir.
S7. Bu evrensel günah sorunundan ötürü, kaç kişi Allah’ın yasasına göre suçlu veya mahkûm edilmiş durumdadır? Romalılar 3:19 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S8. Nereden umut bulabiliriz? Romalılar 3:21–24 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Pek çoğumuzun sorunu ne kadar günahlı olduğumuzun farkında olmamamızdır. Asıl durumumuzu gerçekten hiç anlamıyoruz. Sorun, ne kadar iyi olduğumuzu görmek için kendimizi hep başkalarıyla kıyaslamamızda. Diyelim ki üçümüz gökteki bir hedefe ok atıyoruz. Birinci kişi atıyor ve oku 45 metreye yükseliyor. Bir sonraki arkadaş atıyor ve onunki yalnızca 28 metre yükseliyor, son olarak da üçüncü kişi atıyor ve onun oku hayret verici bir şekilde 130 metre çıkıyor. Gerçek galibin üçüncü kişi olduğunu söylerdik. Peki ya hedef… güneş idiyse? Oklarımızın ne kadar yükseğe çıktığı fark eder miydi? Gerçekte üçü de acınacak derecede eksik geldi. Kazanan yoktu. Evet, bazı kişiler “görünürde iyi hayatlar” yaşayarak pek çok sözde iyi işler yapabilir. Ancak gerçek şu ki, Allah’ın standardı mükemmelliktir ve “iyi insanlar” bile Allah’ın güneş gibi yakan kutsallığına yetişmekten çok uzaktırlar. Miras aldığı günahlı mizaç içindeki hiç kimse “atış yapıp” Allah’ın hedefini vuramaz.
Romalılar 3:24 ayetini tekrar okuyun. 24. ayette neden bir mahkeme terimi olan “aklanmak” kullanılıyor?
S9. İsa bize Allah’ın mahkemesinde duruşumuz ile ilgili ne öğretiyor? Bu dünyaya masum mu, yoksa suçlu olarak mı katılıyoruz? Yuhanna 3:18 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S10. Günah işlediğimizde, bu isteğimiz dışında olsa bile, neyi kanıtlamaktadır? Yuhanna 8:34 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
Günah işliyoruz çünkü bu mizacımızda var ve bu duruma köleyiz. Günahlı işler bizim doğal kalbimizin ve zihnimizin ürettiği şeylerdir. Yılan ısırır, çünkü bunu yapmak onun doğasında vardır. Günah işleriz, çünkü günahlıyız. Hepimizin doğuştan getirdiği doğal bir eğilimden kaynaklanır. Fakat günah işlemenin bizim için “kolay” olması, Allah’ın günahlarımızı görmezden gelebileceği anlamına gelmez.
S11. Günah sorunumuzdan nasıl kurtulabiliriz? Yuhanna 8:31, 32 ve 36 ayetlerini okuyun.
Y___________________________________________________
S12. İsa bu dünyaya neden geldi? 1. Timoteos 1:15 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S13. İsa’nın ölümü ve dirilişi neden kaderimi değiştirir? 1. Korintliler 15:21, 22, 45 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa’nın bakireden doğumunun çok önemli olmasının nedeni burada. O, bir insan olarak insanlığa girdi, Adem’in aynı insanlığına. İsa ikinci Adem. Adem’in itaatsizliği ve günahı sizi ve tüm insan neslini nasıl etkiledi? Evet, hepimizi ümitsiz bir günah çukuruna düşürdü. Fakat İsa, Şeytan’a karşı Adem’in kazanmadığı zaferi kazandı. Köklerinizi (soyunuzu) birinci günahlı Adem’den ikinci günahsız Adem’e geçirebilseydiniz, bunun anlamı ne olurdu?
S14. Allah insanlığı kurtarmak için, bizi kimin içine yerleştirdi? 1. Korintliler 1:30 ayetini okuyun.
Y.___________________________________________________
S15. Romalılar 5:18, 19 ayetlerini okuyun. Bu ayetlerde, birinci adam ve ikinci adam kimdir, ve her biri tüm insanlar için ne gerçekleştirmiştir? Yanıt metnin içinde.
Y.___________________________________________________
İsa, mükemmel hayatı ve kurban olarak ölümüyle tüm insanlığı mahkûm eden yasanın tüm gerekliliklerini yerine getirdi. O, aslında bizim hak ettiğimiz cezayı kendi üzerine aldı. O’nun ölümümüzü bizim yerimize yüklenmesi bir lütuf eylemiydi. Mesih’te, insanlık her imanlıyı göğe layık hale getiren yeni bir geçmişe sahip olur.
S16. Hayatınızın hangi noktasında (ne zaman) Adem’de olmak yerine Mesih’te olmayı tecrübe edebilirsiniz? Efesliler 1:13, 14 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İsa işte bu nedenle “Sözümü işitip beni gönderene iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Böyle biri yargılanmaz, ölümden yaşama geçmiştir” demiştir (Yuhanna 5:24). İlk Adem’in şüphe yüzünden cenneti kaybettiği gibi, iman ederek cennet yeniden kazanılmaktadır! İman herşeydir.
S17. İsa’ya iman edene hangi kesin söz ve güvence verilir? Romalılar 10:9–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Pek çok kişi kurtuluşun iyi ve kötü işlerimizi birbiriyle tartan büyük bir terazi gibi olduğuna, iyi işlerimiz kötü işlerimizden daha çoksa sonsuz hayatı kazanacağımıza inanır. Ancak işler böyle yürümez. Dünyanın “erdemlere dayalı” dinsel sistemleri, insanların öldükleri güne dek hayal kırıklığı, korku ve belirsizlik içinde yaşamalarına neden olmuştur.
Aslında durum iyi işlerimizin kötü işlerimizle kıyaslanarak tartılmasından çok daha kötüdür. Günahın bedeli, boyutu ne olursa olsun, sonsuz ölümdür. Tek bir günah bile bizi göğe uygunsuz hale getirir ve iyi işler hangi miktarda olursa olsun günahı ortadan kaldıramaz. Allah iyi işlerimize güvenmenin faydasız olduğunu söylüyor.
S18. Sizin ve diğerlerinin cennette Allah ile geleceğinizi güvenceye alabileceğiniz şartlar nelerdir? 1. Yuhanna 5:9–13 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
S19. Hangi iyi işle kurtulurum? Efesliler 2:6–10 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
İman edişimizden sonra gelen tüm iyi işler yalnızca Allah’ın Ruhu’nun bizde çalıştığının göstergesidir. Bunlar bir şey elde etme, kazanma ya da layık olma umuduyla harekete geçirilmez. Allah’ın merhameti ve şefkati bizden geçerek başkalarına doğru aktığından, iyi işler yaparız.
Öyleyse Allah’ın vaadi geleceğimize ilişkin bize nasıl güvence verir? Çünkü vaat bizim yaptığımıza değil, Allah’ın yaptığına bağlıdır. Doğrusu, O’nun bizden tüm istediği O’na tamamen güvenmemizdir. Allah bizim imanla, güven içinde yaşamamızı ister. Allah bize O’nun kurtuluşumuzu kazanacağından emin olmamız gerektiğini söyler. O’nun iyiliğine olan bu iman, tıpkı İbrahim peygamberin imanı gibi, bizim “doğruluğumuz” olur.
S20. Öyleyse miras aldığım günahlı mizaca ne olacak? Onu nasıl yenebilirim? Efesliler 4:22–24 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Hezekiel 36:26 ayetinde bize Allah’tan “yeni bir yürek” alabileceğimiz söyleniyor. Yuhanna 3:3 ayeti bize “yeniden doğmamız” gerektiğini bildiriyor. Miras aldığımız günahlı mizacımız karşısında, Mesih’le ruhsal birlik yoluyla zafer kazanabiliriz. Günahlı benliğimizi gerçekten “Mesih’te” haç üzerinde ölürken, yeni benliğimizi ise dirilip mezardan çıkarken görmeliyiz. Birinci Adem’de oluşunuzun gerçekliği kadar, ikinci Adem olan Mesih’te de gerçekten güçlü ve muzaffersiniz! Buna “Ruh’la dolu yaşam” denir.
Parlak Yıldızlar Dizisi (Filipililer 2:14–16)
Pazar akşamı Afife çocukları almaya geldiğinde ağzı kulaklarına varıyordu. Çok mutluydu. Sinirli, buyurgan ve nankör değildi. Çocuklar Fatma’nın masasında oynamakla meşguldü, iki kadın çay içmek için oturdu. Afife hemen söze girdi, “Çocuklara baktığın için çok teşekkür ederim. Davranışımdan ötürü çok rahatsızım. Biraz aşırı korumacı ve kaba davrandığım için özür dilerim.”
Fatma gülümseyerek şöyle dedi: “Sen annesin, bu ufaklıkları korumak senin görevin. Birlikte çok iyi zaman geçirdik. Sigara böreği sarmama yardım ettiler ve günün yarısında çocuk parkında birlikte oynadık!”
Afife Fatma’nın elini tuttu. “Fatma, çiçekçiyi ne zaman arayıp o kırmızı gülleri otel odamıza gönderttin?
Fatma kızardı: “Evlilik yıldönümünüzü en güzel şekilde geçirmenizi
istedim.” Fatma ağlamaya başladı: “Bildiğin gibi ben artık evlilik yıldönümü kutlayamıyorum.”
Afife, “O çiçekleri ben sana öyle kaba davrandıktan sonra ısmarladın, öyle değil mi?” diye sordu.
Fatma yanağındaki bir damla gözyaşını silerek “Önemi yok, değil mi?” dedi.
Afife: “Benim için önemi var. Reşat’la geçirdiğimiz hafta sonu harikaydı, yemekler güzeldi ve otelin tadını çıkardık. Fakat o çiçekleri gördüğümde ve sana karşı kaba davrandıktan sonra bağrışan çocuklarla bir başına kaldığını anladığımda, yüreğim eridi. Hafta sonumu ayrıca bir güzelleştirdin! Seni o şekilde davranan çocuklarla bırakıp yanından ayrılığımızı bilerek, yemekten tat bile alamadım! Sen bambaşkasın, Fatma!”
Fatma gülümsedi ve Afife’nin beklemediği bir şey söyledi. “Afife, çiçekleri gönderen ben değildim. Bende yaşayan Allah’ın Ruhu’ydu!” Afife duraklayıp meraklı bir ifadeyle baktı. Sonra Fatma uzanıp Kutsal Kitap’ını aldı ve Koloseliler 3:12–13 ayetlerini açtı:
“Öyleyse, Tanrı’nın kutsal ve sevgili seçilmişleri olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı, yumuşaklığı giyinin. Birbirinize hoşgörülü davranın. Birinizin ötekinden bir şikâyeti varsa, Rab’bin sizi bağışladığı gibi, siz de birbirinizi bağışlayın.”
“Sana bunu bütünüyle açıklayamam Afife, fakat ben affedildim! Lütuf Allah’ın yoludur ve O’nun ruhu kulağıma sana da lütufkâr davranmamı fısıldadı.” Fatma gülümseyerek şöyle dedi: “Şimdi sen de bir fırsat bulduğunda bağışlayıcılığı devam ettirebilirsin.”
Tam o sırada Afife’nin dört yaşındaki oğlu bir elinde makas, diğer elinde koca bir tutam saçla odaya girdi. İki kadın hayretle baktı, sonra Fatma güldü: “Sanırım bunu yapmak için zannettiğinden daha önce bir fırsat bulacaksın!”
S21. Kurtuluş deneyimi yaşayış tarzımızı nasıl etkiler? Romalılar 8:9–11 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah hepimize bir seçme şansı vermiştir. “Birinci Adem’de” olarak ölümü miras almaya, ya da ikinci Adem’de olarak Ruh’u ve sonsuz hayatı miras almaya karar verebiliriz. Başka bir seçenek yoktur. “Adem’de” doğmuş olmamız bizim suçumuz değildi, ancak “Mesih’te” olmamaya karar verirsek bu bizim suçumuzdur.
S22. Allah bizden ne yapmamızı rica ediyor? Yasanın Tekrarı 30:19, 20 ayetlerini okuyun.
Y.___________________________________________________
Allah, kaç kişiyi cennetin dışında bırakabileceğini veya cehenneme atabileceğini görmeye çalışmıyor. O, büyük sevgisinden ötürü herkesin cennete girip kendisiyle sonsuza dek yaşayabilmesi için bir yol sağlamaya çalıştı. O insanların kendi başlarına göğün kutsallık derecesine ulaşmaya yeterli olmadıklarını biliyordu, zira biz miras aldığımız zayıflaşmış günahlı bir mizaca sahibiz. Ne var ki, Allah’ın günahlı bir insanı cennete alması adil olmazdı. Böyle yapmak cenneti de yeryüzü gibi bir hale getirirdi: günahlı! Böylece Allah’ın farklı bir çözüm yolu bulması gerekti. Allah en iyi planlayıcıdır. Yasaya uygun olarak İsa benzersiz bir şekilde dünyamıza girdi ve “ikinci bir Adem” oldu. O ayartıya karşı koydu, ölmeyi seçti ve bundan sonra mezardan dirilip mezardan çıkarak ölümün hâkimiyetini kırdı. İsa’ya iman ederek, O’nun mükemmel hayatı, ölümü ve dirilişiyle gerçekleştirdiği kurtuluşu tecrübe edebiliriz. O bizim imanımıza değer verir. İman yoluyla Mesih’le bir oluruz ve O’nun günahımıza karşılık olarak ölümü, günaha karşılık ölümümüz yerine geçer. Bundan sonra “Mesih’te” yaşarız. Ebedi hayatımız bugün başlar. Bu, İsa’da kabul etmemiz için bir armağandır. Bizim güvencemiz ve garantimizdir. Allah’ın Kutsal Ruhu tarafından güçlendirilen yeni bir hayat yaşarız.
Okuyucular dua yoluyla bağlılık çağrısında bulunmalıdır.
Daha fazla araştırmak için şunları okuyun:
1. Yuhanna 1:8–10; 2. Korintliler 5:17–21; Titus 3:3–8; Romalılar 8.